Tutuklanan akademisyenler: Bildirinin arkasındayız

Barış bildirisine imza attıkları için tutuklanan akademisyenler, sözlerinin arkasında olduklarını belirtti.

Kuzey Kürdistan'daki soykırımcı saldırılara karşı "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye imza attıktan sonra AKP ile Saray'ın hedef aldığı ve dün İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanan akademisyenler Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç Dr. Kıvanç Ersoy'un mahkemedeki savunmalarının ayrıntılarına ulaşıldı.

KAYA: TALİMAT ALMADIK; KENDİ DÜŞÜNCELERİMİZ

Akademisyen Kaya savunmasında, "örgüt propagandası" iddiasını kabul etmediğini belirterek, kendisine savcılıkta ayrıntılı ifadesini verdiğini söyledi. Savcılıkta kendisine "KCK yöneticisi Bese Hozat'tan mı talimat aldınız?" sorusunun sorulduğunu hatırlatan Kaya, "Benim 10 yıldır görev yaptığım yer belli. Yerim yurdum belli. Neden tutuklu yargılanmam talep ediliyor, anlamış değilim... Bese Hozat'ı ilk defa savcılıkta duydum. Savcılıkta da yanıt verdim, talimat almadık" dedi. 

MUNGAN: BİLDİRİYİ DEVLETE YAZDIK VE ARKASINDAYIZ

Akademisyenlerden Boğazçi Mungan ise, "Savcılık neden bir kişiden talimat aldığımızı söylüyor anlamış değiliz. Bu iddiayı kabul etmiyorum. Barış İçin Akademisyenler grubumuz 2012 yılında kurulmuştur ve bir barış sürecinin başlaması için kurulmuştur. Nitekim devlet 2013 yılında barış sürecini başlattığında biz bu sürece destek vermeye hazır olduğumuzu beyan etmiştik. Dolayısı ile 2015 yılında bir kişiden talimat alarak bu iddiayı yaptığımız tarihsel olarak çelişmektedir. 2013 yılında yaptığımız beyanların tümü kayıtlarda mevcuttur bu beyanların tümü barış sürecinin güçlendirilmesine yöneliktir. Bu kayıtlar internet ortamında da mevcuttur" diye kaydetti. 
Mungan, 11 Ocak'ta İstanbul'da yaptıkları basına toplantısına da değinerek, bu toplantıda yeniden başlayan çatışma sürecinin sonlandırılması, barış sürecine geçilmesi, devletin vatandaşa karşı güvenliği sağlama görevini yerine getirmesini talep ettiklerini söyledi. Mungan, "Çünkü devlet ile devlete vergi veren yurttaş arasında bir toplumsal sözleşme vardır, bu toplumsal sözleşmeye göre devlet yurttaşın yerine getirdiği yükümlülükleri karşılığında her bir yurttaşın yaşam hakkı, barış hakkı, insan hakları ve diğer haklarını korumakla mükelleftir tam da bu nedenle biz metnimizi doğrudan sorumluluğu taşıyan ve bizim muhatabımız olan devlete yönelik yazdık. İmzalarımızın arkasındayız. Barış yolundaki uğraşlarımızı sürdüreceğiz" dedi.

ERSOY: ÖZGÜRLÜĞÜM VE HAKKIMDIR

Akademisyen Ersoy da savunmasında şu ifadeleri kullandı:
"Ben ve diğer arkadaşlarım YÖK'e bağlı üniversitelerde ders veren, öğrencileri eğiten akademisyenleriz. Bizim kendi irademiz dışında herhangi bir kişiden talimat alarak bir şey yapmamız söz konusudur. Barışa inanıyorum. Ülkemize barış gelsin istiyorum. 14 yıldır memur olarak görev yaptım ve vergi verdiğim devletten bir öğretim üyesi olarak barış talebimi arkadaşlarımla beraber yineledim. Bu bir ifade özgürlüğü, vatandaşlık hakkıdır."