GÖRÜNTÜLÜ

Cizre geri adım atmıyor: Ya kendimiz gibi yaşar, ya da şereflice ölürüz

ANF'ye konuşan Cizreliler, ''ya bu topraklarda kendimiz gibi yaşayacağız, ya da şerefli bir ölümü seçeceğiz" mesajını verdi.

Şırnak'ın Cizre ilçesinde yaşayan halk, Türk devletinin uyguladığı vahşet karşında geri adım atmayacaklarını söyledi. ANF'ye konuşan Cizreliler, ''ya bu topraklarda kendimiz gibi yaşayacağız, ya da şerefli bir ölümü seçeceğiz" mesajını verdi.  

'KARDEŞLİĞİMİZİ BİTİRDİLER'

Tahir Çakar: "Askerler evimi karargah olarak kullanmışlar, bir de oğlumun damatlığını bile kendileri ile götürüp evi ateşe vermişler. Başta evi tarayıp içeri girmişler, ondan sonra evi talan etmişler. Evimin hemen yanındaki dükkanımı da yağmalamışlar. Bunların yaptığını talancılar bile etmez. DAİŞ gibi barbarlar dahi evleri talan eder ama bu kadar zarar verip gitmez. Burada kalmamamız için her türlü yöntemi düşünerek hareket etmişler. Bize yaptıkları bu vahşetle artık kardeşliğimiz bitti. Dedelerimiz Çanakkale’de boşuna onlar için savaştı. Cizre’de kim Kürt-Türk kardeşliğinden söz edebilir? Bunca insanımızı bodrum katlarında ateşe verdikten sonra mı? İnsan kendi kardeşini ateşe verir mi?"

'BİZİ KARŞINIZDA BULACAKSINIZ'

Muhammed İden: "Türk devletinin Cizre’de uyguladığı vahşeti yüz nesil sonrası da unutmayacağız. Bu vahşeti görenlerin torunlarına aktaracağını bilmeliler. Çatışmalar devam ettiği süreçte top atışları nedeniyle ancak yüz ev yandı. Ama daha sonra molozlar toplandığı sırada terk ettikleri tüm evleri ateşe verdiler. Binlerce evi bombalayarak yok ettiler. Şimdi evimizi hem yıkmışlar, hem de hasar tespit için memurlarını gönderiyorlar. Onlara şunu söylüyoruz; bu vahşetin yanında evimizi yıkıp kendinize göre inşa etmeye kalkışırsanız bizi karşınızda bulacaksınız. Artık bizi öldürerek gözümüzü korkutamazlar. Onların 'Master Planları' Cizre’de hayata geçmeyecek. Cizre’deki memurları, asker ve polisleri bu halkın gözünde artık birer katildir. Önceden hepimiz asker ve polisin ölmesinden çok rahatsız oluyorduk, çünkü onların da anne ve babaları var, diyorduk. Ama şimdi bu kentte tek bir insan bu duyguyu taşımıyor."

'ARTIK ONLARI GÖRMEK DAHİ İSTEMİYORUZ'

Melek Selvi: "Türk devleti evimizi yakıp yıktı, ocağımızı söndürdü. Allah şahittir; yakılıp yıkılan evimiz için üzülmüyoruz. Bizim gencecik fidanlarımızı diri diri yaktılar. Biz bu dünyada var oldukça o yakılan kemiklerin acısını unutmayacağız. Mehmet Tunç ve o kara gözlü çocukların sesi kulağımızda hep çınlayacak. Şimdi bu katliamdan sonra Cizre’ye namaz kılmaya gelmesin başbakanları, cumhurbaşkanları… Niye, Cizre kafir yurdu mu? Burasını işgal edip Müslüman kenti mi yaptılar? Evimizdeki Kuran-ı Kerim’i yakma emrini her gün televizyonlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Davutoğlu vermiyor muydu? Bunların Müslümanlık ile ne ilgileri olur? Bir genci esir alıp bomba üstüne oturtup paramparça etmişler. Bodrumda onca çocuğumuzu diri diri yakmadılar mı? Artık Türk devletinin asker ve polislerini görmek dahi istemiyoruz. Onları gördükçe yakılarak öldürülen çocuklarımız gözümüzün önüne geliyor."

'TEK BİR ADIM DIŞINA ÇIKMAYACAĞIZ'

Nurullah Ayaz: "Türk devleti Cizre halkına açıkça mesaj verdi; başını kaldıranı bu şekilde öldürürüz. Bir de ne kadar eski tetikçi, JİTEM’ci, katliamcı varsa Cizre’ye göndermişlerdi. Bu JÖH, PÖH dedikleri insanların ardından bıraktıkları iğrençlikleri bu halk evinde gördü. Onların içi rahat olmayacak, evimizi mi yıkmışlar? Önemli değil, Kürdistan’da binlerce yıllık medeniyet var, biz kendi medeniyetimize, örf adetlerimize göre dayanışmayla tekrardan konaklanacağımız evleri yaparız. Eğer bunlar köklü insanlar olsalardı bu vahşeti uygulamazlardı. Cizre’de devlet üç kezdir evimizi yıkıyor. Tansu Çiller döneminde köydeki evimizi ateşe verdiler, 1992 yılında Cizre serhildanında evimizi yıktılar, şimdi tekrar evimizi yerle bir ettiler. Ama Cizre’nin tek bir adım dışına çıkmayacağız. Ya bu topraklarda kendimiz gibi yaşayacağız, ya da şerefli bir ölümü seçeceğiz."