‘İnsanlık ve özgürlük kazanacak’
Önder Apo’nun “İnsanlık ve özgürlük kazanacak” değerlendirmesi, şimdinin ve geleceğin umudu olmaya devam ediyor.
Önder Apo’nun “İnsanlık ve özgürlük kazanacak” değerlendirmesi, şimdinin ve geleceğin umudu olmaya devam ediyor.
“Bu coğrafyayı kardeşlik coğrafyasına dönüştüreceğiz, aynı zamanda da terörü gömeceğiz.” Bu söylemleri her gün, her an, bıkmadan, ağzından kan dökülürcesine tekrarlayan Erdoğan ve tayfası, bu kadar büyük bedeller vermiş bu halkı hala tanımıyormuş gibi aynı şeyleri tekrarlamaya devam ediyor. Kürt-Türk kardeşliğinden bahsederken hâlâ, bugüne kadar başta Kürt halkı olmak üzere bölge halklarının yüreğini yakmaya, bombalarla evlerini başlarına yıkmaya, altı aylık bebekleri anne ve babasız bırakmaya devam ediyor.
Gerçek bu iken, yani asıl terörü bizatihi kendileri yürütüyor olmalarına rağmen, kendi öz savunmasını yapan bir halkın onurlu mücadelesi karşısında “PKK Terör Örgütü” demek, kendilerinin bile inanmadığı bir söylem. Asıl gerçek, Önder Apo’nun eşsiz direnişi öncülüğünde, kar kış demeden, en zor koşullarda, eşsiz fedakârlıklarla savaşan özgürlük savaşçılarının yürüttüğü onurlu mücadelenin halklara umut olduğudur. Bu yüzden, pes dedirten özel savaş söylemleri karşısında Kürt halkı ve dostları, bir an dahi pes etmeden direnmeye, kendi öz güçleriyle varlığını koruma mücadelesi vermeye devam ediyor.
Her gün silahların bırakılmasından bahsedenlere söylenecek tek birkaç söz var aslında: Eğer Kürt halkı öncülüğünde bölge halkları kendi öz savunma sistemlerini geliştirmeseydi, şimdi bir halkın varlığından ve tüm halkların kendilerini ifade edebilecekleri demokratik bir sistemden söz etmek mümkün olur muydu? Kendi varlığını korumanın tek seçeneğinin silahlı mücadele olmasının nedenini kendine soran bir devlet aklı gerçekten var mı acaba? O halde, sizin bu “terör” dediğiniz, ama gerçekte halkların öz gücüyle kendini yönettiği en meşru savunma gücünün ve varlığını güvence altına aldığı bir sistemin ortadan kaldırılması mümkün müdür?
Aslında bu soruları çoğaltmak mümkün. Tabii anlamak için yürek gerekli. Çünkü sormak gerekiyor: Her gün katliamlarla, bombardımanlarla yüz yüze kalan, evleri başlarına yıkılan bir halkın yaşadıklarını gerçek anlamda hissedemeyenler; Gazze’ye ağlayıp, Kürdistan’da yaşananlar karşısında üç maymunu oynayanlar gerçekten cesur ya da vatansever mi? Yoksa sivil katliamlarından doğa talanına kadar Kürdistan’da her gün yaşanan vahşet karşısında insani duygularını dahi yitirenler, aslında insanlığın yüz karası olmuyorlar mı? O halde, barışı da savaşı da karşılayabilmek gerçekten cesur ve vicdan sahibi, yani yürekli olanların kaldırabileceği bir gerçektir.
‘MASKESİZ TANRILARA KARŞI SAVAŞTA KAZANAN HALKLAR OLACAK’
Tarihi bir fırsatın Önder Apo tarafından sunulduğu bir süreçte, cesaret gösterip yüzyılın kara lekesinden kurtulmak varken, faşist AKP iktidarı şahsında devlet aklı “Terörsüz Türkiye” söylemlerine sarılmış, günü ve aslında kendini kurtarma telaşına girmiş durumda. Kendini bu kadar inkâr etmenin sonu zaten çöküştür diyelim ve kaldığımız yerden devam edelim.
Diyorlar ya, “terörü gömeceğiz.” Bizim duymaktan bıktığımız, ama faşist iktidarın ağzında sakız haline getirdiği bu söylem, aslında onların kendi gerçekliğini dile getirdiğinin en açık kanıtıdır. Önder Apo’nun dediği gibi, sistemin söylediği her şeyi tersinden okumak lazım. Yani, AKP faşist iktidarının asıl terörü yürüten ve örgütleyen güç olduğunu gizleme çabaları boşunadır; çünkü takılan maskeler, Önder Apo’nun büyük çabaları ve direnişi sayesinde düşmüştür.
Sistemin ve devlet terörünün gerçek yüzü, halklar karşısında hesap verme aşamasındadır. Yani, terörsüz Türkiye’den bahsedenlerin gerçekte DAİŞ terörünü ve farklı adlarla kılıf değiştirmiş tüm cihatçı çeteleri de besleyen bir devlet olduğunu herkes bilmekte; ama “sistem” böyle işlediği için sadece toplumsal değerlerini korumaya çalışan halklar, maskesiz tanrılara karşı savaşmaya devam etmektedir. Yani özcesi, halkın cebindekini çıkaran, açlık sınırının altında bir yaşamı reva gören Türk devletinin gerçeğini bilmek için Türkiye halklarının yaşam standartlarına bakmak yeterlidir.
Türk devletinin içinde olduğu gerçek bu iken, hâlâ şiddette ve soykırım saldırılarında ısrar etmesi, Kürdistan’ın her yerinde sivil halkın üzerine bombalar yağdırması, düşmanlıkta sınır tanımaması, elbette kurtuluş için verilen beyhude çabalardır. Çünkü Önder Apo’nun da dediği gibi: “Yenilenemeyenler yenileceklerdir.” Özgürlük mücadelesi yürüten bir halkın onurlu davası karşısında soykırım saldırılarında ısrar edenler, yenilgiyi yaşayacaklardır.