HDP-DBP: Kayyumu tanımıyoruz ve çalıştırmayacağız

HDP, DBP eş genel başkanlarının da katılımıyla kayyuma karşı toplantı düzenlendi. Tuncel, torba yasa ile getirilmesi hedeflenen kayyumu tanımayacaklarını belirtti. Demirtaş da, direniş göstereceklerini ve halkın kayyumu çalıştırmayacağını söyledi.

AKP hükümetinin, DBP'li belediyelere el koymak amacıyla komisyondan geçirdiği Torba Yasa Tasarısının yarın Meclis Genel Kurulu'nda görüşülecek olmasına ilişkin, Amed'de geniş katılımlı basın toplantısı düzenlendi.

Toplantı için DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, belediye eşbaşkanları, HDP milletvekilleri, belediye meclis üyeleri ve il genel meclis üyelerinin yanı sıra belediye çalışanları ve birçok kişi Büyükşehir Belediyesi önünde toplandı. 

KIŞANAK: GİZLİCE DEMOKRASİFİ TASFİYE EDECEKLER!

Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak, söz konusu tasarıda demokrasiyi tasfiye edecek gizlenmiş hükümler bulunduğuna vurgu yaptı. Bu konuda kamuoyunu uyarmak istediklerini, bunun ağır sonuçları olacağını vurgulayan Kışanak, şunları söyledi: "Bir garabet olan yasa yapma şekli uydurdular ve torbanın içine her şeyi koydular. Ülkemizde zaten tartışmalı olan demokrasimiz ile ilgili sonuçları ağır olacak çok sayıda madde gizlenmiş. Halkın oylarıyla gelen belediye yönetimlerini tasfiye etmek istiyorlar. Herhangi bir nedenle suç işleyenler hakkında yaptırım yapma derdinde değiller. Zaten bunu yapıyorlar. İçişleri Bakanlığı kararıyla belediye eşbaşkanları, meclis üyeleri yargı kararı olmadan görevden alındı, tutuklandı. Bu yasa bir bütün olarak belediye eşbaşkanları, encümenleri ve meclisini tasfiye etmektir. İçişleri Bakanlığı eliyle atanan memurlar isterse encümenler toplanacak, valiliğe bağlı kurumlarca yönetileceklerdir. Bu yerel demokrasiyi tasfiyedir. Anayasa ile belirlenen hakları tasfiye ediyorlar."

Kışanak, seçme ve seçilme hakkının anayasadan gelen bir hak olduğunu, torba yasanın bu hakkı ihlal ettiğini belirterek, şöyle devam etti: "Anayasa mahali idareler seçimle iş başına gelmiş kamu tüzel kişiliğidir diyor. Bu maddeyi de yok sayan bir yasadır. 3'üncü olarak yine Anayasa'da egemenlik milletindir diyor. Eğer Amed, Şırnak, Yüksekova, Silopi, Cizre halkı bu milletten sayılmıyorsa çıkıp söyleyin. Seçimlerde iş başına getirdiği yönetimler vasıtasıyla göreve geliyorlar. Aynı şekilde kamu yönetimi ve merkezi ve yerel yönetimlerle yönetilir hükmünü de ortadan kaldırıyor. Bu yasa Deli Dumrul Yasası! Canının istediğimi yaparım yasasıdır. Seçme seçilme hakkını da yerel demokrasiyi de ortadan kaldırma yasasıdır. Tasarının geri çekilmesi ve gereğinin yerine getirilmesi acil ve elzemdir. Sonuçları ağır olacaktır. Bu darbelerden çok büyük deprem etkisi yaratacaktır. Güya ortak ses, ortak akıl oluşturmaya çalışıyoruz. Bunun için de Kürt halkı yok, sizi dikkate almıyoruz diyorsanız buna kargalar bile güler."

TUNCEL: YASAYI YOK SAYACAĞIZ

DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel de, yasanın geçmesi halinde kendileri için yok hükmünde olacağını kaydetti. Tuncel'in konuşmasından satır başları şöyle: 

"Yarın Meclis'te görüşülmesi düşünülen torba yasaya ilişkin toplandık. Bu, yerel yönetimlerin sorunlarını çözme yerine, nasıl el koyabiliriz yasasıdır. Bu yasa çıksa da çıkmasa da bizim için yok hükmündedir. Bu yasayı var sayamayız. Bu yasaya karşı durmak özgürlükler açısından da olmazsa olmazdır. Bütün dünyada çatışmalar yaşanmıştır. Bunun yolu diyalog ve müzakeredir. Demokratik yöntemlerin devreye girmesi gerekir. Böylesi bir durum olmadığı zaman çatışma olur. Devlet zorla Kürt sorununu çözeceğini sanıyorsa yanılıyor. Bu sadece krizi derinleştirir. Bu yasa sadece belediye başkanlarını görevden almak değil halkın iradesini gasp etmek, yerel demokrasiyi bitirme yasasıdır. Bütün kazanımların gasp edildiği yasadır. Çöktürme Planı'nın bir parçası olarak görmek gerekir bu yasayı. Bir yandan Kürt halkı üzerinden siyasi soykırım yapıldığı bir süreçtir. 

AKP VE CHP'YE UYARI

DBP olarak hem hükümete hem de ana muhalefet partisinden uyarıda bulunuyoruz. AKP meclis tatile girmeden bunu Meclis'ten geçirmek istiyor. CHP'nin de tavır alması lazım. Bugün Kürdistan'daki belediyelere el konuluyor diye bir şey yapmayanlar, yarın sıra onlara geldiğinde yanlarında kimseyi bulamayacaklar. Aynı yağmur altında ıslandık dediklerinin bugün nasıl olduğunu görmek gerekir. Yarın tüm belediyelere bu yasa reva görülebilir. Her an biri İçişleri Bakanı tarafından görevden alınıp, yerine bir memuru atayabilir. Herkesi terörist gören bir yasadan bahsediyoruz. Böylesi bir dönemde çıkarılan yasa belediyelere dönük saldırı bütün belediyelere saldırıdır. 
Derhal bu yasa geri çekilmelidir. 40 yıllık mücadelemiz var. İnsanlığın kazandığı bu değerler bizim değerlerimizdir. Bu yasa karşısında direnmek bizim hakkımızdır. Bu yasayı yok hükmünde görüp her yerde direnişe geçeceğiz. Halk belediyeleri bize teslim etti. Bizim de bunlara sahip çıkmamız gerekir. Bunlara sahip çıkmak için de bizim için görevimizdir. 

AKP'ye çağırımdır çöktürme planıyla Kürt sorununu çözemezsiniz. Bu ancak ülkeyi kaosa sürürler. Darbe mekaniğini ortadan kaldırmak istiyorsa. Demokratik cumhuriyeti inşa etmelidir. AKP Türkiye'de giderek krizi derinleştiriyor. Bu yol yol değil. Müzakereyi esas alan bir yolu doğru buluyoruz. Amed'te bir kez daha uyarıyoruz. Bu yasanın geri çekilmesini istiyoruz. Bu politika krizi derinleştirecek bir durumdu. Bugün Kürt'e yarın başkasına." 

DEMİRTAŞ: HALK ONLARI ÇALIŞTIRMAYACAKTIR

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bizim beklentimiz bu yasanın Meclis Genel Kurulu'ndan geri dönmesi, ama biliyoruz ki karşımızda vicdanını, siyasi ahlakını yitirmiş bir iktidar var. Yaptığımız her uyarı, ülkenin selameti için yerinde ve makul öneriler olmasına rağmen sırf HDP'den, DBP'den, muhalefetten geldi diye kulaklarını tıkayan bir iktidar var. Eğer sözümüzü dinleseydiniz her gece Hz. Muhammet'i rüyasında gördüğünü söyleyen bir salya sümüğün peşinden gitmezdiniz. O dönem paralel yapının KCK adı altında tüm seçilmişleri içeri atarken 'Bir gün sizi de içeri atarlar' diye uyarmıştık. Ama o zaman hükümet ne diyordu, 'Paralel devlet KCK'dir' diyordu. Gün geçti, devran döndü, kimin ne olduğu açığa çıktı. Hakikat, doğru kim tarafından söylenirse söylensin ciddiye alsaydınız bunlar olmazdı. 

Bir kez daha tarihi doğruları söylüyoruz. Halkın iradesini gasp etmeniz fiilen mümkün değil. Parmak sayınız yetse bile siz o kayyumu çalıştıramayacaksınız. Belediye çalışanlarına, sendikalara, barolara, sivil toplum örgütlerine çağrı yapıyoruz. Halkın, sizin seçtiğini belediyeyi tanımayıp memur atayan kayyumu tanımayın. Halk onları çalıştırmayacaktır. Kendi başına atanmış bir diktatörü çalıştırmayacaktır. Siz belediyelerin çalışmadığını mı düşünüyorsunuz, o zaman gelin kayyum atamak istediğiniz her yerde erken yerel seçim yapalım. Belediyelerin halk tarafından tepki gördüğünü söylediğiniz yerlerde seçimi tekrarlayalım. Sandıkla gelen sandıkla gitsin. 
Ama sizin derdiniz başka. Derdiniz Kürtle. Kürt adına, Kürtlük adına hiçbir şeyi kabul etmiyorsunuz. Daha önceleri Türkiye Türklerindir deniyordu, şimdi ise Türkiye AKP'nindir diyorsunuz. AKP'yi beğenmemek ülke düşmanlığı değildir. Ana muhalefet ve yavru muhalefet partileri yeni kurulacak devletten pay almak için her türlü faşizmi göze almış durumda. CHP'nin ortaya koyduğu politika AKP'yi kurtarma politikasıdır. 

'KAYYUMU ANKARA'YA ATAYIN!'

Kayyum atanacak bir belediye varsa önce Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne atayın. İtiraf etti, 'Gülen'e bir sürü arsa tahsis ettim' dedi. Başlayacaksanız oradan başlayın. Belediyemiz Gülen örgütüne bir metre kare arsa vermemiştir, hiçbir örgüte vermemiştir. Ama çıkaracağınız yasaya göre Ankara, İstanbul, Kayseri, Konya başta olmak üzere tüm AKP'li belediyelere kayyum atamanız lazım. En büyük terör destekçileri bunlardır. Gülen örgütüne neler neler aktardılar, örtülü ödenekler aktardınız. 

Terör örgütüne yardım yataklık etmekten biri yargılanacaksa ilk önce senin tutuklanman lazım. 'Allah affetsin' diyorsun. Kanunlar sana işlemiyor, ancak 'Allah affetsin' diyorsun. Bu dünyada hesap vermeyecek misin? Sıradan bir memuru cemaate bulaştı diye görevden alıyorsun, sen hükümet olarak 12 yıl boyunca devletin tüm imkanlarını seferber etmişsin, şeyhi uçuran sizsiniz, belediyesine kayyum atanacak olan biziz. Böyle bir adalet var mı? CHP ne der bilmiyoruz ama biz yok sayacağız. Kayyum hiç bir belediyeyi çalıştıramayacak. Nereden biliyoruz. Seçilmişleri gözaltına almak için harekete geçen tank ve uçakların karşısında direnilmesinden biliyoruz. Gayri meşru bir şekilde seçilmişlere yönelenlere karşı direnmek nasıl meşru ise sizin darbenize karşı direnmek de meşrudur. 

ERDOĞAN'A: YENİLECEKSİN!

Erdoğan sanıyor ki bizim davamız yıllardır ittifak yaptığı fırıldak Gülen Cemaati gibidir. Kusura bakmayın biz sizin gibi değiliz. 40 bin kişi gözaltına alındı, biri de çıkıp 'Ben gülenciyim' diyemedi. Bizden 10 bin kişi cezaevine atıldı hiçbiri de 'Ben bu davanın içinde değilim' demedi. Bize kötülük yapanlara karşı kurbanlık koyun gibi duracak halimiz yok. Biz güçlüyüz, bu anlayışa karşı direneceğiz. AKP, Meclis'e girdiğimiz 2007 yılından bu yana bizi bitirmeye çalışıyor, ama başaramadı, başaramayacak. Sen yenileceksin, çünkü haklılığın yok, geçerliliğin yok. 

'PARLAMENTO DIŞINDA DA DİRENELİM'

Buradan tüm sivil toplum örgütlerine çağrı yapıyorum. Kayyumdan mı halk iradesinden mi yanasınız? Renginizi belli edin. Herkesin tarafını bilmek istiyoruz. Yarın öbür gün kayyım gelirse bundan nasıl nemalanırız, eskisi gibi nasıl rant alanına çeviririz belediyeleri diyen varsa bilelim. Kayyum atanmak isteyen varsa, kimdir bilmek istiyoruz. Baroları, sendikaları göreve çağırıyoruz. Onlarla çalışacak mısınız, onlarla işbirliği yapacak mısınız? Halkımız da her şeye hazır olmalıdır. Bu kadar aleni olarak el konulmasına sessiz mi kalacağız? Yasa yarın görüşülecek. Bu çılgınlığın meclis genel kurulundan geri dönmesini umuyoruz. Meclis'te sert bir muhalefet yürüteceğiz. HDP grubu olarak parlamento içinde elimizden geleni yapacağız. Ancak parlamento dışında da meşru direnme hakkımızı kullanacağız. Bu herkes için geçerlidir. Asla yılma, geri adım atma, moral bozmak yok. Büyük coşkuyla mücadele edeceğiz."