ANF’ye konuşann Duhok üniversitesi öğretim üyesi ve KNK Yönetim Kurulu üyesi Kamuran Berwari, KCK’nin daha önce defalarca ateşkes ve çözüm deklarasyonları yayınladığını hatırlatarak, “ancak Türk devleti her defasında savaşla cevap verdi. Eğer sorunlar gerçekten çözülmek isteniyorsa bu kez Türk devleti de gerekli adımları atmalıdır” dedi.

KCK’NİN DEKLARASYONU BİR FIRSATTIR

KCK’nin çözüm deklarasyonunun hem Türkiye açısından hem de bölge sorunlarının çözümü açısından bir fırsat olduğunu belirten Kamuran Berwari, “Bu çağrıyı yapanlar kesinlikle bu çağrılarına sahip çıkmalı ve bundan sonra Türk devletine de gerekli baskıyı kurmalıdırlar” şeklinde konuştu.

KCK’nin sorunların demokratik yöntemlerle çözümü için sürekli olumlu sergilediğine dikkat çeken Berwari, şunları söyledi: “Kaldı ki KCK’nin önerdiği çözüm yöntemleri sadece Kürtler açısından değil, dünya ve bölge güçleri, halkları açısından da son derece makul önerilerdir. Bu son deklarasyon da aynı minvalde halkların ve Ortadoğu barışının geleceği açısından son derece önemlidir. O açıdan kesinlikle karşılık bulmalı ve değerlendirilmelidir.”

ÇAĞRICILAR TÜRK DEVLETİNE BASKI KURMALI

Ortadoğu’da hiçbir gücün KCK kadar kalıcı barış için mücadele etmediğini de kaydeden Berwari, barışın kalıcı hale gelmesi için de KCK’nin defalarca ilan ettiği ateşkesleri hatırlatarak, bunlara verilen cevabın hep savaş olduğunu kaydetti.

KCK’nin barış mücadelesinin sadece Kürtler için de olmadığının altını çizen Berwari şöyle devam etti:

“KCK barışı isterken de sadece kendisi, Kürt halkı için istemiyor. Aksine tüm halklar, inançlar için bunu istiyor. Geliştirdiği demokratik özerklik sistemi de tümüyle buna hizmet ediyor.”

Yayınlanan deklarasyonun önemli olduğu ancak bunun tek başına yetmeyeceğini belirten Kamuran Berwari, “Önemli olan karşı güçlerin bu adıma vereceği karşılıktır. Ne var ki, geçtiğimiz dönemde yapılan ateşkesler, barış çağrıları hep karşılıksız kaldı. Çünkü karşı güçler barışa hazır değiller, demokratik çözüme hazır değiller. İşte o dönemlerde KCK’ye ateşkes çağrısı yapanlar ateşkes geliştikten sonra Türk devletine gerekli baskıyı kurmadılar. Bu deklarasyondan sonra da aynı şeyi tekrarlamamaları gerekir. Türk devletine kuracakları baskı ve Türk devletinin vereceği cevap asıl önemli olandır” dedi.  

ZAMANLAMASI DİKKAT ÇEKİCİ

Antep’te Kürtlerin düğününe gerçekleştirilen saldırıya da değinen Kamuran Berwari: “Dikkat çekici olan KCK’nin deklarasyon yayınladığı gün, Antep’te Kürtlere dönük bir katliam geliştiriliyor. Bu tesadüf değildir” diye konuştu. Kürtleri bu tür saldırılara karşısında dikkatli olmaya çağıran Berwari şöyle konuştu: “Kürtler de bu konuda uyanık olmalıdırlar. Şimdi mevcut durumda bölge devletleri, Kürtlere düşmanlık edenler açıktır ki oldukça sıkışmış durumdalar. Hem askeri hem de siyasi, toplumsal, diplomatik açıdan dağılmış durumdalar. Zaten sarıldıkları sistemin, ideolojilerin son kullanma tarihleri geçmiş.”

Kürt halkına, siyasetçilerine, aydınlarına, basınına yönelik saldırı geliştirenlerin amacının kendi zayıflıklarını gizlemek olduğuna işaret eden KNK Könetim Kurulu üyesi,  Rojava’da geliştirilen saldırılara da dikkat çekerek, “Örneğin Minbic zaferini bununla gündemden çıkarmak istiyorlar. Kürt savaşçıların tüm Kürdistan sahasında terörist çetelere karşı verdikleri etkin mücadele ve başarıları görmezden gelmeye, Kürtlerin etkinliğini saklamaya çalışıyorlar. Hesekê ve Qamışlo’da ortaklaşa geliştirdikleri saldırıları gizlemek, gözden kaçırmak istiyorlar.  Bir de KCK başta olmak üzere Kürtlerin barışçıl çözüm çağrılarını etkisiz kılmaya çalışıyorlar. Ama Kürtler yapılmak istenen şeyin farkındalar. O açıdan KCK deklarasyonuna böylesi saldırılarla cevap veriyorlar. Ama açık söyleyeyim muratlarına eremeyecekler. Çünkü KCK, PKK bölgenin bir realitesidir. Bu realiteyi kimse görmezden gelemez. Kaldı ki, ABD’den tutalım Avrupa’ya, İsrail’e kadar birçok güç artık bu realiteyi görüyor ve kabul ediyor. Ve hepsi de KCK’siz bölgede bir çözümün gelişmeyeceğinin çok iyi farkında” dedi.

DAİŞ EŞİTTİR TÜRK DEVLETİ

Berwari, Antep’te yapılan katliamın da Türk devletiyle DAİŞ ortaklığının sonucu olduğunu belirterek, “Ama bunu herkes görüyor, biliyor. Kaldı ki, herkesin gözünde artık DAİŞ=Türk devleti’dir. Türk devleti DAİŞ ile ortaklığına son vermediği sürece kaybeden kendisi olacaktır. Daha başından bu yana DAİŞ’i Kürtlere saldırtan Türk devletidir. Ancak başından beri bu saldırılara karşı Kürtlerin mücadelesi giderek daha da büyüdü. Bundan sonra da gelişecek olan direniş olacaktır. O açıdan herkes bilmelidir ki, Kürdistan sahipsiz değildir, Kürt halkı sahipsiz değildir ve hiçbir güce de artık eyvallah deyip boyun eğmeyecektir” şeklinde konuştu.