Fransız senatör: Esas sorun Türkiye gibi ülkelerden gelen ‘imamlar’

Fransız senatör Nathalie Goulet, Türkiye, Cezayir ve Fas gibi ülkelerden gelen imamların sorun oluşturduğunu belirtti.

Fransa’da son günlerde hükümetin ülkedeki camiler ve bu camilerin finansmanına ilişkin başlattığı tartışmalar devam ediyor. Konuya ilişkin daha önce bir rapor hazırlayan muhalefetten senatör Nathalie Goulet ise, yurt dışından yapılan finansmanların yanı sıra Türkiye, Cezayir ve Fas gibi ülkelerden gönderilen imamlar konusuna ağırlık verilmesi görüşünde.

Dün Fransa Müslümanlar Konseyi (CFCM) Başkanı Anwar Kbibech ile görüşen İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, Aralık ayından bu yana radikal İslamcı faaliyetlerin merkezi haline gelen 20 kadar cami ve mescitin kapatıldığını söylemişti. Cazeneuve, sayıları 2 bin 500 civarında olan cami ve mescitlerin 80 kadarının boşaltıldığını belirtmişti.

CFCM Başkanı Anwar Kbebich ise, ‘cihatçı argümantasyonları’ çürütmek amacıyla çalışmalarını hızlandıracaklarını ve Mayıs ayında oluşturdukları ‘teolojik konsey’ adlı bir birimin Eylül ayından itibaren Fransa’daki tüm imamların vaazlerinde uymayı taahhüt edecekleri bir şart hazırlamayı planladıklarını da belirtmişti.

DIŞARIDAN YAPILAN FİNANSMANI YASAKLAMAK ‘ÇÖZÜM’ DEĞİL

Sosyalist Parti (PS)’li Başbakan Manuel Valls’ın son günlerde sıkça dile getirdiği ‘yabancı ülkelerin Fransa’daki camilere maddi yardımda bulunmasına’ yönelik bir geçici yasak fikri de tartışılıyor. Ancak konuya ilişkin daha önce bir rapor hazırlayan Bağımsız Demokratlar Birliği (UDI) üyesi senatör Nathalie Goulet, dış destekli finansmanın yanı sıra Türkiye, Fas ve Cezayir gibi ülkelerden gönderilen imamlar konusuna dikkat çekiyor.

Le Monde gazetesine konuşan Nathalie Goulet, Fransa’da bilinenin aksine Suudi Arabistan’ın sadece çok küçük oranda cami ve dini ibadethaneleri finanse ettiğini söyledi. Suudi Arabistan’ın finanse edeceği yerleri ‘çok dikkatlice seçtiğini’ savunan Goulet, Suudilerin var olan ‘kötü imajlarını’ daha da kötüleşmemesini istediklerini belirtti.

Nathalie Goulet, en büyük dış desteğin ise okullar, cami binalarının bakımı, imamların eğitimi ve bizzat imamların gönderilmesi yöntemiyle Fas, Cezayir ve Türkiye gibi ülkelerden geldiğine dikkat çekti.

BİRÇOK TEMEL KONUDA EĞİTİMLERİ YOK

Bu ülkelerden gelen imamların birçoğunun Fransa’da üzerinde önemle durulan konularda eğitim almadığını kaydeden Goulet, esas sorunun finansmandan çok dışarıdan eğitilerek gönderilen imamlar olduğunu savundu.

Fransa’daki 2 bin 500 İslami kurumdan 301’inin başka ülkelerin gönderdiği imamlarca yönetildiğini kaydeden Goulet, Türkiye’den gönderilen imamları örnek verdi. Goulet, şöyle devam etti: “Örneğin Türkiye’den gönderilen imamların birçoğu ‘imam’ olarak değil de ‘sosyal danışman’ statüsünde geliyor. Birçoğu zar zor Fransızca konuşuyor, hayatlarında belki tek bir Ermeniyle bile tanışmamışlar ve Fransa’nın Ermeni Soykırımı’nı tanıdığını dahi bilmiyorlar. İmamların çoğu Yahudi Soykırımı, homofobi (eşcinsel düşmanlığı) veya idam cezasına ilişkin bir eğitim almamışlar. Bu imamlar, aslında çok önemli olan bu şeyleri bilmiyorlar, ama (Fransa’daki) toplumları içerisinde çok önemli bir rol oynuyorlar.”

MÜSLÜMAN OKULLARININ FİNANSMANI İÇİN İSLAM DİNİ VAKFI ÖNERİSİ

UDI’li senatör, ülkedeki Müslümanların dini eğitim hakkının sağlanması ve kendi okullarında kontrollü bir eğitime sahip olabilmeleri için ise yeni finansman yöntemleri geliştirilmesini istedi. 2005 yılında kurulan İslam Dini Eserleri Vakfı’nın canlandırılmasını isteyen Nathalie Goulet, bu kurumun devlet organlarından temsilcilerce de denetlenebileceğini kaydetti.

Goulet, vakfa bağış yapacak bireylerin vergi indiriminden yararlanabileceğini söylerken, Almanya’da kiliseler için var olan maaşlardan küçük bir miktar kesilmesi fikrine ise karşı olduklarını belirtti.

Dini ve etnik verilerin tutulmadığı Fransa’da Müslümanların sayısı 4 ila 7 milyon arasında tahmin edilirken, 2 bin 500 civarında cami de faaliyet gösteriyor. Fransız istihbaratı, bu camilerin en az 120 kadarının dışlayıcı ve hatta katliamlara destek veren söylemlerin merkezi haline geldiğini savunuyor.

Fransa’da 7 ocak 2015’deki Charlie Hebdo saldırısının ardından 13 Kasım’da 130’u aşkın kişinin katledildiği Paris ve Saint-Denis’deki DAİŞ katliamı yaşanmıştı. 14 Temmuz’da ise Nice sahil şeridindeki kutlamalara kamyonla saldıran bir kişi 84 kişiyi katletmişti. 26 Temmuz’da da Saint-Etienne-du-Rouvray’da bir kiliseye saldıran iki DAİŞ çetesi, 86 yaşındaki kilise rahibini katlettikten sonra polis tarafından öldürülmüştü.