8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın birçok ülkesinde kutlanacak. Kürdistan ve Türkiyeli kadınlar da taleplerini kuşanarak alanlarda olacaklar. Kürdistan'da 10 güne yayılan kutlamalar, 8 Mart günü Amed İstasyon Meydanı'nda düzenlenecek olan miting ile sona erecek.

Tevgera Jinên Azad-Özgür Kadın Hareketi (TJA) öncülüğünde düzenlenecek olan mitinge, Kürdistan'daki birçok kentten katılımların olacağı beklenirken, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Pervin Buldan da katılacak.

TJA Aktivisti Zelal Bilgin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne ilişkin ANF'ye konuştu. Bilgin, bu yıl 8 Mart kutlamalarına Dersim'den başlamalarının nedenini, Dersim'in tarihsel olarak direnişçi bir mirasının olmasına bağladı. Söz konusu direnişlerin öncülüğünü Dersim kadınlarının yaptığını belirten Bilgin, son dönemlerde bu direnişçi yanın kırılması için özel asimilasyon politikalarının uygulandığını kaydetti.

KUTLAMALARA NEDEN DERSİM'DEN BAŞLANDI?

Bilgin, konuşmasına şu sözlerle devam etti: "Dersim'deki kadın arkadaşlarımızın bulunduğu okul yurtlarına yönelik uygulanan politikalar ve 2 aydır kendisinden haber alınamayan Gülistan Doku'nun hikayesinin bile 8 Mart kutlamalarına bu kentten başlamamızdaki kararımızın ne kadar doğru bir karar olduğunu ortaya koyuyor. Düşünün ki koskocaman bir emniyet teşkilatı 2 aydır kayıp olan bir kadını bulamasın. Sadece bu olay özgülünde baktığımızda bile polisin, askerin, valiliğin ve kaymakamlığın sessiz kaldığını görüyoruz. Bu da aslında bu olayın izlerinin kendilerine nasıl sirayet ettiğini gösteriyor. Dolayısıyla bu sistem, bilinçli bir şekilde Dersim'deki kadın direnişini kırabilmek adına politikalar izliyor. Bizde, bu kadınların yalnız olmadığını ve örgütlü bir zeminde buluşmalarını sağlamak için 8 Mart kutlamalarımıza Dersim'den başladık. Çünkü orada Besê'lerden Sara'lara değin bir kadın direniş kültürü var."

EYLEM VE ETKİNLİKLER DEVAM EDİYOR

8 Mart haftasına özel birçok eylem ve etkinlik programı çıkardıklarını ancak kimi faaliyetlerinin mülki amirlikler tarafınca yasaklandığı bilgisini veren Bilgin, şunları paylaştı: "Özellikle Diyarbakır Valiliği, içinde bulunduğumuz ayın 14'üne kadar açık alan etkinliklerimize dönük yasaklamaları vardı. O yüzden birkaç şölenimizi gerçekleştiremedik. Bunların dışındaki tüm programımızı faaliyete geçirdik. Tiyatro etkinliklerimiz ve mahalle mahalle-sokak sokak kadınlarla bir araya geldiğimiz toplantılarımız vardı. Süryani nazar boncuklarından yaklaşık bin 400 tane künye yaptık. Bunların bir kısmını cezaevlerindeki kadın arkadaşlarımıza bir kısmını da dışarıdaki kadınlara dağıtıyoruz. Erbaneli yürüyüşlerimiz oldu. Kısacası, kadınları bir araya getiren ve direnişçi yanlarını ortaya çıkartan etkinliklerle de devam ediyoruz."

'DÖNEMİN ÖNCÜLERİ BİR KADINLARIZ'

Kürt kadınının ulusal kimlik mücadelesinden başlayan ve aynı zamanda cinsiyet kimliği mücadelesi yürütmesiyle sürekli bir direniş içerisinde olduğunu vurgulayan Bilgin, "Egemenlerin çıkarmış oldukları savaşlarda katledilen, tacize ve tecavüze uğrayanlar bizler oluyoruz. Politik kimliğimizden kaynaklı kurduğumuz her cümle üzerinden yargılananlar, işkence görenler ve gözaltı-tutuklama yaşayanlar yine bizler oluyoruz. Kamusal alanda çalışırken mobbing uygulanan ve yine orada da tacize uğrayan bizler oluyoruz. Ev içinde aile içi şiddete maruz kalan bizler oluyoruz. Bunları bütünen değerlendirdiğimiz zaman 8 Mart'ın bugüne kadar taşımış olduğu anlam doğrultusunda alanlarda olmamız gerekiyor. Biliyorsunuz ki Ortadoğu'da en son politik kimliği nedeniyle katledilen bir Hevrîn Xelef gerçekliği var karşımızda. Bu yine egemenlerin çıkarmış oldukları savaşlarda politik kimliği sebebiyle hedef haline getirilen, sözü ve mücadelesi sekteye uğratılmaya çalışılan saldırı durumudur. O yüzden Kürt kadınının örgütlü tüm kadınlarla birlikte ortak bir mücadeleye ağı geliştirmesi gerekiyor. O yüzden bu 8 Mart Kürt kadınları için çok önemlidir. Çünkü dönemin öncüleri bir kadınlarız" diye konuştu.

ALANLARA ÇAĞRI

Bilgin, tüm kadınları 8 Mart alanlarına davet ederek, şu çağrıda bulundu: "Kadınlar olarak yaşamın yarı nüfusuna sahibiz. Çokluktan yanayız. Çeşitli inanç, kimlik, dil ve kültürün bir arada yaşamasından yanayız. O yüzden de dili, dini, kimliği veya ırkı ne olursa olsun bütün kadınları özgürlük tutkusuyla 8 Mart alanlarına bekliyoruz. "