Öztürk: Oyumuzu Kürt düşmanlarının gitmesi için kullanıyoruz

DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Kürt düşmanlarının dijital medyadaki manipülasyonlarının seçimin ikinci turuna yönelik olduğunu vurgulayarak, “Halkımız bir şahsa oy vermediğini, Kürt düşmanlarının gitmesi için oy vereceğini bilerek sandığa gitmeli” dedi.

DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Kürt düşmanlarının dijital medya üzerinden yaptıkları spekülasyon ve manipülasyonların seçimin ikinci turuna yönelik olduğunu vurgulayarak, “Halkımız, bir şahsa oy vermediğini, Kürt düşmanlarının gitmesi için oy vereceğini bilerek sandığa gitmeli” dedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, 14 Mayıs seçim sonuçlarını değerlendirerek, ikinci tur seçimlerinde de seçmenlerin neden Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeleri gerektiğini anlattı.

Parti olarak kolay şartlar altında seçimlere gitmediklerini hatırlatan Öztürk, uzun bir süredir siyasetçilerine, basına ve diğer kurumlarına yönelik gözaltı ve tutuklamaların gerçekleştirildiğini belirtti. Partilerine yönelik kapatma davası ile belediyelerine atanan kayyumların da bir bütün olarak saldırıların bir parçası olduğuna işaret eden Öztürk, 4 bine yakın arkadaşlarının cezaevinde tutuldukları bir ortamda seçimlere gittiklerini söyledi.

HALKIMIZ BASKILARA KARŞI TAVRINI KOYDU

Partilerinin normal şartlar altında seçimlere gitmediğinin altını çizen Öztürk, şöyle devam etti: “Tüm bu saldırılara rağmen yine halkımız kararlı bir şekilde ittifaklarıyla birlikte demokrasiden, özgürlükten yana olduğunu beyan etmiş oldu. Bütün bu imkansızlara, baskılara ve hatta yasaklanmaya çalışılan mitinglere rağmen halkımız her zaman bizimle oldu. Bütün bunlara karşı halkımız tavrını açık bir şekilde ortaya koydu ve ‘Biz birlikte yaşamı savunuyoruz’ diyerek, Türkiye halklarına da bu anlamda net bir mesaj verdi. Demokrasi ve özgürlük talebini yükselttiler. Tabii ki seçim sonuçları açısından bizim de vereceğimiz öz eleştiriler vardır. Eksiklerimiz de vardır. Bu da zamanı gelince tabii ki halkımızla birlikte, mevcut toplumsal örgütlenme mekanizmalarıyla değerlendireceğiz. Eksikleri ortaya koyacağız.”

HÜDA PAR VE KDP’NİN MANİPÜLASYONLARI

14 Mayıs seçimlerinin sonrasında da partilerine yönelik gözaltıların devam ettiğine dikkat çeken Öztürk, “Bildiğiniz üzere yine dün operasyonlarla güne uyandık. Yine dijital medya üzerinden spekülasyon ve manipülasyonlar yapılıyor. Manipülasyonlar HÜDA PAR ve KDP anlayışı tarafından yapılıyor. Tüm bunlara rağmen Kurdistan’da birçok yerde Erdoğan karşıtlığına yüzde 70’lerin üzerinde oy oranının çıktığını görüyoruz. Bu da toplumsal örgütlülüğün bir kanıtıdır. Bu toplumsal örgütleme içerisinde de her bir bireyimizin bu spekülasyon ve manipülasyonların niçin yapıldığını çok iyi görmesi gerekir. Kime hizmet ettiğini çok iyi görmesi gerekiyor. Biz hiçbir zaman eleştiri ve öz eleştiriden kaçmadık. Sonuçlar daha iyi olabilirdi elbette. Bunlar da elbette eksikliklerimiz vardır. Biz bunları kendi dinamiklerimizle değerlendiriyoruz. Yalnız bu spekülasyon ve manipülasyonlara alan açmamamız gerekiyor” diye konuştu.

KİMLER ERDOĞAN FAŞİZMİNİ SAVUNUYOR?

Bugün Kürt siyasi hareketi üzerinden devam ettirilen algı operasyonlarına da değinen Öztürk, şu değerlendirmelerde bulundu: “Tüm bu algı operasyonlarının hepsi ikinci tura yöneliktir. Hem Yeşil Sol Parti hem HDP hem de ittifak bileşenlerimizle biz Türkiye halklarına özgür bir yaşamın bir seçeneğinin mümkün olduğunu göstermiş olduk. Yani sadece Kurdistan boyutunda bile baktığımızda 8 yıldır yapılmadık zulmün kalmadığını görebiliriz. Yapılmadık baskı kalmadı. Buna baskı ve zulme karşı Erdoğan karşısında çıkan oy oranlarına baktığımızda, aslında bir sisteme, bir anlayışa bir cevaptır. Sokak ortasında bırakılan cenazelerimize karşı bir cevaptır. Yine katledilen çocuklara, kadınlara Kurdistan coğrafyası ve Türkiye tamamında büyük bir cevap verilmiş oldu. Bu, Yeşil Sol Parti’nin kurmuş olduğu ittifaklar sayesinde oldu. Bugün bizim ittifakımızı eleştirenler, Erdoğan diktatörlüğünü ve faşizmini savunuyorlar. Hepsi Erdoğan'a teslim olmuşlar. Bunun karşısında teslim olmayanlar, direnenler de var.”

28 MAYIS’TA SANDIKLARA GİDİLMELİ

Türkiye'de onurlu bir barışı, demokrasi ve özgürlüğü talep ettiklerini vurgulayan Öztürk, “Birlikte eşit bir yaşamı istiyoruz. O yüzden de faşizme karşı farklı kesimlerden bileşenlerin bir araya geldiği böyle bir ittifak gelişti. Bu ittifaklarımızı kötü niyetli eleştirenleri doğru bulmuyoruz. Bu manipülasyon ve spekülasyonlara gelmeyelim. Bu konularda en son konuşacak olan HÜDA PAR’dır, Erdoğan'dır. Bu yüzden de halkımız, bugün Türkiye'de umut olan Yeşil Sol Parti ve ittifaklarımızla özgürlüğe doğru kararlı bir şekilde yürümeye devam etsin. Halkımız, 28’inde sandık başına giderken de Kürt halkına, demokrasiye ve özgürlüğe düşman olanları unutmasın. Barış umuduna düşman anlayışlarla seçime gidiyoruz. Cevabımızın da bu anlamda güçlü olması gerekiyor. Şimdi biz bir anlayışa karşı mücadele veriyoruz. Kurduğumuz ittifaklar demokrasi güçleriyle de Türkiye ve Kurdistan cephesinde bir sisteme karşı mücadele veren partileriz, örgütleriz” şeklinde konuştu.

BİR ŞAHSA OY VERMİYORUZ

Öztürk, demokrasinin bu ülkede ayaklar altına alındığını, adalet ve hukukun hiçe sayıldığını söyleyerek, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Kürt halkı, sandıkların başına giderek aslında büyük bir cevap verdi. Bütün muhalif kesimlere de Türkiye'de yaşayan halklara da bir nevi cevap oldu. Kürtler bu ülkede yüzyıllardır ekonomik sorun yaşıyor. Demokrasi sorunu yaşıyorlar. Adalet ve hukuk namına hiçbir şey görmüyorlar. Ama üstüne üslük biz diyoruz ki bu politikalar yanlış politikalardır. Katletme, tutuklama, sürgünler artık olmasın. Bunlar hepimize zarar veriyor. Kurdistan’da süren savaştan sadece sermayedarlar rant sağladılar. Halklar ise kan ve gözyaşından başka bir şey görmediler. Bizde üçüncü yol ile demokrasinin, özgürlüğün ve hukukun yolunu açmaya çalışıyoruz. O yüzden de bizler bir şahsa veriyor değiliz. Biz yüz yıldır Kürt'e kan kusturan, son 8 yıldır da yakıp yıkan bir anlayışın gitmesi için oy veriyoruz.”