‘İktidarın tahribatı büyük’

Sosyolog Mustafa Altıntop, 20 yıllık iktidarın, düşmanlaştırma, kriminalize ve terörize etme siyasetiyle telafisi olmayan sorunlar ürettiğini; çok ciddi tahribatlara yol açtığını söyledi.

Siyasi, ekonomik ve sosyal krizin yarattığı öfkeyi iktidara yönlendirmeyen büyük bir kitlenin, evde, işte, toplu taşımada patladığını; böylece tahribatın boyutunun daha da büyüdüğünü belirten sosyolog Mustafa Altıntop, fırsat bulanların da daha farklı riskleri göze alarak ülkeyi terk ettiğini kaydetti.

Sosyolog Mustafa Altıntop, AKP iktidarının genelde Türkiye özelde ise Kürdistan’da yarattığı tahribatların toplum üzerindeki etkilerine ilişkin ANF’ye konuştu.

90’lı yılların sonunda, 2000’li yılların başında doğan gençler için tek bir iktidar algısı olduğunu; 20 yıldır tek bir adamın ülkeyi yönetiyor olmasının, artık bir ayrışmaya zemin hazırladığını söyleyen Altıntop, muhalif olan insanların özellikle son 6-7 yılda iyice yıprandıklarını kaydetti. OHAL rejimiyle totaliter bir şekilde geçen bu sürecin muhalif olanları daha da muhalifleştirdiğine dikkat çeken Altıntop, şöyle devam etti: “İktidarın yaratmış olduğu tahribat daha da arttı. Bu da insanların, iktidarın gitmesine yönelik motivasyonlarını daha da arttırdı. Dolayısıyla iktidar taraftarlarına yönelik tepkiler de arttı. Bir diğer taraftan iktidarın yanında yer alan kişiler için de bu durum benzerdir; ilk zamanlarda iyi yönetebileceğini düşündükleri iktidarı, şimdi artık ‘Vatan-Millet-Sakarya’ meselesi haline getirdiler. Yani o totaliterleşme aslında iktidar taraftarlarını da ‘Bu iktidar giderse, biz ciddi sıkıntılar yaşarız. Karşımızda azgın bir muhalif bir kesim var. O yüzden gemiyi terk etmememiz lazım’ fikrine itti. İktidarı sahiplenme motivasyonu oluşmaya başladı. Tabii bunun toplumsal çok ciddi sonuçları oldu. Toplumda çok ciddi bir şekilde kutuplaşmalar oldu. Kürdistan özelinde bakarsak, o totaliterliğin yaratmış olduğu tahribat görece burada çok daha ciddi bir şekilde yaşandı.”

KÜRTLER SÜREKLİ DÜŞMANLAŞTIRILDI

AKP’nin totaliter rejiminin uzun süreli bir iktidarda kalma durumuna ihtiyaç duymasından kaynaklı seçmeni konsolide etme adına sürekli bir düşman mefhumuna sarıldığını ifade eden Altıntop, şöyle devam etti: “İktidar kendi kitlesini elinde tutmak için bir düşmana ihtiyaç duydu. Bu düşmanlık içinde en elverişli kesim, kendileri açısından Kürtler idi. Sürekli Kürtleri bir kriminalize etme, düşmanlaştırma hali vardı. Yani bu süreç zaten hep vardı. Fakat diyalog sürecinin ‘buzdolabına kaldırıldığı’ tarihten itibaren daha fazla saldırı eğilimleri arttı. Özellikle şehir savaşlarından sonra, 15 Temmuz sonrasında KHK'lerle işlerinden atılan kamu emekçileri, kapatılan kurumlar, kayyumlar ve keyfi bir şekilde yapılan gözaltı operasyonları, artık direkt bir tehdit olarak sunuldu. Bu da özellikle Kürt toplumu açısından çok ciddi kırılmalara sebebiyet verdi.”

ÖFKE, SOSYAL YAŞAMDA PATLIYOR

Totaliterliğin arttığı sistemlerde artık insanların meramlarını sokakta anlatma haklarının da ellerinden alındığını vurgulayan Altıntop, şu değerlendirmelerde bulundu: “20 yıllık siyasal iktidarın o kökleşme ve son 7 yıllık totaliterleşme durumu, aslında insanlarda sokağı yok etti. Dolayısıyla insanlar siyasal anlamda bir problem yaşıyor. Ekonomik anlamda zaten çok kötü durumdalar. Sosyal yaşantıları buna bağlı olarak bitmiş durumda. O yüzden de biriken bir öfke var. Bu öfke nerede patlayacak? Elbette ki siyasal iktidara patlayamıyor. Evde patlıyor. Ailenize yönelik patlıyor. İş yerinde patlıyor. İş arkadaşınıza patlıyor. Toplu taşımada patlıyor. Patladıkça da zararın ve tahribatın boyutu artıyor. Son yıllarda bu ülkeden giden insanların haddi hesabı yok. Özellikle Kürdistan'dan gidenlerin... Yani insanlar artık o patlamanın eşiğine geldikleri an fırsatı olanlar bir şekilde gitmeye çalışıyor. Burası demek ki artık yaşanacak bir yer olmaktan çıkıyor gidenler açısından. Bu da sizin aslında kent, ülke ve toplumsal aidiyetinizi zedeliyor.”

İNSANLARIN AİDİYETLERİ KIRILMIŞ

Toplumun, iktidarın baskılarından dolayı yaşadıklarının şimdilerde daha fazla etkisini gösterdiğine işaret eden Altıntop, “Şimdi bir seçimden bahsediliyor ama bu kadar kökleşmiş bir siyasal iktidarın yaratmış olduğu sorunları bir seçimle çözecek umuda da sahip değil insanlar. Elbette ki bunu siyaset bilimciler daha iyi analiz ederler fakat ben bir toplum bilimci olarak insanlarda ‘Seçim olacak sorunlarımız bitecek’ umudunu çok fazla görmüyorum. Yani bunun farklı dinamikleri vardır elbette. Bu umutsuzluk hali, bu derinleşen krizi daha da derin bir hale sokuyor. İnsanları aslında yaşadıkları alandan uzaklaştırıyor. Dolayısıyla etrafımızda gördüğümüz kitlelerin aslında sadece bedenen burada olduklarını söyleyebiliriz. Çünkü o duygusal aidiyet çok ciddi manada kırılmış” şeklinde konuştu.

KAYYUMLAR KIRILMA NOKTASIYDI

Altıntop, son yıllarda Kürdistan toplumunda yaşanan kırılma aşamalarının bir tanesinin de yerel yönetimlere atanan kayyumlar süreci olduğunu belirterek, şunları ifade etti: “HDP belediyelerinin neredeyse hepsine kayyumlar atandı. Hatta atanan kayyumlara da kayyumlar atandı. Bu da insanlarda şöyle bir algı oluşturuyor; bizi yurttaş yapan şey yaşadığımız coğrafyadaki söz hakkımızdan ileri gelir. Sizin söz hakkınız elinizden alındığı zaman, sizin yurttaşlık bağıyla bağlı olduğunuz taraf zedelenmiş olur. Kendinizi artık bir yurttaş olarak görmezsiniz.

İNSANLAR ÜLKELERİNİ TERK EDİYOR

İnsanlar, yerel yönetimden bir talepte veya şikayette bulunacaklarsa tanımadıkları, hiçbir şekilde oy vermedikleri bir merciye gitmek istemiyor. Yani başka birileri kendi istedikleri seçebiliyor iken, benim seçemiyor olmam, beni öfkelendirir. Bu, aslında benlik saygımı da düşüren bir şeydir. Benim toplumsal yaşama dahlimi etkileyen de bir şeydir. Dolayısıyla bu yönüyle baktığımızda, kökleşmiş olan iktidar, siyasal ve sosyal anlamda insanların hayatını kötüleştiriyor ve çok ciddi tahribatlar oluşturuyor. Bu tahribatın sağaltımını da maalesef insanlar tek başına yapmak durumunda kalıyor. Bunu nitekim yapamıyorlar da. Bununla baş etmek adına ya burayı terk ediyorlar ya derinleşen krizleriyle cebelleşiyorlar. Elbette ki gidenler için sorun çözülmüş değil, çünkü hani belli bir yaştan sonra dilini, kültürünü hiç bilmediğiniz bir ülkeye canınız pahasına gitmek durumunda kalıyorsunuz.”

HERKES KRİMİNALİZE VE TERÖRİZE EDİLİYOR

Türkiye'de, özellikle de Kürdistan'da bu düşmanlaştırma, kriminalize ve terörize etme politikalarıyla telafisi olmayan sorunlar üretildiğini tekrarlayan Altıntop, şunları ekledi: “Yani toplumsal anlamda telafisi olmayan noktalara evriliyoruz. Bugün ‘Z kuşağı’ dediğimiz genç jenerasyondan tutun da beyaz yakalısı, mavi yakalısına kadar herkes bu topraklardan gitmeye çalışıyor. Burada yaşayan insanların yaşam kaliteleri, siyasal iktidar marifetiyle çok ciddi bir şekilde bozulmuş durumda. En kötüsü de insanların bu sorunlarını anlatacakları bir mekanizmaları, mecraları yok.”