GÖRÜNTÜLÜ

Urfa polis ve askerinden 25 yıllık yalan delil üretme çabası

Urfa Birecik'te gözaltına alınan kişilere polis ve askerin 25 yıl öncesine dayandırdıkları yalan ve hayali delil üretme çabası ülkede yaşanan hukuksuzluğun da ne boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor.

AKP ve Erdoğan'ın talimatıyla sindirme ve baskıya dönük sürdürülen gözaltı ve tutuklamalarda Urfa Birecik'te gözaltına alınan kişilere polis ve askerin 25 yıl öncesine dayandırdıkları yalan ve hayali delil üretme çabası ülkede yaşanan hukuksuzluğun da ne boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor.

Türkiye ve Kürdistan'da AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla hareket eden yargıda, yurtsever halkın baskılanması ve sindirilmesi için devreye koyulan gözaltı ve tutuklamalarda hazırlanan yalan dolan ifadeler üzerinden "suç delili" oluşturmaya çalışılıyor. Urfa'nın Birecik ilçesine bağlı Bağlarbaşı (Sorik) Mahallesi'ne geçtiğimiz günlerde yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan DBP Birecik ilçe yöneticisi Yüksel Ataş ve eşi Cuma Ataş'a Birecik Merkez Karakol Komutanlığı'nda ifade alma sırasında yöneltilen sorular, ülkedeki yargının içler acısı halini gözler önüne seriyor. Türkiye'de binlerce "faili meçhul" cinayet dahi üzerinden 20 yıl geçince zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle dosyası kapatılırken, Yüksel Ataş'a 1991 yılında PKK'lilerin cenazelerine katıldığı iddia edilerek, burada slogan attığı ve kimi konuşmalarda bulunduğu ileri sürüldü.

YALAN DELİL ÜRETME ÇABASI

25 yıl öncesinde yapıldığına dair Ataş'a yöneltilen soruların içeriği kadar, ifade tutanağına yansıyan sorular içerisinde Ataş'ın katıldığı ve birinin dayısı olarak gösterildiği yaşamını yitiren PKK'lilerin 2005 yılında kurulan KCK üyesi olarak gösterilmesi de, oluşturulmaya çalışılan hayali "suç delil"lerinde dahi yapılan yargılamanın nasıl bir düzmeceden ibaret olduğunu ve hukuksuzluğunu ortaya koyuyor. Yine aynı şekilde Yüksel Ataş'ın eşi olan Cuma Ataş'a da aynı gözaltı sürecinde askerlerce oğlunu Kobanêli bir kız ile evlendirmek istediği ve kızın PYD'li olduğu iddia edilerek bunun suç teşkil ettiği öne sürülüyor. Urfa'daki asker ve polis merkezlerinde üretilen ve 25 yılık yalanlara dayanan hayali "deliller" gözaltında ifadeleri alınanlar tarafından çelişkileriyle beraber boşa çıkarılırken, yaşanan durum özellikle Türkiye'deki yargıda yaşanan hukuk skandalını da bir kez daha gözler önüne seriyor.

'SORGULAMADA SORULAN SORULARA GÜLESİM GELİYORDU'

Gözaltı operasyonunda evine yapılan baskında arama yapıldığını ve arama sonucu evde bir şey çıkmayınca gözaltına alındığını söyleyen Yüksel Ataş (47), gözaltında da saçma sorulara maruz kaldığını dile getirdi. Ataş, gözaltında kendisine 1991 yılında köylerinin yakınında yaşamını yitiren 2 PKK gerillasının cenazesine katılarak, onların intikamını almak için 2 öğretmene suikast düzenlediği şeklinde yalan dolan soruların sorulduğunu kaydetti. İfadesini alanlara "Maden ben 1991'de böyle bir suikast düzenlemişim ve cenaze töreninde bu konuşmaları yapmışım neden şimdiye kadar beklediniz de hakkımda herhangi işlem yapılmamış ve bir ceza almamışım" diye sorduğunu söyleyen Ataş, "İfade sorgulamasında sorulan bu sorulara gülesim geliyordu. Katıldığımı iddia ettikleri PKK'lilerden birinin benim dayım olduğunu bana söylediler. Öyle akıldan yoksun sorular soruyorlar ki benim hiç olmayan dayım bir anda oluverdi. Yalanlarla delil üreterek suç oluşturmaya çalışıyorlar. Benim Birecik'te 9 köyden sorumlu olduğumu iddia ederek sorular sordular. Evime dağ kadrolarını aldığımı ve köylüleri de toplayarak örgütleme yaptığımı iddia ediyorlar. Amaçları çevremizi bu şekilde korkutarak, kimsenin bizimle iletişime geçmemesi sağlamaya çalışmak" dedi.

'OĞLUNU PYD'Lİ BİR KIZ İLE NİŞANLAMIŞSIN!'

Cuma Ataş (53) da, gözaltında alınan ifadesi sırasında oğlunu PYD'li bir kadın ile nişanladığını ve evlendireceği yönünde sorular yöneltildiğini belirterek, bunun suç olarak önlerine konulmaya çalışıldığını söyledi. Ne nişanlama ne de evlendirme gibi bir durumunda olmadığını dile getiren Ataş, gerçek ile alakası olmaya ve hepsi kendi içerisinde çelişkili ve hayali olan bir sorgulamaya tabi tutulduklarını dile getirdi. Ataş, "Bir nişanlama ve evlendirme durumu olsaydı elbet bu gizli yapılacak bir iş değil. Bundan herkesin haberi olur. Ama böyle bir şey yok iken bunları nereden çıkarıyorsunuz" diye cevap verdiğini ifade etti. 

...