Kurdistan dağlarında direniş kültürleşmiştir

Düşmanın tüm saldırılarına karşı Kurdistan’da direniş hep var oldu. Kürt soykırımı ve Kurdistan’ı tamamen işgal etme amaçları başarıya ulaşmamışsa bu direniş kültürü sayesindedir.

Kurdistan, coğrafi olarak dünya ülkeleri arasında 4 mevsimin yaşandığı, her meyvenin, sebzenin, tahılın, yiyeceğin, yetiştiği her türden su kaynağının olduğu topraklar olarak bilinir. Kurdistan’da onlarca halk, inanç, gelenek, kültür, savaşsız, kavgasız bir yaşamı sürdürebilmişlerdir. Kurdistan’ın en kadim halkı da Kürtler olmaktadır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kürtler için tarihteki en eski halk belirlemesini yapmaktadır. Kürtler, iktidar olmamış, sömürmemiş, saldırmamış, gasp etmemiş, işgal etmemiş fakat sürekli dışarıdan Kurdistan’a Kürtlere, inançlarına, kültürlerine, dillerine, kurdukları yaşamlarına saldırılar olmuş.

Bu saldırılara karşı direniş, bir gelenek olarak ortaya çıkmıştır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve PKK’nin çıkışıyla birlikte de son 50 yılda bu direniş geleneği Kurdistan’da bir kültür haline gelmiştir. Öcalan, işgalci-faşist Türk devletinin anlaşılması ve bilinmesi için, Malazgirt Savaşı’ndan Osmanlı’ya, Türiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze dek çözümleme yaparak, değerlendirmelerde bulunuyor. Öcalan, işgalci Türk devletinin kuruluş amaçlarını, var olmasının temel dayanaklarından birinin ‘Kürt soykırımını tamamlama, Kurdistan’ı tamamen işgal etme’ olarak belirliyor.

1920’lerden 30’lara, 40’lara gelinen süreçte, herkesin bildiği, Koçgiri, Şêx Seid, Ağrı, Dersim isyan-direniş ve katliam üçü bir diyalektik olarak yaşanmıştır. Sonraları ise sürekli olarak Kürt soykırımı ve Kurdistan’ın tamamen işgal edilmesi amacıyla yasalar, planlar yapılıp, uygulamaya konulmuş, tarikat-cemaatler Kurdistan’da örgütlemiş, asimilasyon merkezleri kurulmuş (yurtlar, okullar, kurslar). Kürdün toprağını bırakıp  Avrupa ve Türkiye metropollerine göçü geliştirilmiştir.

AKP SON ADIMLARINI KURDİSTAN’I TAMAMEN İŞGAL ETMEK İÇİN ATTI

İşgalci Türk devletinin başına gelen her hükümetin önüne ve önceliğine, Kürt soykırımı ve Kurdistan’ı tamamen işgal etme planını konulmuştur. Bu plan kapitalist modernite güçleri ve NATO tarafından da desteklenmiş ve bir ölçü olarak işaret edilmiştir. Bu duruma örnek bağlamında, Maraş Katliamı, Amed Zindanı, Madımak Katliamı, 90’larda bir konsept kapsamında devreye konulan faili meçhul cinayetler bu temelde geliştirilmiştir. Son olarak ise yeşil faşizmin temsilcisi olarak ön plana çıkartılan AKP ve faşist şef Erdoğan bu kapsamda özel olarak seçilip, hükümet olarak getirilmiştir.

AKP ve Erdoğan, kendi varlık ve yokluğunu, Kürt soykırımı üzerine kurdu. Yaşamını, siyasetini, toplumu, ticaretini, diplomasisini, ilişkilerini, deyim yerindeyse Kürt soykırımı ile uyudu, Kürt soykırımı ile uyandı. Her şeyi getirip Kürt soykırımına bağlamasını bildi. Kürt soykırımı ve Kurdistan’ı tamamen işgal etmeyi gerçekleştiremedi. Zaten kendisinden hiç ama hiç farkı olmayan kara faşizmin temsilcisi MHP ile birleştirildi. Bunlar bu birleşme ile son hamlelerini, son adımlarını Kürt soykırımı ve Kurdistan’ı tamamen işgal etmek için attılar. Yıllardır üzerinde çalıştıkları “Çöktürme Planı”nı 24 Temmuz 2015 yılında Kurdistan dağlarını bombalayarak başlattı.  24 Temmuz elbette bilinçli tercih edilmiş sembolik bir tarih olarak karşımıza çıkıyor.

İmralı’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde yıllardır bir politika olarak uygulanan mutlak tecrit ağırlaştırılarak, Kürt soykırımı ve Kürdistan’ı tamamen işgal etme temelinde her yönlü saldırılar geliştirildi. Şehirlere bombalandı, yıkılıp, talan edildi. Çocuk ve kadınlara karşı devlet eli ile taciz, tecavüz, fuhuş, gençlere hırsızlık, uyuşturucu gibi özel savaş politikaları devreye konuldu. 1980’lerin ikinci yarısında devreye konulan koruculuk sistemi şehirlerde bekçilik ile yenilendi.

İŞGAL PLANI BAŞARIYA ULAŞMADI

Toplum bir cenderede tutulmaya başlandı. Kürt Siyasi Hareketi’ni etkisiz kılmak amacı ile milletvekilleri, belediye başkanları, siyasetçiler tutuklandı. Belediyeler gasp edilerek, kayyumlar atandı. KHK’ler ile demokrat, yurtsever, Kürt, aydın, Alevi insanlar işten atıldı. Bunun karşısında direniş kültürü hiçbir zaman durmadı. Tüm geliştirilen saldırılara karşı direniş hep var oldu. Kürt soykırımı ve Kurdistan’ı tamamen işgal etme amaçları başarıya ulaşmamışsa bu direniş kültürü sayesindedir.

Bu kadar ağır saldırı altında olan Kurdistan Özgürlük Hareketi ve gerillaları, komutan Çiyager kişiliğinin “Ne olursa olsun son muhteşem olacak’ direnişini açığa çıkartmış ve Kürt halkı, Mehmet Tunç ile yanındaki diğer isimsiz kahramanlarının dünyaya diz çökmeyeceklerinin haykırışına tanıklık etmiştir. 2021 ve 2022 yıllarında Zap, Avaşin ve Metina’da geliştirilen saldırılar ile Kurdistan Özgürlük gerillaları, gelişen soykırım saldırıları karşısında yeni dönemin taktiklerini geliştirerek, Kurdistan dağlarında direniş kültürünü devam ettirdiler. İşgalci-soykırımcı Türk ordusu, yasaklanmış kimyasal silah, termobarik bomba ve taktik nükleer bombalar ile her gün Kurdistan dağlarına, Kurdistan Özgürlük gerillalarına zehirler saçtı. Özgürlük gerillaları ise savaş tünellerini yaparak, arazide de hareketli timler ile bu soykırım saldırılarına direniş ile cevap verdi.

Direniş kültürü 14 Temmuz’dan, Mazlum Doğan’ın tek başına kutladığı Newroz’dan, Dörtlerden, Sur’dan, Cizre’den, Nusaybin’den miras geliyordu. Özünde bu miras Kürt Halk Önderi Öcalan’ın  belirlemesine göre; “Bütün demokratik direnişlerin bütününden” geliyordu. Faşizm-soykırım Kurdistan Özgürlük gerillasının karşısında başarıyı getiremedi. İnsanlığa, tarihe mal olan direniş kültürüne çarpmıştır. Kurdistan dağlarında gerilla şahsında direniş kültürleşmiştir.