Son dönemde adını değiştiren El Nusra gibi çetelerle bizzat MİT tarafından kurulan ve çoğunluğu MİT ajanlarından oluşan Sultan Murad'ın 2005 yılında Şêx Meqsûd saldırıları öncesi anlaşma imzaladıkları ortaya çıktı. Anlaşma belgesinde Halep için ortak saldırının yanı sıra sonrası için yönetim biçimi de yazılıyor.

QSD Sözcüsü Telal Silo geçen hafta Türk devletinin Şehba saldırılarını değerlendirirken Sultan Murad'ın MİT elemanlarından oluştuğunu, Türk devletinin Mahmud Kemo aracılığıyla çetelere silah sevkiyatından söz etmişti. Silo, tanıklığına da dayanarak şunları söylemişti: "Şu an ÖSO grupları olduğunu iddia edenler, daha önce bu bölgeyi DAİŞ’e teslim etti. Suriye'nin kuzeyindeki köyler ve Ezaz'dan çekildiler. Ben o zaman Selçuklu Tugayı'nın sorumlusuydum. O zaman bize Türkiye'den iki TIR silah ve cephane gelecekti. DAİŞ ile aramızda Rai'de 6 gün boyunca çatışmalar sürdü. 6 gün direndik. Cephane ve silah yüklü bu iki TIR'dan biri Rai'den geçti. Diğeri Cerablus kapısından geçti. Bunları teslim alan Mehmet Fatih Tugayı Sorumlusu Ebu Kemal olarak bilinen Mahmud Kemo'ydu. Bu şahıs, Rai hareket ve operasyon merkezine hiçbir destek vermedi. Bu silahları bize göndermedi. Silah ve cephanesiz kaldık, DAİŞ daha ağır saldırılar başlattı ve Rai'yi aldı. DAİŞ, bu şekilde Halep'in kuzeyinin tamamını işgal etti. Bu şahıstan hiçbir hesap istenmedi. MİT denetiminde toplantı yaptık. O toplantıda Halep'in kuzeyinin DAİŞ'in eline geçmesi ve özellikle de Rai'nin düşmesine neden olan bu kişilerin yargılanmasını istedim. Fakat toplantıya katılanlar ve MİT tek bir söz söylemedi. Bu kişi de yargılanmadı. Onun üzerinden TIR'larla silah yardımı devam etti. Silahlar bu şekilde Mahmud Kemo üzerinden DAİŞ'e gönderiliyordu. Hâlâ da gönderiliyor. Türkiye tarafından şimdi bu kişiler Türkmenlerin temsilcisi olarak gösteriliyorlar. Türkiye'nin beslemesidirler. Şu an sözde ‘Fırat Kalkanı' adı verilen gerçekte ise bölgeyi işgal etmek için yapılan saldırılar içinde yer alan Türkmen sayısı 50'yi geçmiyor. Bu kişiler de zaten direkt MİT'e çalışan kişilerdir."

AYNI HAVUZDAN BESLENİYORLAR

Telal Silo'nun sözünü ettiği kişiler şimdi de Sultan Murad ve diğer çetelerde barınmaya devam ediyorlar. Sultan Murad'ın komutanlarından Fehim İsa ve Osman Salih'in MİT üyesi oldukları, maaş aldıkları artık sır olmaktan çıktı. İşte MİT'in kontrolündeki Sultan Murad'ın El Nusra ile ilişkilerine bakıldığında Rusya Devlet Başkanı Putin'in neden Nusra'nın Halep'ten çekilmesini Erdoğan'dan istediği anlaşılıyor. 2005 yılına ait bir anlaşma belgesi de bu çetelerin aynı havuzda beslendiklerini ve ortak hareket ettiklerini ortaya koyuyor.

ŞÊX MEQSÛD SALDIRILARI ÖNCESİ

Nusra, Ehrar Şam, Nurettin Zengi, Feylak El Şam, Cındullah gibi grupların 2015 yılında Halep'te Sultan Murad ile bir anlaşma yaptıkları; Nusra ve diğer çetelere silah gönderildiği bu belge ile resmiyet kazanıyor.

Nusra'nın başını çektiği ve MİT örgütlenmesi Sultan Murad ile birlikte 11 çetenin yer aldığı bir anlaşma yapılmış. Bu grupların yaptığı anlaşmada, Şeria El Ensar adıyla yeni bir Harekat Merkezi kurulması karara bağlanıyor. Hedef ise Halep ve çevresinin işgal edilerek, "Şeriat sistemi" ile yönetilmesi.

ANLAŞMADA YER ALAN GRUPLAR

2 Temmuz 2015'te yapılan bu anlaşma ve ardından 1 nolu bildiri olarak yayınlanan belgede, bir araya gelen grupların isimleri şöyle sıralanıyor:

* Cephet El Nurse

* Cephet Ensar El Din

* İslam Mücahidleri Hareketi

* Ensar El Xilaf

* Ehrar Şam Hareketi

* Ketibet El Tevhid vel Cihad

* El Fevcl Evvel

* Ketayib Ebu Amara

* Ketayib Fecrl Xilafa

* Saraye El Miat

* Ketibetl Sehabe

ŞÊX MEQSÛD’A SALDIRILAR BAŞLADI

Bu anlaşma yapıldıktan sonra Şêx Meqsûd'a saldırılar başladı. Temmuz ayından hemen sonra başlatılan saldırılar kış boyunca da sürdü. Bu saldırılarda 100'ün üzerinde sivil yaşamını yitirdi, bir o kadar da yaralandı.

Bilindiği gibi Şêx Meqsûd'a yönelik saldırılar yeniden başladı ama bu kez "Liva İslam" tabelası altında.

ERDOĞAN’IN NUSRA MANEVRASI

Bu anlaşmadan sonra Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nusra da DAİŞ'e karşı savaşıyor, neden ona terörist diyorsunuz" demişti. Bu açıklamayı yaptığı sırada Nusra ve beraberindeki çeteler, Halep'in Kürt mahallesi Şêx Meqsûd'a saldırıyor ve katliam yapıyorlardı. DAİŞ ve Nusra'ya silahlar ise Sultan Murad üzerinden aktarılıyordu.