‘İktidarın başlattığı cadı avını İBB tamamladı’

Türk İçişleri Bakanı Soylu’nun hedef göstermesi üzerine İBB tarafından Kod 42 ile işten çıkarılan ve bu hukuksuzluğa karşı direnişe başlayan emekçiler, “İktidarın başlattığı cadı avını İBB yönetimi tamamladı” dedi.

“Her şey güzel olacak” sloganıyla başlayan serüven tam bir “cadı avı”na dönüştü. Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “İBB’de çalışan 557 terörist var” çıkışından kendine pay çıkaran İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) yönetimi, aralarında KHK zulmüyle ihraç edilmiş barış imzacısı akademisyenlerin de yer aldığı yaklaşık 42 çalışanı iş kanununun en acımasız kodlarından biri olan Kod 42 ile işten attı. “İş Güvenlik Soruşturması” adı altında yapılan bu cadı avında, işten atılmaların gerekçeleri ise iktidarın KHK’lerdeki mantığını aratmadı. İstanbul Maratonu’nda Ali İsmail Korkmaz Vakfı tarafından düzenlenen koşuda boy boy basına fotoğraf verenlerin, işten atmalar için öne sürdükleri gerekçeler arasında Ali İsmail Korkmaz’ı anmaya katılmayı, barış imzacısı olmayı, hatta üniversite yıllarında Halepçe Katliamı'nı protesto etmekten açılan davayı göstermesi, bu kadar da ikiyüzlülük olmaz dedirtti.

Bu hukuksuz ve pervasız uygulamaya karşı İBB karşısındaki Saraçhane Parkı’nda süresiz oturma eylemi başlatan işten atılan 42 çalışandan 8’inin direnişi kararlılıkla sürüyor. Yerel seçimlerde birçoğu bizzat İmamoğlu’na oy vermiş olan işten atılan çalışanlar, ANF’ye konuştu.

‘CADI AVI SOYLU’NUN ÇIKIŞINDAN SONRA BAŞLADI’

"Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı barış bildirisine imza attığı için KHK ile kamudan ihraç edilen akademisyen Fatma Gül Eryıldız Şenvardar, yaklaşık 15 ay önce şehir planlaması dalında doktora yapan biri olarak İBB’nin Planlama Müdürlüğü’nde işe başladığını anlattı. Cadı avının  Süleyman Soylu’nun çıkışından sonra başladığını belirten Fatma Gül Şenvardar, “Barış Akademisyeni arkadaşım Veysi Altıntaş’ın Yeni Akit tarafından fişlenip hedef gösterildikten sonra, hakkında ‘güvenlik soruşturması’na gerekçe gösterilerek işten atıldı. O gün yöneticiler bize, ‘Veysi gazetelere manşet oldu ama sizi atmayacağız’ deseler de ben bizi atacaklarını hemen anladım” dedi.

ÖNCE DAYANIŞMA DEDİLER, SONRA KOD 42 İLE DAMGALADILAR

İşe başlarken SGK dökümünde KHK ile ihraç edildiği yazmasına rağmen Kod 42 ile işten çıkartılmasına gerekçe olarak KHK ile ihraç edilmesinin gösterildiğine işaret eden Fatma Gül Şanvardar, “İşe girerken KHK’li olduğumu söylemediğimi iddia ettiler. Oysa yöneticiler bunu gayet iyi biliyordu hatta, ‘Hem mesleki niteliklerin uygun, hem de seninle dayanışma yapmak istiyoruz’ dediler. Kaldı ki SGK dökümümü teslim ediyorum, nasıl bilmeyecekler? Üstelik beni ve diğer çalışan arkadaşlarımı Kod 42 ile damgalayarak bunu yaptılar. Benin zaten dijital damgam var kamudan ihraç olmaya dair, bu da ikinci damgam oldu” diye konuştu.

‘İMAMOĞLU KENDİ BEKASI İÇİN BAŞKALARINI YEM ETTİ’

Resmen sivil ölüme mahkûm edildiklerini vurgulayan Fatma Gül Şenvardar, İmamoğlu’nun kendi bekası için başkalarını yem ettiğini kaydetti. Bunun aynı zamanda diğer çalışanlara da bir gözdağı niteliği taşıdığını hatırlatan Fatma Gül Şenvardar, “Personele emekten, barıştan, demokrasiden yana mücadele etme, sessizce otur, eğer devlet seni fişlerse beni seni atarım mesajını veriyor. Demek ki biz Kanal İstanbul’a karşı gelseydik bu nedenle de İBB bizi işten atacaktı” dedi.

Bu süreçte ikna odaları işletilerek istifaya zorlandıklarına dikkat çeken Fatma Gül Şenvardar, şunları kaydetti: “1 aydır kimseye anlatma, sesini çıkarma, 1 yıl bekle gibi bir süreç işletildi. Düşünün, bunlar kendilerini muhalif olarak adlandırıyorlar ama muhalif olanları sessiz sedasız işten atmaktan hiç de çekinmiyorlar. Demek ki göstermelik olarak o ilkeleri savunuyorlar. Kanunen bizi işten atmak mecburiyeti yoktu, bu tamamen İBB’nin siyasi tercihi, bunu da İmamoğlu zaten defalarca dile getirdi. Bunu kabul etmeyeceğiz ve hakkımı sonuna kadar arayacağım. Benim gibi işten çıkarılan 42 çalışanın daha olduğu söyleniyor, ki bunu yöneticiler de söyledi. Biz de işten atılanlara ulaşıp burada eylemlerimize devam edeceğiz.”

ALİ İSMAİL KORKMAZ ANMASINA KATILDIĞI İÇİN İBB’DEN ATILDI

İBB’nin Sosyal Hizmetleri’ndeki Göç Birimi’nde çalışan Ayça Çelik Altan, Gezi direnişi sırasında Eskişehir’de linç edilen ve hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın anmasına katıldığı için kendisine açılan dava nedeniyle Kod 42 ile işten atıldığına dikkat çekti. 13 Haziran’da işten atıldığını anlatan Ayça Altan, “Güvenlik arşiv araştırmasında dosyam olduğunu iddia ettiler, oysa benim şu anda tek açık dosyam Ali İsmail Korkmaz’ın anmasına katıldığım için açılan dava. İş çıkışında beni arayıp, ‘Seni işten çıkardık Ayça, çünkü güvenlik arşivinde bir sıkıntı var’ dışında hiçbir açıklama dahi yapmadan beni Kod 42 ile işten attılar. Müdürümün bu durumdan haberi bile yoktu. Üstelik SGK’dan çıkışımı yaptıktan sonra beni arayıp haber verdiler. Normalde kamu dediğiniz bir yerde bunlar tebligatla olur. O anlamda da hukuki davranmadılar. İşten çıkarılalı iki ay oldu ama hala elime bir tebligat ulaşmadı” dedi.

‘BUGÜN YAPTIKLARI YARIN YAPACAKLARININ DA TEMİNATI’

Ayça Çelik Altan, 13 Haziran’da çıkartılmasına rağmen ses çıkartmak için neden bu kadar beklediğini ise, tek tek işten atıldıkları için bu süreçte bir araya gelmeye çalıştıklarını, bu yüzden de hemen tepki gösteremediğini söyledi. Bugüne kadar işten atılan 42 kişiden sadece 10’una ulaşabildiklerini aktaran Altan, bunun ise çalışanların çoğunun istifa ettiği yönünde yayılan haberlerden kaynaklandığına dikkat çekti.

‘İKİYÜZLÜ BİR POLİTİKA YÜRÜTÜYORLAR’

İkiyüzlü bir politika yürüttüklerini, bu nedenle de savunduklarını söylediklerinin sahici olmadığını düşünmeye başladığını vurgulayan Altan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sahici olsa, dik durabilirlerdi, başka türlü davranabilirlerdi. Kendileri üstelik Ali İsmail Korkmaz’ı sahiplenir gibi gözükürken bu yaptıkları tam tamına ikiyüzlülük. Benim için bir onur Ali İsmail Korkmaz’ı anmak ve sahiplenmek. Bu gerekçeyle damgalayarak yeniden işe girmeme engel olmaları ise onların karakterini gösteriyor. Sonuç itibarıyla kendileri değil miydi ‘Yarın iktidara geldiğimizde bu güvenlik soruşturmalarını çözeceğiz, KHK’ler saçmalıktır’ diye açıklama yapanlar? Bize yaptıkları bu kıyım, o açıklamaların kesinlikle bir gerçeğe dayanmadığını, samimi olmadıklarını gösteriyor. Çünkü şu anda mikro düzeyde bir iktidar var orada ve bugün yaptıkları yarın yapacaklarının da teminatı. Demek biz yarın da bir yığın polisle mücadele etmeye devam edeceğiz, bizim için aslında hiçbir şey güzel olmayacak. Yani iktidarın başlattığı cadı avını İBB yönetimi tamamlamış oldu.”

‘İBB YÖNETİMİ İKTİDARIN İŞLEDİĞİ SUÇA ORTAK OLDU’

İBB’nin Yapı Denetim Birimi’nde çalışan Faruk Görkem, 21 Haziran 2022’de üniversitedeyken katıldığı Halepçe katliamı protestosunda kapanan bir dosya gerekçe gösterilerek Kod 42 ile işten çıkarıldığına dikkat çekti. İnsan kaynaklarına gittiği zaman direkt çıkışını verdiklerini anlatan Görkem, işe iade talebiyle hukuki süreç başlattığını aktardı. Seneler önce hakkında açılan davanın güvenlik soruşturmasına konu olabilecek bir dava olmadığını vurgulayan Görkem, bu anlamda işe iade davasını kazanacaklarını söyledi. İBB yönetiminin bugün iktidarın suçuna ortak olup, demokrasiyi, barışı, emeği savunanları işten attığının altını çizen Görkem, “Demek onlar da iktidarla aynı düşüncedeler ve bu da iktidara geldikleri takdirde bir şeyin değişmeyeceğini gösteriyor. Korktular ve bizi harcadılar. Ben zaten işten çıkarıldıktan sonra bunu açık açık dile getirdim. Onlara bu korkuyla devam ederseniz siz de bir gün koltuklarınızdan olursunuz, uyarısında bulundum. Ortada hiçbir hukuki delil yok iken bu cadı avında çoğunlukla da Kürtler ve sosyalistler hedef seçildi. Maskeleri düştü ve halk da bu yaptıklarını mutlaka gözden geçirecek” dedi.

‘BİZİ SİVİL ÖLÜME MAHKUM ETTİLER’

Mimar olan Senem Asrak, hakkında devam eden bir dava dışında hiçbir gerekçe gösterilmeden 10 Mayıs’ta Kod 42 ile işten çıkarıldığına, oysa daha davanın sonuçlanmadığına dikkat çekti. Asrak şöyle konuştu: “Davalarımızda zaten somut bir delil yok, yalancı itirafçılarla bu davalar devam ediyor. İBB de bu davalar üzerinden aynı fişleme görevini yapıyor. Üstelik mahkeme hüküm vermeden hakkımızda İBB hüküm verdi. Bu bize AKP’den farklı bir politika yürütmediklerini gösteriyor. Faşist irade üzerinden devam ediyorlar uygulamalarına. Her gün basına verdikleri demeçlerde haktan, hukuktan, adaletten, kimsenin işsiz kalmayacağından söz ediyorlar ama bunun bir yalan olduğu bize yaşatılan bu hukuksuzlukla ortaya çıktı. Peki, biz nerede ekmek yiyeceğiz? Nasıl çalışacağız? Bizi sivil ölüme mahkûm ettiler resmen.”