Katliamların tanıkları Basel’de buluştu

Mereş, Roboskî ve 19 Aralık’ta katledilenler İsviçren’in Basel kentinde düzenlenen panelde anıldı.

Basel Demokratik Kürt Toplum Merkezi lokalinde yapılan panele yazar Aziz Tunç, Mereş Katliamı tanığı ve Mereş Demokratik Dernekler Federasyonu (MARDEF)  İsviçre Yönetim Kurulu Üyesi Fidan Yıldırım, HDP eski milletvekili Ferhat Encü ve Cezaevi ölüm orucu direnişçisi Hüseyin Bozay konuşmacı olarak katıldı. Moderatörlüğünü Mine Nazari’nin üstlendiği panel, katliamlarda yaşamını yitirenlerin anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.

FİDAN YILDIRIM: YAŞADIKLARIMI İLK DEFA ANLATIYORUM

Panel’de ilkin 19 Aralık 1978'de başlayan Mereş Katliamı’nın tanığı Fidan Yıldırım söz aldı. O günleri konuşmanın kolay olmadığını ifade ederek başlayan Fidan Yıldırım, “O dönemde ben daha çocuktum. Evimizi kırmızı çarpı ile işaretlemişlerdi. Çocuk aklımızla bunun ne anlama geldiğini bilmiyorduk. Sabah okula gittim. Okulda bize saldırdılar. Kafam kırıldı. Eve geldim. Babam evdeydi. Komşular da bize geldi. Sonra olaylar başladı. Bizi bir arabaya koyup adliyeye getirdiler, korumaya aldılar ama adliyenin hemen karşısında büyükannem ve dayılarımın oturduğu 10 daireli bir apartman vardı; gözümüzün önünde o binayı ateşe verdiler. Annem ve babam sinir krizi geçiriyordu. O dönem İçişleri Bakanı adliyede idi. Babam onun bulunduğu odaya girdi. Biz çocuklar daha ne olduğunun farkına varmamıştık. Sonra babam bir cemse asker ile gidip dayımı ve anneannemi kurtardı. Anneannem yatalaktı. Dayıma, “sen çocukları kurtar, benim bir ayağım çukurda” diyor. Dayım ve bir asker onu çıkarırken düşüyor ve kaburgaları kırılıyor. Dayımlar evde çıkarken karşı binada dayımlara ateş ediliyor. O kurşun askere denk geliyor ama asıl hedef dayımdı” diye dile getirdi.

Kürt Alevi toplumunun insan sevgisiyle yetiştirildiğini ifade eden Fidan Yıldırım, “Komşularımızın bizi öldüreceği aklımıza gelmezdi. Ancak bizi öldürenler komşularımız oldu. Babam varlıklı biriydi. Dükkanının önünde bir seyyar satıcı vardı. Herkes babama onu kovmasını söylüyordu ama babam, yazıktır, evine ekmek götürsün diyerek hep kolluyordu. O seyyar satıcı bizim dükkanımızı ateşe vermişti.”

Seyyar satıcının babasının dükkanındaki malzemeleri çaldıktan sonra ateşe verdiğini yıllar sonra babasına itiraf ettiğini ve pişmanlığını dile getirdiğini anlatan Fidan Yıldırım, “Seyyar satıcı babamın yanına gelmiş. ‘Senin eşyaların dükkanla yanmadı, onları ben aldım. Şu an çok zenginim ama vicdanen rahat değilim, beni affet’ demiş. Babam onu evinden kovmuş. ‘Ben sana hakkımı helal etmiyorum’ demiş. İşte Maraş gerçekliği budur “ diye konuştu.

Aziz Tunç ise Mereş Katliamı’nın tesadüf değil, bizzat devlet eliyle gerçekleştirildiğini belirterek, devrimcilerin örgütlü olmadığı mahallelerde daha korkunç bir katliam uygulandığına dikkat çekti.

F tipi hücre sistemine ve tecrit uygulamasına karşı açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri başlatan tutsaklara yönelik “Hayata Dönüş” adıyla 19 Aralık 2000’de 30 tutsağın katledildiği Cezaevi katliamını ise dönemin tanığı Hüseyin Bozay anlattı. Bozay “Devleti yönetenler, tutuklayıp cezaevine attığı devrimcileri yok edeceğini düşünüyordu. Ancak devrimcilerin direnişi karşısında bu planı tutmadı. Devrimcileri dayanışması karşısında yenildi ve karşı hamle olarak daha önce Eskişehir’de yürürlüğe koyduğu hücre sistemini genişleterek F Tipi cezaevi inşaa etti. Buna karşı açlık grevi ve ölüm orucu eylemi başlatan tutsaklara 19 Aralık günü saldırı yapıldı. Çok gaddarca bir saldırıydı. Onlarca devrimci katledildi” dedi.

ENCÜ: ÇIKIŞ YOLU DİRENİŞTİR

Ferhat Encü ise tarihte yaşanan katliamların tek failinin tekçi devlet anlayışı olduğunu vurguladı. Koçgirî’den Şêx Saîd’e, Dersim’den Zîlan’a Ağrı’ya, Maraş, Çorum ve Sivas’taki Alevi katliamlarının müsebbibi bu tekçi zihniyettir” diyen Encü, 19 Aralık aynı zamanda Teybet Ananın katledildiği gün. Onun cenazesi 7 gün sokakta kaldı. Ailesinin neler yaşadığının yakın tanığıyım” diye konuştu.

Roboskî’de uçaklarla katleden devletin özyönetim direnişleri sırasında insanları bodrumlarda diri diri yaktığına dikkat çeken Encü, “Bu katliamları yapanlar halen yargılanmadı. Bu davanın Ankara’nın dehlizlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz, diyen Recep Tayyip Erdoğan, şimdi de cezasızlık politikası ile Kürtleri yok sayıyor. Burada çıkışın yolu halkımızla direnecek koşulları yaratmaktır” dedi. 

ARALIK AYI KATLİAMLARI PROTESTO EDİLDİ

İsviçre'nin Basel kentinde Mereş’te, hapishanelerde ve Roboskî’de katledilenler anıldı.

Young Struggle'in (Mücadeleci Gençler) çağrısıyla Greifengasse meydanında bir araya gelen gençler, bir dakikalık saygı duruşu sonrası Almanca ve Türkçe konuşmalar yaptı. “Aralık Ayı Katliamlarını Unutmayacağız, faşizmden hesap soracağız' denildi.

Avrupa Ezilen Göçmen İşçiler Konfederasyonu'nun (Aveg-Kon) Aralık ayı katliamlarına ilişkin açıklamasının okunmasından sonra eylem sonlandırıldı.