2018 1 Mayıs kararlaşmasını sahiplenmek

Erdoğan-Bahçeli faşizminin asıl amacının ne olduğu anlatılarak, sandıklara sahip çıkılarak, yapılacak olan her türlü hileye karşı önlemler alınarak çok rahat bir şekilde boşa çıkarılabilir.

Türkiye ve Kürdistan kentlerinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, emeğin günü olan 1 Mayıs’ı meydanlara çıkarak karşıladı. Erdoğan ve Bahçeli faşizminin ağır baskı ve terörünün kol gezdiği bir ortamda; işçilerin, emekçilerin meydanlara çıkarak günlerini büyük bir coşku ve heyecanla karşılamış olmaları bu anlamda onlara verilen bir cevap olmuştur.

Böylece işçi ve emekçiler Erdoğan-Bahçeli faşizmini bir kez daha tarihi derslerini vermişlerdir. Baskıya, korkuya, yasaklama ve engellemelere boyun eğmeyeceklerini göstermişler ve gür sesleriyle; “Dün vardık”, “bugün varız”, “yarında var olmaya devam edeceğiz” demişlerdir.

Türkiye ve Kürdistan’ın içerisinde bulunduğu sömürgeci- faşist diktatörlük koşullarında, işçi ve emekçilerin büyük bedeller ödemeyi de göze alarak bu şekilde meydanlara çıkmış olması, vermiş olduğu mesajlar itibarıyla oldukça önemli olmuştur. Çünkü; işçi ve emekçiler marşlarındada dile getirdikleri gibi; ne “dil” ne de “din farkı” bilmeden, “sanki bir anadan doğmuş” gibi; el ele, birlikte meydanları doldurmuşlardır. Faşizmin; “milliyetçilik” ve “dincilik” kisvesi altında farklı kimlik, kültür ve inançtan toplulukları/halkları birbirlerine katlettirmek istemelerine müsade etmeyeceklerini göstermişlerdir. Böylece, işçi ve emekçilerinin tarihine kara bir leke olarak geçecek olan, sınıfdaşlarının kanına ellerini bulaştırmayacaklarını ve buna da hiçbir kimsenin gücünün yetmeyeceğini çok açık ve net bir şekilde ortaya koymuşlardır.

Dikkat edilirse egemen, sömürücü güçler, daha fazla sömürü kaynaklarına ulaşabilmek için, hep başka halkların ülkelerindeki zenginlik kaynaklarına göz dikmişler ve buraları kendilerinin yeni sömürü ve egemenlik alanı haline getirmeye çalışmışlardır. Bunu gerçekleştirmek için de, halkları birbirlerine düşman etmeyi bir yol ve yöntem olarak kullanmışlardır. Bugün Türkiye’de Erdoğan-Bahçeli faşizmi de aynı yolu denemektedir. Rojava Kürdistan’ına; Efrîn’e yönelik gerçekleştirdiği işgal ve yine Başûrê Kürdistan’da devam ettirdiği saldırılarının asıl nedenini de bu gerçeklik oluşturmaktadır. Türkiye halkını/toplumunu başta Kürtler olmak üzere diğer halklara düşman haline getirmek istemesinin nedeni de bundan başka bir şey değildir. Eğer bunu başarırlarsa sadece Kürdistan coğrafyasında değil, diğer ülkelere karşı aynı şekilde saldırılarda bulunmaktan da geri kalmayacaktır. Daha şimdiden de bunun hazırlıkları içerisindedir.

İşte böylesi bir süreçte gerçekleşen 1 Mayıs, sömürgeci işgalci TC devletine ve onun temsil ettiği egemen iktidar güçlerine, işçi ve emekçilerinin verdikleri bir cevap anlamına gelmiştir. TC devletinin 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirileceğini açıkladığı “Erken Genel” ve “Cumhurbaşkanlığı” seçimlerinin ön günlerinde işçi ve emekçilerin bunu gerçekleştirmiş olmaları da verilen bu cevabın önemini de bir kat daha fazla arttırmış bulunmaktadır.

Erdoğan-Bahçeli faşizmi bunun ne kadar farkına varacak ya da dikkate alacak, bu bir tartışma konusudur. Fakat şöyle bir gerçeklik daha vardır. O da, 24 Haziran 2018’de yapılacak olan erken genel seçimleri, başta Kürdistan halkı olmak üzere, TC devletinin komşu olan diğer ülke halklarına karşı gerçekleştireceği saldırıların bir dayanağı ve zemini haline getirmek isteyeceği gerçekliğidir. Eğer erken genel seçimlerde istediği sonucu elde ederse, bunu Türkiye toplumun kendilerine yapmayı düşündükleri/planladıkları bu saldırılara “verdiği bir onay” olarak görecek ve seçim sonuçlarını da bunun ilanı olarak kabul edecek ve harekete geçeceklerdir.

Bu anlamda Türkiye ve Kürdistan coğrafyasın da işçi ve emekçilerin 24 Haziran 2018 seçimlerinin ön günleri içerisinde, karşıladıkları 1 Mayıs’ta verdikleri mesaj çok daha fazla bir önem kazanmış olmaktadır. Bu önemin asıl nedenini de  Türkiyeli ve Kürdistanlı işçi ve emekçilerin “Birlik”, “Mücadele” ve “Dayanışma” günlerini karşılarlarken, aynı zaman geleceklerini de egemen sömürücü güçlerin ellerine teslim etmeyeceklerini ilan etmiş olmaları oluşturmaktadır.

Denilebilir ki, bu yönleri ile 2018 yılının 1 Mayıs’ı, önceki yılların 1 Mayıs'larının temsil ettiği değerlere de bağlı kalarak, onu güncel olan görev ve sorumluluklarla da buluşturmuştur. Onun içindir ki, Türkiyeli ve Kürdistanlı işçiler, emekçiler 2018 yılının 1 Mayıs’ı ile yeni bir mücadele döneminin de sahibi haline gelmişlerdir. Bu sorumluklarının başında da Erdoğan- Bahçeli faşizminin 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşecek olan seçimlere oynatmak istedikleri o uğursuz rolü oynatmamak gelmektedir.

24 Haziran seçimlerine ise sayılı günler kalmıştır. Kuşkusuz seçimleri normal tarihinden bir buçuk yıl öncesine alan Erdoğan-Bahçeli faşizmi kendi geleceği için böylesine hayati bir önem arz eden seçimleri kazanmak için her türlü hileye, yol ve yönteme başvuracaktır. 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleşen Genel Seçim sonuçlarının açıklanması ile birlikte yaşananlarda bunun böyle olacağını göstermektedir.

7 Haziran Genel Seçimleri’nin sonuçları açıklanır- açıklanmaz Devlet Bahçeli “seçim sonuçlarının” kendileri için “yok hükmünde” olduğunu açıklamıştı. Ardından da R.T. Erdoğan, Bahçeli’nin yapmış olduğu bu açıklamanın gereğini yaparak 1 Kasım 2015 tarihinde seçimin yenileneceğini ilan etmişti. Bununla da sınırlı kalmamış, 7 Haziran’ın hemen ertesinde Kürdistan halkına karşı soykırım saldırılarını başlatmıştı. Tüm bunlarda 7 Haziran öncesinde uygulamaya konan “Çöktürme Planı"nın bir parçası olarak gerçekleştirilmişti.

24 Haziran 2018 tarihinde yapılacağı açıklanan erken seçimlerinin de bu şekilde 7 Haziran 2015 tarihi öncesinde olduğu gibi böyle bir ön hazırlığa dayandırıldığı açıktır. Onun içindir ki, Türkiyeli ve Kürdistanlı işçi ve emekçiler 1 Mayıs 2018’de meydanlara çıkararak sahiplendikleri/üstlendikleri görev ve sorumluluğun bir gereği olarak oynanmak istenen böyle bir oyunu boşa çıkarma görevinin de sahibi haline gelmişlerdir.

24 Haziran erken seçimlerine sayılı günler kaldı. Bu azımsanacak bir zaman da değildir. Gerektiği gibi yüklenilir ve çalışılırsa, Erdoğan-Bahçeli faşizminin oynamak istediği bu kirli oyun, demokrasi mücadelesinin bir gereği de olarak 24 Haziran seçimlerine daha güçlü hazırlanarak, geniş halk kesimlerine ulaşıp, Erdoğan-Bahçeli faşizminin asıl amacının ne olduğu anlatılarak, sandıklara sahip çıkılarak, yapılacak olan her türlü hileye karşı önlemler alınarak çok rahat bir şekilde boşa çıkarılabilir. Türkiye ve Kürdistanlı sosyalist, devrimci, demokratik özgürlükçü güçler, işçiler ve emekçiler 2018 yılının 1 Mayıs’ında meydanlarda bunu başaracak güçte olduklarını da kanıtlamışlardır. 

Şimdi, 2018 yılının 1 Mayıs kararlığına sahip çıkmanın, yarının çok geç olacağının bilinci ve kararlılığı ile tüm bu görev ve sorumlukları yerine getirmenin tam zamanıdır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika