İZLENİM

Hesekê savaşından izlenimler ve son durum

Hesekê, savaşın başladığından bu yana en şiddetli gecesini yaşadı. Saat 21.00 civarında uçakların bir kez daha devreye girdiği Hesekê'deki savaşta, rejim güçleri ile YPG ve Asayiş güçleri ağır silahlarla sabaha kadar çatıştı.

Hesekê'de dün olduğu gibi bugün de savaşı yürüten güçlerin İran’a bağlı çete ile Hizbullah olması Türkiye, İran ve Suriye’nin kirli ittifaklarını da ortaya koyuyor. 

YPG ve Asayiş güçlerinin Mesakin,  Doğu Neşwa, Xweran mahalleleri ve çarşı merkezinde birçok koldan saldırı yaptığı rejim güçleri ve ona bağlı çete grupları, içinde bulundukları yerden nefes almak için şehrin birçok  yerini, halkın evleri ve iş yerlerini havan, tank ve obüsler ile bombaladı.  Rejimin bu pervasızlığı, içine girdiği çöküntüyü de işaret eden nitelikte.

Savaşın geride kalan dört günlük sonuçlarına bakıldığında; YPG, Asayiş ve öz savunma güçleri rejim ve ona bağlı çetelere büyük darbeler vurdu, rejimin elindeki birçok yeri ele geçirerek özgürleştirdi. YPG savaşçıları Kezwan Dağı yakasında yer alan Neşwa Mahallesi'nde 12’si yüksek rütbeli 33 rejim askerini esir aldı. 

Psikolojik ve ruhsal olarak çöküntü içinde olan rejimin birçok askeri ya canlarını kurtarmak için ya Asayiş ve YPG güçlerine teslim oluyor, yada bu topraklarda yaygın olan şekli ile askeri üniformalarını çıkarıp sivilleşerek firar ediyor. Rejim güçlerinin bu psikolojik durumuna ilişkin YPG komutanlarından Lewend Rojava, “Rejimin karadan savaşı kazanacak gücü kalmamıştır, üzerimizde denemesin; pişman olacak” dedi.

REJİM GEÇEN YIL HESEKÊ’Yİ DAİŞ'E TESLİM EDİYORDU!

Şu an Hesekê'de devam eden savaşın bir yıl önceki arka planını gördüğümüzde, rejimin şehri DAİŞ çetelerine teslim ettiğini görürüz. Hatırlatmak amacıyla, geçen yıl 25 Haziran’da çeteler Hesekê’ye saldırdığı süreçte de savaşı takip etmiş ve şuna açık bir şekilde tanık olmuştuk: Rejime bağlı Difa Watani denilen ve tamamen İran’a bağlı birçok çetenin, DAİŞ'in saflarına geçerek silahlarını rejime çevirmişti. DAİŞ çetelerinin saldırıları karşısında adım adım gerileyen rejim şehir merkezi ve Xweran’a sıkışıp kalarak adeta şehri DAİŞ çetelerine teslim etmişti. Tamamen bir teslimiyete doğru giden rejim çeşitli çevreleri devreye koyarak YPG’ye çağrılar yapıp DAİŞ çetelerine karşı savaşa katılmıştı. Rejimin bu kirli ayak oyunları bir tarafa, YPG Hesekê halkının çıkarlarının tehlikeye düştüğünü görerek savaşa girip şehri çetelerden temizlemişti. Bu gerçeğe rağmen rejim güçleri yenilgiye doymayan pehlivan gibi, her fırsatta Hesekê'de Rojava Asayiş güçlerine saldırılar yaptı, tahrik etti ve provokasyonlara başvurdu. Bu durumu sorduğumuz Hesekê halkı, "Yeri geldiği zaman bizi korumayan, bizi çetelerin insafına bırakan bir rejimi istemiyoruz. Bizi koruyan ve halkların birlikte yaşam imkanlarını yaratan YPG ve Asayiş güçleridir” şeklinde tavrını ortaya koyuyor.

Rejimin tüm provokasyon, saldırı ve tehditlerine rağmen demokratik özerklik yönetimi Hesekê’de Kürt, Arap, Asuri halkları son bir yıldır belki de tarihlerinde ilk defa hiçbir kaygı duymadan, huzur ve barış ortamında yaşadı. Bu ortamın sağlanması, demokratik özerk yönetimin ortak yaşam imkanlarını yaratması, YPG ve Asayiş güçlerinin özveri ve fedakarlıkla halkı savunmasıyla oluştu. Rejimin son olarak çıkardığı provokasyon ve saldırılarının önüne geçmeye çalıştıklarını ifade den YPG komutanlarından Lewend Rojava, “Hesekê’deki bu savaş halkın yaşamına doğrudan etkileri olduğu için halkın, aşiret liderlerinin ve toplumun ruspileri bu savaşın durması yönünde talepte bulundu. Biz halkın bu talebine karşılık vererek savaşı durdurmak istedik. Ancak gördük ki, rejim güçleri savaşı daha da tırmandırarak, havan, tank, top ve ardından uçaklarla rastgele saldırılar düzenlemeye başladı" diye kaydetti.

HESEKÊ SAVAŞININ ARKASINDA İRAN VAR

Hesekê savaşının arka planına baktığımızda bölge üzerinde etkili olmak isteyen güçlerin olduğunu çok rahatlıkla görebiliriz. Türk devletinin Kürt halkının inkar ve imhası üzerine kurulmuş olması, Erdoğan’ın Osmanlıcılık ve padişah hayallerinin Kobanê ile yıkıldığını, Minbic ile yerle bir edildiğinin altını çizelim. DAİŞ gibi vahşi bir güçle hesapları yerle bir olan Türk devleti, yeni yöntemler ile Rojava halkına karşı savaşı devam ettirmek istedi. Sahadaki karşılığı hiç şüphesiz İran olacaktır.

Bu amaçla son bir aylık süreçte Türk devletinin Rusya ile başladığı ve İran ile devam ettirdiği ilişkilerin temelinde Rojava karşıtlığının yattığı net olarak Hesekê'de ortaya çıktı. Çünkü, rejim askerlerinin artık savaşacak güçten düştüğü, karadan hiçbir başarı şansının kalmadığı herkesin malumu. Nitekim son 5 günlük savaşta sadece dün 12’si subay 33 asker teslim olmuş, şimdiye kadar onlarcası kılık değiştirerek cepheden kaçmış durumda. Bir çoğu da öldürüldü. Geriye bir tek güç kalıyor. Dif Watani ve Mukaiy denilen İran’a bağlı paramiliter çete gurupları kalıyor.  Bu çetelere ek olarak İran Huzbullahı da sahada rol almış durumdadır.

Rejimin ayak oyunları bir tarafa bu savaşın kendileri dışında çıkarıldığını söyleyen Baasçılar da var. Fakat tank, top ve hava saldırılarının rejimin dışında bir güç tarafından kullanıldığına inanmak saflık olur.

Özellikle Minbic zaferinden sonra Türk devletinin başlattığı görüşme ve diplomatik çalışmalarda Rojava üzerinden bazı anlaşmalara vardıkları anlaşılıyor. Hesekê'de yürütülen savaşta İran’ın oynadığı rol bu anlaşmanın içeriği hakkında bize kimi bilgiler veriyor. Ancak şunu hemen eklemeden geçmeyelim; bu savaş uluslararası tüm güçleri içine çekebilecek bir karaktere sahiptir. Ancak savaşın sonuçlarını değiştirecek olan YPG, YPJ ve Rojava savunma güçlerinin direnişi ve rejim ve çetelere vuracağı darbeler olacaktır. Daha önce Kürtler üzerinde yapılan anlaşmaların nasıl ki yaşam şansı olmadıysa, bu kirli ittifak ve savaşın da yaşam şansı olmayacağını not edelim.

Halk, direnişin zafer getireceğine iliklerine kadar inanmış durumda.

...