GÖRÜNTÜLÜ

Cizre halkı devlet terörünü anlatıyor

Cizrelilerin devlet terörüne tepkisi dinmiyor. Binlerce evin yerle bir edildiği mahallelerde halk, evi olmayanlara kapılarını açıyor. Devletin göç ettirme politikasına karşı dayanışma ruhu da açığa çıkıyor.

Cizrelilerin devlet terörüne tepkisi dinmiyor. Binlerce evin yerle bir edildiği mahallelerde halk, evi olmayanlara kapılarını açıyor. Devletin göç ettirme politikasına karşı dayanışma ruhu da açığa çıkıyor.

Cizre’de yaşanan katliam ile birlikte kentin büyük bir bölümü de yakılıp yıkılırken, top atışlarından evleri hasar görenler de kente geri dönüş yapıyor. Devletin hayata geçirmek istediği göç ettirme politikasının bilincinde olduklarını kaydeden Cizreliler, maruz kaldıkları vahşete rağmen kendi kültürü ile yaşamakta kararlı.

Yüzlerce kişinin diri diri yakılmasının ardından Cizre’yi terk etmesini kendileri için ‘onursuz’luk olacağını düşünen halk, yaşadıkları katliam ve acıyı ANF’ye anlattı.

Hanım Turgut: Cizre’de bu devletin yaptığını ancak mezarımda ilkbahar otu yeşerirse yakılmış çocuklarımızın kemiklerini unutabilirim. Kim o bodrumdaki yakılmış genç bedenleri unutabilir. Allahtan istediğim tek şey, o sarayın başına yıkılmasıdır. Çocuklarımızın 20 yıllık emeği sonucu yapabildiğimiz evimizi de ateşe vermişler. Ama diri diri yakılan canlarımızın ardından çadırda bile yaşasak çok görmeyiz. Bu katliam ve yıkımın tek amacı var; devlet artık bizi burada istemiyor, ama o kutsal şehitlerimizin kanına ihanet edeceğimizi hiç kimse düşünmesin, Cizre’de oluk oluk kanı akıtılan yiğitlerimize ihanet etmeyeceğiz. Bize o onursuzluğu dayatıyorlar ama Cizre’de Kürt olarak kalacağız, Kürt olarak da ölmeyi bileceğiz.

Bahoz Aksu: Davutoğlu, ‘Cizre’ye huzur getireceğiz’ diyordu. Evimizin saati 12.30 da durmuş. İşte o an evimize düşen top mermileri ile huzur gelmiş. Yazıklar olsun biz de bunlara kardeş demişiz. Hiçbir zaman bunlara karşı öfke, kin duymamıştım. Bunların bize bu kadar düşman olduğunu gerçekten bilmiyordum. Bir yaşındaki çocuğumun beşiğine top mermisi isabet etmiş, demek ki evde kalsaydık bebeğimiz top mermisi ile öldürülecekti.

Sultan Toptak: Mehmet Tunç ve arkadaşlarının anısı ve Botan yiğitliği hatırına biz Cizre’yi terk etmeyeceğiz. Şimdi komşumuzda kalıyoruz, gerekirse gider o evin molozları arasında yaşarız ama Cizre’den asla vazgeçmeyiz. Bakın çocuklarımızı diri diri yaktılar ve halkın büyük bir bölümü Cizre’ye geri dönmüş. Evi yıkılan insanlar bile bu kentten vazgeçmiyorsa temek ki bizi kovmaya çalışanlar kaybetmiştir. Bizi öldürmekle bitiremezler, evimizi yakıp yıkarak da Kürtlüğümüzü yok edemezler. Artık bu saatten sonra geri adım atmak bizim için ihanettir.

Soryaz Tunç: Cizre’de yaşanan vahşetten sonra tüm ısrarlarımıza rağmen yazdıkları iğrenç yazılarla ‘siz bizim kardeşimiz değilsiniz, Kürtler bizim düşmanımızdır’ dediler. Ama onlar bu barbarlıkla kendileri kaybetti. 1990’lı yıllarda faili meçhul cinayeti işlerken Kürtlerin yüzde 10’u PKK’liydi, o zaman halkın yüzde 50 PKK’li oldu. Roboski katliamından sonra halkın yüzde 80’i PKK’li oldu. Cizre’de insanların kemiklerini yakan bu devlete karşı halkın yüzde yüzü PKK’li oldu. Onların tüm barbarlığına da tanıklık ettik. Allah Emine’ye de (Erdoğan) evlat acısı yaşatsın ki belki bizim acımıza biraz anlam verebilir.