Amed Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanlarının gözaltına alınması ardından başlayan “İrademe Dokunma” eylemleri devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi önündeki Lise Caddesi’nde yapılan eylem için sabahın saatlerinden itibaren genç, yaşlı, çocuk demeden binlerce kişi alanı doldurdu. Mitinge HDP Bölge milletvekilleri Sibel Yiğitalp, Feleknas Uca, Leyla Birlik, Nadir Yıldırım, Ferhat Encü, Besime Gonca, DBP ve HDP il ve ilçe yöneticileri, üyeleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Açıklamanın yapılacağı alan yüzlerce polis tarafından kuşatmaya alınırken, belediyeye çıkan bütün yollar ise kapatıldı. Halk burada “Direne direne kazanacağız”, “Amed uyuma iradene sahip çık”, “Baskılar bizi yıldıramaz” ve “Özgür basın susturulamaz” sloganları attı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve beraberindeki heyetin alana gelmesi ile birlikte halk alkış ve ıslıklarla, “Amed halkı seninle gurur duyuyor” sloganları attı. Evlerindeki yurttaşlar da pencere ve balkonlara çıkarak alkış yağmuruna katıldı. Demirtaş burada halka hitap etti. Demirtaş’ın konuşmaları sık sık sloganlarla kesildi.

Demirtaş’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Biliyorsunuz bugün 5 gündür Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri olan Diyarbakır’ın Büyükşehir Belediyesi eş başkanları gözaltında. İlk saatten beri şunu söylüyoruz. Belediye başkanlarının, milletvekillerinin sorgulanamaz durumu yok. Ortada adil yargılama yok. AKP’nin talimatı ile baskı altına alınmış yargı var. Ortada yargı diye bir şey yok. Adliyede çalışan en üst düzey yargıçlar bile aylarca tecrit altında yaşama koşulunda. Onun istediği doğrultuda karar vermeyen yargıyı anında darbeci ilan ediyor. Onunla birlikte hareket etmeyen çevik kuvveti terörist ilan edip tutukluyor. Eş başkanlarımız 5 gündür rehine olarak tutuluyorlar. 5 gündür ne bekliyorsun? Soru sormak için ne bekliyorsun? Sen kimsin ya? Hangi hakla! İfadeye çağırdın da gelmedi mi başkanlar. Her gün ifadedeler. Adliyeden çıkamıyorlar. İfade vermekten işlerini yapamıyorlar. Asla kabul etmiyoruz. Bu bir onursuzluk dayatmasıdır. Türkiye’de kabus gibi herkesin hayatına çökmüş durumda. AKP’ye biat etmeyen, ‘padişahımsın’ demeyen herkes terörist ilan edilmiş durumda. Bunun adına demokrasi diyorlar. Şimdi artık Türkiye’nin ayağa kalkması lazım. Adaletten yana olan herkesin bugün uzatılan eli tutmazsak yarın tepelerine binmiş Hitler faşizminin katliamı ile yüz yüze kalınca ah vah etmek için geç olacak. Gün bugündür.

DEVLET ARTIK BİR HİTLER FAŞİZMİ DEVLETİDİR

Bu gidişatın tehlikesini görenler sesini çıkarmalı. Hukuka inanan tek bir savcı yok mu bu ülkede. AKP’ye biat etmeyecek tek bir bürokrat kaldı mı? Rektör, vali neredesiniz kardeşim? Bak hepinizi terörist ilan etti. Vatansever değiller miydi? Yetmiyor, Erdoğan’a kul köle olmaları gerekiyor. Bedeli ne olursa olsun geri adım atmayacağız. Canı nasıl verirse Allah öyle alır. Bir saniye uzun bir saniye kısa. Önemli olan onurlu olmaktır. Bir saniye onurlu yaşayalım. Bir yüzyıl şerefsiz yaşamaktan iyidir. Bugün eşbaşkanlarımız şahsında belediyelerimiz, Ayla Akat şahsında kadınlara, ihraç edilen emekçiler sayesinde herkese bu dayatılıyor. Devlet artık bir Hitler faşizmi devletidir. Erdoğan tek lider olarak ‘Türkiye’yi ben yöneteceğim diyor. Bu kadar doktor, akademisyen, öğretmen tek bir KHK ile sorgusuz sualsiz işten atıldı. Bizim bileğimizi bükemedikleri sürece kazanamadıklarını biliyorlar.

BİR TEK KİŞİ BİLE KİBRİT ÇÖPÜ YAKSA KARANLIK AYDINLANIR

HDP’ye saldırarak önümüzdeki seçimlerde bizim irademizi kırmaya çalışıyorlar. Partiyi kapatmaya doğru gidecekler. Birilerinin hoşuna gidebilir. İlkelerini satan diğer genel başkanlar bu ülke için bir umut değil artık. Bütün ezilenler, sömürülenler, cezaevlerinde işkence görenler, sokakta coplanıp gazlananlar, onursuzlaştırılmış üniversite yönetimleri. Bakın artık rektörleri kendisi atayacak. Yarın kayınçosunu, eniştesini atar. Yakın zamanlarda bunu yapmış bir lider var bu dünyada. Adı Hitler. Yapmış aynısını yapmış. Sendikaları kapatmış, devlet içerisinde muhalif olan herkesi tutuklamış. Kendisini lider ilan etmiş. Yahudi soykırımını gerçekleştirmiş. Bir tek kişi bile bir kibrit çöpünü yakarsa orada karanlık olmaz. Bu karanlıkta tek aydınlığı saçanlar bir tek biz olduğumuz için üzerimize barbarca gelmeye çalışıyorlar. Biz buna karşı direneceğiz.

BEYEFENDİ BİR DAHA BİZE O DÖNEMLERİ YAŞATMAK İSTİYOR

Kim olduğuna, Alevi olduğuna, Türk olduğuna bakmayacağız. Direnmeye hazır mıdır ona bakacağız. Şu saatlerde belediye eş başkanlarımızın ifadelerinin bitmiş olduğunu düşünüyoruz. 5 gün bile fazladır. Zannedersin ki suçüstü hali var havaalanında evinde baskınla alıyorlar. Bir hafta önce Fırat Anlı aynı durumdan ifade veriyor. 3 yıl önce yapılmış bir açılış. Madem suç ise niye bekliyorsun? Bunlar demek ki siyasi bir kararın aşamasıdır. Savcıya talimatı vermiş, ‘bunları içeri at, tutukla, biz de kayyım atayalım’. Kayyımın süresi ne kadar seçime kadar. Siz bilirsiniz. Aksi taktirde seçim sandığı kurulduğunda sen saraydaki zat ve yanındakiler o sandığa gömülecek ve bir daha çıkamayacaksınız. O tek parti dönemi anlayışı da aynı böyleydi. Şimdi aynı döneme döndük. Beyefendi bir kez daha bize o yılları yaşatmak istiyor. Bir seçim kaybederse bütün yaptıklarının hesabını vereceğini biliyor.

SİLİVRİ’DE DANIŞTAY’A İŞKLENCE YAPILIYOR  

Yargıda en son noktaya gelebilecek Danıştay üyesi bir kadın Silivri’de bana işkence yapıyorlar diye aklını yitirmek üzere. Bu kim biliyor musunuz? Danıştay üyesi bir kadın. Adalet Bakanı çıkıp ‘varsa işkence ispatlayın’ diyor. Madem kendine güveniyorsun. Cezaevine gidelim. Hangi siyasetten olursa olsun gidelim. İşkence var mı yok mu onlardan dinleyelim. İşkence varsa çıkışta sen istifa et yoksa ben istifa edeyim. Adalet bakanı şu anda işkencenin üstünü örtmekle, zulmün üstünü örtmekle görevli bir memur gibi çalışıyor. Birkaç ay içerisinde 33 bin tutuklu var. Mal varlıklarına el koyduklarının haddi hesabı yok. Bir çadırı yok insanların yaşayabileceği. Aylardır hakim yüzü görmemişler.

HABERDAR OLMAMAMIZI BASINLA KESİYORLARSA 90’LARDAKİ GİBİ ÇALIŞACAĞIZ  

Dün akşam Türkiye’nin tek Kürtçe gazetesi Azadiya Welat Gazetesi kapatıldı, dünyanın tek kadın ajansı JINHA kapatıldı, muhalif özgür basın kapatıldı. Sadece TRT kaldı. Erdoğan’ın her öksürüğünü verecek bir kanal kaldı. Ev ev her akşam dolaşılacak. Esnaf esnaf gezilecek. Bir birimizden haberdar olmamızın yolu basın aracılığıyla kesiliyorsa 90’lardaki gibi çalışacağız. Buradaki arkadaşların hepsi çalışsa yeter. Örgütlü bir toplum yaratmak için bu bile yeter. Bizim kendimize özgüvenimiz tamdır. Meşruiyetimize, haklılığımıza inanıyoruz. El ele verelim bu baskıları aşalım. Halkın bir gücü var. O harekete geçtiğinde senin saraydan gelecek talimatını tuzla buz edecek en büyük güçtür. Umut ediyorum büyük bir haksızlığa adım atmazlar. Hele hele kayyım çılgınlıklarını artık yapmamalarını diliyoruz. Bu çılgınlıklarını yapmayacaklar diye bir şey de yok. Cizre’de, Nusaybin’de yaptıkları çılgınlıkları gördük. Yarın bir gün burada görev yapan kamu görevlileri de harcanabilirler.

DEVLET İÇERİSİNDE GÖREV YAPANLAR SUÇ İŞLEMESİNLER

Hatırlıyorsunuz, burada cevahir bir cemaat savcısı vardı, güneş gözlüklerini takan, göbekli Zekeriya diye. Haksız hukuksuz bir süreç yürüttü. Hiçbir iddianameyi kendisi hazırlamazdı. Kapasitesi de yoktu. Ankara’dan hazırlanırdı altına imza atardı. Şimdi bakın Şener Şen’in filmindeki gibi topuklarını vura vura kaçıyor. Devlet içerisinde görev yapanlar suç işlemesinler, bu hükümete güvenmesinler. Yurttaş suç işler ama devletin kendisi kanun dışına çıkmışsa gangstere dönüşmüşse işler kötüdür. Burada adaleti sağlamak yurttaşın görevidir. Bizim görevimiz sarsılan adaleti düzeltmek adil bir yaşam kurmaktır. Bedeli olsa da bunu göze alacağız. Öğleden sonra belediye eş başkanlarımız adliyeye çıkarılacak. Serbest kalana kadar mücadelemiz devam edecek.”

Konuşmanın ardından Demirtaş ve beraberindeki heyet alandan ayrılırken, HDP’li milletvekilleri ve halkın belediye önündeki bekleyişi devam ediyor.