Maraş’ın faili devlettir

Almanya’nın başkenti Berlin’de Maraş Katliamı (19-26 Aralık 1978), Roboski (Uludere) katliamı (28 Aralık), Cezaevlerinin durumu ve Rojava’ya yönelik saldırıları ele alan bir panel düzenlendi.

Maraş Demokratik Dernekler Federasyonu (MARDEF) ve Demokratik Alevi Federasyonu’nun (FEDA) organize ettiği panel Berlin Demokratik Kürt Toplum merkezinde gerçekleşti. FEDA Eşbaşkanı Huri Kabayel’in katıldığı panelde çok sayıda Alevi yerini aldı. Saat 14:00’te başlayan panel dönemin Maraş Katliamı davasının avukatı İbrahim Sinemillioğlu, gazeteci Elif Sonzamancı, siyasetçi Sibel Yiğitalp ve siyasetçi Sadık Almakça’nın katılımı ile gerçekleşti.


Pir Ali Koçak’ın ‘’Delil Uyandırma Gulbangı‘’ ile başlayan etkinlik Maraş’ta, Cezaevlerinde yaşanan katliamda yaşamını yitirenler için uyandırıldı. Akabinde Maraş’ta katledilen Can’lar için hazırlanan sinevizyon izlenimi gerçekleşti.

‘’DEVLET SIRRI’’ DENİLEREK CEZASIZLIK

Av. İbrahim Sinemillioğlu’nun online katıldığı etkinlikte, Maraş Katliamının avukatlığını yaptığı dönem de yaşadıkları zorluklara değinerek, devletin katliam politikalarından bahsetti. Sinemillioğlu, “Davada 33 mahkumun idam cezası aldığı, bunlardan 29 kişinin kesinleştiğini yalnız hiçbir mahkumun cezası gerçekleşmeden ‘’Devlet Sırrı’ olarak kayıtlara geçti. Osmanlı dönemi ve Cumhuriyet dönemi boyunca Alevilere ve Kürtlere yönelik yapılan katliamların tümü devlet eliyle yapıldı. Şex Bedreddin, Koçgiri, Zilan, Roboski katliamların tamamı devlet eliyle gerçekleştirildi ve cezasızlık politikaları devam etti” dedi.

Katliamlar ve cezasızlık politikalarının sonucu zorunlu gözlerin yaşandığını belirten Av. İbrahim Sinemillioğlu, devletin bu göçler sonrası Alevi köylerini Sunnileştirme politikalarının devam ettiğini belirtti.

KÜRT KİMLİĞİ VE ALEVİLİKTEN DOLAYI ETNİK TEMİZLİK YAPILDI

Panelistlerden Elif Sonzamancı ise şunları söyledi: ‘Maraş Katliamı, Cumhuriyet tarihinde yaşanan katliamlardan sadece biri olduğunu ve bu katliamın diğer birçok katliamlar gibi devlet eliyle gerçekleştiğine dair belge, bilgi bulunuyor. Kullanılan şiddet yöntemleri, bölgedeki Kürt kimliği ve Alevi inancından kaynaklı etnik temizlik yapıldı.

Türk- İslam sentezini savunan devletin, Alevilerin yaşadığı coğrafyalarda katledilen Alevi inancına mensup kişileri bilinçli bir şekilde Sünni ritüellerle Cuma Namazı çıkışına denk getirmesi de örneklerden biridir. Maraş Katliamı sırasında yaşanan vahşeti anlatarak, 14 yaşınd ki Ali Tıraş önce katlediliyor, kolları kesiliyor yetmiyor kaynar kazana atıp kaynatıyorlar. Cennet Çimen, 80 yaşındaki nine ve gözleri pek görmüyor. Cennet nineyi bulan görgü tanıkları görmeyen gözleri oyulmuş, başını tuvalet çukuruna koyarak at arabasının kasasını üzerine yığıyorlar.

MARAŞ KATLİAMI SANIĞI ÖDÜLLENDİRİLDİ

Maraş’ta akla ve hayale sığmayan şiddet yöntemleri uygulandı. Ellerine ne geçtiyse ilkel yöntemler uygulayarak, yağma, talan, cinsel taciz yani vahşet yaşandı. Bu katliamlar ’’Devlet Sırrı‘’ olarak kayıtlara geçti. 30 yıl aradan sonra direnişler sonrası Maraş Katliamının anmasını gerçekleştirmek isteyen halka tekrardan aynı zihniyet yasaklar getirerek anma yasaklandı. Maraş Katliamı sanıklarından Ökkeş Şendilli, milletvekili seçilerek İnsan Hakları Araştırma komisyonunda yer alıyor. Bir katliam ile anılan isim devlet eliyle ödüllendirilerek bu katliamlar hala devam ediyor. Coğrafyamız her zaman özel savaş politikalarına maruz kalmış topraklar olduğu gibi bizlerde kendi topraklarımıza sahip çıkmalıyız.’’

CEZAEVLERİ ÜLKENİN AYNASIDIR

Siyasetçi Sadık Almakça ise  “Türkiye tarihinde Aralık ayı her zaman katliamlar ayı olarak görülmüştür. Türkiye tarihinde temiz bir ay hatta temiz bir gün yoktur” diyerek cezaevlerinde yaşanan katliamlar ve cezaevlerinde uygulanan vahşete dikkat çekti.

Cezaevleri bir ülkenin aynasıdır sözlerini ekleyen Sadık Almakça, “Cezaevlerinde uygulanan politikalar insan haklarına uygun olmayan, demokrasi işlemiyorsa, işkence varsa o ülkenin demokratik bir ülke olmadığı gibi faşizan bir yönetim ile yönetilen bir ülke olduğunu söyleyebiliriz.

Türkiye cezaevlerinde yaşanan insanlık dışı ve emsalsizdir. Vietnam’da bulunan Saygon zindanında yaşanan olayları anlatan bir arkadaşımız Amed zindanında kaldıktan sonra Saygon zindanında yaşananlar Amed zindanlarında yaşananlar yanında bir hiçtir. Cezaevlerinde uygulanan politikalara karşı direnen Mehmet Hayri Durmuş, Mazlum Doğan arkadaşlar da cezaevlerinde şahadet mertebesine ulaştı. Değişik tarihlerde yüzlerce kişi Türkiye cezaevlerinde katledildi. Yani sistematik bir şekilde işkence, insanlık dışı uygulamalar uygulanmaya devam etmektedir.

‘’F TİPİ ‘’ İLE SİSTEMATİK İŞKENCE DERİNLEŞTİRİLDİ

2000’li yıllarda Almanya’dan alınan’ ’F Tipi ‘’ cezaevleri inşa edilerek sistematik işkenceyi derinleştirildi. F tipi cezaevleri inşa edilmesindeki amaç siyasi tutsaklardır. Siyasi tutsaklar için yapılan cezaevleri devletin yönelimlerine karşı direnişlerini kırmak için yapılan sistemdir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı adasında bulunan tecrit sistemi yani sistematik işkence sistemi de bu politikaların bir ürünüdür. Bu nedenle mücadelemiz her zaman sürecektir” dedi.

ACIMIZI YAŞIYOR VE ÇOĞALIYORUZ

Siyasetçi Sibel Yiğitalp da şunları söyledi: “Maraş, Roboski, 19 Aralık Katliamları günü kolektif bir kıyımın günü olarak yaşıyoruz. Acımızı yaşıyor ve çoğalıyoruz. 2011 tarihinde F16 uçaklar ile 34 insanın hayatına mal olan Roboski Katliamı yaşandı. Bu katliamda 19 çocuğun katledildiği sadece bir kişi sağ kurtuldu. Bir kişinin hayatta kalmasıyla katliamı her yönüyle açığa çıkardı. Roboski’de tarım ve hayvancılık yasak olduğunu da belirtmekte fayda var.

Devletin katliam politikası hala devam ediyor. Kimliği, dili, kültürü ve inancını yok sayan yapay ulus devlet sistemini oluşturarak kendilerine göre bir toplum oluşturmak istiyorlar. Bu sisteme karşı çıkanı da ‘’Terörist ‘’ ilan ediyorlar. Ulus devlet kendini yaşatmasının yegane koşulu terörü yaşatmasıdır. Sürekli kendine düşman üretmek zorunda olan bir zihniyet tabi bu düşman algısı da diline, kültürüne, inancına sahip çıkan halklar olarak görülüyor. Bu nedenle bu kadar saldırıya maruz kalıyoruz.

ROJAVA VE GÜNEYE SALDIRILAR BU ZİHNİYETİN ÜRÜNÜDÜR

Güney Kürdistan’a, Rojava’ya yönelik saldırılar da bu zihniyetin ürünüdür. Daiş barbar zihniyetine karşı mücadele yürüten halklara saldırılar da bu eksendedir. ‘’ dedi. Maraş katliamında yer alanların nasıl ki milletvekili olduğu, hayata dönüş operasyonu adı altında cezaevlerinde katliamların yapıldığı ve bu şekilde değişik metotlar uygulayarak Kürt Halkının emeğini, kazanımını baskılamaya çalışıyor.”

Soner Soyer deyişleriyle katıldığı etkinlik Pir Ali Koçak’ın Delili Sırlaması ile son buldu.