Şırnak Cezaevinde neler yaşanıyor?

İHD Heyeti tarafından Şırnak Ceazevine dair hazırlanan rapor yayımlandı. Raporda cezaevindeki ciddi hak ihlallerine yer verildi.

Şırnak T Tipi Cezaevi'nde 28 Eylül akşamı çıkan yangın sonucu 17 yaşındaki Cigerhun Akdeniz ve yaralanarak hastaneye kaldırılan 16 yaşındaki Seyit Rıza Şeran yaşamını yitirmişti. Şırnak'ta devam eden 'sokağa çıkma yasakları' ve OHAL sonrası Şırnak Cezaevinde hak ihlallerinde ciddi artış görüldü.

İHD Genel Merkezi Hapishaneler Komisyonu'nun oluşturduğu bir heyet, 14 Ekim'de cezaevinde incelemelerde bulundu ve tutsaklarla görüştükten sonra rapor hazırladı.

DOKTOR YOK, 500 KİŞİ FAZLA...

Rapor, Şırnak Cezaevinde yaşanan hak ihlallerinin boyutlarını gözler önüne seriyor.
Rapora göre, kapasitesi 1000 kişi olarak gösterilen cezaevinde şu anda bin 500 kişi kalıyor ve ortak kullanım alanları ile spor salonları dahil koğuş olarak kullanıyor. 
Öte yandan raporda, tutsaklardan elde edilen bilgilere göre 3 aydır doktor görev yapmadı. Şu anda ise 1 doktor görev yapıyor.

CEZAEVİNDEKİ YANGIN

Raporda, İHD MYK Üyesi avukat Büşra Demir'in cezaevinde çıkan yangının hemen ardından bilgi için cezaevini aradığı ve bir gün sonra ise cezaevini ziyaret ettiği ancak hiçbir şekilde kendisine bilgi verilmediği belirtildi.
Bilgi verilmemesi ardından avukat Demir'in iki ayrı çocuk tutsaklarla yaptığı görüşme, raporda şöyle yer aldı: 

“...Şırnak T tipi kapalı cezaevinde siyasi mahpuslar üzerinde baskının her geçen gün arttığını bildirdiler. Arama yapılırken provoke edici bir tutum sergilendiğini, 14 Mart 2016 tarihinden bu yana hiçbir dergi ve gazetenin kendilerine verilmediğini, 15 Temmuz 2016 tarihinden bu yana ise hiçbir sosyal aktivite, hobiye çıkma, spor yapma vs. gibi faaliyetlere izin verilmediğini ve yemeklerin çok kötü olduğunu tarafımıza aktardı... Çocuk koğuşundan çağırdığımız A.S. isimli çocuk, yangın olayından haberinin olduğunu Cigerhun Akdeniz ve Seyit Rıza Şeran’ın daha önce onların koğuşunda olduğunu aktardı. (Çocuk tutukluya olayı sormamıza rağmen bilgi vermekten kaçındı, çok korkmuş görünüyordu ve hemen yanımızdan ayrılmak istedi)"
Raporda, Avukat Demir'in 5 Kasım 2016 tarihinde hükümlü Kerem Bilen ve Aydın Çelik ile görüşmesi de şöyle yer aldı: “Ölen iki çocuğun siyasi suçtan tutuklu olduğunu, yaklaşık 15 gün önce uyuz olduklarını, bunun üzerine geçici koğuş denilen koğuşa konulduklarını, tedavi edilmediklerini, olay günü bu iki çocuğun kapılarını ranza ve çelik kapı iterek, kapatarak yangın çıkardığını aktardılar. Ayrıca olayın bu şekilde cereyan ettiğini öğrendikten sonra ve ölen iki çocuğun siyasi tutuklu olmaları nedeniyle siyasi mahpusların tamamının üç günlük açlık grevine girdiklerini belirttiler. Cezaevindeki baskılar son bulmazsa, Şırnak’taki yasak son bulmazsa ve yangın olayı aydınlatılıp etkin bir soruşturma yürütülmezse tüm siyasi mahpusların süresiz dönüşümsüz açlık grevine gireceğini belirttiler.”

KADINLARA HÜCRE CEZASI

Av. Demir'in kadın siyasi tutsak Leyla Sonkur ile yaptığı görüşme beyanı ise şöyle: “Kadın koğuşunda şuan sekiz kişi kaldıklarını, cezaevi yönetiminin çok yoğun bir baskı uyguladığını, koğuşlarında iki yıl önce asılan bir resimden dolayı haklarında şimdi bir soruşturma başlatıldığını ve koğuştaki kadınların tamamına 11 günlük hücre cezası verildiğini, idarenin kendileriyle diyalog kurmadığını, revire çıkmak için 4 haftadır dilekçe vermelerine rağmen revire çıkarılmadıklarını, yemeklerin kötü olduğunu, aktardı."

TUTSAKLAR ANLATIYOR

İHD Heyeti daha sonra birçok tutsakla görüşme yaptı:

15 yaşındaki tutuklu İ.B: “3 Ağustostan beri cezaevinde bulunmaktayım. Cigerhun ve Seyit Rıza, Serhat ile C-5 koğuşunda birlikte kaldılar. Cezaevinde 3 çocuk koğuşu var c-4,18 kişi, c-5 15 kişi, c-6 17 kişi olarak kalıyoruz. 2.5 gün de ben geçici koğuşta kaldım. Seyit Rıza Ve Cigerhun'la geçici koğuşta konuştuk. Bu üç arkadaşımı kaşıntıdan dolayı ayrı koğuşa almışlardı. Daha sonra serhat iyileşince odadan çıkardılar. Seyit Rıza'nın babası Urfa Cezaevinde yatıyordu ve o da babasının yanına gitmek istiyordu. Koğuşu yakarsa sürgün edileceğini düşünüyordu. Seyit Rıza'nın annesi cezaevinin kapısına gelmiş ama içeri bırakmamışlardı. O yüzden çok üzülüyordu. Sigara tiryakisiydiler ve sigara verilmiyor. Şırnak Cezaevi koşullarından çok şikâyetçiyim. Koğuşta hepimizde kaşıntı var uyuz hastalığı diyorlar.”
Tutuklu Çiğdem Şakar: "Yemekler çok az veriliyor. Yemeklerden sinek pisliği çıkıyor. Bulgur pilavı et sote gibi şeyler veriliyor ama çok az ve besin değeri yok. Sebze dış kantinden geliyor fakat hepsi bozuk oluyor. Son kullanma tarihi geçmiş peynirler dağıtılıyor."
Tutuklu Zelal Başboğa: "En son koğuş aramasını askerler yaptı... Erkek çocuklarına kötü muamele yapıyorlar. Çocuklara asker yetiştirir gibi davranıyorlar."
Tutuklu Önder Poyraz: "Cizre’de sokağa çıkma yasağı zamanında küçük oğlum Sehmuz’a süt almaya giderken zırhlı araçtan üzeri ateş açıldı. Bel tarafımdan ağır şekilde yaralandım. 9 gün tedavi gördüm. Yaralarım kapanmadan polisler zorla savcıya çıkardı. Tutuklandım Batman Cezaevi'nde 2 günde bir pansuman yapıldı sonra Şırnak cezaevine getirildim. Burada sadece bir kez doktora çıkarıldım. İç kanamadan dolayı idrar yollarımdan devamlı kan boşaltıyor. Revirde bana belirsiz ilaçlar ve antibiyotik yazılıyor. 5 ay boyunca ailemi göremedim. 2 ay boyunca tel bozuk denildi. Sıcak su normalde haftada 3 kez verilirken sokağa çıkma yasağı ile 2 haftada bir veriliyor. Normalde kişi başına 200 litre su verilirken sokağa çıkma yasağıyla depoda kalmadı diye günde 1 saat bazen de hiç verilmiyor."
Cezaevine 7 ay önce yeni bir müdür geldi. Yeni müdürün gelmesiyle yeni uygulamalar başlatıldı. 4 aydır hiç şekilde sosyal etkinlikler yapılmıyor. Yazdığımız dilekçeler keyfi olarak el konuluyor... Normalde ay bir yapılan aramalar 1 günde bir yapılıyor... Her odada 18 kişi kalmaktadır odalar 10 kişiliktir.Telefon çıkma yasağı başladığında 3 ay telefonla görüş yapamadım.4 ayda ziyaret yapamadım."
Hükümlü Abdülkadir Encü: "Hasta mahpusların ciddi sağlık sorunları var. Yaklaşık 1.5 yıldır bu uyuz meselesi çözülmüyor. Hasta mahpusların sevki olmasına rağmen hastaneye götürülmüyor ya da geç götürülüyor."

TESPİT VE GÖZLEMLER

İHD Heyeti'nin rapordaki tespit ve gözlemleri ise şöyle:

* Cezaevinde yaşamını yitiren iki çocuğun ölümlerinde cezaevi idaresinin ihmali konusunda kaygılarımız bulunmaktadır.

* Hücrede ranzaları ve yatakları kapı arkasına çeken veya yangın çıkaracak durumu yaratacak süre zarfında idare bu çocukları gözlemlenmemiş midir? Ranzaların ağırlığı ve çekilirken çıkarılan ses gardiyanlar tarafından duyulmamış mıdır?

* Sigara yasağı olan bu çocuklara çakmak vs. yakıcı maddeleri nasıl temin etmişlerdir?

* Cezaevinde tek bir doktorunun olduğu, hatta 3 ay hiç doktorun olmadığı öğrenilmiştir. Mevcut mahpus sayısına bakıldığında tek doktorun tedavi imkanı yoktur.

* Mahpusların cezaevine ilk girişlerinde baskı çıplak arama yapıldığı, insani tepki verildiğinde şiddet uygulandığı bu şekilde onur kırıcı davranışlara maruz kaldıkları, bu haliyle işkence ve kötü muamele yasağı ihlal edilmiştir.

* Cezaevinde 1,5 yıldır yaşanan uyuz hastalığına dönük ne gibi önlemler alınmıştır.

* Kadın mahpusların sağlığa uygun hiçbir ihtiyaçlarının karşılanmıyor.

* Cezaevlerinde çıkan yangın ve ölümler nedeniyle etkili bir soruşturma yapılabilmesi için sorumlular açığa alınmalı ve etkin bir soruşturmanın önündeki bütün engeller kaldırılmalıdır.

'ADALET BAKANI GÖREVE!'

Raporda son olarak şu ifadelere yer verildi: "Heyetimiz, Cezaevi rejimi, fiziki koşullar ve uygulanan muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolü’ne uygun şekilde, 'bağımsız' ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması gerekmektedir. Şırnak T Tipi Cezaevinde yaşananlara sessiz kalan Adalet Bakanı’nı göreve davet ediyoruz" ifadeleri yer aldı.