Jakob Riemer (Şiyar Gabar) 9 Temmuz 2018’de Çarçella’da Türk ordusunun hava saldırısında, Michael Panser (Bager Nujiyan) 14 Aralık 2018’de Medya Savunma Alanları’na yönelik bombardımanda, Konstantin Gedig (Andok Cotkar) ise 16 Ekim 219’da Serêkaniye’de hastaneye yapılan hava saldırısında şehit düşmüşlerdi.
Her üç ismin ortak özelliği Almanya’dan Kürt özgürlük mücadelesine katılmalardı. Şiyar Gabar, Bager Nujiyan ve Andok Cotkar’ın aileleri daha önceki yıllarda Kürdistan’da şehit düşen diğer Alman devrimcilerin aileleriyle birlikte geçtiğimiz Ekim ayında Başbakan Angela Merkel’e hitaben ortak bir mektup kaleme aldı.
Katharina Riemer, Hans-Ulrich Panser, Ute Ruß ve Thomas Gedig’in imzasıyla gönderilen mektupta aileler çocuklarının gönüllü olarak Kürdistan’a gittikleri, orada insanlığın ortak değerleri için özgürlük ve demokrasi mücadelesinde hayatlarını kaybettiğini belirterek, Türk devletiyle işbirliğinin son bulmasını istemişlerdi. Türk devletiyle silah ticaretinin derhal durdurulmasını da talep eden ailelerin bu mektubuna üzerinden yaklaşık 3 ay geçmesine rağmen Alman başbakanı Merkel henüz bir yanıt vermiş değil.
‘ÇOCUKLARIMIZLA GURUR DUYUYORUZ’
Şiyar Gabar, Bager Nujiyan ve Andok Cotkar’ın aileleri söz konusu mektubu neden yazma ihtiyacı duyduklarını ve Kürt halkının özgürlük mücadelesine nasıl baktıklarını ANF’ye anlattı. Sorularımıza ortak yanıt veren her üç ismin aileleri çocuklarının özgür iradeleriyle Kürt halkının mücadelesine katılma kararı aldıklarına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Tıpkı bütün çocuklar gibi bizim çocuklarımız da yetişkin insanlar haline geldiklerinde bir karar verdi. Her anne-baba çocukların seçtiği yoldan dolayı gurur duymalı. Bizim çocuklarımız Kürt halkına yapılan haksızlıkların son bulması için verilen mücadeleye katılmayı tercih etti ve bizler de onların bu kararından dolayı gurur duyuyoruz.”
‘ALMANYA’NIN SUÇ ORTAKLIĞINA SESSİZ KALMAK İSTEMİYORUZ’
Başbakan Merkel’in dünyada güçlü olan liderlerin başında geldiğine dikkat çeken aileler neden böyle bir mektubu kaleme aldıklarını devamla şöyle anlattılar:
“Bizler sayın şansölye Dr. Angela Merkel’in gücünü kullanarak Kürdistan’da gerçekleşen haksızlıkların son bulmasını umuyoruz. Onun bizimle empati kuracağını, bizleri anlayacağını düşündük. Türk devleti pervasızca Kürdistan’a yönelik işgal siyasetini sürdürüyor, maalesef bu suça ülkemiz de ortak oluyor, bu suç ortaklığının bitmesi sadece yetmiyor, Almanya gücünü kullanarak Kürt halkı için birçok şeyler yapabilir.”
Başbakan Merkel’in henüz mektuplarına olumlu veya olumsuz hiçbir yanıt vermediğini belirten aileleler bu konuda ise şu bilgileri aktardılar: “Başbakan bize sadece mektubun kendisine ulaştığına dair onay belgesi gönderdi. Ayrıca e-postamıza şu ana kadar parlementerler cephesinden sadece Hür Demokratlar Partisi (FDP)’den federal milletvekili Dr. Marco Buschmann bize bir yanıt gönderdi. Kendisi Türkiye ve Almanya’nın tarihte hiç olmadığı kadar kötü bir ilişki dönemi geçirdiğini ve ciddi şekilde Türk devletinin uyarılması gerektiğini ifade etti.”
Merkel’e yazdıkları mektubun ardından yaygın Alman medyasından birçok kuruluşun kendileriyle temasa geçerek görüştüğünü hatırlatan aileler devamla şu değerlendirmeyi yaptılar: “Büyük bir gazete bizimle mektubumuz yayınlandıktan sonra iletişime geçti, ancak daha sonra konuyu gündemlerine almamaya karar verdi. Fakat bu asla bizi girdiğimiz yoldan alı koymayacaktır. Bizler tabii ki kısa bir süre içinde sonuçlar almayı beklemiyoruz. Fakat çocuklarımız yarım bıraktığı mücadeleye sahip çıkmaya devam edeceğiz ve Kürt halkının mücadelesi için kamouyu oluşturulması için elimizden geleni yapacağız. Mücadele zaman ve sabır demek, şehit aileleri olarak bu enerjiye sahip olduğumuz düşünüyoruz.”