5 Temmuz 2019’da Hasankeyf ve Dicle için mücadele eden kurum ve aktivistlerin üst koordinasyonu olarak kurulan Hasankeyf Koordinasyonu, tehlike altındaki Hasankeyf ve Dicle Vadisi için yeni bir çağrı yaptı.
Mezopotamya sazlıkların kurumaması için geç olmadığını belirten Koordinasyon, Dicle Vadisi ve Hasankayf’ten yükselen çığlığa ses olmaya çağırdı.
Açıklamada şunlar ifade edildi:
“En az 12 bin yıllık tarihi olan antik kent Hasankeyf ve Dicle Vadisi, ekonomik ömrü 50 yıl olacak bir baraj için yok edilmek isteniyor. Romalı bir şairin De te fabula narratur! (Anlatılan Senin Hikayendir!) dizesini ödünç alıp “Yok Edilmek İstenen Senin Hikâyendir” diyoruz. Bütün dünya halklarının ayak izlerinin olduğu bir alan yok edilmek isteniyor. Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nden yükselen çığlık her geçen gün büyüyor” denildi.
İlk insan izlerinin 300 bin yıl önce görüldüğü, ilk yerleşimin ise 12 bin yıl önce gerçekleştiği ve bir açık hava müzesi olan antik ilçe Hasankeyf, Anadolu ve Yukarı Mezopotamya’da Ortaçağ’a ait bütünlüğünü koruyabilen tek kenttir. En az 24 medeniyete ev sahipliği yapan Hasankeyf, Mezopotamya’da insanlığın yerleşik hayata geçişinin en belirgin örneğidir.
Tarihini bilmediğimiz, bilemeyeceğimiz Dicle Nehri binlerce milyonlarca yıldır yaşayan bir varlık olarak etrafında bir yaşam kurmuş ve bu yaşamı sürdürüyor/du!.. Şu an Dicle Vadisi ve etrafında kurulan çok boyutlu yaşam Dicle’nin sularıyla boğulmak üzere. Ilısu Barajı ve HES’i 2019 Temmuz ayında su tutmaya başladı. 12 bin yıllık tarihe sahip olan Hasankeyf, sadece 20sinde arkeolojik kazısı kısmen yapılmış 289 höyük, 199 köy ve Hasankeyf ilçe merkezi, en az 100 endemik tür ve soyu tükenme tehlike listesinde bulunan canlı, sular altında bırakılmak isteniyor. Bizler Hasankeyf ve Dicle Vadisi mücadelesini yürütenler olarak hâlâ ne kaybedeceğimizi bile bilmiyoruz.
Günümüze kadar keşfedilen 550 kültürel ve tarihi varlık ve 5500 insan yapımı mağara bulunduran Hasankeyf, 2016 yılında Europa Nostra’nın “En Tehlikede Olan 7 Kültür Mirası” listesine girdi. Hasankeyf 1978 yılında Arkeolojik sit alanı ilan edilmesine rağmen, korunması ve sonraki nesillere bırakılması için gerekli hiçbir çalışma resmi yetkili kurumlar tarafından yapılmamıştır. Eski Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Adolf Hoffman’a göre, 1986 yılından beri kazıların yapılmasına rağmen Hasankeyf’te kazılması gereken yerlerin en fazla %10’unda çalışma yapılmıştır.
Milyonlarca canlıya ev sahipliği yapan Dicle Vadisi'nin yok olmaması için geç değil. Dicle Vadisi'nde yaşanan tahribatlar sınırlıdır , kurtarabileceğimiz daha çok değer ve miras var. Henüz az tahrip olmuş ve sadece 136 kilometresi Dicle Nehri olan 400 kilometrelik bir akarsu ekosistemi için, nesli daha yok edilmemiş onlarca tür için geç değil. 200 yerleşim yerinin sular altında kalmaması, 80 bin insanın toprağı ve evinin elinden alınmaması, yoksulluğa itilmemesi için geç değil. Mezopotamya sazlıkların kurumaması için geç değil.
Hasankeyf ve Dicle’nin çığlığına ses katacak, güç verecek herkese Hasankeyf ve Dicle Vadisi adına, doğa adına, çevre adına teşekkürlerimizi şimdiden iletmek isteriz. Dicle Vadisi’ni ve en az 12 bin yıllık tarihe sahip Hasankeyf kentini kurtarabiliriz.
Bizler herkesi Dicle Vadisi’nde yükselen çığlığa gecikmeden bugün ses olmaya davet ediyoruz.”