200 yıldır bedavadan yaşıyorlar

Hiçbir numarası olmadığı halde, sadece jeo stratejik ve jeo politik konumuna dayanarak ayakta kalan tek devlet, hem de tam 200 yıldır, üstelik her oyuna başvurarak kendisini yaşatıyor...

Boğazdaki hasta adam, tüm insanlığın başına bela olduğu halde sunni yol ve yöntemlerle yaşatılması için ilginç bir yarış var.

Osmanlı tam 200 yıl önce miadını doldurduğu halde zoraki bir şekilde yaşatıldı ya da bir şekilde kendisini yaşatmasını bildi.

1800’lerin başında artık son demlerini yaşayan Osmanlı büyük bir mucizeyle ayakta kalabildi. Mucizenin sırrı, hem kullanılmaya yatkınlığı hem de kullandırtmaya açıklığıydı. Bunun en temel nedeni, Osmanlı'nın jeo stratejik ve jeo politik konumuydu.

İNGİLTERE HASTAYI İSTİYORDU

İngiltere, Ortadoğu’ya yeni açılmış, özelde Hindistan hattının kendisi için açık olmasını istiyordu. Bunun olabilmesi için çok zayıf bir Osmanlı'nın varlığı gerekiyordu. Ölen bir Osmanlı İngilizlerin planlarını alt üst edebilirdi. “Allah korusun” çöken bir Osmanlının yerine kontrol edilemeyecek bir güç beliriverirse Hindistan yolu tehlikeye girebilirdi. Bunun için hasta, komada; ancak ölmeyecek kadar yaşaması gerekli bir Osmanlı'ya evet dedi.

RUSLARIN ALTERNATİF KAYGISI

Ruslar, 1800’lerin başında yeni bir güç olarak Avrupa ve Asya’da belirivermişti. Giderek kuzeyden Osmanlı'nın işgal ettiği topraklara göz koyarak, güneye doğru inmekteydi. Osmanlı'nın yıkılmasını istese de yerini hangi gücü alacağı kaygısı taşıyordu. Yıkılması yerine hasta, yatalak bir Osmanlı daha fazla işine yarıyordu. Nitekim sürekli şamar oğlanına dönen bir Osmanlı'yı, yüzyıl boyunca Ruslar hep görmek istedi.

Benzer durumlar Fransız ve İtalyanlar için de geçerliydi. Böylece Boğaz'daki hasta, kendisine rağmen yaşayabildi.

1900'LERDE AYNI HAL

1900’lerde aynı durumu yine görüyoruz. Osmanlı, her yerden toprak kaybı yaşıyor. Ayakta kalabilmek için bir İngilizci, bir Almancı, bir Fransızcı derken, herkesle yatıp kalkıyor. Toprak kaybı devam ediyor, bir yumrukla düşecek halde. Osmanlı, yeniden jeo stratejik ve jeo politik nedenlerden dolayı ayakta tutuluyor.

İttihat-i Terakki tayfası yanlış ata oynarken Birinci Paylaşım Savaşı'ndan kaybediyor. Sonra bayrağı devralan Kemalistlerin imdadına Musul-Kerkük hattındaki petrol, Hızır gibi yetişiyor.

KÜRTLERİN KATLİNE ONAY

On kez tarumar edilecek olan Osmanlı'nın artıklarının ellerinden petrolleri almak için dünyada eşine ender rastlanılacak numaralarla Kemalistler ayakta tutuldu. Petrol yatakları ellerinden alındıktan sonra ise Kürtleri katletmelerine onay verilerek, yüz yıl sürecek olan bir savaşın esiri haline getirildiler.

BUGÜN YİNE AYAKTA TUTULUYOR

2000’lerin ilk çeyreğine dayanmış bulunuyoruz. TC devleti her anlamda çökmüş. Ekonomik ve ruhsal olarak çökmüş, devletler hukukunu ayaklar altına almış, çetelerle yatıp kalkmaktan bir beis görmediği gibi, günlük olarak faşizm üreterek herkese tehlike oluşturduğu halde, yine ayakta tutuluyor.

Tam 200 yıldır bir şekilde hasta ve yatalak olduğu halde, fırsatı bulur bulmaz, çomağını her değere sokan bir Osmanlı ve onun torunları ayak oyunlarına rağmen yaşatılıyor.

KISKAÇ CİDDİ GÖRÜNÜYOR

Şimdi yeniden fena sıkışmış. ABD kıskacı bu kez ciddi görünüyor. Bu kıskacı kırmak için ilk elden 200 yıl önce Osmanlı'ya sunni hava pompalayarak ayakta tutanların yanına koşarak, ABD’yi dengeleme çabasına girişiyor. 200 yıl önce Osmanlı'yı ayakta tutan temel güç İngiltere idi. Şimdi yine İngiltere’dir. 200 yıl önce Osmanlı'yı ayakta tutan başka bir güç ise Fransa’ydı. Şimdi yine Fransa’nın yanında. Güya kendisine nefes boruları açacak. Şimdi yine Almanya’nın kucağında. 1920’lerin başında ise Osmanlının torunları olan Kemalistleri en çok destekleyen Ruslar, şimdikilerin de destekçileri.

YAŞATILMASI SUÇTUR

Hiçbir numarası olmadığı halde, sadece jeo stratejik ve jeo politik konumuna dayanarak ayakta kalan tek devlet, hem de tam 200 yıldır, üstelik her oyuna başvurarak. İnsanlığın başına bela olmuş, insanlığı faşizmle tanıştırmış ve milyonlarca insanın ölümüne neden olmuş bir rejimin yaşama hakkı yokken, yaşatılması kendi başına bir suçtur. Hem de insanlık suçu. Bu suçu işleyen tüm güçler, bir gün adalet divanın önünde hesaplarını verecek.

ÇETELEŞEN DEVLET

Ortadoğu’da kan gövdeyi götürüyorsa ve onca çabaya rağmen kanın akmasının önüne geçilemiyorsa bunun en başlıca sorumlularından bir tanesi Erdoğan’ın çeteleşen TC devletidir. Milyonlarca insan yerlerinden oluyorsa bunun sorumlusu yine Erdoğan’ın faşist TC devletidir. Sadece ve sadece ayakta kalabilmek için Ortadoğu’yu kan gölüne boğanların, gerçek manada yaşama hakları yoktur, olmamalıdır. Tam 200 yıldır halkların sırtlarında birer parazit gibi yaşayanlara artık yaşama hakkı tanınmamalı.