Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri ve işkence ile ilgili hazırladığı "Açık Çek, Türkiye'de Darbe Girişimi Sonrası İşkenceye Karşı Koruma Tedbirlerinin Askıya Alınması" isimli rapora ortak açıklama ile cevap vermişti. Bakanlıklar, darbeden sonra gündelik yaşamın bir parçası haline gelen  işkence için “İşkenceye sıfır tolerans uygulananıyor”,  cezaya dönüşen 30 günlük gözaltı süresi için de “Kaldı ki, otuz günlük gözaltı süresi hiçbir şekilde uygulanmamış olup, gözaltına alınanların büyük çoğunluğu hakkında dört (4) ila beş (5) günlük sürelerle gözaltı tedbiri uygulanmıştır” iddiasında bulunmuştu. 

OHAL’de sonra Amed başta olmak üzere bölge illerinde yaşanan yoğun gözaltılar cezaya dönüşmüş durumda. Yoğun gözaltılar nedeniyle karakollardaki nezarethanelere dolup taşarken, polis buna çözüm olarak da gözaltına alınanları spor salonlarında  tutuyor. 

Cezaya dönüşen 30 günlük gözaltı süresi nedeniyle  Amed merkez ve ilçelerinde 11 Ekim’de yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan aralarında HDP, DBP il ve ilçe eş başkanlarının da bulunduğu 40’ı aşkın Kürt siyasetçi 23 gündür Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde tutuluyor. Hala ifadeleri alınmayan Kürt siyasetçilerin ne zaman ifadesinin alınacağı da belli değil. 

KJA üyesi Zeynep Altınkaynak ile Sur direnişinde yaşamını yitiren YPS’li Mehmet Sevitek’in babası ise   7  Ekim’den beri gözaltında.  Sevitek ve Özkaynak ile birlikte en az 15 kişi daha gözlatında, mahkemeye çıkarılacakları günü bekliyorlar.  

Amed’in Bağlar ilçesinde evine yapılan baskında gözaltına alınan Şefik Yıldırım ise, 28 gündür göaltında. Yıldırım ile birlikte gözaltına alınan 12 kişinin hala ifadeleri alınmış değil.  

Öte yandan darbe girişimi sonrası yürütülen “FETÖ/PDY” soruşturmaları kapsamında gözaltına alınanların büyük çoğunluğu maksimum 7 günlük gözaltı süresinin ardından adliyeye çıkarılmıştı. Bu uygulama Kürtlere uygulanan çifte standardı gözler önüne seriyor.