Talay: Özerk bir Şengal yeni fermanları engeller

Êzidî Kadın Meclisleri Çatı Örgütü Temsilcisi Songül Talay, ''Bir daha fermanların olmaması için Şengal’de demokratik konfederalizm ışında özerk bir sistem kurmamız gerekiyor” dedi.

DAİŞ’in 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal’e saldırısının üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen hâlâ binlerce Êzidî kadın ve çocuk kayıp. Êzidîlerin kutsal mekanı olan Şengal üzerinde tehlike devam ediyor. Bu tehlike ve saldırılara karşı Êzidîler oluşturdukları örgütlülük ile kendi öz savunmasını sağlamaya çalışıyor. Êzidîlerin kendi öz savunmasını yapmalarını savunanlardan biri de Êzidî Kadın Meclisleri Çatı Örgütü Temsilcisi Songül Talay. Talay, "Bizler Şengal’de, Êzidî toplumun dinamiklerine dayalı bir öz savunma, öz yönetim ve demokratik konfederalizm ışığında özerk bir sistemi istiyoruz” diyor.

Êzidî Kadın Meclisleri Çatı Örgütü Temsilcisi Songül Talay, Şengal Katliamı'nın yıl dönümünde ANF'ye değerlendirmelerde bulundu...

‘KDP ÊZİDİLERİ DAİŞ’E TESLİM ETTİ’

DAİŞ’in 3 Ağustos Şengal saldırısının amacı neydi?

3 Ağustos 2014 Şengal saldırısı öncesi 1 Haziran’da Ürdün’de gizli bir toplantı gerçekleşti. Bu toplantıya Amerika, İsrail, Suudi Arabistan, Türkiye ve KDP temsilcileri katıldı. Basına yansıyan iddialara göre Musul saldırısı bu toplantıda planlandı. Zaten 10 Haziran’da bu gerçekleşti. Musul saldırısı ardından da Şengal saldırısı oldu. Bu saldırı öncesi PDK ve Türkiye arasında toplantılar yapıldı. Binlerce KDP peşmergesi orada hazır olmasına rağmen sanki haberleri varmış gibi güçlerini geri çektiler. Êzidî toplumunu DAİŞ’e teslim ettiler. Bizce bu bir kaçış değildi, bilinçli olarak Êzidîler DAİŞ’e teslim edildi. Ondan dolayı bu ihanet saldırıdan sonra da devam etti. Bugün de aynı çizgi sürüyor. Burada yapılanlar planlıdır.

Özellikle kadınlar neden hedef alındı?

Êzidî inancında kadınların rolü ortada. Ondan dolayı kadın ve çocuklar katliamların hedefi olmuştur. 74’ncü Fermanda bu açıkça ortaya çıktı. Êzidî kadınlar ve çocuklar insanlık düşmanlılarının hedefi oldular. DAİŞ bir kadın katliamı gerçekleştirdi. Şengal’de Êzidî kadınlar kimliklerinden ve bu kültürdeki rollerinden dolayı bilinçli olarak hedef alındı. Pazarlarda satılması da bu zihniyetin sistematik bir şekilde sürdürülmesinin kanıtıdır. Kadınlar şahsında Êzidîlik inancı, kültürü yok edilmek istendi. Yüz yıllardır Kürtleri yok etme politikaları gerçekleştirilmek istendi. Bu sömürgeci güçlerin bir hedefi de Şengal’de kadınlar şahsında Rojava ve kadın devrimini tasfiye etmekti. Bütün bunlardan dolayı biz 74’ncü Fermanı Êzidîleri yok etme girişimi, kadınların soykırımı Kürtlük değerlerini bitirme ve özgürlük hareketinin tasfiyesi olarak değerlendiriyoruz.

‘SALDIRI HEDEFİNE ULAŞMADI’

Peki, bu ne kadar başarılı oldu?

Sömürgeci güçler yanıldılar. Ferman ve katliamlara karşı bir direnişle de karşılaştılar. Êzidî toplumu bugün kendi kültürüne inancına diline ve değerlerine sahip çıkma ve savunma günü olarak ele alıyor. Çünkü bugün YPJ, YPG gibi güçler Êzidî toplumuna sahip çıkarak, tarihin tekerrür etmesine izin vermedi. Fermandan 2 gün sonra YJA STAR ve HPG gerillaları Şengal’e geçerek, daha büyük bir katliamın önüne geçerek, bir koridor açıp, binlerce insanın kurtulmasını sağladılar. Saldırganlar hedefine ulaşmadı.

Tarihteki 73 ferman ile ilişkisi nedir?

Bu saldırıyı 74’üncü Ferman olarak değerlendiriyoruz. Onun için bu aynı zamanda tarihteki Êzidîlere yönelik yok etme saldırılarının bir devamıdır. Êzidî toplumu Ortadoğu'da ciddi bir inanç ve tarihi bir kültüre sahip. Toprağa, bağlı ve kadının toplumdaki yeri belirgindir. Bundan dolayıdır da sömürgeci güçler, tarih boyunca bu topluma saldırmışlar. Bu saldırılarının tam amacı Êzidî toplumunu yok etmek ve Kürt kimliğini ortadan kaldırmaktır. 74’üncü Fermanda görüldüğü gibi Êzidî topluma iki yol sunuldu. Ya Müslüman olacaksınız yada, katledileceksiniz. Ancak diğer fermanlarda olduğu gibi Êzidî toplumu özellikle kadınlarının tavrı net ve açıktı: Teslim olmamak. Bundan dolayı da katledildi. Ancak diğer bu fermanın diğer 73 fermandan bir farklılığı da var.

Nedir?

Tarihi bir direniş yaşandı. Êzidî toplumu için büyük adımlar atıldı. Öz savunma, öz yönetim ve toplumu örgütleme, bir bilince kavuşturma adımları atıldı. Diğer fermanlardan farkı bu oldu.

‘ŞENGAL BİZİM İÇİN KUTAL MEKANDIR’

Şengal Êzidî toplumu için neyi ifade ediyor?

Şengal Êzidî toplumu için anavatan ve yurttur. Kutsal mekandır. Toplumun ve inancın merkezidir. Zaten Êzidxan olarak da tanınıyor. Burada binlerce insanın kanı dökülmüştür. Katliamlar olmuş, sürgünler yaşanmış, ama toplumumuz hiçbir zaman burayı tek etmemiştir.

Saldırıda binlerce kişi katledildi, yine binlerce kadın ve çocuk kaçırıldı. Şuanda DAİŞ’in elinde ne kadar kadın ve çocuk bulunuyor?

3 Ağustos saldırısı öncesi Şengal ve Şêxan bölgesinde 400 bin civarında Êzidî yaşıyordu. Ancak bu fermanla birlikte binlerce kişi katledildi. Çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 6417 bin kişi ferman günü kaçırıldı. Yine binlerce kişi göç etti. Şu anda 3 bin civarında Êzidî kadın ve çocuğun DAİŞ’in elinde olduğu söyleniyor. Toplam Şengal ve bölgede 70 bin kişi yaşıyor. Ancak net bir bilginin ortaya çıkması için Reqa ve bölgenin tamamen özgürleştirilmesine bağlı.

Bu kadın ve çocukların özgürleştirilmesi için uluslararası bir çalışmanız var mı?

Êzidî Kadın Meclisleri Çatı Örgütü olarak, TJK-E ve bazı uluslararası kadın kuruluşlarıyla birlikte Mart 2017 de Êzidî kadınları konferansı düzenledik. Êzidî kadınları, çocukları için önemli kararlar aldık. Bir de kurtulanlar için neler yapılabilir noktasında da. Bu kararlar çerçevesinde çalışmalarımız sürüyor.

‘ÖZERK BİR ŞENGAL İSTİYORUZ’

Nedir bu çalışmalar?

Çalışmalarımız BM ve uluslararası kurumlar nezdinde sürüyor. YJŞ ve YBŞ gibi örgütlerin resmi olarak kabul edilmesi ve özgürleştirilen kadın ve çocuklar için girişimlerde bulunması. Şengal’e yönelik ambargonun kaldırılması, kadın, çocukların özgürleştirilmesi için ortak mücadelenin verilmesi ve önemlisi de Türkiye ile KDP’nin saldırılarının son bulması için diplomatik baskının uygulanması. Yine Şengal saldırısının bir soykırım olarak kabul edilmesi ve kadın katliamına karşı olarak 3 Ağustos uluslararası alanda eylem günü olarak kabul edilmesi.

Şengal’de nasıl bir sistem istiyorsunuz?

3 Ağustos saldırısı gösterdi ki örgütsüz bir toplum, her türlü katliama ile karşı karşıya kalıyor. Siz örgütsüz olduğunuz sürece bu tehlike her zaman var. Onun için sömürgeci güçler kendi çıkarlarına göre Şengal’e yaklaşıyorlar. Hata Êzidîler adına hareket eden güçler bile böyle yaklaşıyorlar ve toplumu kendi çıkarları doğrultusunda parçalamaya çalışıyorlar. Ancak bu tür güçlerin bütün çabaları sonuçsuz kaldı. Êzidî toplumu yürüttüğü öz savunma mücadelesiyle gün geçtikçe Şengal’de bir sistem yaratmaya çalışıyor. Bunu da demokratik konfederalizm temelleri üzerinde yaratmaya çalışıyor. Êzidî felsefesinin 3 temel maddesi var: Temiz bir düşünce, temiz söz, ve temiz bir yaşam. Demokratik konfederalizmde demokrasi, özgürlük ve barış olmak üzere 3 temel madde bulunuyor. Demokrasi, özgürlük ve barış olduğu zaman özgürlükçü bir çerçevede demokratik konfederalizm ışında özerk bir Şengal de yaratılır. Biz böyle bir sistem istiyoruz. Bu temeller üzerinde özgürleşen Şengal, Önder Apo’nun fiziki olarak özgürlüğü anlamına da geliyor.