Delila özgürlüğün sesiydi
Sanatçı Delila'yı şehadetinin 12. yılında anan PKK Kültür Sanat Komitesi Üyesi Tekoşin Cudi, “Delila özgürlüğün sesiydi. Tüm sanatçılar da Delila'nın ruhu ile faşizme karşı mücadele etmeli" dedi.
Sanatçı Delila'yı şehadetinin 12. yılında anan PKK Kültür Sanat Komitesi Üyesi Tekoşin Cudi, “Delila özgürlüğün sesiydi. Tüm sanatçılar da Delila'nın ruhu ile faşizme karşı mücadele etmeli" dedi.
PKK Kültür Sanat Komitesi yaşamını yitirilişinin 12. yılında sanatçı ve gerilla kimliği ile öne çıkan Delila’yı (Şenay Göçer) yaptığı açıklama ile andı. PKK Kültür Sanat Komitesi adına konuşan PKK Kültür Sanat Komitesi Üyesi Tekoşîn Cudî, Delila’nın sanatını ve savaşını birlikte icra ettiğini dile getirdi. Konuşmasına Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecride dikkat çekerek başlayan Cudî, “Önder Apo üzerinde ağır bir tecrit var. Aynı zamanda Medya Savunma Alanları, dört parça Kürdistan ve halkımız üzerinde büyük bir işgal politikası yürütülüyor. Bundan ötürü öncelikle bizler kınayarak değil, direnişimizle, örgütlülüğümüzle bu baskı politikalarını, kirli işgal politikalarını boşa çıkaracağız. Faşizmi ve AKP-MHP iktidarını yenilgiye uğratıp özgürlüğü başarıya ulaştıracağız. Bu vesileyle Önder Apo’yu, direnen yurtsever halkımızı büyük bir sevgiyle selamlıyorum.
İçerisinden geçtiğimiz bu tarihi süreçte kendisine insanım diyen herkes insanlık onuruna, yurduna ve toprağına sahip çıkmalıdır. Bunu yaparsak umut ettiğimiz, uğruna büyük bedeller ödediğimiz özgürlüğe ulaşabiliriz. Bugün Şehit Delila’nın şahadetinin üzerinden 12 yıl geçti, bu vesileyle konuşuyoruz. Ağustos ayında çok değerli arkadaşlarımızı yitirdik. Verdiğimiz her kayıp, yitirdiğimiz her arkadaşımız bıraktığı büyük mirasla büyük öncülükler yaratmıştır. Örneğin Atakan Mahir, Sarı İbrahim, Şevin, Nucan ve son olarak şehit Delila arkadaşlar bizlerin öncülük abideleri, temel mücadele çizgisi olmuşlardır. Bu vesileyle tekrardan yitirdiğimiz, ölümsüzler kervanına katılan bu değerli arkadaşları minnetle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
Nasıl ki diyorsak Şehit Mizgin ve Şehit Sefkan mücadelemiz içerisinde kültür ve sanat çalışmalarının öncülüğünü yapmışlarsa, Hozan Serhat, Berçem ve Delila arkadaşlar da bu yolun en önemli takipçileri olmuşlardır. Sadece kültür, sanat çalışmalarında değil, hem partileşmede, öncülükte hem de gerillalaşmada bu arkadaşlar bizlere çok büyük bir miras bırakmışlardır. Bu arkadaşların bıraktığı mirası yenilemek ve büyütmek bizlere düşen en büyük görevdir" diye konuştu.
DELİLA KADININ SESİYDİ
Delila’yı ilk dinlediğinde hissettiklerini paylaşan Cudî, “İlkin Zilan arkadaş adına hazırladığı çalışmayı dinlemiştim, klibi yayınlanmıştı. O zaman kendime demiştim ki; bir kadın hem gerilla hem de sanatçı olarak, bu kadar güzel bir sesin sahibi olabilir. Bu kadar etkileyici bir ses ancak bu kadar iyi sanat yapabilir. Sanat ancak bu kadar iyi icra edilebilir. Bugün pazarlarda peşkeş çekilen, maddi alış-veriş olarak kullanılan, kapitalist sistemin hizmetinde gelişen çalışmaları sanat olarak adlandıramayız. Nitekim bizler tüm o çalışmaları sanatsal çalışma kapsamında değerlendirmiyor, görmüyoruz. Çünkü topluma hizmet etmiyor, halka dayanmıyor, toplumsal direnişe hizmet etmiyor. Toplumsal gelenekten, tarihten ve kültürden beslenmiyor. Heval Delila’nın sanatsal çalışmaları hem gerilla olması, komutanlığı, toplumsal direnişe öncülük etmesi olması gereken sanat çalışmaları açısından tam bir çizgi özelliği taşıyor. Şehit Sefkan ve Şehit Mizgin nasıl ki sanat çalışmalarımızın öncüleri iseler, kültür ve sanat akademilerimiz, okullarımız bu arkadaşların adını taşıyorlarsa Şehit Delila’da bir gerilla komutanı olarak yönünü Bakûrê Kurdistan’a, sıcak mücadele alanlarına dönerek, işgale ve faşizme direnişte hem sanatıyla hem de savaşıyla cevap olmak isteyerek öncülük misyonunu yerine getirmiş, mücadelemizin, kültür ve sanat çalışmalarımızın en önemli timsali olmayı başarmıştır.
Önderliğimize uygulanan uluslararası komplonun ardından Şehit Delila sanat çalışmaları ile komploya cevap olmaya çalışmış, tüm çabaları bu yönlü olmuştur. Özellikle çalışmalarını özgür kadın mücadelesi üzerine yapmıştır. Kadının güzelliği, kadının yürüttüğü direniş ve direnişteki öncülüğünü mükemmel bir tarzda şarkılarında dile getirmiştir. Bu açıdan kültür ve sanat çalışmaları içerisinde yer alan biz kadınlar Şehit Delila’yı kendimize öncü olarak görüyoruz. Sürecin en ağır olduğu bir dönemde ısrarla Bakûrê Kurdistan’a gitmek istedi ve yola çıktı, doğduğu, büyüdüğü topraklar olan tarihi direnişin merkezi Garzan’a gidecekti. Yoldayken Uludure’de bulunan Kela Memê’de düşmanla çıkan çatışmada toplam 11 arkadaş birlikte düşmana karşı son mermilerine kadar savaşarak ölümsüzler kervanına katıldılar. Bu vesileyle Heval Delila ve beraber şehit düştüğü bütün arkadaşları saygıyla anıyoruz” dedi.
SANATÇILAR DELİLA'NIN RUHU İLE FAŞİZME KARŞI ÇIKMALI
“Şu an içerisinden geçtiğimiz böylesi tarihi bir süreçte bütün vicdan sahibi sanatçı arkadaşlar Delila’nın sanat ve mücadele kişiliğini örnek alıp faşizme karşı bulundukları her alanda mücadele etmelidirler” diyen Cudî konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Nitekim Önder Apo’nun da dediği gibi halkın sanatçısı, halkın savaşçısıdır. Bunun en güzel örneği Şehit Delila’dır. Hem halkının sanatçısı hem de halkının savaşçısıydı. Şayet bizler bir halkın sanatı icra edeceğiz diyorsak Şehit Delila’yı kendimize örnek almalıyız. Bu esas üzerinden harekete geçmeli ve çalışmalıyız. Şehit Delila’nın hazırlamış olduğu albüm, klip ve şarkılar bugün milyonlar tarafından dinleniyor.
Heval Delila’nın sesi, ses tonu, sanatı nadir ve bulunamayacak bir düzeydeydi. Belki onun açığa çıkardığı sanatı açığa çıkaramayabiliriz, çünkü Şehit Delila gerilla duygularıyla sanatını harmanlıyordu, öyle icra ediyor ve topluma mal ediyordu. Böylesi zorlu bir süreçte, işgal politikalarının topraklarımıza yayıldığı bir süreçte biz sanatçılar Şehit Delila’nın ruhuyla mücadele etmeli öncülük yapmalıyız. Şayet bizler sanat ve sanatçı kimliğimizle hangi dal olursa olsun, tiyatro, müzik, sinema veyahut resim olsun, kim kendisine ben sanatçıyım diyorsa, ben halkın sanatçısı olacağım iddiası taşıyorsa bu ruha sahip çıkmalıdır. Bu şekilde Önderliğe uygulanan insanlık dışı tecride, Türk devletinin işgal politikalarına, faşizme ve baskıya karşı direnişe geçmelidir. Kim ki kendisine halkın sanatçısıyım diyorsa halkın vicdanını temsil etmek zorundadır.
Bundan dolayı halkın vicdanının temsilcisi olan ve bunun için mücadele eden Delila’nın mirasına, açtığı yola, direniş ruhuna sahip çıkmalıdır. Özellikle kadın ve genç sanatçılar bu ruhla sanatlarının icra etmelidirler. Hangi halktan olursa olsun tüm sanatçılar faşizme karşı mücadelede Delila’nın ruhuyla harekete geçmelidirler. Bu vesileyle tüm demokrat, dost, vidan sahibi, yurtsever sanatçılara sesleniyorum bu süreç sanatçı olabilmenin sürecidir. Halkın sanatımızı onaylayabileceği bir süreçtir. Kesinlikle Şehit Mizgin’in, Şehit Sefkan ve Delila’nın ruhuyla tecridi kıracağız, faşizmi yıkacağız ve Kürdistan’ı özgürleştireceğiz.”