GÖRÜNTÜLÜ

'Serêkaniyê’den Til Hemis'e kadar sorunları halkla birlikte çözüyoruz'

Serêkaniyê’den Til Hemis'e kadar halkın sorunlarının çözümü için faaliyetler devam ediyor. Arap Halkı İle Dayanışma Koordinasyonu ve TEV-DEM'den Cahit Hesen, komite ve akademiler kurduklarını, halkla birlikte tartışarak karar aldıklarını anlattı.

Arap Halkı İle Dayanışma Koordinasyonu Üyesi, aynı zamanda TEV-DEM Koordinasyon Üyesi Cahit Hesen, çalışmaları hakkında ANF'ye bilgi verdi.

Hesen, çalışmalarını hem örgütsel-eğitsel, hem de altyapı hizmeti olmak üzere iki koldan yürüttüklerini söyledi.

Kürt ve Arap halklarından oluşturdukları komitelerinin dört aya yakın bir süreçte yaptıkları çalışmalar ile yörenin temel sorunlarını açığa çıkarmak için toplantı ve incelemelerde bulunduklarını anlatan Hesen, Hesekê, Til Hemis ve Til Koçer'deki üç akademide eğitilenlerin çeşitli çalışmalar içinde yer aldıklarını söyledi. 

Son iki yıldır çetelerden temizlenen alanlarda çetelerin adeta toplumun tüm yaşamsal imkanlarını yok ettiğine dikkati çeken Hesen, yöre halkının mütevazı ve ortak yaşam iradesinde kararlı olduğunu belirtti. Suriye ve Irak’ın çeşitli yerlerinden Cizirê Kontonu, Hol ve Mebrüka gibi yerlere göç edenlerin kaldığı kamplarında kalan insanların yaşadıkları zorluklara ve uluslararası yardım kuruluşlarının görevlerini yerine getirmediğine değinen Hesen, “Şimdiye kadar bu mülteci kampları Rojava ve demokratik yönetimi ve halkımızın destekleri ile ayakta tutuldu" dedi.

'AKADEMİLER İLE HALKI EĞİTMEYİ ESAS ALIYORUZ'

Meclis ve komünleri oluşturmadan önce alanda çalışma ve toplantılar yürüttüklerini ifade eden Hesen, “Şeddadê'de 300, Hol’da 100, Serêkanîyê etrafında 100'den fazla,  Til Hemis’de 150'ye yakın köye de ulaştık” dedi. Hesen, şunları belirtti:

“Bu alanlarda ilk etapta Hesekê, Til Hemis ve Til Koçer’de üç akademi açarak her eğitim devresine 20-25 civarında kadın ve erkekler olmak üzere eğittik. Eğittiğimiz bu arkadaşlar farklı kurum ve komitelerde görev alarak çalışmalara başladı. Akademilerde eğitim görenler, demokratik federalizm, özerklik, demokratik ulus, ortak yaşam vb. zengin bir ders programı verildi. Bu şekilde kültürlerin birbirlerini tanımasını ve ortak gelecek inşayı amaçladık. 

Çete ve rejime bağlı kimi güçler bu alanlarda 'Kürtler gelse size yaşam kalmaz' vb. demokratik yönetime karşı kışkırtan bazı antipropagandalar ile insanları korkutmaya çalıştılar. Bu şekilde demokratik ulus ve özerk yönetimin gelişmesini engellemeye çalıştılar. Komite olarak çalışmalara başladığımızda bu zihniyete karşı mücadele ettik. Gerçekleri, bu kesimlerin amaçlarını halka anlatarak onları çalışmalar içine kattık. Eğitim alanlar ise görev alarak iş yürüttü. Bu şekilde insanların kafasındaki yargılar kırıldı, halk çalışmalarımızı kendisi sahiplenerek yürüttü.”  

'DAİŞ ZULMÜNE RAĞMEN TOPRAKLARINI TERK ETMEDİLER'

Yöre halkının doğal toplum yapısının bozulmadığını, mütevazı ve birlikte yaşam alışkanlıklarını koruduğunu söyleyen Hesen, "Dar bir milliyetçi ve sapkın dini fikirlerin dışında kalan bu halk doğruları öğrenmeye açıktır” diye ekledi. Bu özelliklerinden dolayı toplumun içine girerek tanıma ihtiyacı hissettiklerini ifade eden Hesen, şöyle devam etti: 

"Bu süre zarfında hem alanın siyasal, toplumsal yönünü tanıma, hem de öncülük edebilecek bir yapıyı ortaya çıkardığımızı düşünüyoruz. Alanda çalışmalar başlandıktan sonra halkın çalışmaya gönüllü katılması olumlu bir gelişmedir. Yöre uzun bir süredir çete saldırıları altında kaldığından dolayı yaşamsal ihtiyaçlar öne çıkıyor. İnsanı  sevindiren bir durum; DAİŞ çetelerinin birçok yerleşim yerini, köyü ve evleri yıkıp yakmasına rağmen halk çevrede kalarak, topraklarını terk etmeyerek kıt imkanlar ile yaşamlarını sürdürüyorlar.  Bu durum yöre insanın ne denli onuruna düşkün olduğunu gösteriyor. 

Baas rejimi birçok köy ve yerleşim yerinin su, elektrik gibi temel sorunlarını halletmemiş. Biz bu sorunlara da el atarak çözüm üretmek ve halkın ihtiyaçlarını karşılamak için projeler oluşturduk. Biz alana girmeden önce YPG güçleri yörede her alandan bir ak sakallının katılımından oluşan bir meclis oluşturmuştu. Bu meclisler ile yöre de hem öz savunma, hem de toplumsal sorunlara çözüm bulmak için bir çalışma yürütmüştü. Bu meclis çalışmalarını devralarak, meclis çalışmalarını oluşturan komünleri oluşturduk. Mütevazı ve kendi doğal yaşamında olan bu halka biraz ilgi, maneviyat ve paylaşım verildiğinde ve ona amaçlarını iyi anlattığında çalışmalara gönüllü katıldığını gördük. Çünkü ister rejime bağlı, isterse çete grupları insanların kafasında çelişkiler ve korkular yaratmış. Bu kaygılar giderilip ortak vatan ve yaşamı anlatıldığı oranda kültürler arası diyalog da gelişiyor ve çok daha iyi sonuçları da alabiliyorsun.”

SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN KOMİTELER KURULDU

Çetelerden geriye kalan yörede halkın taleplerinin daha çok yaşamsal alanda olduğunu aktaran Hesen, “Su, ekmek, elektrik gibi günlük temel ihtiyaçlar daha çok ön planda ve karşılanmayacak durumlar değildir” dedi. Uzun süre çete işgali altında kalan yörede altyapıya ait birçok şeyin tahrip edilip kullanılamaz duruma getirildiğini vurgulayan Hesen, şunları söyledi: "Bazı yerleri onarma ve ihtiyaçları karşılamaya çalışıyoruz. Bu konuda halk TEVDEM yada özerk yönetimin tüm halkları kapsayan projelerini anlamış durumdadır. Yöre köylerinin birçoğunda eskiden kuyular üzerinde dinamo benzeri makineler bulunurdu. Bu malzemelerin büyük bir kısmı çeteler tarafından çalınmış veya tahrip edilmiştir. TEVDEM, demokratik yönetim, belediyenin katılımı ve YPG’nin de katkısı ile komiteler oluşturuldu. Yörede bu komiteler aracılığı ile temel sorunlar tespit edilerek, bir plan oluşturuldu. İlk adımlar olarak Hol, Şeddad ve Çiyayê Kizwan gibi yerlerde bazı motorlar ve su tankerleri aldık. 

Yöreye ticari amaçlı su taşıyıp satan kişilerle tartışma yürüterek, getirdikleri suyu halka parasız vermeleri halinde onlara belli bir fon vereceğimizi söyledik. Ancak bu önerimiz olumlu karşılanmadı. Bu şahıslar bazı uzak yerlerde suyu 500 lira gibi yöre insanı için fazla olan bir paraya satıyorlar. Halkın bu alanlardaki ihtiyacını karşılamak için su tankerlerini almayı kararlaştırdık. Yine Hol yöresinde DAİŞ zamanında kuyular üzerindeki çalınan yada tahrip edilen dinamo-motorlar yerine yeniden motor alıp yerleştireceğiz. Bu şekilde halk ekim ve tarla işlerinde büyük bir verim elde edebilecektir.” 

'HALK İLE BİRLİKTE TARTIŞARAK PROJE OLUŞTURUYORUZ'

Yörede yaptıkları çalışmalara halkı da kattıklarını belirten Hesen, şu bilgileri verdi:

“Hol yöresinde birkaç gün önce her köyden insanların katıldığı bir toplantıda sorunları tartıştık. Toplantı sonucunda öncelikli ve acil olan ile daha uzun vadeli olmak üzere ihtiyaçları sıraladık. Toplantılarda  sadece ihtiyaçlar değil güncele ilişkin de görüş ve önerileri ele alıyoruz. Tartışmalarda ortaya çıkan sonuçlar üzerinden birlikte ortak karar alıyoruz. Şimdi önümüzdeki birkaç gün  içerisinde Hol, Kızwan Dağı ve Şeddadê alanlarına yönelik acil olan su, ekmek ve günlük ihtiyaçları gidereceğiz. Çalışmalarımıza  Cizirê halkından da destek alıyoruz. Birkaç gün önce bazı Cizirê kanton şehirlerde esnafların kendi aralarında topladıkları yardımlar ile meyve, sebze gibi yeşillikler alarak yöredeki köylere dağıttık. Bu tür örnekler oldukça anlamlıdır. Bu alanların inşası için de demokratik yönetimimiz piyasanın çok altında makul bir fiyata çimento gönderdi. Bu şekilde ihtiyaçların bir kısmı karşılandı. Önümüzde günlerde yörenin ihtiyacı olan çimentoyu peyderpey göndermeye devam edeceğiz.” 

'KAMPLARDAKİ MÜLTECİLERE DESTEK LAZIM'

Mülteci kamplarına da işaret eden Hesen, mültecilerin Rakka, Derezor gibi Suriye içinden ve Irak şehirlerinden de geldiğinin bilgisini verdi. Yöre halkının ihtiyaçlarını gidermeye yönelik yaptıkları yardımların aynısını bu mülteci kamplarına da yapıldığını ifade eden Hesen, uluslararası yardım kuruluşlarının üzerine düşen desteği vermediğini vurguladı. Cahit Hesen, son olarak şunları dile getirdi: 

“Bu mülteci kampları için imkanlarımız kısıtlı olmasına rağmen su tankerleri,  sebze- meyve, yeşillikler ve temel gıda maddeleri gibi ihtiyaçları karşıladık. Bu mülteci kamplarının ihtiyaçlarını karşılamak için Rojava demokratik yönetimi ile uluslararası yardım kuruluşları arasında görüşmeler yapıldı. Bu kurumlara çok açık bir şekilde Rojava’nın son 6 yıllık sürede  yaşanan savaştan dolayı yardıma ihtiyaç bir durumda olmasına rağmen, çete zulmünden kaçan mültecilere de kapılarını açarak imkanlar çerçevesinde yardım edildi.

Ancak şu bir gerçek ki, Rojava Türk devleti, DAİŞ, Suriye rejimi ve KDP güçleri tarafından oluşturulan bir kuşatma ve amborgo altındadır. Buna rağmen başka yerlerden topraklarını terk etmek zorunda kalan halka yadım etmeyi bir insani sorumluluk olarak görüyoruz. Bu ihtiyaçları ilgili uluslararası güçlere izah ettik.   Ancak şimdiye kadar istenilen düzeyde uluslararası güçler göç eden bu halka karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmedi. Burada tekrardan uluslararası insani güçlere çağrıda bulunarak, çete zulmünden kaçan bu insanlara karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri gerektiğini ifade ediyoruz. Hol’a gittiğimiz süreçte uluslararası bu kurumlardan bazılarını gördük. Sorumluluklarını yerine getireceklerini ve on güne kadar kimi ihtiyaçlar için adım atacaklarının sözünü verdiler.  Burada tekrar dikkat çekmek istiyoruz ki, bu kamplarda kalan insanlarımızın durumları giderek çok kötüleşiyor. İmkanlarımız sınırlı ancak bu insanların  çadır, yiyecek, temizlik  gibi zaruri ihtiyaçlarının acil giderilmesi gerekiyor.  

Şimdiye kadar Rojava halkı ve demokratik yönetim destekleri ile bu kamplar ayakta tutuldu. Uluslararası yardım kuruluşlarının desteği sınırlı ve herkese ulaşmış bir şekilde olmamıştır. Özek yönetim bu durumu birkaç kez bu kurumlar nezdinde tartışmak ve çözüm bulmak için toplantılar da  yaptı. Bu durumun düzeltilmesi ve kamplarda kalan halkın ihtiyaçlarının zamana yayılmadan karşılanması zaruridir. Uluslararası güçler bu gerçeğe göre bir çalışmayı bir an önce başlatmalıdır.”