Rojava Devrimi'yle yönünü devrim alanına çeviren gazeteci Seyit Evran, her ailenin kapısını çaldı. Necah Gulo ve Mihemed Hesen, O’nun izlerini anlattı.
Kürt tarihinin akış serüveninde halkı için savaşan, ömrünü adayan ve ışık olmaya çalışan yiğitlerin, her zaman bir hikayesi olmuştur. Bu yiğitler, çoğu zaman hikayelerin muhtevasına kendilerini merkez yaparlardı. Kimi zaman bulundukları çevreyi kendi hikayelerine eklerlerdi. Ama kimi zamanlar da vardı ki; mücadele yaşamı boyunca hikayelerinin ve direnişlerinin odağına, kendi halkının kaderini ve özgürlüğünü koyarlardı. Bu özellik, silinmez hafızalar ve etkiler bırakırdı herkesin yüreğinde. Herkesin yüreğinin dehlizlerinde gezinirdi. Halkının çektiği acıları, hüzünleri, direnişi ve başkaldırı direnişini bir masal niteliğinde yansıtırdı. Devrim olur, akardı. Sonra da bir secdeye varış hali olur ve bir de gök kubbeye. Bu yiğitlerden bir tanesi de hakikatin ışığı olan devrimci gazeteci şehit Seyit Evran idi.
Seyit Evran, Rojava Devrimi gerçekleştiği günden itibaren, bu devrimin her anını, sözünü, karesini, hikayesini ve anısını yansıtmak için, bu uğurda canını siper ederek, yüreğine dokunduğu her Kürt bir yurtseverin canlı hafızası olmuştu. Seyit Evran’ın Rojava’da bıraktığı ve hafızalardan hiç silinmeyecek izlerini, Necah Gulo ve Mihemed Hesen anlattı.
“HEVAL SEYİT’TEN DAĞ, GERİLLA VE DEVRİM KOKUSU GELİRDİ”
Efrin’in Cindirês ilçesine bağlı Misk Köyünden olan ve şu an Şehba’da yaşayan Mihemed Hesen, şehit Seyit Evran’ı uzun yıllardır tanıdığını dile getirerek, “Bir gün olsun moral bozukluğu yaşadığını görmedim. Coşkuyla akan tertemiz akan bir su misaliydi. Heval Seyit’i gördüğünde ilk olarak akla gelen gerillaydı. Sanırsın tüm gerillalar yanında ve Kürdistan dağlarındasın. Heval Seyit’ten dağ kokusu, gerilla, devrim kokusu gelirdi. Halkla yakından iletişim kurmayı, halkı çok severdi. Kendini halktan üstün görmezdi çünkü onun için en kutsalı halktı. Şehit arkadaşları yaşatıyordu” dedi
Seyit Evran’ın Kürdistan’da her bir insanın yaşanmışlıklarını değerli gördüğünü ve bu yaşanmışlıkların hikayelerini açığa çıkarmayı çok sevdiğini ifade eden Hesen, “Heval Seyit’in mücadelesine ilişkin konuştuğum bu mekânda, daha önce Heval Seyit de benimle kendi yaşamıma ilişkin röportaj almıştı. Hikayelerin peşinden koşmayı çok severdi. Her bir insanın yaşanmışlıklarını değerli görürdü. Bir insanı, bir tarih olarak değerlendirirdi. Dürüst ve samimiydi. İdeolojide gelişkindi. Kişiliğinde devrimciliği görebiliyordum. İliklerine kadar işlemişti devrimci olmak. Halktan kopuk bir yaşamı yoktu. Halkla bütünlüklü yaşardı, uyumlu bir kişiliği vardı. Bir ortamda hemen varlığı belli olurdu. Halkı dinlemeyi çok severdi. Bu nedenle yeri gelir hiç konuşmaz halkı dinlerdi. İyi bir dinleyiciydi. Tabi ardından değerlendirmeleriyle gücümüze güç katardı. Yorgunluk nedir bilmezdi, dinlenmek nedir bilmezdi. Sürekli çalışır pozisyondaydı” diye belirtti.
'HER BİR BASIN KURULUŞUNDA SEYİD EVRAN’IN ÖĞRENCİLERİ YERİNİ ALIYOR'
Şehba’da basın yayın faaliyetlerinin devam etmesinin Seyit Evran’ın büyük emeğinin etkisi olduğunu belirten Hesen, burada çalışan her bir gazetecinin Seyit Evran’ın öğrencisiolduğunu söyledi. Şehba’da gazetecilik faaliyetlerini sürdürenleri her gördüğünde, aklına Seyit Evran’ın geldiğini söyleyen Hesen, “Büyük bir gazeteciydi. Her bir basın kuruluşunda Seyit Evran’ın öğrencileri yerini alıyor. Eğitimini almayan gazeteci yoktur. Bu genç gazetecileri görünce Heval Seyit aklıma gelir, bu gençleri iyi eğitti, iyi yetiştirdi. Kalemini kamerasını yerde bırakmadılar. İzinden devam ediyorlar. Dolayısıyla bıraktığı mirasla hala da içimizde yaşıyor” dedi.
Seyit Evran’ın Rojava’da iz bıraktığı ve etkilediği bir isim de bölgenin köklü yurtsever ailelerinden Gulo ailesine mensup, Necah Gulo. Devrimin ilk yıllarından itibaren Seyit Evran’ı tanıdığını dile getiren Necah Gulo, “Birbirimize ziyaretlerimiz olurdu. Yaşı büyük ama genç bir ruha sahip olan bir insandı. Yurtseverlik ruhu çok güçlüydü. Önderliğe, yurduna, devrime ve şehitlere sınırsız bağlıydı. Sohbet ettiğimizde karşında genç bir insan varmış hissine kapılırdın. Devrimde kaydedilen gelişmeler ve aşılması gereken eksiklikleri sürekli dillendirirdi. Bulunduğu ortamdan kopmak istemezdin. Herkesle yoldaştı. Korkusuzdu, cesur bir yüreğe sahipti. Kendinden istenilenden fazlasını yapardı” dedi.
BANA, BU İRADEN VE GÜCÜN, HEYBETLİ DURUŞUN BİR GÜN OLSUN BİLE KIRILMAMALI, DERDİ
Gazeteci Şehit Seyit Evran’ı, işgalci Türk devletinin SİHA saldırısı sonucu 9 Kasım 2022’de Qamişlo’da katledilen Yusuf Gulo (Apê Yusuf), Mazlum Nuredîn Gulo ve Mihemed Mehmud Gulo’nun şehadetleriyle daha yakından tanıdığını belirten Necah Gulo, “Her gün yanımızdaydı. Bir gün olsun yanımızdan ayrılmadı. Bir işi varsa gider halleder hemen dönerdi. En zor günümüzde bizi yalnız bırakmadı. Moral verdi, maneviyatımızı güçlendirdi. Yoldaşının yoldaşıydı. Hep görmezdim ama ihtiyacımız olduğundan, en zorlandığımız dönemlerde yanımızdaydı. Dolayısıyla zor günlerin yoldaşıydı. Bana sürekli ‘bu iraden ve bu gücün, heybetli duruşundan bir gün olsun kırılmamalı’ derdi. Kürt halkına dönük gerçekleşen katliamlardan sürekli bahsederdi, derin izlerini de taşırdı. Konuşmasaydı bile anlatılanları dinleyince hal ve hareketlerinden öfkesi belli olurdu. O tarihi zinde tutmaya çalışırdı. Kürt halkına dönük onlarca katliama, soykırım saldırılarına şahit olmuş ve buna karşı tarihe bilince ulaşmış bir kişiliğe bürünmüştü. İlkeli bir kişiliğe sahipti. Yoldaşlarına güç verirdi. Yoldaşlarının, halkının dayanağıydı. Güç alıyorduk. Bizi yalnız bırakmadı. Acılarımızı paylaşıyordu. Dürüst, doğru bir yoldaştı. Herkesin gönlünde yer edindi. Heval Seyit’i unutmak imkânsızdır. Heval Seyit’in mezarı başına giderek mücadelesini yarım bırakmama ve sonuna ulaştırma sözü verdim” diye belirtti.