GÖRÜNTÜLÜ

Elo: Şehba zaferi, Demokratik Federal Suriye’nin kapısını aralayacak

Şehba Meclisi Başkanı Cemal Elo, Türk devleti ve Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) çetelerinin Şehba bölgesindeki saldırlarının amacının Demokratik Federal sistemi yok etmek olduğunu söyledi.

 

Şehba Meclisi Başkanı Cemal Elo, bölgeye yönelik işgal saldırılarının uluslararası bir konsept dahilinde geliştiğini ifade ederken, Şehba bölgesinde Devrimci Güçlerin kazanacağı zaferin Demokratik Federal Suriye’nin kapısını aralayacağını da vurguladı.

Şehba Meclisi başkanı Cemal Elo, Devrimci Güçlerin Şehba bölgesindeki ilerlerleyişini ve Türk devletinin ve destekli Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) çetelerinin işgal saldırılarını ANF’ye değerlendirdi.

Şehba bölgesinde son durum nedir?

Şehba bölgesinde geçtiğimiz haftalarda Şehba Devrimci Güçleri, DAİŞ çetelerinin işgali altında bulunan alanlara yönelik özgürleştirme operasyonları oldu. Başlatılan özgürleştirme operasyonları kapsamında Devrimci Güçler savaşçıları birçok stratejik noktayı DAİŞ çetelerinden temizledi.

Ancak bunu hazmedemeyen Türk devleti Şehba bölgesinde DAİŞ çetelerine karşı operasyon düzenleyen Şehba Devrimci Güçleri savaşçılarının mevizlerine yönelik hava saldırıları, füze, tank ve obüs saldırıları gerçekleştirdi. Türk devleti yine bununla da yetinmeyerek SUK çeteleri ile birlikte karadan da Devrimci Güçlere yönelik ağır saldırılar başlattı.

Türk devleti ve SUK çetelerinin DAİŞ çeteleri korumak adına geliştirdiği ve DAİŞ çeteleri ile koordineli olarak yaptığı saldırılar kısa süre içerisinde Devrimci Güçler savaşçılarının büyük fedekarlıkları ve tarihi direnişi sonucu boşa çıkarıldı.

Şu an itibariyle Şehba bölgesinde Devrimci Güçler savaşçılarının başlattığı özgürleştirme operasyonları başarılı bir şekilde sürüyor ve Devrimci Güçler çok önemli gelişmeler kaydediyor.

Türk basınında son günlerde Devrimci Güçler denetiminde bulunan Til Rifat, geçtiğimiz gün özgürleştirilen kimi köy ve mezraların Türk devleti ve SUK çetelerinin eline geçtiği gibi haberlere rastladık. Bu haberler ne kadar doğru?

Til Rifat ve özgürleştirilen alanların Türk devleti ve destekli SUK çetelerinin eline geçtiği gibi bilgiler tamamen psikolojik savaş ürünüdür.

Devrimci basınınında maalesef bu türden yürütülen psikolojik savaş karşısında pek iyi sınav vermedi. Yani Türk basının psikolojik savaşını boşa çıkaran bilgi, belge, fotoğraf ve görüntüler yayınlanması konusunda biraz geç kalındı. Halkımızdan ricamız Türk basının bu türden yaydığı psikolojik haberlere etmemeleridir.

Şehba Meclisi ve üyeleri olarak 7/24 bölgede halkımız ile savaş cephesindeki yiğitlerimiz ile birlikteyiz. Devrimci Güçler, Til Rifat’ı ve özgürleştirdiği alanları Türk devleti ve destekli SUK çetelerinin hatta DAİŞ çetelerinin yoğun saldırılarına karşı fedai bir ruh ile korumuş ve bu uğurda şehitler vermiştir.

Ancak Şehba Devrimci Güçleri tarafından gerçekten büyük bir fedekarlık ve direniş ortaya konularak işgal saldırılarına etkili cevaplar verildi. Türk devleti ve SUK çeteleri işgal saldırında Şehba Devrimci Güçleri tarafından adeta bozguna uğratıldı. Ne hava ne kara saldırılarından bir sonuç alamadılar. Bir adım dahi ilerlemediler.

Türk devleti ve SUK çeteleri, DAİŞ çeteleri özgür alanlarda bir adım dahi ilerleyememiştir. Şehba halkının yiğit çocukları tüm kazanımları canı ve kanları pahasına korumaya ve kazanımları geliştirmeye devam ediyor.

Şehba bölgesinde Devrimci Güçlere yönelik başlattılan saldırılar ne anlama geliyor?

Son dönemlerde bölgemize ve halklarımıza karşı geliştirilen saldırılar uluslararası bir konseptin bir parçasıdır. Şehba Meclisi olarak bunu böyle görüyor ve böyle okuyoruz.

Bu türden saldırıların gelişeceği çok açıktı. Çünkü Suriye iç savaşının en önemli merkezi hatta kırılma noktası Şehba ve Halep’tir. Bu önemi nedeniyle bütün uluslarası ve bölgesel güçler bu bölge üzerine gözlerini dikmiş durumda. Ve bölge özellikle de Türk devleti ve SUK çeteleri tarafından işgal edilmek isteniyor.

Ve bu temelde de Türk devleti ve SUK çeteleri havadan ve karadan Şehba bölgesine ağır bir saldırı başlattı.

Bölgenin yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından zengin bir bölge. Böglede su kaynaklarının bol olmasından dolayı, petrol ve madenler bakımından da zengin olduğu için tüm güçler ve onlar adına savaş yürütenler bu bölgeye hakim olmak için saldırılar geliştiriyor.

Ayrıca Şehba bölgesi Suriye ve Ortadoğu için önemli stratejik bir kapı. Burası Akdeniz’e açılmada da bir durak bir geçiş bölgesi. Suriye devrimini Suriye halklarından çalmak için bölgeye gelen uluslararası güçler ve çete grupları da ilk olarak Şehba’ya yöneldiler. Ve hala da bu yönelim devam ediyor.

Türk devleti Şehba bölgesinde gerçekleştirdiği işgal saldırı ile ne amaçlıyor ve ne yapmak istiyor?

Türk devleti Suriye iç savaşının başından bu yana bölgeye yönelik olarak Osmanlıcı politikalar izledi.

Bununla beraber Kürt halkının Rojava devrimi ile birlikte elde ettiği tarihsel kazanımların yok edilmesi ve Kürtlerin statüsüz kalması yönünde politikalar geliştirdi ve yürülüğe koydu. Türk devleti Şehba bölgesini de Rojava devriminin tasfiyesi için merkez yapmak istedi. 1960’lı yıllarda Baas rejiminin yaptığı gibi.

Türk devleti Şehba’yı işgal ederek hem Rojava devrimi yok etmek hem Halep’e hakim olmak ve böylece de demokratik bir Suriye’nin zeminini yok etmek istiyor. Çünkü Türk devleti Kürtlerin bölgedeki Arap, Türkmen, Çerkes, Ermeni, Süryani vb. halklarla birlikte oluşturduğu çoğulcu demokratik sistemin Suriye’ye demokrasiyi ve özgürlüğü getireceğini çok iyi biliyor.

Bu nedenle de Rojava bölgesinin birbiriyle bağlantısının kurulmasını istemiyor. Türk devleti saldırılar ile Rojava – Kuzey Suriye Federasyonu halklarının iradesini kırarak teslim almak istiyor. Halklar soykırım ve talana uğratılmak isteniyor.

Türk devleti bu saldırılar ile demokratik bir Suriye’nin inşasını ve demokratik, federal sistemin hayat bulmamasını istiyor. Bu nedenle de Cerablus ve El Rai’den Ezaz ve Mare hattına yoğun askeri sevkiyat yapıyor. Bununla da yetinmeyerek İdlip – Hatay hattı üzerinden getirdiği çeteleri bölgeye sokuyor.

Türk devleti esas olarak bu bölgede demogarafik yapı ile oynamayı amaçlıyor. Bölgeyi Kürtlerden arındırarak, demokratik halk güçlerinden arındırarak kendi dünya görüşünce bir bölge ve toplum yaratmayı hedefliyor.

Şehba halkı bölgeye yönelik izlenen politikaları, Türk devleti ve SUK çetelerinin işgal saldırılarılarını nasıl değerlendiriyor? Halkın bu işgal girişimlerine karşı tutumu nedir?

Şehba’nın Türkmen, Arap, Kürt, Ermeni, Süryani vb. halk ve inanç toplulukları artık bir bilinç ve inanç düzeyi yakaladı.

Ve Şehba halkları artık şu gerçeği çok iyi görüyor ve biliyor; ‘Suriye halklarının çıkarını Suriye halklarından başkası gözetmiyor. Herkes kendi çıkarları için Suriye halklarını kullanmak istiyor. Halklar Suriye’de eşitlik, özgürlük ve adalet talebi ile 2011 yılında ayaklandı. Değişim talebi ile ayaklandı.

Ancak halk ayaklanması şeklinde başlayan eylemsellikler gerek Baas rejiminin saldırıları, gerek uluslararası güçlerin direkt ve dolaylı müdahaleleri ile birlikte içinden çıkılamaz bir savaşa dönüştü. Ve bu iç savaş durumu El Nusra, Ehrar El Şam, DAİŞ vb. çete gruplarının da işin içine girmesiyle bir cenenneme dönüştü.

Halklar 6. yılını da geride bırakmaya hazırlanan Suriye’de mevcut savaş durumundan çok yoruldu. Ve herkes artık demokratik bir çözüm istiyor. Suriye’nin demokratikleşmesini istiyor. Bu nedenle de Şehba halkları başta olmak üzere tüm Suriye halkları kurtuluşu ve özgürlüğü demokratik federal sistemde görüyor.

Türk devleti de bu gerçeği gördüğü için Rojava - Kuzey Suriye topraklarında işgal girişimlerine başvurdu. Minbic’in özgürleştirilmesi ardından hemen Cerablus ve El Rai kasabasını işgal etti. Şimdi de bu işgalleri geliştirmek ve yaymak istiyor. Ve hedefinde de Şehba bölgesinin işgali var.

Türk devleti ve SUK çetelerinin Şehba bölgesine girmesi ve işgal saldırıları başlatması ardından Şehba halkları Mare de işgalcilere karşı yürüyüş düzenledi. Şehba halkının düzenlediği bu yürüyüşün temel sloganı ‘Yaşasın halkların birliği, kahrolsun işgalciler’ oldu. Ancak bölge koşullarından kaynaklı olarak bu pek kamuoyuna yansımadı.

Şehba halkı Türk devleti ve SUK çetelerinin hatta DAİŞ çetelerinin işgal saldırılarına karşı Devrimci Güçler savaşçılarının yanında durarak tutumunu ortaya çok net bir şekilde koydu.

Şehba’da kimler savaşıyor?

Yani şu an Şehba bölgesinin 3. Dünya savaşının merkezi haline geldiğini söyleyebiliriz. Şehba bölgesinde çok karmaşık ve çok ağır bir savaş durumu söz konusu.

Savaşın bir tarafı Rusya, İran ve Baas rejimi, savaşın bir tarafı ABD, Suudi Arabistan, Katar, Türkiye, DAİŞ ve SUK çeteleri. Bu iki tarafında tam karşısında konumlanan ve bağımsız politik bir hat izleyen Suriye’nin ezilen, sömürülen, yoksayılan halkları bulunuyor. Bunların oluşturduğu devrimci halk güçleri bulunuyor.

Tüm taraflar burada kendi çıkarları doğrultusunda politikalar geliştiriyor ve yürütüyor. Şehba bölgesi Halep’e ve dünyaya açılan kapı niteliğinde. Bu nedenle Suriye savaşının kırılma noktası olma özelliği taşıyor.

Şehba bölgesi neden bu kadar önemli?

Şehba bölgesi Efrîn ve Bab, Ezaz’a, Cerablus’u, Mınbiç’i, Halep ve İdlip’i birbirine bağlayan ve de tüm bunları da Türkiye’ye, dünyaya bağlayan stratejik bir nokta.

Tüm bu bölgeleri birbirine bağlayan önemli ve stratejik yerler olan Şehba bölgesi ve Efrîn’i elde etmek demek Halep’i de ele geçirmek demektir. Tabi böylesi bir denklemde Rusya ve İran bölge üzerindeki etkisini kayder. Baas rejimi ise savaşı kaybeder.

Tabi bu duruma bir de diğer taraftan bakmak gerek. Baas rejimi olası bir hamle ile Şehba’yı ele geçirmeye kalkar ve başarılı olursa Halep’i de kazanır savaşı da. Tabi bu durum da ABD, Suudi Arabistan, Katar ve Türk devleti bölgede etkisini kaybeder ve yenilir.

Bizim kendi cephemizden bakacak olursak Şehba bölgesini Türk devleti ve SUK çetelerinden, DAİŞ çetelerinden temizlememiz durumunda her Rojava - Kuzey Suriye Federasyonu içindeki her 3 kanton da birleştirilmiş olacak.

Mevcut durumda Rojava - Kuzey Suriye Federasyonun hayat bulması ve pratik olarak daha düzgün işleyebilmesi için siyasal ve coğrafik bütünlüğünü sağlamak gerekiyor. Bu da Ezaz- Cerablus hattının da DAİŞ ve SUK çetelerinden temizlenmesi anlamına geliyor.

Ancak bunlar bugünden yarına olabilecek şeyler değil. Zamana ihtiyaç var. Askeri ve siyasal dengeler ile bağlantılı. Tüm bunlar uzun süreli plan ve projelerin ürünü olabilir.

Ezilen halk ve inanç topluluklarının mevcut savaş durumundan kazançlı çıkması ve bölgenin tümden özgürleştirilmesi durumunda Şehba bölgesi demokratik bir Suriye’nin kurulmasında nasıl bir rol oynar?

Şehba bölgesi nasıl ki Suriye’ye hakim olmak isteyenler için önemli bir kapıysa, Suriye’nin demorkatikleşmesi için de önemli bir kapıdır.

Şehba bölgesi geçmişten bu yana halk mozaiği bir bölge olmuştur. Şehba bölgesi Türkmen, Arap, Kürt, Çerkes, Süryani vb. halkların uzunca bir süre iç içe yaşadığı bir bölge olmuştur. Suriye’nin küçük bir özetidir aslında Şehba bölgesi. Şehba bölgesi Demokratik bir Suriye’nin kurulmasına öncülük edebilecek bilgi birikimine de, tarihe de ve çoğulculuğa da sahip.

İşte bu nedenle de Suriye’nin geleceğini de belirleyecek olan farklı halk ve inanç topluluklarıdır. Burada Şehba’nın ezilen halk ve inanç toplulukları olarak rolümüzü daha iyi oynayacağımızı ve halkımıza daha iyi hizmet edip bu karanlık güçlerden kurtulacağımızı vurgulamak istiyorum.

Yine bu temelde demokratik federal bir Suriye’nin kurulacağına da inanıyor ve bu temelde mücadelemizi yükselteceğimizi de belirtmek istiyorum.

Türk devleti havadan ve karadan desteklediği SUK çeteleri ile hatta DAİŞ çeteleri ile koordineli bir şekilde Şehba bölgesinde Devrimci Güçlere yönelik saldırılar geliştiriyor. ABD ve Rusya gibi ülkeler bu konuda sessiz ya da çok cılız tepkiler ortaya koyuyor. Şehba Meclisi olarak bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Türk devletinin Suriye topraklarına girerek Cerablus ve El Rai kasabasını işgal etmesi ve bu işgalleri geliştirmek istemesi tamamen bu güçlerin bilgisi ve onayı ile gerçekleşmiştir.

Türk devletinin Suriye topraklarına girmesi uluslararası güçler ile Türk devleti arasındaki ittfaklar sonucudur. Uluslararası güçler Suriye’de istikrar sağlanmasını ve demokratik bir Suriye’nin kurulmasını istemiyor. Eğer Suriye’de ve Ortadoğu da istikrar sağlanırsa tüm plan ve projeleri çökecek.

Sonuç olarak uluslararası güçler Suriye’de devam eden mevcut savaş durumunun devam etmesini istiyor. Şehba Meclisi olarak Türk devleti ve SUK çetelerinin hatta DAİŞ çetelerinin Şehba bölgesinde koordineli bir şekilde gerçekleştirdiği saldırıları ve bu saldırılara karşı sessiz kalan tüm uluslararası güçleri kınıyoruz.