Şengal Dağı’nı bir timle savunan komutan: Memo Mêrdîn
Cûdî’de 2017’de şehit düşen HPG Komutanı Memo Mêrdîn, Şengal Dağı’nı DAİŞ çetelerine karşı bir timle savundukları o ateşten günleri anlatıyordu.
Cûdî’de 2017’de şehit düşen HPG Komutanı Memo Mêrdîn, Şengal Dağı’nı DAİŞ çetelerine karşı bir timle savundukları o ateşten günleri anlatıyordu.
O gün binlerce kişi Şengal Dağı’na sığınmıştı. 3 Ağustos 2014’te harekete geçen DAİŞ çeteleri Êzidîleri soykırımdan geçirmek için ilerliyordu. Çok kritik saatler ve anlar yaşanıyordu. Umutsuz görünen o anlarda tarihin değiştiren bir şeyler oldu.
Şengal Dağı’na sığınan binlerce insanı korumak için altı kişilik bir gerilla timi, her türlü vahşete başvuran barbar bir “orduya” karşı siper almıştı.
O günün öyküsünü belki ilk kez bu şekilde okuyacak ya da duyacaksınız. Şengal’i DAİŞ çetelerine karşı koruyan ve özgürleştiren kahramanlardan birinin ağzından duyacaksınız.
Ellerinde sadece bir doçka vardı. O da KDP güçlerinin kaçarken arkasında bıraktıkları bir silahtı.
Bu silaha el koyan Memo Mêrdîn ve komutasındaki gerilla timi iki gün boyunca çok sert bir direniş gösterdi.
ALTI KİŞİYDİK
Şengal katliamını önleyen yiğit komutan Memo, o ateşten günleri şöyle anlatmıştı:
“Yürütülen çalışmalarımız tam sonuç alamamıştı. Çünkü Ferman erken başlamıştı, çalışmalarımız tam planlanmamıştı, gücümüzün yarısı gitmişti. Şengal Dağı’nda biz 6 arkadaş kalmıştık. Esasında biz 6 arkadaştık ve eğittiğimiz bazı arkadaşlar vardı. İşte bir karnasımız, bir biksimiz(BKC) ve bazı kleşler getirmiştik, onlar yanımızdaydı. Bunlar dışında elimizde herhangi bir ağır silahımız yoktu. Ağır silahlar almak için bazı hazırlıklar yapıyorduk. Bir de bir arabamız vardı, zaten o araba da Rojava’ya geçmişti ve biz yaya idik. Aynı gün, yani 3 Ağustos’ta biz kendimizi Qizilkent’e bıraktık. O zaman ben ve üç arkadaştık. Qizilkent’te eğittiğimiz bazı arkadaşları da gördük. Haber verdiler, ‘burada bir doçka var, KDP oraya atıp bırakmış ve gitmiş, ne yapalım’ dediler. Biz de dedik ki, ‘heval el koyun, biz gelene kadar üzerinde durun, biz geleceğiz.’ Bazı arkadaşları Qizilkent’te konumlandırdık ve geri dönüp Lufa’ya geldik. Tüm bunlar 3 Ağustos’ta oldu.’’
“Aslında biz kendimizi Qizilkent’e bıraktığımızda arkadaşlar bize Rambosi’yi tutmamızı belirtmişti. Rambosi’nin ve Şengal’in düşmüş olduğunu bilmiyorduk, haberimiz yoktu. Çünkü Girzerîk ve Sîva direndi. Tabi Şengal’in kuzeyinde de bazı köyler direnmişti. Ama çok büyük bir direniş değildi. En esaslı direniş Girzerîk ve Siba Şêx Xidir’da oldu. ‘Girzerîk düştü’ haberi geldikten sonra arkadaşlar dedi ki, gidip Rambosi’yi tutalım. Biz de 4-5 arkadaştık. Rambosi’ye gidip, orada halkı örgütleyip, eğer yapabilirsek savaşacaktık. Ki zaten peşmerge de kaçıyor dediler, en azından gidip peşmergeden kalan silahları alalım, vermezlerse zorla alıp o arkadaşlar bize ulaşana kadar bu silahlarla savaşalım. Biz o zaman Şemal denilen Şengal’in kuzey hattının düştüğünü bilmiyorduk.”
ŞENGAL DÜŞTÜ DEDİLER…
“Sonra arkadaşlar haber verdi, size doğru geliyoruz dediler. Zaten arkadaşlar gelip Sinûnê’ye girdiler, orada iki arkadaş yaralandı. Birisi Viyan arkadaştı, birisi de Serxwebûn arkadaştı, her ikisi de Sinûnê’de yaralanmıştı. Çeteler arkadaşlardan önce buraya girmişti. Şemal de gitti, bu sefer güç tam birbirinden koptu. Aradaki tüm köyler düştü yani çetelerin eline geçti. Yani Rambosi’yi alma niyetiyle gittik ama kendimizi Qizilkent’e bırakana kadar, ‘valla Şengal’in kendisi düştü’ dediler. Biz Qizilkent’e girdiğimizde, çetelerin arabalarının Şengal caddesi üzerinde gidip geldiğini gördük. Velhasıl, bu sefer gelip Lufa’yı almak zorunda kaldık.”
KDP’NİN YALANI TERS TEPTİ, DAİŞ’İ KORKUTTU
Şengal’e saldırıların olduğu dönemde KDP yine gerillayı hedef alan açıklamalar yapıyor, Şengal’e binlerce PKK’linin yerleştiğini iddia ediyordu. Memo’ya göre gerillayı sıkıştırmak için yapılan bu dezenformasyon, DAİŞ’i korkuttu:
“Bize bilgi verdiler, ‘Şengal Dağı halk ile dolu, DAİŞ de Lufa hattından ilerlemek istiyor’ dediler. Eğittiğimiz 3-4 arkadaş Lufa’nın altında DAİŞ’i vurmuştu, 2 çete öldürmüşlerdi ve artık ilerlemekten korkuyorlardı. Orada durmuşlardı ve tedbirli ilerlemek istiyorlardı. Aslında Şengal’i tam sağlama almak istiyorlardı. Onlara göre Şengal’de kendisini saklayan ve savaşıp direnebilecek bazıları vardı. O yüzden çok acele etmediler. İlk gün ilerlemediler. Çünkü yukarıda tam ne olup olmadığını bilmiyorlardı, o kadar istihbaratları yoktu. Zaten ondan önce bir propaganda geliştirilmişti, işte ‘Şengal dağına bin arkadaş gelip girmiş’ diyorlardı. Belki de DAİŞ onu duyduğu için ilerleyemiyordu. Bu propaganda bir yandan olumlu oldu. Aslında KDP bizi sıkıştırmak için böyle bir propaganda yapmıştı, fakat diğer yandan DAİŞ bunu duyunca korkmuştu. Gerilla gücünün Şengal merkezinde kendisini saklamış olabileceği ihtimalini düşünüyordu. Böyle bir tahmin yürütmüş olabilirler. Fakat kendilerini Şengal Dağı’na çok yaklaştıramıyordu. Üçüncü ve dördüncü güne kadar da dağlık alana kendisini vermedi.’’
O GÜN 700 KİŞİYİ DAĞ HATTINDA MEVZİLENDİRDİK
Komutan Memo, Şengal Dağı’nda çok zor koşullarda direnişi nasıl örgütlediklerini şöyle anlatıyor:
‘’Fakat Lufa’yı kontrol ettikten sonra bu sefer iki kişiyi bir arabayla gönderdiler. Biz Lufa’nın üzerine çıktıktan sonra orada 23’lük doçka olduğunu gördük. Daha sonra Kasım Dirbo dedi ki, bu doçkayı biz getirmişiz. Gerçeğini tam bilmiyorum, belki de aşağıdan yukarıya kadar getirmiştir. Ama biz doçkanın üzerine gittiğimizde orada kimse yoktu. Zaten orada bir değil, iki tane doçka vardı. 12 buçukluk doçka şimdi de bizim yanımızdadır. O zaman doçkayı çetelerin Lufa’ya doğru yukarı çıkma girişimine karşı konumlandırdık. Biz de yanında durduk, halkı mevzilendirdik. Halkın da silahları vardı. O gün telefon üzeri yaklaşık 700 kişiyi dağ hattında mevzilendirdik. İyi bir gruptu. Dağ hattında bir ordu olduk.’’