ÖZGÜR BASINA YÖNELİK SALDIRILAR
Berlin Demokratik Kürt Toplum Merkezi Eş Başkanı Hüseyin Yılmaz, Türk devletinin Rojava’ya yönelik işgal saldırılarının ve sivillere karşı gerçekleştirdiği katliamların her zamankinden daha ciddi bir boyuta ulaştığını belirtti. Yılmaz, gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in katledilmesinin, Rojava’daki hakikatin ve gerçeklerin dünya kamuoyuna yansımasından duyulan rahatsızlıktan kaynaklandığını ifade etti.
Yılmaz, iki gazetecinin şehit edilmesinin insanlık ve savaş suçu olduğunun altını çizerek, “Türk devletine ait SİHA’lar, iki gazeteci arkadaşımızı Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i hedef alarak şehit etti. Bu insanlar silahsızdı. Ellerinde sadece fotoğraf makinaları ve kalemleriyle hakikati kamuoyuna ulaştırmak için mücadele ediyorlardı. Gerçeği haykırıyor, insanlık adına görevlerini yerine getiriyorlardı. Bu bir insanlık suçudur. Bu iki gazeteciyi katletmek, hakikati haykıran herkese bir mesajdır. Rojava’da gerçeği yazanlar, Türk devletinin sistematik saldırılarıyla hedef alınmaktadır. Bu yalnızca bireylere yönelik bir saldırı değil, gerçeğin kendisine ve insanlığa yönelik bir katliamdır. Bu, insanlık ve savaş suçudur ve bunu şiddetle kınıyorum” diye konuştu.
Yılmaz, Rojava’da bir varlık yokluk mücadelesinin verildiğini ve Türk devletinin Kürt kazanımlarına yönelik tehditlerinin ciddi boyutta olduğunu vurgulayarak, şunları belirtti: “Kürt halkı bu tarihi bir dönemeçte, varlık ve yokluk arasında bir mücadele yürütmektedir. Rojava’da sürdürülen direniş, yalnızca Kürt halkının değil, tüm insanlığın özgürlük umudu olmuştur. Ancak bu mücadelede bedel çok ağırdır. Rojava’da bu güne kadar 15 bin şehit verilmiş, 25 binden fazla gazi var. Bu mücadele, dört parçadaki Kurdistan’ın ortak emeği ve fedakarlığıyla sürdürülmüştür.
İNSANLIĞA SUNULAN ÖZGÜRLÜK VE BARIŞ MODELİ HEDEF ALINIYOR
Türk devleti, Kürt halkının kazanımlarına, iradesine ve Ortadoğu’da yeşeren demokratik umuda saldırmaktadır. Hedef yalnızca Rojava değil; Kürt halkının tüm dinamikleri, insanlığa sunduğu özgürlük ve barış modeli hedef alınmaktadır. Amaç, Kürt halkının ve onun temsil ettiği değerleri daha doğmadan yok etmektedir. Kürt özgürlük hareketinin yürüttüğü savaş, yalnızca Kürt kimliği veya Kurdistan için değildir. Bu mücadele, orada yaşayan herkesin yaşamı, özgürlüğü ve onuru içindir. Kürtler, insanlığa örnek olacak bir yaşam modeli ortaya koymaktadır. Ancak bu süreçte Kürtler ağır saldırılar altındadır, çocukları, kadınları ve gençleri katledilmektedir.
Halkımız, hangi ideoloji, inanca veya siyasi görüşe sahip olursa olsun, bu gün yapmamız gereken tek şey ulusal birliği sağlamaktadır. Kürt düşmanları, bizim bütün kazanımlarımızı yok etmek için birleşmiş durumda. Gökyüzünde bir Kürt kuşunun yuvası dahi olsa, onu yok etmeye yemin etmiş bir düşmanlıkla yaklaşıyorlar. Siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve Kürt halkını temsil eden tüm yapılar; bu gün farklılıkları bir kenara bırakma ve Rojava etrafında kenetlenme zamanıdır. Avrupa’da, Ortadoğu’da dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan Kürtler, bu kritik dönemde Rojava’ya destek için ulusal birlik ruhuyla hareket etmelidir.
Rojava’nın kaybı, halkımızın yüz yıllık kazanımlarının yok olması anlamına gelir. Bu gün gösterilecek tutum, Kürt halkının geleceğini belirleyecektir. Halkımıza karşı yürütülen karanlık politikalar sessizce izlemek, bu suçlara ortak olmaktır. Hep birlikte, diplomatik ve siyasi faaliyetlerle harekete geçmeli, sessimizi yükseltmeliyiz. Kürt birliği, yalnızca Kürt halkı için değil, tüm insanlık için Ortadoğu’da bir umut kaynağıdır. Bu birlik ve dayanışmayı şimdi kuramazsak, gelecekte çok daha büyük kayıplarla karşı karşıya kalabiliriz.”