‘Güney Kürdistan yönetimi AKP-MHP faşizmini göremedi’

Kürt Yazar ve Araştırmacı Hisên Cumo, Kerkük yenilgisine yol açan bölgesel ve uluslararası müdahalenin sebebini, Güney siyasetinin yanlış akıl yürütmesine bağladı.

ANF Arapça servisine konuşan Kürt Yazar ve Araştırmacı Hisên Cumo, uluslararası güçlerin tartışmalı bölgelerin Bağdat ve Hewler’in ortak yönetiminde olmasını istediklerini ve mevcut durumun da böyle devam edeceğini gösterdiği belirtti. Cumo, "Eldeki işaretler, Amerika ve Britanya’nın da bu durumu desteklediklerini gösteriyor" dedi.

Cumo, bu iki gücün Irak’la büyük çıkar ilişkileri içinde olduğunu söyleyip bölgeye yönelik planlamalarının da tam olarak örtüşmediğini savundu. ABD ve İngiltere’nin Irak’a yönelik çok farklı ajandalara sahip olduklarının altını çizen Cumo, özellikle Sünni Arap ve Şiilere yönelik ajandalarının farklılığını vurguladı.

Cumo, Hewler ve Bağdat’ın ortak çalışmasına uluslararası güçlerin destek verdiğini belirti ve Irak anayasasının çerçevesi içerisinde bunun gerçekleşeceğini vurguladı.

'PETROL HESAPLARI DA ENGEL'

Bölgesel Kürdistan Yönetimi’nin önünde en büyük engel olarak ise Cumo, farklı çıkarlara sahip olan petrol şirketlerinin Kerkük petrolleri üzerinde olan hesaplarını işaret etti.

Cumo, Türk-İran devletlerinin de söz konusu tartışmalı bölgelerin Bağdat hükûmetinin kontrolü altında kalması taraftarı oldukları kaydetti.

'KERKÜK BAĞDAT'IN KONTROLÜNDE KALMAYACAK’

Cumo, 16 Ekim akşamı Kerkük’te ortaya çıkan durum hakkında da şu değerlendirmeyi yaptı:

"Büyük güçler nazarında bölgede gerçekleşen olaylar küçük olaylardır, stratejik planlamalarında önemli bir yer tutmuyor. Sonuçta Kerkük’ün Bağdat’ın denetimine geçmesi durumu kalıcı bir durum değil ve Kürtlerin elinden çıktığı anlamına gelmiyor. Eğer Kürtler bölgede savaşmasa Amerika’dan desteğin beklenmesi gerçekçi değil. Ana sorun, Amerika’nın kendisinde. Irak’tan askeri güçlerini çektiği 2011 yılından bu yana bir daha bölgeye asker göndermeme kararı aldı. Bu çerçevede Rojava’da YPG güçlerini destekliyorlar ve aynı zamanda Güney’de pêşmergeyi destekleme nedeni buna dayanıyor.

'ABD PEŞMERGE DİRENMEDİĞİ İÇİN DESTEK VERMEDİ’

Kendini savunmayan bir güce Amerika destek vermiyor. Eğer 16 Ekim gecesine bir göz atarsak, Kerkük’te ortaya çıkan durum peşmerge güçlerinin hiçbir direniş göstermeden geri çekilmesi olmuştur, hem Barzani’ye bağlı peşmerge güçleri hem de diğer güçler direniş göstermedi. Amerika peşmergenin direnişini görmediğinden dolayı herhangi bir müdahalede bulunmadı.’’

'GÜNEY KÜRDİSTAN YÖNETİMİ TÜRKİYE’DEKİ DEĞİŞİMİ TAKİP ETMEDİ'

Hisên Cumo, Türkiye’nin yaklaşımının en baştan olumlu olmadığını, sadece medya kanallarıyla Kürdistan Bölgesi’yle olan ilişkilerinin geçmişe dayandığına yönelik haberler yapıldığına dikkat çekerek, "Türkiye içte Kürdistan Bölgesi’ni kendi ekonomik projelerini hayata geçirebilecek bir saha olarak görüyor. Bir diğer yaklaşımı da AKP hükûmeti PDK’yi Rojava’ya ve Kuzey’de PKK’ye karşı kullanmaya çalışıyordu.’’

Cumo, Güney Kürdistan yönetiminin Türkiye’de içte yaşanan değişimi takip etmediğini, Erdoğan-Bahçeli ittifakının ne anlama geldiğini kavrayamadığını söyledi.

'TÜRKİYE'NİN PLANLARI TUTMADI, İRAN KAZANÇLI ÇIKTI'

Referandum sürecinde Türkiye-İran arasındaki ilişkilerin ittifak güçleri arasındaki bir ilişki olarak tanımlanamayacağını söyleyen Cumo, Kerkük’ün Bağdat kontrolünde geçmesiyle beraber Türkiye’nin planları bakımından kaybettiğini ve İran’ın daha kazançlı çıktığını belirtti.

’FIRSAT YAKALARLARSA ROJAVA’YA SAVAŞ AÇARLAR'

Cumo, Demokratik Suriye Güçleri ve Suriye’deki İran’a bağlı güçler arasında karşı karşıya gelmesi durumunda Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’nun etkilenebileceğini belirtti.

Cumo, İran’ın Türkiye'nin tersine zengin bir politik ajandaya sahip olduğunu, Hesekê’de kendini Arap savunma gücü olarak, Dêrazor’da da Şii bir güç olarak örgütlediğini belirtti. Cumo, Türkiye’nin Suriye’de İran’dan bağımsız olarak amaçlarını gerçekleştiremeyeceğini de belirtti.

Araştırmacı Yazar Hisên Cumo, Tahran ve Ankara’nın eğer fırsat yakalarlarsa Rojava’ya yönelik savaş planlarını harekete geçirebileceklerini fakat denge pozisyonunun söz konusu güçlerden daha belirleyici bir etkiye sahip olduğunu söyledi.