İsveç PEN Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğünü tartıştı

İsveç PEN Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğünü tartıştı

İsveç Pen, Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğünü düzenlediği panelde masaya yatırdı. Uluslar arası PEN İkinci Başkanı Schoulgin baskıları “AKP iktidarı resimde bile ‘terörizm’ arıyor” şeklinde özetledi. Schoulgin, “KCK Davalarından tutuklu 10 kişi serbest bırakılıyor, 25 kişi tutuklanıyor. Türkiye’de popülist bir Başbakan var. Bir gün söylediğinin tam tersini ertesi gün söyleyebiliyor. Söylediklerinde mantık, ilke vb. bulmak mümkün değil” diye konuştu.

İsveç PEN Kulübü Stockholm’de Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünü konu alan bir panel düzenledi. “Kültür Evi”nde yapılan İsveç PEN Kulubü Başkanı Ola Larsmo’nunun yönettiği, Türkiye PEN İkinci Başkanı Zeynep Oral ve Uluslararası PEN İkinci Başkanı Eugene Schoulgin konuşmacı olarak katıldıkları panelde ifade özgürlüğüne yönelik baskı ve saldırıların yanı sıra, muhaliflere yönelik tutuklamalar ve Kürt sorunu tartışıldı.

Panelin başlamasından önce Yazar Fırat Ceweri 12 Eylül darbesinden sonra  cezaevinde bulunan oğlunu ziyarete giden  ancak Türkçe bilmediği için oğluyla konuşamayan bir Kürt annenin duygularını anlatan Şair Gülsüm Cengiz’in  “Kamber Ateş Nasılsın?” şiirini okudu.

Ceweri Kürt halkının uzun yıllar boyunca Kürtlerin varlık, dil ve kimliklerinin inkar edildiğini, Kürtlere “Dağlı Türkler” denildiğini ve buna karşı çıkıp Kürt halkının dilini ve kültürünü savunanların ağır bedeller ödediklerini söyledi. Uzun yıllar süren mücadelelerin  sonucu Kürt halkının artık kendi dilini konuşabildiğini, Kürtçe yayınlar yapıldığını ancak hala Kürt çocuklarının ana dillerinde eğitim görme hakkından yoksun olduklarını ifade etti. Kürtlere yönelik yaygın tutuklamalara değinen Ceweri bundan bir ay öncesine kadar tutsakların kendi ana dillerınde savunma yapmalarına izin verilmediğine ve Kürtçeden bilinmeyen bir dil olarak söz edildiğine dikkat çekti.

Zeynep Oral son iki yıldır gazeteciler ve muhalifler üzerindeki basın ve saldırıların arttığını, sadece düşüncelerini söyledikleri için binlerce politikacının ve 60 civarında gazetecinin cezaevlerine tutulduklarını söyledi. Avukatlara yönelik baskı ve tutuklamalara da değinen Oral, Müzisyen Fazıl Say’ın aleyhinde açılan soruşturmayı protesto ettiği için Türkiye PEN’e de “Türk Devletini aşağılamak” suçlamasıyla dava açıldığını katılımcılara aktardı. Egenekon ve KCK davalarını ele alan Oral bu davaların siyasi nitelikli olduğunu, AKP İktidarının muhalifleri, aydınları sindirmek ve susturmak amacıyla terörü destekledikleri suçlamasıyla cezaevine doldurduğunu dile getirdi.

HÜKÜMET RESİMDE BİLE ‘TERÖRİZM’ ARIYOR

Uluslararası PEN İkinci Başkanı Eugene Schoulgin ise AKP İktidarının muhaliflere, sanatçılara  ve gazetecilere yönelik saldırgan bir tutum içinde olduğunu, cezaevinde tutulanların adil bir yargılanmaya tabi tutulmadıkları gibi, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakareci Egemen Bağış’ın gazetecileri “Katil”, “Tecavüzcü” ve “Soyguncu” olmakla suçlayıp yargıya etkilemeye çalışırken bir başka bakanın şiirde ve resimde terörizm aradığını ifade etti. KCK ve Ergenokon duruşmalarına gözlemci olarak katıldığını ve sanıkların kendilerini savunmalarına izin verilmediği gibi iddianameyi isteyen savunma avukatlarının bile salondan atılma tehdidi ile karşı karşıya kaldıklarına şahit olduğunu dile getirdi. Schoulgin Türkiye’nin en temel sorununun Kürt sorunu olduğunu, AKP İktidarının bu sorunu gündeme getiren politikacı ve aydınları teröre destek verdikleri suçlamasıyla 301. maddeyi kullanarak susturmayı amaçladığını söyledi.

Konuşmalarını tamamlamalarının ardından Schoulgin ve Oral katılımcıların sorularını yanıtladılar. Panele çoğunluğu yazar, gazeteci ve insan hakları örgütlerinden 150 kişi katıldı. Panele katılan İsveçli yazar ve gazeteciler Türkiye’deki son gelişmelerle ilgili düşünceleri sorduk.

Peter Curman, İsveç Yazarlar Sendikası eski Başkanı: “Son dönemlerde Mısır’da uzun süre kaldım. Orada herkes Türkiye’deki ekonomik gelişmelerden söz ediyor. Kimse insan hakları ihlalleri ve ifade özgürlüğüne yönelik baskılardan söz etmiyor. Türk devleti terörle mücadele bahanesiyle 301. maddeyi kullanarak muhalif her sesi bastırmaya çalışıyor. Biz Batılı aydınların bu tutuma karşı ayağa kalmamız gerekiyor. Eğer Türkiye demokratik bir ülke olmak istiyorsa herşeyden önce cezaevlerinde bulunan aydınları ve politik tutsakları serbest bırakmalı.”

Jonas Modig, Yayıncı-Yazar: “Türkiye’de zaman zaman olumlu gelişmeler oluyor, reformlar yapılıyor. Ama ardından hemen kötü haberler geliyor, aydınlara ve muhaliflere yönelik baskılar artıyor. İnsanlar delil olmadan asılsız suçlamalarla cezaevlerine atılıyor. İfade ve basın özgürlüğü açısından Türkiye en karanlık dönemini yaşıyor. Bugüne kadar bu kadar çok yazar ve aydının cezaevinde tutulduğuna şahit olmamıştık. Olanlar bizleri oldukça kaygılandırıyor.”

Joakim Linqvist, Gazeteci: “Düşüncelerini ifade ettikleri için gazetecilerin ve aydınların hapsedilmeleri ve yargılanmaları kabul edilemez. Avrupa Birliği’ne üye olmak isteyen bir ülkenin bu tutumunu anlamakta zorlanıyoruz.”

Eugene Schoulgin, Uluslararası PEN İkinci Başkanı: “Türkiye’de olanları anlamak güç. Şimdi 4. Yargı Paketi hazırlandı. Bunun sorunları bir ölçüde çözeceği, KCK’den tutuklu aydın ve politikacıların serbest bırakılmalarına yol açacağı söyleniyor. Ama KCK Davalarından tutuklu 10 kişi serbest bırakılıyor, 25 kişi tutuklanıyor. Gelişmeler doğru yönde değil. Türkiye’de popülist bir Başbakan var. Bir gün söylediğinin tam tersini ertesi gün söyleyebiliyor. Söylediklerinde mantık, ilke vb. bulmak mümkün değil. Tüm bunları bilinçli olarak toplumu şaşırtmak ve bezdirmek için yapıyor. Türkiye adım adım İslami yönetime doğru gidiyor. Erdoğan’ın Kürt sorununu çözeceğine inanmıyorum. Bu konuda samimi değil. Erdoğan ve Türk Devletinin bugüne kadar izlediği politika güven vermiyor. Şimdi Kürt sorununu çözeceklerini  söylüyor ve kendilerine güvenilmesini istiyorlar. Size neden güvenelim? Bir gün önce söylediğinizin tersini ertesi gün söylerseniz, verdiğiniz sözleri inkar ederseniz, her gün yeni bir politikadan söz ederseniz kimse sizi ciddiye almaz.”

Elisabeth Ohlin, Yazar: “Gelişmeler kaygı verici ancak Öclanan’la başlatılan görüşmeler umut verici. Eğer Öcalan ve Devlet arasındaki görüşmeler başarılı bir biçimde sonuçlanırsa, Türkiye’nin demokratikleşme ve siyasi tutsakların serbest bırakılmaları mümkün olabilir. Ama bu gerçekleşmediği takdirde baskı ve saldırıların devam edeceğini düşünüyorum. Türkiye Dünyanın en fazla gazeteci ve aydınları cezaevinde tutan ülkesi olmamalı.”

Claes Forsberg, Sınır Tanımayan Avukatlar Başkanı: “Çok fazla umut bağlamamakla birlikte Öcalan ile AKP arasında başlayan görüşmeleri çok önemli buluyorum. Öcalan’ın bu sorunu çözebilecek gücü ve yetkisi var. AKP soruna gerçekten samimi yaklaşırsa sorun çözülebilir.”

Maria Modig, Yazar ve İsveç PEN yönetim Kurulu Üyesi: “PEN adına KCK duruşmalarını pek çok kez izledim ve tutsakların asılsız suçlamalarla karşılaştığına, dillerini konuşmalarının yasaklanmasına tanık oldum. Ama Öcalan ile Devlet arasında başlayan görüşmeler umut verici. Ben herşeyden önce AKP’nin cezaevindeki gazeteci ve aydınları serbest bırakması gerektiğini düşünüyorum.”