24 Haziran Aleviler için seçimden daha fazla bir şeydir-MAKALE

24 Haziran seçimlerinde Erdoğan-Bahçeli faşizmi beklediği sonuçları alırsa, bunun olumsuz sonuçlarını en derinden hissedecek iki kesim Kürtler ve Aleviler olacak...

Tekçi soykırımcı politika karşısında oyun bozucu temel örgütlü güç olarak kabul edildikleri için, Kürtler zaten düşman görülüyorlar. Aleviler ise hem inançsal açıdan hem de yaşam kültürleri nedeniyle tekçi ulus-devletin faşist toplum projesine uymadıkları için, baskı ve sindirme politikalarıyla asimile edilip faşist sisteme dahil edilmek isteniyorlar. Bu da olmazsa, sessizleştirilmeleri hedefleniyor. Alevilerin inançlarının gereklerini karşılayacak siyasi bilinçlerinin zayıflığı ve toplum olarak örgütlülüklerinin güçlü olmaması, kendilerini daha da tehlikeli bir konuma sokuyor. Bu da bu seçimi Aleviler için adeta kader seçimi yapıyor. Dolayısıyla Aleviler bu seçimde sadece bir siyasi tercihte bulunmayacaklar. Kapıya dayanmış tehlikenin büyüklüğü karşısında, yaşadıkları düşünsel dağınıklığı ve örgütsüzlüğü aşıp aşamayacaklarını da göstermiş olacaklar. Aleviler 24 Haziran’da tercihlerini demokratik bir Türkiye’den yana yaparlarsa, üzerlerindeki tehdidi tümden bertaraf etmeseler bile, bu doğrultuda ciddi bir yol alacaklar. Duruşları ve oylarıyla Anadolu ve Mezopotamya topraklarındaki tüm inançlar ve halklar arasında kurulacak kardeşliğin demokratik temelde inşasına ciddi bir katkı sunacaklar. Dolayısıyla bu gerçeği bilerek davranmaya ihtiyaçları var.

Bu seçimde oluşturulan ittifaklar, Alevilerin laiklik adı altındaki cumhuriyet politikalarının içyüzünü görmeleri için, şimdiye kadarki tüm seçimler ve süreçlerden daha fazla elverişli bir ortam yaratmıştır. Cumhuriyet laiklikle aslında Alevileri inkar etmiş ve mağdur olmalarına yol açmıştır. Devletin laiklik adı altında cemaatler eliyle dini kontrolüne alan bir siyaset izlediği ve zamanı geldiğinde bugünkü AKP iktidarında görüldüğü gibi devleti bu cemaatlere teslim etmekte bir mahzur görmediği açığa çıkmıştır. Ayrıca Kemalist sistemi sosyal demokrat, halkçı, laik ve bilimsel gibi kavramlarla özellikle Alevilere propaganda edenlerin hep yalan söyledikleri söze yer bırakmayacak kadar netleşmiştir. Kemalizm’in faşist doğuran, sosyalistler, yurtseverler ve demokratları düşman gören ve katleden bir ideoloji olduğu ancak bu kadar deşifre olabilir. Türk milliyetçiliğinin Hitler ırkçılığından daha büyük ahlaki problemler taşıdığı ve ondan daha gaddar ve zalim olduğu bu seçim sürecinde bir kez daha açığa çıkmıştır. Bu anlamda Alevilerin siyasi anlayışlarında devrimci bir yenilenmeye yol açabilecek bu son seçimle irtibatlı gelişmeler, 25 Haziran’da Alevilerin seçimden de öteye kazanımlar elde etmelerine yol açabilir. Alevilerin kazanımları Türkiye'nin demokratik kazanımı olacaktır. Bu kazanımları elde etmeleri için, Alevilerin özellikle AKP'yi iktidara taşıyan Kemalist laiklerin kendilerine yönelik politikalarını görmeleri şarttır.

Devletin kapılarını Erdoğan ve AKP faşizmine açan sosyal demokratlar ve yurtseverlerden bu faşist güruha itimat edenlerin onlarca yıldır Alevileri ve demokratları aldattığı açıklık kazanmıştır. CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi ittifakıyla Kemalist sitemin gerçekten laik ve demokrat olmadığı, tersine inançları ve halk kimliklerini inkar eden tekçi faşist toplumla yol almak istediği artık netleşmiştir.

Bilindiği gibi 4 Mayıs 2007 tarihinde Dolmabahçe Sarayında, Erdoğan ve dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasında, ikisinin ölünceye kadar gizli kalmasını kararlaştırdıkları bir protokol yapılmıştı. Daha öncesinde de CHP’nin o zamanki başı Baykal ile Erdoğan arasında gerçekleşen gizli ve açık görüşmelerle Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önü açılmıştı. CHP ve ordunun Erdoğan ve AKP’nin yaptıklarına arka çıkmalarındaki temel koşulun bu güruhun faşizmi geliştirmesi olduğunu unutmamak gerekir.

Alevilerin, sadece Sivas katliamında rolü olan Karamollaoğlu ile ittifak yapmasından yola çıkarak CHP’yi değerlendirmeleri eksiklik olacaktır. Böyle düşünebileceklerini fark etmiş olacak ki, CHP altan alta “Erdoğan’ı iktidardan düşürmek için en sonuç alıcı yol buydu” diyerek Alevileri aldatmak istemektedir. Bu, ölümü gösterip sıtmaya razı etme oyunudur. Aleviler inanç ve kültürlerinin özüne göre siyasi tutum alır ve yaşananları ahlaki ilkelerine göre değerlendirirlerse, doğru ve yeterli tutum almış olacaklardır.

CHP’nin giderek Erdoğan ve AKP muhalifliğini değişik bir üslup ve yöntemle yapmasının nedeni, Ergenekon’un MHP ve Vatan Partisi kliğiyle birleşmesinden ileri gelmektedir. Dikkat edilirse, Kılıçdaroğlu hep Erdoğan ve AKP için koltuk değneği oldu. Erdoğan Bahçeli’ye yaslanmaya başlayınca, bunlar da kullandıkları dili ve yöntemleri değiştirme arayışına girdiler.

CHP’nin HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına destek vermesi ve Yenikapı mitingine katılması, AKP’nin faşist saldırganlığının bu düzeye varmasında belirleyici olmuştur. AKP'nin ikinci genel merkezi gibi çalışan Anayasa Mahkemesine ikide bir yasaların iptali için başvurarak, Türkiye’nin normal bir devlet olduğu izlenimi yaratma gayreti bile, tek başına CHP’nin faşizmi besleyen bir yapı ve anlayışla yönetildiğini göstermek için yeterlidir. CHP’nin faşistleri besleyen ve sisteme dönüştüren politikalarında, bu parti içindeki Alevilerle sol ve demokrat eğilimlere sahip kişilerin büyük sorumlulukları vardır. Aynı biçimde taban olarak da Aleviler yaşanan bu gelişmelerdeki paylarını görerek 24 Haziran’da oylarıyla tavırlarını net olarak ortaya koyabilmelidir.  

Bu seçimde Aleviler iki açıdan özeleştiri yaparlarsa, Türkiye’deki demokrasi mücadelesine ciddi bir katkı sunmuş olacaklar: Birincisi, Batı Anadolu ve Toroslardaki bazı Türkmen Alevilerin MHP’ye oy verecek kadar inançları ve itikatlarına ters bir siyasi eğilim içinde olduklarını görmeleri ve bundan çıkma kararlılığını göstermeleridir. Her kesim ve topluluk gibi, Alevilerin de siyasi tutum ve taraftarlıkları kendi inançlarına göre olmak zorundadır. Bu sorgulamayla en başta CHP’ye karşı tavır alınmalıdır. İkinci özeleştiri noktası, CHP çizgisinin laiklik adı altında kendilerini hep kandırdığını, CHP laikliğinin sahte bir laiklik olduğunu, Alevilerin bugün varlıklarını ve kimliklerini tartışır duruma getirenin CHP’nin temsil ettiği Kemalizm olduğunu görerek saflarını belirlemektir.