Yatağını bulan nehir: Jineoloji Kampı

'Kendi yatağını bulan bir nehir akışı’ tanımı, 19- 23 Ağustos’ta 14 ülkeden katılımla yapılan Jineoloji Kampı’nı özeti.

Jineoloji çalışmalarında yer alan bir kadın arkadaş jineolojiyi ‘kendi yatağını bulan bir nehir akışı’ olarak tanımlamıştı. Bu söz 19- 23 Ağustos’ta 14 ülkeden katılımla yapılan Jineoloji Kampı’nı özeti. Farklı coğrafyalardan ( bazıları doğdukları değil olmak istediği ülkede yaşadığından 14 ayrı ülkeden kadın vardı ) onca kadının beş gün boyunca yaşadığı duygu yoğunluğu, beyin fırtınası da bunu gösteriyordu.

Jineoloji kampı tüm kadınların düşünsel ve fiziksel emeğiyle organize edildi. Kadın aklı ve yöntemleri devredeydi. Amaç anlamak, anlaşılmak, önyargıları ve sınırları yıkmaktı.  Komünler katılımcıların geldikleri ülkelere göre değil, direnen kadın örgütleri ve kimliklerinin isimlerinin verildiği ( Mujeres Libres, Sakine Cansız, Mirabel Kardeşler, Zapatistas ) fotoğrafları tercih edenlere göre kuruldu. Komünü oluşturan tek yöntem, herkesin ‘hangi fotoğrafı seçiyorsun’ sorusuna verdiği cevaptı. Komünler yemek, temizlik ve günlük programın belirlenmesini organize etti. Kadınların detayları gören duygusal zekası sayesinde teknik problemler bir krize dönüşmeden çözüldü. Herkesin bilgisi ve yeteneği toplumsallaştı.

HER KÜLTÜR VE DİLDEN

Sunumların tamamı İngilizce yapılsa da kamp boyunca her dili duymak mümkündü. Diyalog kurmak için herkes yoğun bir çaba gösterdi. Aralarda yürütülen tartışmalarda farklı birçok dili (İspanyolca, Fransızca, Almanca, Kürtçe, İtalyanca) duymak mümkündü. İlginç olan yanlardan biri de bazı İspanyol ve Alman katılımcıların Kürtçeden tercüme yapması oldu. Jineoloji Kampı’na katılanların büyük çoğunluğu genç kadınlar olsa da nesiller arasındaki belirgin fark, kadınlığın ortak dünyasında silinebildi. Kampa katılan farklı yaş gruplarının genç nesillerin enerjisine, akışkanlığına, coşkusuna ortak olma çabaları görülmeye değerdi. 

İFADE EDEMEYEN KALMADI

Beş günlük tartışmalar boyunca herkes ya bir sunum yaptı ya da moderatör olarak katıldı. Kendini ifade edemeyen, bilmeyen kadın ifadeleri yerine araştıran, bilgiyi paylaşan bir toplumsal düşünsel emek vardı. Katılımcılar sunum yaptıkları konuları derinlikli araştırarak gelmişti. Büyük emekle hazırladıkları görsel detaylar, videolar, belgelerle konunun anlaşılmasına önemli katkıları oldu. Sunumlarda dikkate çeken bir diğer nokta ise anlatılan konunun jineolojiyle bağlantısının kurulmasıydı.

AKADEMİK DÜNYAYA ELEŞTİRİ

Birinci günün temel başlıkları olan jineoloji, pozitif bilimin eleştirisi, metodoloji konularında ayrı isimler sunum yaptı. Aslında deyim yerindeyse ilk gün sunumları kampın gidişatını da belirledi. Şunu da ekleyelim; jineoloji komitesi dışında sunumları yapan isimler, akademik dünyada yer alan ama yöntemlerine eleştirel bakan, alternatif yöntem arayışında olan isimlerdi. Tezini de-colonialism üzerine hazırlayan Türkiyeli genç bir akademisyen ile Emden Leer Hochschule’de de-colonialism üzerine dersler veren Mecthild Exo'nun alternatif yöntemlere eğilmesi oldukça önemliydi. 'Son Sömürge Kadınlar' kitabının yazarı Maria Mies ile yapılan bir röportaj da sunumlar dahilinde izlendi.

ABENDROTH İLE ÖCALAN KIYASI

Kampın en yoğun tartışmaları, ülke deneyimlerinin anlatıldığı ikinci günde geçti. Katılımcıların birbirini tamamlayan anlatımları sayesinde ülkenin tarihsel, toplumsal ve direnişçi geleneğine dair önemli bilgiler ortaya çıktı. 3. gün tartışmaları oldukça güzel başladı. Matriyarkal döneme dair incelemeleriyle tanınan Heide Götner Abendtroth ile birlikte çalışan akademisyen ve araştırmacı Barbara Pade, matriyarkal toplumların genel özelliklerini ve günümüzde nerelerde devam ettiğini aktardı. Pade’nin Abendroth ile Öcalan’ın matriyarkal toplumlar konusundaki incelemelerini kıyaslayarak yaptığı sunumdan sonra feminizm ve queer tartışmalarına dair dört ayrı başlıkla sunumlar yapıldı. Sunumlarda tamamlayıcılık ön plandaydı.

GÜNÜN SONUNDA WORKSHOPLAR

Dördüncü günün başlıkları olan kadın doğası ve etik - estetik konuları da üç gün boyunca yürütülen tartışmalardan yola çıkILarak hazırlandı. Nitekim İspanya’dan gelen ve kadın doğasına ilişkin sunum hazırlayan bir katılımcı, queer tartışmalarını dinledikten sonra sunumunda bazı değişiklikler yaptığını ifade etti. Üç ayrı sunumun yapıldığı, kadın doğası ve etik - estetik temalarının ayrı başlıkla sunulduğu dördüncü gün tartışmalarında jineolojinin konuya dair perspektifleri de ortaya çıkmış oldu. Ayrıca günün sonunda sanat ve wing chu öğretmek için (Çin’de zorla evlendirilmeye çalışılan bir kadının geliştirdiği öz savunma yöntemi olan 'martial art' da deniliyor) workshoplar düzenlendi.

GELECEK PERSPEKTİFİ OLUŞTURULDU

Beşinci gün kampın değerlendirilmesiyle başlandı. Sunumların ufuk açıcı ve yeni bilgilerde ön açıcı olması kadar kampın günlük akışında kadının yoldaşlığı, akışkan enerjisinin de büyük bir moral kaynağı olduğu tüm değerlendirmelerin ortak yanıydı.

Kampta yapılan moral etkinliği kültürler arası farklılığın nasıl bir güzelliğe dönüşebileceğini gösterir nitelikteydi. İspanyolca, Kürtçe şarkılar ve marşlara herkes dilinin döndüğünce, gerilla halayına herkes öğrendiğince katıldı.

Kamp sadece bir bilgi aktarımı şeklinde değil, jineolojiye dair bir gelecek perspektifi de oluşturdu;

* Bu amaçla oluşturulan çalışma grupları ‘nesilden nesile aktarılan kadın direnişi’ temasıyla bir sözlü tarih çalışması yürütecek. Çalışmanın altı ay içinde sonuçlanması planlanıyor.

* Ulaşılan veriler kitap, resim sergisi vb. yöntemlerle toplumla paylaşılacak.

* Ayrıca kampın içeriğini anlatan kısa bir broşür ve video hazırlanacak.

* Burada oluşturulan gönüllü tercüme grupları da jineolojinin yaptığı araştırmaların geniş bir çevreye yayılmasına öncülük edecek.

* Akdeniz ülkelerinden kadınların katılımıyla 2018 baharında yapılacak Jineoloji Akdeniz Ülkeleri Kampı’nın hazırlık komitesi oluşturuldu. Kamp esnasında bir araya gelen hazırlık komitesi, bu kez dört gün sürecek olan kamptaki tartışma konularını belirledi.

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA