Dicle'den uyarı: Kürdün sabrını Sayın Öcalan ile test etmeyin!

Agirî'de bugün binlerce insanın katılımıyla düzenlenen miting, hem alandan hem de siyasilerden verilen önemli mesajlara sahne oldu.

Ağrı'da "Darbelere karşı radikal demokrasi" şiarıyla miting düzenlendi. Mitingde konuşan DTK Eşbaşkanı Dicle, DBP Eş Genel Başkanı Tuncel, HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, Öcalan'a dönük tecridin derhal kaldırılmasını istedi. Konuşmalarda, Kürt halkının sabrının Öcalan ile test edilmemesi uyarısında bulunuldu.

Agirî'de bugün binlerce insanın katılımıyla düzenlenen miting, hem alandan hem de siyasilerden verilen önemli mesajlara sahne oldu. DTK Eş Başkanı Hatip Dicle, PKK lideri Abdullah Öcalan'a dönük süren tecrit nedeniyle hükümeti "Kürt halkının sabrını Sayın Öcalan ile test etmeyin" diye uyarırken, DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ise "Minbic'te yakılan özgürlük meşalesini tüm Kürdistan'da yakacağız" dedi. HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ ise AKP, MHP ve CHP tarafından oluşturulan "Milli Cephe" için "Çıkar koalisyonu çok yakında çökecek, 3'ü bir arada gidecek" dedi.

Ağrı'da bugün binlerce kişinin katıldığı "Darbelere karşı radikal demokrasi" şiarıyla miting düzenlendi. Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il örgütleri öncülüğünde düzenlenen mitingde, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecrit, darbeler ve darbe girişimi sonrası AKP tarafından devreye konulan baskı politikaları protesto edildi. Mitingde Minbic'in özgürleştirilmesi de selamlandı.

Belediye Otoparkı'nda (Newroz Meydanı) gerçekleştirilen mitinge, DTK Eş Genel Başkanı Hatip Dicle, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ile bölge milletvekilleri ve belediye eşbaşkanları katıldı. 

DİCLE: SABRIMIZI ÖCALAN İLE TEST ETMEYİN!

Dicle, darbelere dikkati çekerek, "1921 Anayasası'ndan sonra Türkiye'de Demokratik Cumhuriyet Devleti yerine Oligarşi Devleti kuruldu" dedi. 

Askeri darbelerin ise en çok demokratik kitleleri etkilediğini kaydeden Dicle, son darbe girişimi için "Şayet bu darbe gerçekleşseydi en çok demokratik kitleleri etkilenecekti, Kürt halkına yöneltilecekti" dedi. 

Öcalan'ın "Kürt sorunu çözülmezse darbe mekaniği devreye girer" uyarısını hatırlatan Dicle, buna rağmen Öcalan üzerindeki tecridin darbe girişimi sonrası daha da ağırlaştırıldığına işaret etti. Dicle, hükümeti şu sözlerle uyardı: "Sayın Öcalan 2,5 yıllık görüşme sürecinde Kürt sorununu çözmeye çalışıyordu. 'Biz Türkiye'deki bütün farklılıkları kabul ederek, demokratik bir anayasa ile taçlandıralım' diyordu. Ama bugün darbe mekaniğinin devreye girmesinden sonra, Öcalan'dan haber alınamıyor. Ailesi, avukatları ve milyonlarca halk endişeli. Öcalan'ın sağlığından ve güvenliğinden halkımız haber almak istiyor. Kürt halkının sabrı her konuda test edilebilir ama Sayın Öcalan ile test etmeyin." 

Dicle, "Darbe 15 Temmuz'da başlamadı. Darbecilere esas darbeyi vuran Kürt halkının direnişi oldu" dedi. Özgürlüklerin ancak demokratik bir anayasa ile güvence altına alınabileceğini söyleyen Dicle, "Özgürlükleri genişletmeliyiz ve demokratik bir anayasa ile güvence altına almalıyız. Aksi takdirde darbeler bitmez. Ergenekoncuları saf dışı ettiler ama şimdi onlarla kol kola girerek yürümek istiyorlar. Bu yol ne demokrasiye ne özgürlüğe çıkar. Bu yeni bir darbe mekaniğini açığa çıkarabilir. Yine Torba Yasa ile geçirilen yasalarla belediyelere kayyum atanmasına karşı Kürt halkı da iradesine sahip çıkarak tıpkı 'Demokrasi Nöbeti' tutanlar gibi direnecek" şeklinde konuştu.

Dicle, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu halkın özgür oylarıyla seçtiği vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırarak onları cezaevine göndermeye çalışıyorlar. Biz demokrasi için uğraşacağız. Torba Yasa'yla birlikte belediyelere kayyum atayacaklarsa biz onlara direneceğiz. Halk darbeye karşı, tanklara karşı nasıl direndiyse, Kürt halkının da kendi iradesine sahip çıkması o kadar meşrudur." 

TUNCEL: ÖZGÜRLÜK MEŞALESİNİ TÜM KÜRDİSTAN'DA YAKACAĞIZ

DBP Eş Genel Başkanı Tuncel ise Kürt siyasetçilere karşı yürütülen siyasi soykırım operasyonlarına değinerek, 2012'de KCK operasyonlarını yapanların bugün "Fetullahçı Terör Örgütü" kapsamında yargılandıklarına işaret etti.

Tuncel, darbe mekaniğinin ise 15 Temmuz'da değil, Dolmabahçe Mutabakatı'nın yok sayılmasıyla devreye girdiğini dile getirerek, şunları söyledi: "Darbenin fitilini Erdoğan ateşledi. AKP Hükümeti darbe mekaniğini tercih etti müzakereleri yerle bir etti. 7 Haziran sürecinden sonra demokratik kitle örgütlerine yapılan saldırılarda sorumluluğu bulunan askeri sorumlular yargılanıyor ama siyasiler yargılanmadı. Askeri sorumlular yargılanacak da siyasi sorumluları yargılanmayacak mı? Bunun tek sorumlusu Tayip Erdoğan'dır. FETÖ ve AKP'nin siyasi çıkarları ters düşünce 15 Temmuz'dan sonra on binlerce insan işinden oldu. Sızma böyle mi olur. AKP ve Cumhurbaşkanı eliyle devleti ele geçirdiler ama ittifakları bozuldu. Kürtlere karşı inkar ve imha politikalarında anlaştılar ama Kürtler, Sûr, Nusaybin, Gever, Cizre'de direnerek bunlara karşı direndi." 

Kürdistan halkının darbe sonrası devreye konulan OHAL uygulamalarına yabancı olmadığını vurgulayan Tuncel, "OHAL'in ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz. Kürdistan'da OHAL hiç bitmedi ki. OHAL bizi mücadelemizden vazgeçirmez ancak öfkemizi büyütür. Yanı başımızda Minbic özgürlüğüne kavuştu. Burada da yakındır zafer. Selam olsun Minbic'i özgürleştirenlere. Minbic'te yakılan özgürlük meşalesini tüm Kürdistan'da yakacağız. Agirî'den Minbic'e selam olsun" diye konuştu.

YÜKSEKDAĞ: NE DARBEYE NE OHAL'E BOYUN EĞECEĞİZ

HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ da şöyle konuştu:

"Ne darbeye ne OHAL'e boyun eğmemenin zamanıdır. Meydanı ve yönetimi darbecilere, diktacılara teslim etmeyeceğiz. Türkiye 15 Temmuz gecesi bir askeri bela atlattı ancak Türkiye halklarının başında hala bir bela var. O bela da AKP'dir. Darbeyi kendi içlerinde yaptılar. En başta Kürt halkının karşı duruşu ile bertaraf ettiler. Ama darbenin ardından OHAL ilan ettiler. Bunlar darbe yapmadan yapamıyorlar. Ya askeri ya da sivil darbe yapacaklar. İşte bugün her türlü darbeyi reddeden bizlere kendi darbeleriyle boyun eğdirmeye çalışıyorlar. Bu halk onların dikta ve OHAL siyasetine geçit vermeyecek.

Bu zamana kadar Türkiye halklarına hiçbir şey getirmeyen AKP-Saray iktidarı, üçlü bir çözümsüzlük politikası oluşturdu. Türkiye'de siyasi rant paylaşma peşine düşmüşler. Bunu da 6 milyonun iradesini hiçe sayarak yapıyorlar. Bu halkın iradesini hiçe sayan hiçbir koalisyon yaşamadı. Çıkar koalisyonu çok yakın zamanda çökecektir. 3 partiyi yedek lastik olarak etrafında toplayarak kendi iktidarını kurtardığını düşünenler üçü bir arada gidecek. Ayrımcılıkla, yok saymakla bizi tarihin dışına atanlar, tarihin çöplüğüne gömülecek.

Bugün Minbic'i özgürleştirenler Ortadoğu'da özgür bir toplumun meşalesini yakanlar, hiçbir şeyin zor olmadığını, kurtuluşun mümkün olabildiğini gösterdiler.

MİNBİC'TEN İMRALI'YA SELAM OLSUN!'

"Biz de eşitliğe dayalı, radikal demokrasiyle kazanacağız. Anayasayı yap-boz tahtasına çevirdiler. Sürekli bozmak baskı ve zulüm iktidarını sürdürmek üzerinden gidiyorlar. Böyle bir zihniyet yeni bir anayasa yapabilir mi? O küçük muhalefete de söylüyorum. Dikta ile birleşen bizler miyiz? Kürdistan'ın bütün demokratik oluşumları kendi öz gücüne dayanarak kazandı. Meclis'te, belediyede, sokakta, fabrikalarda biz vardık. Var olmaya devam edeceğiz. Anayasa taslağı yeni bir diktanın 3'lü ittifak tarafından onaylanması anlamına geliyor. Darbeci zihniyete karşı özgürlük mücadelesini sürdüreceğiz. Adalet olmadan demokrasi olmaz. Kürt, alevi, kadın, ezilenler, işçiler özgür değilse demokrasiniz çakma demokrasidir. Ağrı'da katledilen çocuklar için adalet yoksa, demokrasi yoktur. Onların demokrasi yalanını yutmayan, demokrasi kılıfına boyun eğmeyeceğiz ve mutlaka kazanacağız. Ağrı halkına inancımız tamdır. Minbic'ten İmralı'ya selam olsun." 

...