İsmail: Irak’taki sorunların çözümüne talibim

Güney Kürdistan ve Irak'ta yaşanan ekonomik, siyasi ve askeri krize dikkat çeken YNK Cumhurbaşkanı adayı Dr. Sabır İsmail, yaşanan sorunların çözümüne talip olduğunu belirtti.

Irak'ta 12 Mayıs günü gerçekleşen parlamento seçimlerinden sonra kurulacak hükümetle birlikte yeniden seçilmesi gereken Irak Cumhurbaşkanlığı konusunda tartışmalar devam ediyor. 2005 yılında YNK Genel Sekreteri Celal Talabani, KDP Genel Başkanı Mesut Barzani ve Irak arasında yapılan bir anlaşma ile bölgesel başkanlık KDP’ye bırakılırken, Irak Cumhurbaşkanlığı da YNK’ye bırakılmıştı.

Bu yılki seçimden sonra YNK ve KDP arasında Cumhurbaşkanlığın hangi partiden olacağına dair tartışmalar yeniden başladı. Buna rağmen PUK Medya YNK'nin adayının Dr. Muhammed Sabır İsmail olduğunu duyurdu. YNK adayı İsmail, yaşamını, Irak ve komşuları ile ilişkilerini, Irak’ın iç sorunlarını, Başurê Kürdistan ile yaşadığı sorunları, bu sorunların nasıl çözüleceğine dair ANF'nin sorularını yanıtladı.

Dr. Muhammed Sabır İsmail kimdir? Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

1947 Süleymaniye doğumluyum. Sabır İsmail’in oğluyum. İsmail de dedemin adıdır. Evli ve iki çocuk babasıyım. Oğlum avukat. İsveç’te hukuk alanında mastır yapıyor. Kızım da inşaat mühendisi ve Amerika’da mastır yapıyor.

Siyasi hayatınız nasıl ve hangi gerekçelerle başladı?

Politikaya çocuk denilebilecek yaşta başladım. Henüz ortaokul ikinci sınıftaydım. O zaman Kürdistan Demokrat Partisi'ne üye olma yaşı 18 idi. Ben resmi olarak üye olabilecek yaşta değildim. Bu nedenle resmi görevler üstlenemiyordum. Ama Süleymaniye’de Kürdistan öğrenci gençliği hareketi içerisinde aktif görevler üstlendim. 16 yaşıma geldiğimde çabalarımı ve politik kavrayışımı gören yoldaşlarım özlemim olan ve benim için onurla taşıyacağım Kürdistan Demokrat Partisi üyeliğine kabul edildim.

1964 yılında artık 18 yaşındaydım. Ve öğrenci hareketindeki çalışmalarımdan sonra KDP Süleymaniye Politbürosuna bağlı çalışmaya başladım. 1964 yılının Ağustos ayından önce KDP’in merkezi öğrenci birliği sekreterliği (karargah) Süleymaniye’deydi. Başında da Noşirvan Mustafa vardı. Biz çalışmalarımızı Harara mıntıkasında Melüne mağarası denilen yerde yapıyorduk.

YNK'NİN KURULUŞUNDA YER ALDI

Yine o dönemde Irak Cumhurbaşkanı olan Abdüsselam Arif ile Barzani’nin görüşmeleri ve Kürtlerin Özerk Bölge anlaşmaları parti içinde bölünme sinyallerine işaret ediyordu. 1968’ler de Marksizm’in etkisiyle Kürdistan Emekçiler Birliği (Komeleyi Rencderani Kürdistan) üyesi oldum. 1974 yılına kadar partinin Süleymaniye sorumlusuydum. 1974’lü yıllarda Şah Rıza ile Saddam arasında yapılan Cezayir antlaşması sonrası başlayan süreçte KDP’de siyasi kopuşlar başladı. Celal Talabani’nin öncülüğünde başlayan o süreç, partimin de içinde olduğu üç muhalefet grubuyla YNK kuruluş çalışmaları başladı.

Saddam’ın Humeyni’yi Irak’tan, İran’ın da Kürt peşmerge güçlerini İran’dan çıkarmasıyla başlayan süreçte ben YNK-PUK kuruluş çalışmaları için Süleymaniye’de bulunuyordum. Daha sonra Fransa’ya gittim. O dönemlerde YNK kurucusu Celal Talabani Şam’daydı. Avrupa’dan Şam’a Celal Talabani’nin yanına kısa bir süreliğine gittim. Fuad Masun ve birçok arkadaşımızın da mevcut olduğu bir toplantı yaptık. Görüşmelerimizi tamamladıktan sonra tekrar oradan İsveç’e döndüm.

'AVRUPA GENELİNDE GÖREVLER ÜSTLENDİM'

YNK’nin Avrupa kolu 1977 yılında Almanya’nın Frankfurt kentinde yapacağı ilk konferans hazırlık çalışmaların için Avrupa genelinde görevler üstlendim. 1992 yılına kadar Avrupa’da YNK adına politik sorumluluklar üstlendim. Daha sonra bildiğiniz üzere, 1991’de Güney Kürdistan’da Saddam rejimine karşı başlayan ayaklanma süreci ile birlikte koalisyon güçlerinin 36/42 Paraleli Irak Baas rejimine kapatması ve 1992’de kurulan Bölgesel Kürt yönetimi süreciyle Güney Kürdistan’a döndüm. Bu kez partimin görevlendirmesi ile bir süre Fransa’da kaldım. 2001- 2004 yılları arasında YNK Washington temsilciği görevini üstlendim.

O dönem Berhem Salih Amerika’daydı. Berhem Salih Kürdistan Bölgesel yönetimin 2003’te yeniden inşasıyla çeşitli görevlerde bulunmak üzere Kürdistan’a döndü. Berhem Salih’in görev alanı ağırlıkta Süleymaniye idi. Amerika’da göreve başladığım 2001 yılında 11 Eylül saldırısının tanığı da oldum. Bir yandan bölgemizde Saddam rejiminin kaotik süreci devam ederken diğer yandan dünyada da böyle gelişmeler yaşanıyordu. Yine 2004-2010 yılları arasında Irak’ın Çin Büyük Elçiliği, 2010-2013 Irak Dışişleri Bakanlığı Asya Daire Başkanlığı ve son olarak 2013- 2016 yılları arasında BM’nin Cenevre’deki merkezinde Irak Elçiliği yaptım. 2016’da emekliliğe ayrıldım.

Saddam’ın devrilmesinden sonraki gelişen süreçten bahseder misiniz? Anayasadaki değişikliler ve federal yapının kurulma süreci nasıl gelişti?

Biz YNK olarak federal Kürt anayasasını özellikle de Celal Talabani daha Şam’dayken bölgedeki bütün farklılıkları gözeten bir yerden bir anayasa taslağı hazırlığına başlamıştık. Örgütlü olduğumuz her alanda Avrupa dahil tartışıyorduk ve tartıştırıyorduk. Çünkü her ne kadar Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı bir bölge olsa da farklı etnik kimliklerde yaşıyordu. Dolayısıyla nispi temsiliyeti gözeten bir anayasa ile ortak bir yaşam kurabilirdik ancak.

Tabi 1991 ayaklanmasıyla birlikte 2003 yılında Bölgesel Kürt Yönetimin resmi olarak tanınmasına kadar hazırlıklarımız devam etti. 2001 yılında Amerika’da YNK adına göreve başladığım yılda ABD Dışişleri Bakanlığı ve merkezleri Irak’ın yeniden şekillenmesi ile ilgili çeşitli çalışmalar yürütüyordu.

ABD'NİN HESAPLARINA GÖRE SADDAM 1 HAFTADA GİDECEKTİ

Fakat ABD’nin hesaplarına göre Irak Saddam rejiminden bir hafta gibi bir sürede kurtarılacak ve yeni Irak kurulacak "oldu-bitti" gibi meseleye yaklaşıyordu. Irak’ın yeniden şekillenmesinde Londra’dan bir ekibin içinde olduğu çalışma grubuyla 2002 yılında görüşmeler yaptık. Bu görüşmelerden sonra Celal Talabani’ye durum ile ilgili bilgi aktardığımda "Tamam bir hafta içinde Saddam rejiminden kurtuluruz" dedi. "Ya sonra, sonrası nasıl şekillenecek? Öyle 40 bin tabut hazırlamakla mı çözülüyor bu işler?" diyerek meselenin bu kadar basit olmadığını benim aracılığımla komisyona iletmemi istedi.

Çünkü Irak Britanya’da yaşanan meseleler gibi bir benzerlik taşıyordu. Dolayısıyla Irak yeniden şekillenirken Kürt, Asuri, Ermeni, Türkmen, Arap gibi bütün kimlikleri koruyacak ve anayasal güvence ile varlıkları korunarak federal bir yapı kurulmasıyla mümkün olabilir. Dolayısıyla görüşmeler bu hassasiyetler, "Bilgi yetersizliğinden" görülmediği için deyim yerindeyse kaba bir taslak ile Irak onların gözüyle yeniden şekilleniyordu.

IRAK HÜKÜMETİ İLE KURAMADIĞIMIZ İLİŞKİLER YAŞANAN KRİZİN SEBEPLERİDİR

Onlar meseleye askeri bakış açısıyla bakıyorlardı. Pratik işleyişe toplumsal şekillenmeye dair meseleye vakıf değillerdi. Celal Talabani’nin işaret ettiği meselelere dair uzun görüşmeler ve Irak’a bizzat yapılan ziyaretler sonucu durumun askeri meselenin de ötesinde olduğu kısmen anlaşıldı. Sonuç itibariyle, 2003 yılına geldiğimizde artık Bağdat yönetimiyle yeniden şekillenecek olan ilişkiler ve hazırlanan anayasa taslağının resmiyet kazanmasına ve uygulanmasına kalıyordu.

Tabi esas itibariyle oluşturduğumuz hukuk çerçevesinde antidemokratik olan hiçbir durum yoktu. Gelinen aşamada pratik uygulamalar ve Irak Hükümeti ile geleceğimizi kurmaya dönük kuramadığımız ilişkiler şu anda yaşanan krizin sebepleridir. Yoksa teorik olarak Anayasa taslağına baktığımızda eksik bıraktığımız, üzerine düşünmediğimiz hiçbir konu yoktu. Her şey en ince ayrıntısına kadar tasarlanmıştı. Bunun uygulanmaması bizim basiretsizliğimiz diyelim…

Yeni Irak anayasası hazırlanıp kabul edildi ama sorunlar neden çözülmedi?

Yukarıda da bahsettiğim gibi esas itibariyle Saddam’ın devrilmesinden sonra yeniden şekillenecek Irak’a dair kesinlikle bizim çabalarımız sonucu bütün kesimlerin adil ve eşit yaşayacağı bir nizam taslağı hazırdı. Fakat bütün mesele pratik işleyişe kalıyordu. Ortadoğu’da demokratik, federal cumhuriyet kültürü öyle kolay kurulacak ve gelişecek bir yapı değildi. Çünkü o güne kadar Irak'ın tarihine darbeler süreci damgasını vurmuştu. İktidarlar hep askeri darbelerle yönetimi devralmış. Dolayısıyla toplumsal yapı inşa kültürü yoktu.

Bu sebeple bütün o tarihsel süreçlerle yüzleşmek yeniden kurulacak Irak’ın esas meselesiydi. 2003 yılında yapılan seçimlerle birlikte kurulan Kürdistan Bölgesel Yönetimi artık resmi olarak Irak Hükümeti ve bölge halklarıyla yeniden buluşma-yüzleşme ve meseleleri yerinde çözme sürecine giriyordu. Kaldı ki daha iç meselelerimizi çözebilme, yüzleşme ve yeniden inşa etme süreçlerini tartışırken diğer yandan neredeyse bölgenin tamamına sirayet edecek olan cihatçı örgütlerin, DAİŞ belasının da dibimizde olduğunu hesaplamalıydık.

Neden?

Tabi bana göre, mesele genelde küresel bir mesele. Uluslararası güç dengelerinin Ortadoğu’da Bölge’de yeniden dizaynıyla ilgili. Özelde de mesele esas olarak ve bizi yakından ilgilendiren Bölgesel Yönetim Başkanlığı krizinin çözülemeyişidir.

Sizce Irak’ın iç sorunları ve bölgesel yönetim ile yaşanılan sorunlar nasıl çözülür, Cumhurbaşkanı seçilirseniz nasıl bir yöntem izlersiniz?

Irak’ın 12 Mayıs genel seçimlerinden sonra yeni hükümetin kurulması ve Cumhurbaşkanı seçimi süreci başlayacaktı. Fakat Irak anayasasına dahi bağlı kalınmayan çözülmemiş meselelerin kriz olma hali bildiğiniz gibi devam ediyor. Sorunların çözümü için bende çeşitli toplantıların yapıldığı görüşmelerde yer aldım. Bu kriz sürecini esaslı anlatmadan önce Celal Talabani’nin Cumhurbaşkanlığı yaptığı süreçlerden bahsetmek isterim.

Çünkü Celal Talabani'nin genelde Irak tarihi ve özelde de Kürtlerin tarihi açısında çok özel bir şahsiyet olduğunu belirtmek isterim çok yakınında birlikte mesai tüketmiş biri olarak. 2005-2014 yılları arasında Irak’ın Cumhurbaşkanı Celal Talabani idi. Onun Cumhurbaşkanlığı döneminde oluşan denge siyaseti anlaşılmayabilir. Fakat Irak’ın bütünlüğünü düşündüğümüzde gerekliydi. Çünkü demokratik siyaset biçimi bildiğimiz kadarıyla burada başka türlü kurulamazdı.

CELAL TALABANİ'NİN SİYASİ DURUŞUNDAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM

2012’lere geldiğimizde geçirdiği rahatsızlık nedeniyle görevini sürdüremeyeceği için yerine yine Kürt Fuat Masum görevi devir aldı. Biliyorsunuz Irak’ın yeni anayasasında Cumhurbaşkanının Kürt olması koşuldu. Fuat Masum’un görevi devir aldığı süreç ekonomik krizinin başladığı süreçti. Ben esasen 1960’lı yıllardan bugüne kadar oluşturulan bölge siyasetinin Irak Baas rejimine karşı kurulan muhalefetinin birçok aşamasında yer aldım. Ve esas itibariyle Celal Talabani’nin siyasi duruşundan çok şey öğrendim.

Diplomaların ya da mevkilerin kazanılan deneyimler karşısında cidden bir önemi yoktur. 65 yıllık yaşamıma çok fazla siyasi deneyim kattığımı söyleyebilirim. Tabi ki fikirlerini önemsediğim ender insanlardan biri olan ve 1964 yılından itibaren birlikte siyaset yaptığım Celal Talabani’nin bu anlamda etkisi üzerimde çoktur.

FEODAL YAPILARIN DEĞİŞİMİ KOLAY OLMUYOR

Sorunlar KDP ve YNK’nin dönemsel çatışmaları ve esas itibariyle KDP’in Bağdat ile kurduğu yanlış ilişkiler ve müdahale yeteneğinin gelişmemesi ile başlayan yolsuzluk ve ekonomik kriz süreçleri ile birlikte ihtiyaç olan barış iklimini sonuç itibarıyla tamamlayamadık. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı için KDP ve YNK’nin Bölge Başkanıyla ne yazık ki içeride tüketemediğimiz tartışmalar mevcut.

Feodal yapıların değişimi kolay olmuyor ve zaman zaman çatışmaların merkezine ne yazık ki bu feodal anlayışlar hakim oluyor. Bu da kurmaya çalıştığımız demokratik yapıyı zedeliyor. Fikir ayrılıkları sebebiyle muhalefet yapmak demokratik bir haktır ve bana göre geliştiricidir. İç çatışmaları engellemek adına gecikmeli ve kazanımlarımızı kaybederek yol alıyoruz.

Irak’taki en temel meselelerden biri de Kerkük sorunudur. Bu sorun nasıl çözülür ve çözülmeli sizce?

Kerkük meselesi çok kritik bir mesele ve ancak 140. maddeye bağlı kalınarak çözülebilir. Yaşanan anlaşmazlıklar neticesinde şimdilik Irak’a bağlanmış olabilir. Ama Kürdistani bir toprak parçasıdır ve Kerkük bizim için Kudüs’tür. Bu gerçeklik değişmez. Kerkük’ün meselesi demografik yapısı dışında içinde petrol rezervlerini barındırıyor olması münasebetiyle belirsiz bırakıldı ve sonuç itibarıyla anayasaya bağlı kalınmadan ve Cumhurbaşkanlığı onayı dahi olmadan fiili olarak işgal edildi. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.

Bu geriye dönüş anlamına gelir ki diktatörlük ya da zorbalıkla, anayasa çiğnenerek yapılacak işler değildir. Kerkük ancak kabul edilen anayasal çerçevede ve cumhurbaşkanlığı onayı ile istikrarlı bir politik zeminde çözülür. Böyle askeri bir işgal ile mesele ancak derinleştirilir. Bu da kurmaya çalıştığımız barış temelli toplumsal dayanışmayı, ekonomik meseleye kurban etmek anlamına gelir ki bu durum bizleri iyi yerlere götürmez.

Bağdat-Hewlêr arasında yaşanan sorunlar nasıl çözülebilir?

Irak hükümeti federal yapısına bağlı kalarak ancak istikrarlı bir toplumsal yapı kurabilir. Irak hükümetinin gelişmesinin panzehri Kürtlerle kuracağı sağlıklı ilişkilerden geçer. Çünkü Kürtler aynı zamanda burada yaşayan diğer azınlıkların yaşam teminatıdır. Bağdat kendi anayasasına bağlı kalmadan "Arap temsiliyeti" ile yetinecek bir anlayışla ilerleyecekse (ki son dönemlerdeki Kerkük işgali vs. buna işaret) tehlikeli bir gidişata gidiyor demektir.

Bu da henüz DAİŞ belasından temizlenmiş bir Irak’ı farklı sorunlarla baş başa bırakması demektir. Bu sebeple anayasa temel alınmalı ve bu çerçevede yeniden yol alınmalıdır. Irak tarihine bakacak olursak Sultanlıktan Cumhuriyete, Cumhuriyetten Abdüsselam Arif dönemine ve Saddam Hüseyin’e kadar hepsinin devrilme sürecinde Kürt meselesini görebilirsiniz.

ARAP KİMLİĞİNİN TEMİNATI DA KÜRTLERDİR

Kürtlerin askeri alandaki mücadelesi tarihte bir halk ya da bir etnik grupla olmamıştır. Bütün mücadelesini Kürt kimliğini, Kürt iradesini görmeyenlere karşı mücadelesidir aslında ve böyle devam ediyor. Eğer bu bölgede yapılan soykırım katliamlara bakacak olursak hepsinde Kürtlerin kendi kimliğine sahip mücadelesi sebebiyle katledildiklerini ve soykırıma maruz kaldıklarını görebilirsiniz.

Bu sebeple devrilen iktidarın yerine gelen yeni hükümet Kürtlere yapılan zulmü dikkate alan federal anayasasına bağlı kalarak hareket ederse kendini aklayabilir. Tarihte katliamları gelen iktidarlar yaptı, Kürtler ise birlikte yaşamı savundu. Arap kimliğinin teminatı da Kürtlerdir diyorum.

Neden aday oldunuz, hedefiniz ve planlarınız nelerdir?

Adaylığımdan önce yeni kurulacak hükümetin şu anki durumunu yeniden şekillendirmemiz ve anayasa bağlılığı tazelememiz gerekecek. Çünkü oluşan istismarların önüne ancak anayasaya bağlılık hatırlatılarak yeniden istikrar süreci inşa edilebilir. Şu an hem Kürdistan Bölgesel yönetimi hem de genel olarak Irak’ı etkileyen ekonomik, siyasi, askeri ve toplumsal kriz hali mevcut. Oluşan karşılıklı kırılmalar var.

Kurulacak yeni hükümette bunları teminat altına almazsak bu da geleceğimize dönük sıkıntılı süreçlerle karşı karşıya kalacağımız anlamına gelir. Bu meseleleri çözecek ortak iradeyi ortaya koyarsak ancak gözle görülür bir ilerleme sağlamış oluruz. Yol uzun, irade koyup koymayacağımızı süreç gösterecek ama ben yol arkadaşlarıma inanıyorum.