GÖRÜNTÜLÜ

Şikakî: 15 Ağustos Atılımı halkın moralini yeniden kazandırdı

Abdullah Şikakî, 15 Ağustos’un halkın PKK kadrolarına olan inancını pekiştirdiğini ve bu inancın, halkın canını feda edebilecek düzeye gelmesine yol açtığını ifade etti.

15 AĞUSTOS

Kürt halkının tarihinde bir dönüm noktası olarak öne çıkan 15 Ağustos Atılımı, 1984 yılında gerçekleştirildi. Bu eylem, askeri bir hamle olmanın ötesinde, umutsuzluk içindeki Kürt halkının direniş ruhunu yeniden canlandırdığı ve ulusal kimlik mücadelesini güçlendirdiği bir dönemi de simgeliyor.

Rojavayê Kurdistan halkı, 1980'lerdeki siyasi belirsizlik ve moral çöküntüsünün ardından, PKK’nin Rojavayê Kurdistan’a girişiyle birlikte yaşanan değişimle, kendine yeni bir yol haritası çiziyor. Bir kenara itilen, dili, kültürü ve varlığı tanınmayan Kürt halkı, 15 Ağustos’la birlikte kendilerine olan inancı yeniden yaratarak toplumsal bir seferberlik ruhuyla harekete geçiyor.


15 Ağustos 1984 yılında Rojavayê Kurdistan’da bulunan yazar Abdullah Şikakî ile o dönemin atmosferini ve sonrasını konuştuk:

Şikakî, “15 Ağustos eyleminin gerçekleşmesinin ardından Heval Cemal (Murat Karayılan), eyleme ilişkin bir açıklamayı ben ve birkaç kişiye verdi, biz de halka dağıttık. Açıklamada, eylemin önemine dikkat çekilmişti. Ağustos hamlesiyle HRK (Hêzên Rizgariya Kurdistanê) adıyla ilk defa askeri bir yapılanma ilan edildiği söylenmişti. Bu, bir ilkti; askeri bir yapılanmaya gidiliyordu. Eylemin yankılanmasıyla halkın içinde bulunduğu atmosfer değişti. Kurdistan’da böylesi bir bayram havası yaşanmış olacağını düşünmüyorum. Eylemle, yaşanmayan bir bayram havası yaşandı. Halkın coşkusu, morali ve heyecanı bir başkaydı.

‘HALK SEFERBERLİK RUHUYLA KATILIYORDU’

Eğer bugün Rojavayê Kurdistan diye hitap edebiliyorsak ve hakikatine ulaşan bir Rojavayê Kurdistan gerçekliği içerisinde yaşıyorsak bu, 15 Ağustos Atılımı’nın doğurduğu sonuçlardandır. O dönemlerde halk, topyekûn bir seferberlik halindeydi ve ruhuyla katılıyordu. Tarihi yok edilen, çarpıtılan ve sesi bastırılan bir halk gerçekliğine mahkûm olmuştu. Suriye’de Arap milliyetçiliği kök salmıştı. Kürt kültürü de uçurumun kenarındaydı. Kürt halkının içinde bulunduğu acı tablo, ölüm fermanı verilmiş bir insan gibiydi. 15 Ağustos’la ölümün eşiğinde olan bir halk dirildi ve Kürtlerin umut ışığı oldu. Yaşadıkları acılardan arındı, inanç ve güven duygusu güçlendi. O dönemin sloganı ‘Serxwebûn û Azadî’ydi ve bu slogan halkın dilinden düşmezdi” dedi.

‘ATILIMIN ARDINDAN HALK, EVLATLARINI PKK’YE KATIYORDU’

15 Ağustos Atılımı’yla halkın, PKK kadrolarına olan inancının daha da pekiştiğini ve onur kaynakları haline dönüştüğünü belirten Şikakî, “PKK kadrolarından daha büyük insanların olmadığı kanaatine vardılar. Öylesi bir hal almıştı ki halk, canını feda edebilecek düzeye gelmişti. Tüm varını yoğunu hevallere veren bir halk gerçekliği yaşanıyordu. Yokluk içerisinde yaşayan hevaller bir gün olsun maddi yardımdan bahsetmezken, halk çeşitli maddi yardımlar sağlıyordu. 1986-1987 yıllarına geldiğimizde, maddi yardımların yeterli olmadığı kanaatine varan Rojavayê Kurdistan halkı, evlatlarını PKK saflarına katmaya başladı. Bu katılımlar gizli saklı değil, davullu zurnalı büyük bir coşkuyla gerçekleşiyordu” diye ifade etti.

‘EFRÎN’DE COŞKU VE DİRENİŞ VARDI’

1987 yılında Efrîn’de, 15 Ağustos Atılımı’nın yıldönümü kutlamasına katılan Abdullah Şikakî, o günü ise şöyle anlattı: “O dönemler Halep’teydim. 15 Ağustos kutlaması Efrîn’de yapılacaktı. Kutlama için Efrîn’e gittim. O gün, şiddetli bir yağmur yağıyordu; hava koşulları uygun olmamasına rağmen kutlama yapıldı, halk meydanı terk etmedi. Efrîn halkı, kültürüne bağlı bir halktı. Ulusal kıyafetlerini giyerek kutlamaya katılmıştı. Baas rejiminin baskılarına rağmen kutlama yarıda bırakılmadı, sonuna kadar direndik. Kutlamanın ardından saldırı, tutuklama ve gözaltılar oldu fakat, halk özgürlüğün tadına varmıştı ve geri atmaya niyeti yoktu.”

15 Ağustos 1984 Atılımı’nın 41’inci yılının güçlü bir şekilde karşılanması gerektiğine de dikkat çeken Abdullah Şikakî, son olarak şunları söyledi: “Kürt Özgürlük Mücadelesi’ne ve 15 Ağustos Atılımı’na olan bağlılığımız hat safhada olmalıdır. Her bir insan, görev ve sorumluluklarını yerine getirerek elinden geleni yapabilmeli ve zaferde ısrarcı olmalıdır.”