GÖRÜNTÜLÜ

Öğrencileri ve yoldaşları Seyit Evran’ı anlattı

‘Masal devam ediyor ve etmeye devam edecek’ diyen devrimci gazeteci Seyit Evran’ı, öğrencileri anlattı.

SEYİT EVRAN

“Hakikatin yırtınmaya ihtiyacı yoktur. Pazarcı bağırır, sarrafın bağırdığı nerede görülmüştür” der şair. Çünkü sarrafın işi her zaman hakikati dillendirmek ve onun peşinden koşmaktır.

Hakikat faili meçhul değildir. Hakikat, bazen Apê Musa’nın katledildiği sokaktadır. Ferhat Tepe’nin bulunduğu gölün kenarındadır. Metin Göktepe’nin katledildiği spor salonundadır. Gurbetelli Ersöz’ün yüreğini nakşettiği dağlardadır. Karanlık güçleri teşhir eden Mehmet Şenol’un deklanşöre bastığı parmaklarındadır. Hafız Akdemir’in bedeninin düştüğü bazalt taşlardadır. Hrant Dink’in yüz üstü düştüğü caddededir.

Ve hakikat Seyit Evran’dır ve onun yetiştirdiği her bir gazetecinin kaleminin mürekkebindedir.

Öyle ki, yetiştirdiği öğrencileri Seyit Evran’ın, Apê Musaların, Gurbeteli Ersözlerin, Hafız Akdemirlerin, Ferhat Tepelerin, Metin Göktepelerin, Mehmet Şenolların izinden giderek, hakikatin ışığı olma mücadelesi veriyorlar.

“Masal devam ediyor ve etmeye devam edecek” diyen devrimci gazeteci Seyit Evran’ın öğrencileri, Seyit Evran’ı anlattı.

Seyit Evran ile tanışmadan önce adını çok duyduğunu ve bu ismin kendisinde bir merak yarattığını dile getiren Fırat Haber Ajansı (ANF) Muhabiri Roj Deniz, “2020 yılının sonunda ilk kez Qamişlo’da tanışma fırsatım oldu. Basın faaliyetlerinde yeniydim. İlk görüşme esnasında kendi kendime ‘yaşça bu denli büyük bir arkadaşla acaba uyum sağlayabilir miyim, diyalog kurabilir miyim’ dedim. Konuşmaya başladığında ise farklı duygulara kapılıp gitmiştim. Sanırsın beni yıllardır tanıyordu da böylesi bir sıcak iletişimde bulundu. ‘Beni tanıyor musun’ diye sorduğumda da ‘tabi haberlerini takip ediyorum’ demişti. Basın yayın faaliyetlerinde yeniydim fakat yılların gazetecisiymişim gibi yaklaşarak cesaret aşılıyordu. Bir o kadar da mütevazi bir yoldaştı. Çocuklarla çocuk, gençlerle genç, yaşlılarla yaşlı olmayı bilen koca yürekli bir insandı” dedi.

‘DOKUNMADIĞI YÜREK, ULAŞMADIĞI TAŞ KALMAMIŞTI’

Kendisinin Efrîn’li olduğunu fakat Seyit Evran’ın Efrîn’in kültürünü, coğrafyasını ve insanlarını kendisinden daha iyi tanıdığını dile getiren Roj Deniz, “Efrîn’e de geldi. Efrîn Heval Seyit’in yüreğinde baş köşe edinmişti. Efrîn’de dokunmadığı yürek, ulaşmadığı taş kalmamıştı. Kendim Efrînliydim fakat benden daha iyi Efrîn’in coğrafyasını, kültürü ve insanlarını tanıyordu. Her bir Efrînli ailenin kapısını çalmıştır. Bazı ailelerden bahsederdi tanımazdım. O ailelerin hikayelerini, yaşamını dinlerdi ki dinlediği kadar gelir bizlerle de paylaşırdı. Bize, “o ailelerin hikayelerini yazmalısınız, işlemelisiniz” derdi ve bizleri görevlendirirdi. Heval Seyit tek başına bir basın akademisiydi. Basın yayıncılık konusunda derinleşen, yeni basıncıları geliştiren ve sorduğun her soruya cevap verebilen ve hiçbir zaman elini geri çekmeyen bir yoldaştı. Birikimini kendisine saklamaktan ziyade paylaşan, paylaştıkça büyüten bir tarzı vardı. Her bir olaya gazeteci gözüyle bakıyordu, yorumluyordu. Küçük bir detayı bile kaçırmıyordu. Aslında Heval Seyit için yaşam detaylarda gizliydi. Toplumla ilişkisi, diyaloğu fazlaydı. Toplumdan kopuk bir gazeteci var olamaz derdi. Toplumla iletişimi olmayan bir insan gazeteciliğin yanında bile geçemez derdi ki eğer dikkat edilecek olursa haberleri, yorumları, analizleri de toplumdan kopuk değil, toplumu merkezine alıyordu” dedi.

‘YOLDAŞLIK RUHUNU ANLATARAK DEĞİL YAŞATARAK HİSSETTİRİYORDU’

Seyit Evran’ı 2012 yılından bu yana tanıyan Nefel Prodüksiyondan Zinar Cafer ise, o dönemlerde basın yayın çalışmalarının Rojava’da yeni yeni geliştiğini ve buradaki basın faaliyetlerini geliştiren, temellerini atanın Seyit Evran olduğunu belirtti.

Zinar Cafer, o dönemlerde gazetecilik faaliyetlerinde daha yeni olduğunu dile getirerek, “O süreçlerde basın yayın faaliyetlerinde yeniydim ve daha bir şey öğrenmemiştim diyebilirim. Heval Seyit’in ilk sözü ‘toplumunuza sahip çıkmalısınız’ olmuştu. ‘Nerede bir yazılı kâğıt görsen oku, es geçme’ derdi. Yüreğimize işleyen sözleri ve gazetecilikteki tecrübesi, Rojava basın yayınını bugünlere ulaştırırken bizleri de geliştiren ve güç verendi. Efrîn’de tanışmıştık ve bir Êzidî gençtim. Êzidî topluluğuna ilgisi yoğundu ve Êzidî gençleri, Êzidî tarihini, kültürünü, gelenek ve göreneklerini araştırmaya sürükleyen ve topluluğuna bağlılığını güçlendiren komple ruhlu bir yoldaştı, öğretmendi” dedi.

AYDINLIĞA KAVUŞTURDU

Gazeteci Seyit Evran’ın, toplumun acılarını, hüzünlerini, sevinçlerini ve toplumun hakikatini gün yüzüne çıkarmaları için özgür basın emekçilerine büyük emekler verdiğini belirten Zinar Cafer, “Yoldaşlık ruhunu anlatarak değil yaşayarak hissettiriyor ve kavratıyordu. Çocuklarla çocuk, gençlerle genç ve yaşlılarla da yaşlıydı. Her yaştaki bir insanın yüreğinde yer ediniyor, yüreğine ulaşabiliyordu. Yeni, eski basıncı ayrımı yapmadan her bir basın emekçisiyle ilgilenirdi. Günlük planlamalarımızda doğrudan yer alır, yön verir hatta bizlerle hareket ederdi. ‘Kameranızı alın toplumun içine karışın’ derdi. Toplumcu bir kişiliğe sahipti. ‘Nerede olduğunuzu ve ne yaptığınızın farkında olmalısınız’ derdi. Bizlerde yaratmak istediği sorgulama ile özgür basın geleneği çizgisinde yürümemizin önünü açtı. Bir ihtiyacımız olduğunda, bir sıkıntımız veya bir sorunumuz olduğunda anında Heval Seyit’in yanına giderdik. Bilirdik ki destek olacak, biz çözüm bulacak ve aydınlığa kavuşturacak bizleri. Özgür basının sütunuydu” diye belirtti.

‘SÖZLER YOL GÖSTERİCİMİZ OLACAKTIR’

Seyit Evran’ın Efrîn’e dönük gerçekleşen 2018 işgal saldırılarında Rojava’da olmadığını fakat fiziki olarak uzak olmasına rağmen sıklıkla kendileriyle iletişimde olduğunu söyleyen Zinar Cafer, “Efrîn’de yaşanılan hakikatin gün ışığına ulaşması için sürekli yön verirdi. Bu bağlamda bir an olsun hakikatin izinden geri adım atmadı. Efrîn’in işgali gerçekleştiğinde ise ilk arayandı Heval Seyit. Halkın durumu ve özgür basın emekçilerinin durumunu çok merak ediyordu. Diyebilirim ki en zor günümde yani Efrîn’in işgal edildiği günde yine heval Seyit yanımdaydı. Varlığı güç vermişti. ‘Efrîn işgal edildi ama asla iradeniz kırılmamalı. Topraklarınızdan koptunuz, bu acı halkın çektiği acıları gün yüzüne çıkarmanız önünde engel olmamalıdır, özgür basın olarak daha çok çalışarak halkın acılarını duyurmanız gereklidir’ demişti. Bu sözler beni ayakta tutmuş ve daha çok çabalamama vesile olmuştu. İşgalin acılarını bir nebzede olsa unutturmuştu. Heval Seyit’in emekleri asla unutulmayacak. Bizlere sarf ettiği sözler yol göstericimiz olacaktır. Hayallerini gerçekleştirmek için daha çok çalışacağız, emek vereceğiz” diye konuştu.

‘YÜREKLERDE YENİ BİR YAŞAM YARATTI’

Etkilediği Özgür Basın emekçilerinden biri olan Ronahî Gazetesi Editörü Abdurrahman Mihemed ise, “Özgür basında gazeteci özelliklerine ilişkin verdiği bir eğitimde tanışma şansım olmuştu. Devrimciydi, mesleğine de bir devrim gibi yaklaşıyordu. Birikimi de bu ele alış tarzından geliyordu. Yaşı ilerlemiş bir yoldaştı fakat ruhu gençti; yüreğinde, ruhunda küçük bir çocuğu taşıyordu. Coşkusu, morali, heyecanı ve mesleğine olan sevgisi dikkat çekiciydi. Basın ve kültür faaliyetlerine dönük tartışmalarımız oluyordu. Hakikatin izcisiydi. Hakikatin yolunda ilerleme en önde olan özelliğiydi. Hakikatin izinden ilerlemede bu kadarı yeter demiyordu, sürekli bir aşama daha kaydediyordu, akan bir su misaliydi. Tarihi bilince ulaştırmış bir yoldaştı. Komple bir kişilikti. Parçalı değildi. Her açıdan gelişmiş, tecrübe edinmişti. Basın emekçilerini de yetiştirmek için bu denli emek verdi, özgür basını büyüttü. Bir özgür basın emekçisiydi, bir devrimci ve bir gazeteciydi fakat bir o kadar da kültür ve sanata hayran bir kişiliğe bürünmüştü. Şehit yoldaşlarına olan bağlılığı çok güçlüydü. Şehitleri anlatırdı, anlatmak şehitlerle yaşamaktı Heval Seyit için. Şehit Halil Dağ’ı, heval Seyit’le tanıdım; hikayesini, mücadelesini, yaşamını öğrendim. Dokunduğu her insanda kesinlikle bir iz bırakmıştır, sevgisini yüreklere kazımıştır ve özgür basın emekçilerinin basını faaliyetlerini sevmesine, geliştirmesine ve güçlendirmesine de sözlerle tarif edilemeyecek denli emeği oldu. Böylece yeni gazeteciler yetiştirdi. Yüreklerde yeni bir yaşam yarattı ve her daim yüreklerde yaşayacaktır” ifadelerini kullandı.

‘BİNLERCE ÖZGÜR BASIN EMEKÇİSİ YETİŞTİRDİ’

Yetiştirdiği onlarca gazetecilerden biri olan ve şu an Ronahî TV çalışmalarında yer alan Osman Bulut ise, “Görmeyen herkes önceleri kesin adını duymuştur. Onlardan biri de benim. Rizgar Adanmış, 2017 yılında Rojava’da şehit düştü. Sêmalka’dan cenazesini almaya gitmiştik. Heval Seyit o dönemler Silêmanî de gazetecilik yapıyordu. İlk karşılaşmam, Şehit Rizgar’ın cenazesini almaya gittiğimizde oldu. Cenazeyi almak için uzun bir süre bekledik. Bu sırada uzun sohbetlerimiz oldu. Sürekli Rizgar’ı anlattı. Rizgar’ın kalemi ve kamerasının yerde kalmaması gerektiğini, hayallerinin peşinden bizlerin koşması gerektiğini söyledi. Rojava’ya geldiğim dönemde Heval Seyit’le tanışıklığım daha yakından gelişti. Herkese anlayabilecek, kucaklayacak bir yüreğe, güce sahipti. Sohbetlerimizde hatta birçok sohbete de şahit olmuşum. Bir gün olsun bir arkadaşı kırdığını, incittiğini görmedim. Güçlü empati kuran bir yoldaştı. Sorduğun her bir soruya kesinlikle bir cevabı vardı. Kestirmece yaklaşmazdı; kavratmayana, ikna etmeyene kadar bırakmazdı. Basın yayın faaliyetlerinde eğer bu düzeye ulaşabildiysek heval Seyit’in emeği sayesindedir. Ömrü boyunca verdiği emekler sonucunda binlerce özgür basın emekçisi yetiştirdi. Heval Seyit’in eğitimini almayan bir özgür basın emekçisi yoktur. Yeni eski, yapabilir yapamaz kaygılarını yaşamadan herkesi eğitti. Özgür basını büyütmek ve geliştirmek için var gücüyle çalıştı. Basın yayın çalışmalarını büyütmenin de yanı sıra devrimi büyütmek, duyurmak için en büyük çaba sarf edenlerden biriydi. Yolda gördüğü bir genci bile durdurur durumunu sorardı, ne iş yaptığından tutalım nerede yaşadığına kadar yıllardır tanırmışçasına ilgilenir, yön vermeye çalışırdı. Dolayısıyla heval Seyit’e bağlı olan yüz binlerce insan bu topraklarda yaşıyor” diyerek Seyit Evran’ı andı.

‘CESARET AŞILIYORDU’

Hawar Haber Ajansı (ANHA) Editörü Kendal Şêxo, ise Seyit Evran’ı şu sözlerle anlattı; “2013 yılında Efrîn’de ANF muhabiriydim. 2013 yılının baharından Heval Seyit, Efrîn’e geldi. 1 Mart 2013 yılında ANHA’nın ilanı oldu ve buna öncülük yapan Heval Seyit’ti. Heval Seyit ile geçen zaman en güzel anıların toplandığı ve günlerin yaşandığı dönemlerdi. Her boyutta birçok şey öğrendik. Sadece basın faaliyetlerinde öğretmenimiz değil yaşamda öğretmen olmuştu. En önemlisi cesaret aşılıyordu. Çünkü kendisi cesaretliydi. Kimsenin ulaşamadığı yerlere ve kişilere ulaşıyordu. Neresi tehlikeli ise Heval Seyit oradaydı. Arapça bilmezdi ama Arap halkıyla da iletişimi güçlüydü. Biz onlarla çalışma ayarlayamazken heval Seyit dili bilmemesine rağmen ulaşırdı ve derdi ki, 'çalışmanın sırrı da zaten burada’. Mütevazi bir kişiliğe sahipti. Bu kadar mütevazi kişiliği karşısında bazen kendimizi sorgular ve utanır düzeye gelirdik. Bir gün bir toplantımız vardı. Toplantıyı yürütmesi gerekiyordu fakat geç kalmıştı. Bizde gelmeyeceğini düşünerekten toplantımıza başladık. Kısa bir süre sonra geldi ve geç kaldığı için öz eleştirisini verdi. Bu denli bizi şaşırtan duyarlı ve mütevazi bir yoldaş, öğretmendi. Mücadele etmeyi öğreten dolayısıyla nasıl ayaklarının üzerinde kalacağını kavratan bir tarza sahipti. Yoldaşlığı öğrendik, yoldaş yoldaşı için canını verir, fedakârlık felsefesini iliklerimize kadar hissettirdi.  En önemlisi de yaşanan eksiklere karşı radikal tutumuyla öğrencilerini de eleştiri ve özeleştiri mekanizmasına doğru sürüklerdi. Konuşmasına gerek yoktu yaşam tarzında eleştiri ve öz eleştiri vardı. Yaşanılan eksikliğe karşı sessiz kalmamızı, boyun eğmememizi ve ortak olmamızı öğretti. Çözümü arayan bir yoldaştı. Çözümün anahtarını bulmak için büyük bir çaba sarf ederdi. Seni de bu çabanın ortağı yapardı. Danışırdı, değer verirdi, severdi, yüceltirdi.”

‘BİR TARİHTİ’

Xabûr Radyosunda Mîrxan Mehmud İmadî de “Hakikati gün yüzüne çıkaran bir gazeteciydi. Gazeteci kimdir, neye, kime hizmet eder derinlemesine anlatır. ‘Gazetecilik, bir fedai ruh ister, fedai olmayan düşman gerçekliğini ortaya çıkaramaz’ derdi. Sağlık sorunlarının çok ciddi olmasına rağmen çalışmasından geri durmadı. Yeni özgür basıncılar yetiştirmek heyecan vericiydi. Her bir yeni basıncı çalışma katıldığında yüzünde güller açar gibi seviniyordu. Yoldaşlarına moral vermek için büyük bir çaba harcardı. Heval Seyit’in yanında olmak moralli, mutlu olmak demekti ki seni tüm dertlerinden arındırır ışığa kavuştururdu. Devrimi, dünyaya duyuran bir nitelikte çalıştı. Demokratik Ulus paradigmasını yaygınlaştırmak, dünyaya duyurmak için gazetecilik faaliyetlerinde her gün bir gelişme kaydetti. Kendisi bir tarihti. Bir halkın hakikatinin gün yüzüne çıkması, tarihinin unutulmaması için sürekli anlatırdı. Bilinçli gençler yetiştirmek esas amacıydı” sözleriyle Seyit Evran’ı anlattı.