Efrîn yaklaşık 3,5 yıldır Türk devleti ve çetelerinin işgali altında. Şehrin demografisi Efrîn işgal harekatı ve işgalcilerin DAİŞ’i aratmayan uygulamalarıyla değiştirildi. İşgalden önce yüzde 96-98’i Kürt olan şehrin, şu anda kimi kaynaklara göre nüfusunun yüzde 22’si, kimi kaynaklara göre de yüzde 15’i Kürt. Şehirde Türk devletinin planlaması temelinde MİT ve “Milli Ordu”(SMO) çeteleri tarafından sistematik olarak katliam, işkence, fidye, talan, tecavüzler gerçekleştiriliyor.
Suriye Efrîn İnsan Hakları Örgütü'nün verilerine göre Efrîn’de işgal harekatının başından bu yana en az 7 bin 810 kişi kaçırıldı, bunlardan 3 binden fazla kişinin ise akıbeti belli değil. Yaklaşık 50 Efrînli ise Suriye vatandaşı olmalarına rağmen işgalciler tarafından Türkiye'ye götürülerek oradaki cezaevlerinde hapsedildiler. Bazıları Türk mahkemelerinde yargılanarak yüksek cezalara çarptırıldı.
Türk devleti güdümündeki Suriye Muhalif ve Devrimciler Koalisyonu (SMDK) başkan yardımcısı ve ENKS Yönetim Kurulu üyesi Abdülhekim Beşar’ın Türk devletinin Efrîn’deki savaş ve insanlık suçlarına ilişkin iddiaların asılsız olduğu söylemleri ardından Efrîn’de işgalciler tarafından sivillerin kaçırılması yoğunlaştı.
Suriye Efrîn İnsan Hakları örgütünün verilerine göre Temmuz ayında 37, Ağustos ayında 42 kişi olmak üzere son iki ayda 79 kişi kaçırıldı. Bunlardan 5’i kadın, 1’i 14 yaşında bir kız çocuğu. Şu ana kadar kaçırılan kadınlardan sadece birisi serbest bırakıldı. Bununla birlikte Efrîn’de işgalciler tarafından kaçırılarak işkence edilen, paraları alınan sivillerinin bir bölümünün Şehba’dan ENKS ve çeteler tarafından yeniden Efrîn’e götürülenler olduğu öğrenildi.
EFRÎN’DE TC’NİN KÜRT SOYKIRIM VE ŞARK ISLAHAT PLANI DEVREDE
Efrîn İnsan Hakları Derneği sözcüsü İbrahim Şêxo ve Efrînli hukukçu Cebrail Mustafa Efrîn’de demografi değişim planında kaçırmaların rolünü, şehirde son dönemde daha da yoğunlaşan kaçırma ve işkenceleri ve ENKS’nin özel savaşının rolünü ANF’ye değerlendirdi.
Efrîn’in işgal edilmesinden bu yana Türk çeteleri tarafından başta Kürtler olmak üzere şehrin yerlilerinin kaçırıldığına dikkat çeken Cebrail Mustafa bu kaçırmaların esas amacının para yada fidye almak olmadığını söyledi. Cebrail Mustafa işgalcilerin Efrînlileri kaçırmalarının da Kürt soykırımı ve şehrin demografisini değiştirmek için sistematik bir biçimde geliştirildiğini belirterek, "Mustafa Kemal'in Kuzey Kürdistan’da uyguladığı Kürt soykırım politikasını bugün Efrîn’de de sürdürüyorlar.
Efrîn’deki işgal uygulamaları Şark-Islahat planının bir devamıdır. Kuzey Kürdistan’da Cumhuriyet'in ilk yıllarında ve 1980 sonları 1990 başlarında gerçekleştirilen demografik değişimlerin bir devamıdır. Efrîn’in tüm tarihi eserleri yağmalandı, doğası ve tarihi yok ediliyor. Efrîn’de 4 şehitlik yıkıldı, mezarlar açıldı. Tüm bunlar şehrin demografisini değiştirme ve Kürt soykırımı temelinde geliştirilen uygulamalardır" diye konuştu.
DEMOGRAFİ DEĞİŞTİRMEDE 2 ADIM
Cebrail Mustafa, Türk devletinin Efrîn İşgal harekatıyla birlikte şehrin demografisini değiştirme planının ilk ayağını tamamladığını işaret ederek, “Efrîn’e bütün ağır silahlarıyla, 25 binden fazla çete, binlerce asker ve 72 uçakla saldırdılar. 58 günlük direniş ardından 300 bin civarında Efrînli işgal ve katliamlar nedeniyle şehri terk etmek zorunda kaldı. Şehrin işgal edilmesi ardından Kürtler kaçırıldı, katledildi, fidye alındı, kadınlara tecavüz edildi, malları talan edildi ve ediliyor. Elbette bu da Efrîn’deki Kürtleri şehirden çıkmaya zorlamak içindir.
İşgal sonrası da bu uygulamalar nedeniyle birçok Efrînli yerini yurdunu bırakıp göçtü. Şehre İdlib, Dera vb. yerlerden yüzbinlerce yerleşimci getirdiler. Şu ana kadar bu yerleşimciler için briket evlerden oluşan 16’dan fazla kamp yaptılar. Bu da demografi değiştirme planının işgalin gerçekleştirilmesiyle birlikte pratikleştirilen 2. adımı çerçevesinde yapılıyor" dedi.
EFRÎN’DEKİ VAHŞİ İŞGAL UYGULAMALARI ULUSLARARASI RAPORLARLA BELGELENDİ
Cebrail Mustafa Türk devleti işgalin başlangıcından bugüne kadar Efrînlilere karşı bütün insanlık dışı uygulamaları kullandığını belirterek bu uygulamaların belgelenerek uluslararası raporlarla da teşhir edildiğini söyledi. Mustafa, "Uluslararası raporlar, özerk yönetim alanlarındaki insan hakları örgütlerinin raporları gösterdi ki bu uygulamalar insanlığa karşı işlenen suçlar düzeyine ulaşmıştır. BM Suriye Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu’nun raporunda da bunlar yer aldı. Yani Türk devletinin Efrîn’deki insanlık dışı uygulamaları kimsenin kabul edemeyeceği düzeye ulaştı.
Bütün dünyada, bütün devletlerde cezaevi idaresi belli kanunlara bağlıdır. Ama Efrîn’de böyle değil. Efrîn’deki zindanlar birer işkence merkezi ve hiçbir kural yok. Birçok çete grubuna ait zindanlar var. Efrîn Marete’deki ve Ezaz Sico’daki merkezi cezaevi yanı sıra her çete grubunun bulunduğu köylerde oluşturduğu zindanlar var. Köy halkını kaçırıp buralarda işkence ediyorlar” ifadelerini kullandı.
HAKLARI GERİ DÖNDÜRME KOMİTESİ’ BİR ALDATMACADIR
Mustafa, şehirde vahşi uygulamaların hem Suriye’deki, hem uluslararası insan hakları kurumları tarafından belgelenip raporlaştırılması ardından azaltılacağına daha da artırıldığına dikkat çekti. Mustafa Türk devleti ve çetelerinin insan kaçırma ve işkenceyi artırırken kamuoyunu yanıltmak için geliştirdiği bazı politikaları da şöyle anlattı: “Türk devletinin Kürt soykırım ve demografi değişim planına bağlı olarak SMDK ve ENKS kirli bir siyaset yürütüyorlar. Nasir Hariri bu çerçevede Ekim 2020’de Efrîn’e geldi.
İkinci aşama olarak “hakları geri döndürme komitesi” adı altında bir komite kurdular. Bu komitede yer alanlarda Efrînlilerin malına, mülküne, evine el koyan, talan edenlerdir. Bu nedenle insanlar bunlara seslerini çıkaramıyorlar. Bu tamamen kamuoyunu aldatmak için kurulmuş bir komitedir. Son süreçte SMDK yönetimi yine Efrîn’i ziyaret etti ve Süleyman Şah Tugayı çeteleri komutanı Ebu Emşa’ya hediye verdi. Tüm bunlar gösteriyor ki Türk devleti, SMDK ve ENKS hep birlikte Efrîn demografisini değiştirmek için çalışıyorlar."
ENKS ŞEHBA’DAKİ HALKA KARŞI ÖZEL SAVAŞ YÜRÜTÜYOR
Efrîn İnsan Hakları Örgütü sözcüsü İbrahim Şêxo, Temmuz ve Ağustos aylarında işgalciler tarafından sivillerin kaçırılmasının yoğunlaştırıldığına dikkat çekerek bunların bir kısmının işgale rağmen şehirde kalmış olanlar, bir kısmının da Şehba ve Halep’ten yeniden Efrîn’e dönenler olduğunu söyledi.
Şêxo, ENKS’lilerin işgal ve işgalcilerin vahşi uygulamaları nedeniyle Efrîn’den Şehba’ya göç etmiş halkın bir kısmını, Türk devleti politikası temelinde yeniden Efrîn’e çekebilmek için yürüttüğü özel savaşı şöyle anlattı: "ENKS’li bazı kişiler başta kendi akrabaları ve kendilerine yakın kesimleri Efrîn’e davet ediyorlar. Şehba’da zor koşullarda yaşayan halktan akrabalarını, tanıdıklarını arayarak, ‘Babalarınızın dedelerinizin topraklarına geri dönün. Şehba’da kamplarda kalıyorsunuz, dönmezseniz uzun süre Şehba’da kalacaksınız. Geri dönün evlerinizi, zeytinlerini geri alın. Yoksa eviniz ve zeytinleriniz gidecek. Dönerseniz kimse size karışmayacak” diyorlar.
Halkı Şehba’dan Efrîn’e götürebilmek için yaklaşık 25 kişilik bir grup kurmuşlar. Bunlardan bir kısmı Efrîn’de, bir kısmı yurtdışındalar. Bazılarının da Şehba’da olduğunu düşünüyorum. Halkı Şehba’dan işgal altındaki Efrîn’e çekebilmek için propaganda yapıyorlar ve geçişleri örgütlüyorlar. Tabi ENKS bu işi sadece toplantı ve telefonlarla yapmıyor. Bu konuda basınını da kullanıyor. ENKS’ye ait bir site bu ay içerisinde bazı haberler yaptı. Bu haberlerde Özerk yönetim ‘500 aileyi Reqa’ya Suriye-Irak sınırına götürüp yerleştirecek. Siz Efrîn’e dönmez, Reqa’ya giderseniz evleriniz, zeytinleriniz hepsi gidecek’ propagandası yapıldı.”
AMAÇ İŞGALİ AKLAYIP, ÖZERK YÖNETİMİ TASFİYE ETMEK
"Bir yandan işgale rağmen Efrîn’den çıkmamış Kürtlere hatta şehrin yerlisi Araplara işkence ediyorlar, kaçırıyorlar ve paralarını alıyorlar. Diğer yandan Türk devleti, ENKS eliyle bir kısım Kürdü Efrîn’e geri döndürerek, ‘Söylenenler yalan. Bakın halen Efrîn’e geri dönüyorlar. Bizi kabul ediyorlar’ mesajı vermek istiyorlar" diyen Şêxo, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Hemen hemen her gün 150 bin civarı sivilin yaşadığı Şehba’yı bombalıyorlar. Efrînlilerin büyük bölümü zor koşullara rağmen Şehba’da kaldı ve direnişi sürdürdü. Şehba’da özerk yönetimini devam ettirdi. Bu politikaların bir nedeni de Şehba’daki direnişi kırmak ve özerk yönetimi tasfiye etmektir. Çünkü kendilerini uluslararası kamuoyu nezdinde aklayarak Şehba’ya saldırılarını artırmak istiyorlar. Yine bir yandan da Efrîn’i Türkiye’ye bağlama çalışmaları sürüyor. İşgali aklayıp Efrîn’i Liwa İskenderun gibi ilhak etmek istiyorlar."
İbrahim Şêxo bir kısım Efrînlinin SMDK ve ENKS’nin özel savaş propagandasıyla Efrîn’e geri döndürülüp paralarının gasp edildiğini ve yeniden işkence altına alındıklarını vurgulayarak, “Hem yollarda kaçakçılar -ki bunlarda zaten çetelerdir-paralarını alıyor. Sonra Efrîn’e girdiklerinde çeteler tarafından kaçırılıyorlar ve çeteler bazılarını para karşılığı bırakıyor. Bazılarını da bırakmıyorlar. Hem işkence yapıyorlar, hem de paralarını alıyorlar. Son dönemde aldıkları paralarda öyle az para sayılmaz. Bazılarından 6, bazılarından 7 bazılarından 8 bin dolar kadar fidye aldıklarını öğrendik. Şehba’dan halkı kaçak yollardan Efrîn’e götürenler Türk devletine bağlı çeteler. Ağustos başında bazı aileler Şehba’dan Efrîn’e giderken Şerewa’nın işgal altındaki köylerinden Qimar’da tutuklandılar. Buradaki Türk karakoluna götürüldüler. Kaçakçılar Feylaq Şam ve Hamza Tümeni çetelerindendi. Bazılarını para karşılığı bıraktılar. Bazılarını ise bırakmadılar" diye konuştu.
EVLERİNİ GERİ İSTEYENLERİ ÖLDÜRDÜLER
İbrahim Şêxo halka Efrîn’e dönmeleri durumunda evlerini ve zeytinliklerini geri alacaklarının sözünün verildiğini ama bunun da bir aldatmacadan ibaret olduğunu dile getirerek, "Ağustos ayında Şiye’de Süleyman Şax çete grubu ailelerle toplantı yaptı. Şehba’daki aileleri Efrîn’e çağırmalarını, geri gelenlere 2000 dolar karşılığında evlerini geri vereceklerini, gelmeyenlerin evlerinin tamamen gideceğini söylediler. Sözde evleri geri döndürmek için bazı Süleyman Şah (Emşat) çetelerinin ve işgalcilerin kurduğu Şiye yerel meclisinin bazı üyelerinin bulunduğu bir komite kurdular.
Halen Efrîn’de olan birçok Kürdün evine işgalciler tarafından el konulmuş. Kamuoyunu aldatmak için, “hakları geri döndürme komitesi” diye bir oluşum kurdular. Şehba’daki Kürtlere de 'gelin evlerinizi geri alın' diyorlar. Ama halkın talan ettikleri evlerini ve mülklerini de geri vermiyorlar. Mesela Rıdwan Abdurrahman işgale rağmen Efrîn’de kalmıştı. Evine el konulmuştu. Bu komiteye başvuruyor, evini geri de alıyor. Ama geri alır almaz Efrîn’in Mabeta ilçesinin Mezin köyünde Hamza Tugaylarına bağlı çeteler tarafından öldürüldü. İnsanlar Efrîn’i özlüyor. Evleri ve zeytinlikleri gitmesin, topraklarına kavuşabilsinler diye bir kısım insanımız bu propagandayla Efrîn’e geri dönüyor. Ama Efrîn’de Türk devletinin Kürt soykırımı temelinde işkence, zulüm, DAİŞ uygulamaları aralıksız sürdürülüyor. Geri dönen insanlar yeniden bu zulüm altına alınıyor" dedi.