Avesta: KJK deklarasyonu Kadın Özgürlük Manifestosu niteliğindedir

Sozdar Avesta: KJK deklarasyonu Önder Apo'nun özgürlüğü ve kadın özgürlük mücadelesinin büyütülmesidir. Ve her alanda bu mücadeleyi büyütmemiz lazım. Deklerasyon Kadın Özgürlük Manifestosu niteliğindedir

KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, Stêrk Tv'de katıldığı özel programda KJK'nin yayınladığı 8 Mart bildirgesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Mücadele eden, direnen, şu anda bütün mevzilerde özgürlük arayışı içerisinde olan kadınların 8 Mart'ını kutlayarak sözlerine başlayan Avesta, "8 Mart gününü gelenek olarak büyük bir direniş sonucu bugünlere getiren başta 8 Mart şehitlerini, 8 Mart'tan 21 Mart'a kadar bedeninden ateşten bir köprü yapan Sema Yüce yoldaş şahsında bütün özgürlük şehitlerini anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyorum. 8 Mart bütün dünya kadınları için mücadeleyi büyütme, kadın bilincini ortaya çıkartma günü oldu. 259 yıldır kadın mücadelesi, kadın direnişi sürüyor. Doğal toplumdan günümüze kadar toplumu yeniden yaratma, toplumsallaşmayı ön plana çıkartma, şu anda insanlığın üzerinde yaşadığı bütün verim kadın keşfiyle ortaya çıktı. Kadın bilinciyle, kadın emeğiyle, çabasıyla ortaya çıktı. Bu temeller üzerinden bugünlere geldik. Bunun için de 8 Mart'ı yüzyılın emek ve çabası olarak görüyoruz. KJK olarak bizler de bugün, o geleneği sürdürüyoruz" dedi.

'ARAP BAHARI KIŞ OLDU, KADIN BAHARI DA KATLİAM OLDU'

24 Şubat tarihinde yayınlanan KJK bildirgesinin özel gündemlerle 8 Mart'ı, baharı karşılama ve içinden geçilen süreci değerlendirme olarak toplandıklarını, bu bildirgenin maddelerini hazırladıklarını belirten Avesta, bu toplantıda Ortadoğu'daki gelişmeler, dünyadaki gelişmeler, Kürdistan'daki gelişmeler; bu gelişmelerin içinde 21. yüzyılda özellikle de 2016 yılında mücadelenin hangi düzeyde yürütüldüğünü, bu mücadelenin sonuçlarının ne olduğunu, bu mücadelede kadının yerinin nerede olduğunu, nasıl rol oynayacağı gibi önemli tartışmalar yürüttüklerini söyledi. Avesta, devamla konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bütün dünyada kadın üzerinde çok büyük bir baskı var. Kadınlar her türlü yöntemlerle katlediliyor, tecavüze uğruyor, iradeleri kırılıyor. Kadının böylesi bir durumda yaşadığına bin şahit lazım. Kadın fiziksel olarak yaşıyorsa bile ruhen, beyin olarak, bilgisi ve inancıyla katlediliyor. Kapitalist modernite her türlü yöntemlerle kadın üzerinden kendisini yaşatıyor. Kadını kendi çıkarı için kullanıyor. Kadını sadece çocuk doğurma makinası olarak ele alıyor ve bunu da erkek egemen sistemin eline teslim ediyor. Bu süreçlerin hepsini takip ettiğimizde bakıyoruz ki erkek aklı insanlığı büyük bir kaosun, yok etme eşiğine getirmiş, büyük bir kırımın eşiğine getirmiş. Dünyanın bu kaostan çıkması için öncelikle kadın aklının, kadın bilincinin, kadın renginin her türlü kadın çalışmalarının kendisini göstermesi lazım. Daha fazla ön plana çıkması lazım. Bunun için Ortadoğu'da 5 yıl önce ‘Arap Baharı’ adıyla hatta bazılarının deyimiyle ‘Kadın Baharı’ olarak tanımlandı, isimlendirildi. Biz biliyoruz ki bu ‘Arap Baharı’ kış oldu, ‘Kadın Baharı’ da katliam, kırım, kadın tecavüzü, kadının kaçırılması ve kadının satışı oldu. Bunda kadın birliğinin olmaması, kadın mücadelesinde dağınıklık olması, kadın örgütlenmesinde zayıflığın olduğunu gösteriyordu."

'MÜCADELENİN MİMARI ÖNDER APO'DUR'

Kadın Özgürlük Hareketi olarak on yıllardır mücadele verdiklerini, bu mücadeleyi her alanda yürüttüklerini, evrensel kadın hareketi durumuna geldiklerine vurgu yapan Avesta, mücadelenin daha da büyütülmesi gerektiğine dikkat çekti. Avesta, aylardır Kuzey Kürdistan'da büyük bir direnişin olduğunu ve bu direnişin öncülüğünü kadının yaptığını söyledi. Avesta, "Dört parça Kürdistan'da direnişin, mücadelenin öncülüğünü kadınlar yapıyor. Aynı zamanda bu mücadele, bu direniş Avrupa'da da kadın öncülüğünde gerçekleşiyor. Onun için 2016 8 Mart'ını bu direnişin öncülüğünü yapan, büyük bir emekle, çabayla görevi başında, görevini yerine getirmek için Saray çeteleri tarafından katledilen Sêvê Demir, Pakize Nayır, Fatma Uyar yoldaş anısına 8 Mart'ı Silopi'de başlattık ve onlara armağan ettik. Tabii bu maddelerin esas merkezinde Önder Apo'nun özgürlüğü yatmaktadır. Önemli şiarımız da budur. Şiarımızda da gösteriliyor ki bu mücadelenin mimarı Önder Apo'dur. Bu deklerasyon Önder Apo'nun özgürlüğü ve kadın özgürlük mücadelesinin büyütülmesidir. Ve her alanda bu mücadeleyi büyütmemiz lazım. Deklerasyon Kadın Özgürlük Manifestosu niteliğindedir" şeklinde konuştu.

'ÖNDER APO ÖZGÜRLEŞMEDEN BİZ KADINLAR DA ÖZGÜRLEŞMEYİZ’

Özgür fikir ve düşünceden, kadın kurtuluş ideolojisinden bahsedilirken, yine kadın bilimi olan Jineoloji'den bahsedilirken bunların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a borçlu olduklarını belirten Avesta, kadın ile Öcalan arasındaki bağı şöyle kurdu: "Rêber Apo, kadın için sadece onu dile getirmek değildir. Rêber Apo, kendisinin özgürlük yolunda ilerleyen bir hizmetkar olarak tanımlıyor. ‘Beni böyle yorumlayın’ diyor. Rêber Apo'nun kadına ilişkin çalışmaları yeni bugün başlamış değil. O bizim çocukluk arkadaşımızdır. Kadınların çocukluk arkadaşıdır. Daha çocukluğunda, çocukken oyun oynadığında nasıl ki kız çocuklarını oyunlarına katıyorduysa 50 yıllık mücadelesinde de temel, esas çalışması kadın çalışması olmuştur. İmralı'da yoğun tecrit altında olmasına rağmen hiçbir zaman kadın çalışmasını ikinci plana atmadı. En önemli çalışma olarak gördü, o şekil ele aldı. Rêber Apo, 'kadını özgür olmayan toplumun kendisi de özgür değildir. Her kadın özgür olmasından mesuldur. Ondan dolayı ki her kadının devrime katılması lazım' diyor. Rêber Apo, taktik olarak kadına yaklaşmadı. Stratejik bir renkle, ahlaki, vicdani, birlik, demokratik, özgürlük isteyen biri olarak yaklaştı kadına, kadın çalışmasına. Kadın ile Önderlik arasında kutsal duyguları barındıran bir köprü oluşmuş durumda. Özgürlük bilinciyle bu köprü oluşmuş. Rêber Apo ve kadının fikir ve düşünceleri birbirini tamamlamış durumda. Rêber Apo, kadın ruhuna, beynine, yüreğine hitap etmesini biliyordu, kadın ruhunda mücadele yaratmasını biliyordu. Bunun için önderliğin özgürlüğü bütün mücadelemizin merkezinde yatmaktadır. Biz kadınlar biliyoruz ki Önder Apo, özgürleşmeden biz kadınlar da özgür olamayız. Önder Apo'nun perspektifleri bizde mücadele ruhunu oluşturdu, birliktelik oluşturdu. Rêber Apo'yu en çok anlayan kadındır. Rêber Apo, kadını anladı, kadın da Rêber Apo'yu anladı. Bunun için de bizim artık Önder ApoO üzerindeki bu esareti ortadan kaldırmamız lazım."