TEV-ÇAND: Her zamankinden daha çok devrimci tiyatro

TEV-ÇAND: Her zamankinden daha çok devrimci tiyatro

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü dolayısıyla açıklama yapan TEV-ÇAND, tüm sanat alanlarında, özelde de tiyatrodaki krizin ‘entelüektüel devrim’le aşılacağına vurgu yaptı. “Her zamankinden daha çok devrimci, halkçı tiyatro” dedi. 

TEV-ÇAND Dünya Tiyatrolar Günü dolayısıyla yazılı açıklamada bulundu. TEV-ÇAND Akademisi-Şanoya Çiya imzasıyla yapılan açıklamada Dünya Tiyatrolar Günü’nde yaşamını yitiren tiyatro oyuncusu gerilla Erdoğan Kahraman (Yekda Herekol) da anıldı. Açıklamada, “Ş. Yekda arkadaş 27 Mart 2004’de Suriye’nin Halep kentinde, Önderliğimiz üzerindeki tecridi ve Batı Kürdistan’daki halkımızın uğradığı saldırıları, yine bu saldırılar karşısında yaşanan duyarsızlığı protesto etmek için bedenini ateşe vererek, devrimci tavrını ortaya koymuştur. Kürt halkının özgürlük mücadelesinin yarattığı toplumcu duruşun, adanmışlığın, fedailiğin ve halka bağlılığın sanatsal ifadesi olan Ş. Yekda arkadaş, 27 Mart'ta yaptığı bu eylemiyle tüm kültür ve sanat faaliyetlerimizin devrimci çizgisinin sembollerinden olmuştur. Kürt Kültür hareketi ve tiyatrocular olarak Heval Yekda’yı anlamak, anlatmak en temel görevimizdir. Yeni insanlık kültürünün öncüsü olmak istiyorsak, halkın sanatçıları ve savaşçıları olarak bizler, kendini Yekta'lar gibi halka adama ruhunu yaratacak görev ve sorumluluklarımıza sahip çıkmalıyız” denildi. 

Sanatın özellikle de tiyatronun hangi kültür, felsefe, anlayış ile ele alındığının önemine vurgu yapılan açıklamada, “tüm sanat alanlarında olduğu gibi tiyatroda da kültürel yaklaşım esastır. Kürt tiyatrosu Kürt kültürüne dayanmalıdır” denildi. 

SANATTAKİ KRİZ ENTELEKTÜEL DEVRİMLE AŞILIR

TEV-ÇAND, tüm sanat alanlarının, özelde de tiyatronun yapısal bir krizden geçtiğine de dikkat çekerek bu krizin özünde bir zihniyet krizi olduğunu vurguladı. Krizden çıkış yolunu ise şöyle gösterdi: 

“Kültürel anlamda derin bir entelektüel krizin yaşandığı kesindir. Toplumun tüm alanlarında yaşanan bu entellektüel kriz, tüm alanlarda olduğu gibi sanat alanında ancak ‘entelektüel devrim’le aşılacaktır. Bu yüzden tiyatronun tüm toplumsal mücadele alanlarında olduğu gibi okul ve dergâhlara, akademilere ihtiyacı vardır. Kürdistan'da tiyatronun geliştirilmesi, örgütlendirilmesi bu anlamda en temel görevimizdir. Tiyatromuz, kültürel soykırım saldırılarına karşı, kültürel bir direniş yaratmalıdır. Kapitalist modernite ve onun yerli acenteleri devletlerin sömürgeci uygulamalarını teşhir etmeli ve halkı aydınlatmalıdır. Aynı zamanda Kapitalist Moderniteye karşı, demokratik yaşamı örgütleme sorumluluğunu taşır. Sanatçı bu anlamda anti-modernist olduğu kadar özgür yaşamın inşasında en temel dinamik güçtür. Bunun için sanatta özelliklede tiyatroda egemen ve sömürgeci yaklaşımlara, ele geçirme anlayışına karşı, alternatif bir yaşam ve alternatif bir tiyatro yaratmalıyız.”

TİYATRO TOPLUMSALDIR

TEV-ÇAND açıklamasında devletin Kürdistan’da sanat alanında bir tekel oluşturma gayreti içerisinde olduğu kaydedildi. “Kürdistan’da sanat halkçı felsefeden koparılarak tekellerin sermayesi haline getiriliyor” denilen açıklamada, buna karşı halkçı-toplumcu tiyatronun geliştirilmesi çağrısında bulunuldu:

“Tiyatro toplumsaldır ve toplumsal olan her şey ahlaki ve politiktir. Tiyatro toplum için iyi olanı yapar. Fakat, bugün tiyatroda ahlak sorunu ortaya çıkmıştır. Çünkü tiyatro toplumun elinden alınmıştır. Demokratik tiyatro, kapitalist modernitenin ideolojik ve maddi kültür silahlarıyla yürüttükleri saldırılara karşı, demokratik toplumu savunmalıdır. Tiyatro politiktir. Tiyatro toplum için; özgürlük, eşitlik ve demokratikleşme eylemliliğidir. Demokratik tiyatronun dili her zaman politiktir. Toplumdan uzak kalamaz, toplumdan kopuk ele alınamaz. Toplumcu tiyatro, toplumu savunmadan politika yapamaz.”

KÜLTÜREL SOYKIRIMA KARŞI YEREL VE GELENEKSEL KÜLTÜR

Popülerleştirme, ile kapitalist modernitenin tiyatroyu gözden düşürmesi ve tiyatroyu anlamsızlaştırmasına karşı Kürt Tiyatrosu Ortadoğu’da sözlü kaynaklar ve geleneksel kültürle güçlü bağlar kurmadan, Kültürel soykırım faaliyetlerini yenilgiye uğratamaz. Halkların kültürünün canlandırılması, Halkçılık, halkın duygularına cevap olma bu temelde gerçekleşebilir.

Kapitalist Modernite kültür ve sanat alanında halkçı yaklaşımı ortadan kaldırmak istemektedir. Özelikle Müzik, Sinema, Tiyatro ve Edebiyat alanında bu kesinlikle böyledir. Sömürgeciler, halkçı ve toplumcu sanatı popülerleştirme yoluyla eriterek sisteme entegre edilip, sistemi yaşatır hale getirmek istemektedir. Bu temelde devrimci tiyatrolar ve tiyatrocular, başta devlet tiyatroları, konservatuarlar, şehir tiyatroları ve TV’ler başta olmak üzere birçok araçla devlete bağlanmışlardır. tiyatro sanatı bu şekilde devletleştirilerek toplumdan koparılmıştır. Bu gerçek tüm tiyatrocularca görülmeli ve Kürdistan’da bu tarzda gelişen orta sınıf yaklaşımlarına karşı duyarlı olunmalıdır.”

Kürt tiyatrosunda yerelliğin esas alındığı oranda evrenselleşeceği tespitinde bulunulan açıklamada, “Kürt tiyatrosu evrenselleşmek için toplumsal kökleriyle buluşmak durumundadır” denildi. Demokratik modernite inşasında tiyatronun öncü olması istenerek, “bu çerçevede oluşturulacak Demokratik Sanat Birlikleri, kapitalizmin elinde can çekişen sanatın da kurtuluşu olacaktır” ifadesi yer aldı. 

ERKEK EGEMENLİĞİNİ TEŞHİR ETMEYEN SANAT SİSTEM DIŞI OLAMAZ

TEV-ÇAND alternatif sanat anlayışında erkek egemenliğin teşhirinin de önemine vurgu yaptı. Açıklamada şöyle denildi: “Tiyatro, kültürel bir temel, tarihsel birikim ve toplumu tanıma ister. İdeolojik ve devrimci bir kişilik olarak tiyatrocular, sanatta erkek egemenliğinin, iktidarcılığın teşhirini yapmadan kültürle doğru bir ilişki kuramaz. Kürt kültürünün ve kimliğinin temeli olan kadın mücadelesine doğru katılamayan bir tiyatro asla sistem dışı olamaz. Çünkü Kültürümüz kadın öncülüğünde gelişen neolitik devrimin dil, tarım ve köy devrimleri kültürüne dayanır. Egemenliği, iktidarı esas almaz. Sınıflaşmayı, alt ve üst olarak toplumsal bölünmeyi zorunlu görmez. Devletli sistemi, sınıfsız neolitik toplum devrimine karşı yapılmış bir karşı devrim olarak kabul eder. Sınıfa karşı sınıfı değil, devlete karşı, kadın öncülüğündeki toplumu savunur. Ezilen sınıfların birikimlerini yadsımamakla birlikte asıl dayanağı devlet öncesi ve devlet dışı kadın ana toplumunu ve onun kültürünü savunur.”       

Açıklamada son olarak, “Tiyatrolar Günü vesilesiyle Ş. Yekda ve onun şahsında başta Ş. Baran, Ş. Sarya, Ş. Hevi, Ş.Rezan, Ş. Zerdeşt vd… şehit tiyatro sanatçı yoldaşlarımızı ve tüm sanat ve özgürlük mücadelesi şehitlerimizi bir kez daha anıyor, kapitalizmin yaşamı ve insanı bittiren maddiyatçılığına inat her zamankinden daha çok devrimci tiyatro diyoruz. Bu anlamlı gün vesilesiyle başta tiyatro sanatçıları olmak üzere tüm sanatçıları kültürel soykırıma hayır demeye, demokratik kültür ve sanat mücadelesini yükseltmeye, milliyetçiliğe karşı herkesi demokratik ulusun inşasına aktif katılıma çağırıyoruz” denildi.