Birol: 14 Mayıs'ta başka bir devrin kararı verilecek

14 Mayıs’ta başka bir devrin açılıp açılmayacağı kararının verileceğini belirten Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Adayı İlknur Birol “Cehennemin kapısını kapatma ihtimalimiz var. Tercihlerimizi kavşağın aydınlık olan kapısından yana kullanalım” dedi.

Kritik seçime günler kala kaybetme korkusundan iktidarın saldırıları artıyor. Koltuklarını bırakmamak için kaos yaratma peşinde olan iktidarın yarattığı cehennemin kapısını kapatma ihtimalinin ellerinde olduğunu vurgulayan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin (Yeşil Sol Parti) İstanbul Milletvekili Adayı İlknur Birol, ANF’ye konuştu.

‘AKP 12 EYLÜL ZİHNİYETİNE DE RAHMET OKUTTU’

1980 faşist darbe yıllarında lise öğrencisiyken sosyalist olan ve emek mücadelesine atılan Birol, o gün bugündür direniyor. Halkevleri Genel Başkanlığı sonrası HDP İstanbul Eşbaşkanı olan Birol, bugün mücadelesini parlamentoya taşımaya hazırlanıyor. Birol, 12 Eylül faşizminin AKP gibi otoriter rejimlerin kapısını açan ilk halka olduğunu vurguladı. Gelinen noktada AKP’nin 12 Eylül zihniyetine de rahmet okuttuğunu kaydeden Birol, “12 Eylül generallerinin ve işkencecilerinin bile bağlı oldukları kurallar vardı. Ama AKP’nin yargısının, polisinin, iktisadi gücünün eliyle oluşturulmuş rejim tam bir kuralsızlık rejimi. Kendilerini hiçbir kurala bağlı hissetmiyorlar. Tek amaçları, savaş ve sömürü siyasetine dayandırdıkları iktidarlarını kalıcı kılmak” dedi.

‘BU SEÇİM TOPLUMUN KARAR AŞAMASI’

14 Mayıs seçimlerinin bu açıdan bir dönüm noktası olduğunu belirten Birol, bunun bir devrin kapanıp başka bir devrin açılıp açılmayacağına karar verileceği bir seçim olacağını söyledi. Birol, “Bu seçim, Cumhurbaşkanlığı seçiminden öte 21 yıllık AKP iktidarının politikalarından boğulan, sıkılan, savaştan yorulan, yoksulluktan bıkan bir toplumun karar aşamasıdır. Burada toplum, birlikte daha adil ve huzurlu bir düzende mi yaşayacağının yoksa karanlığın, kutuplaştırmanın çatışmaya dönüştüreceği daha karanlık günlere mi gideceğinin kararını verecek” diye konuştu.

‘DİPTE BİR DEĞİŞİM ARZUSU VAR’

Otoriter AKP-MHP rejiminin toplumun kendisine biat etmesi için sürekli bir korku pompalamaya çalıştığını vurgulayan Birol, bu nedenle sürekli bilinçli bir şekilde kendisinden olmayı “hain”, “terörist” diye damgalayarak hedef gösterdiğini kaydetti. Bütün otoriter rejimler tarafından kullanılan bu düşmanlaştırma yönteminin bu defa işe yaramayacağını vurgulayan Birol, dipte bir fokurdama, bir homurdanma, bir bıkkınlık ve artık bir değişim arzusu olduğunun altını çizdi.

‘KARŞIMIZDA BİR TALİBAN İTTİFAKI VAR’

Toplumda, “Ne olursa olsun ama böyle gitmesin” noktasına geldiğini ifade eden Birol, “Bizlerin görevi de nasıl olacağına dair gelecek vaat eden, daha aydınlık günleri bir umut haline getiren sözlerimiz ve eylemimizle buna biçim vermektir. Bu seçim o açıdan hiçbir seçime benzemiyor. Bir yol ayrımındayız. Evet, her şeyin sonu değil ama cehennemin kapısını kapatma ihtimalimiz var” dedi.

“Karşımızda bir Taliban ittifakı var” diyen Birol, “Onların toplum hayalinde kadının, gencin, işçinin, emekçinin, Kürdün, Alevinin, farklı kimliklerin ve inançların yeri yok. Ama bu topraklarda işçinin de, emekçinin de, Kürdün de, Alevinin de, gencin de, kadının da yeri var. Şimdi bizim direnişimiz bu gerçeği bir kere daha haykırmaktır ve demokratik bir toplumu kurmak üzere seferber olmaktır. Bunun kapısını açacak en önemli şeylerden biri de 14 Mayıs seçimidir” diye konuştu.

‘BU HERHANGİ BİR SEÇİM DEĞİL’

Bugün verilen kavganın sandığa indirgenemeyeceğini vurgulayan Birol, 14 Mayıs’ın sadece bu yolun başlangıcı olduğunu belirtti. Birol, şunları kaydetti: “Biz bir yolu açıp, sonra o yola devam etme kararında olan toplumsal güçleri temsil ediyoruz. İçinden geçtiğimiz süreç tarihte kolay kolay rastlanmayacak çakışmaların aynı anda birbirinin üstüne bindiği, o yüzden sandığın kıymetli hale geldiği bir süreç. Herhangi bir seçim değil. Ama mesele seçimden de ibaret değil. Karşımızda fukaradan alıp zengine vermeyi dini kullanarak meşrulaştıran ırkçı, faşist, tekçi bir rejim var. Amaçları farklılıkların ve kendilerinden olmayanın nefes alamayacağı iyileştirilmiş bir Taliban rejimi kurgulamak.

‘HİÇBİR DEVLET KURUMUNA GÜVEN YOKSA İŞ HALKA DÜŞER’

Bu tehditlerin, bu tedirgin edici söylemlerin, bu en üstten parmak sallamaların panzehiri, örgütlü olmaktır, birlikte hareket etmektir. Hiçbir devlet kurumuna güven olmayan bir yerde iş halka düşer. Halk kendi hakkına, hukukuna sahip çıkacak ve hiçbir haksızlığı kabul etmeyecek. İradesinin doğru yansımasını sağlayacak olan kanalları koruyacak, güvenceye alacak ve birlikte güven duymadığı kurumlar dahil olmak üzere, yurttaşlığın da yeniden inşa olacağı yeni bir dönemin kapısını açacağız. Sorumsuz, kendi işini havale eden, bir lidere tapınma derecesinde bağlılık göstererek kurtuluş arayan bireyden, haklarının bilincine varmış, toplumun bir parçası olduğunu, toplumla var olduğunu ve kendisinin de hakları, ödevleri, sorumlulukları olduğunu bilen, demokrasiyi ve hakları korumakla yükümlü olduğu bilincine dayanan yeni bir yurttaşlığı da aynı zamanda inşa etmek zorundayız. Cumhuriyetin yüzüncü yılında, ikinci yüzyılı kendimize bir şans olarak görelim, cumhuriyeti demokrasi ve demokratik toplumla buluşturalım. 14 Mayıs’ta tercihlerimizi kavşağın aydınlık olan kapısından yana kullanalım.”