Özel savaş aparatları ve iktidarın dayattığı atmosfer dikkate alınmamalı

DBP Eşbaşkanı Keskin Bayındır, seçimlerde başarısızlığı kabul ettiklerini ama yenilginin olmadığını ifade ederek, iktidarın ve özel savaş aparatlarının yarattığı atmosfer sonucu moral motivasyonun etkilenmesine izin verilmemesi gerektiğini söyledi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Keskin Bayındır, özel savaş aparatları ve iktidarın dayattığı atmosferin dikkate alınmaması gerektiğini belirtti. Bayındır, aslında ertelenen yapısal sorunların sonuçlarıyla karşılaştıklarını ve bunun üstesinden gelecek dinamiklere sahip olduklarını söyledi. 

ANF’ye konuşan DBP Eşbaşkanı Keskin Bayındır, öncelikle Kürt halkının duruşunun; Erdoğan ve rejimine reddiyesinin görülmesini gerektiğini vurguladı. Ertelenen yapısal sorunların, seçim sonuçlarında etkili olduğunu kaydeden Bayındır, “3. Yol siyasetimizdeki aşınma, ittifak siyasetimizde pratikte yaşanan sorunlar, seçimlere yeni bir parti ile girmek zorunda kalmamız gibi nedenler var. Şu gerçekliğin altını özellikle çizmek lazım; devletin tüm imkanları seferber edilmesine rağmen Kürt halkı, AKP-MHP faşizmine dur deyip Erdoğan rejimini onaylamadı. Bu yönüyle seçim sonuçlarını bir yenilgi olarak görmek yanlış olur. Ortada başarısız bir durum var ama yenilgi olarak görülemez. iktidarın yarattığı atmosferin sonucu moral motivasyonumuzu alt etmesine müsaade etmemek gerekir. Kürt halkının duruşunun ne olduğunu iyi tespit edelim. Bunun toplumsal ve siyasal sonuçları, önümüzdeki günlerde faşizme karşı sürdürülecek mücadele temelinde açığa çıkacaktır”şeklinde konuştu. 

KURUMLARIN İŞLEVİNDE AŞINMA VAR

Bayındır, değişen Kurdistan sosyolojisine göre hareket etmeleri gerekirken, klasikleşmiş yol ve yöntemlerin kaybettirdiğine dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Yoğun baskı ve gözaltılar altında çalışma yürütmek kolay bir şey değildi. Mütemadiyen süregelen bir baskı ortamında çalışma yürüttük. Çalınan oylar var. Bunlar bahane olarak görülmemeli. Özeleştirel bir sürecin içindeyiz. Kurumlarımızın işlevlerini yerine getirmelerinde aşınmalar olduğu bir hakikat. Halkı örgütlemede ciddi yetmezlikler içine düştük. Önemli olanın rejimi değiştirmek olduğunu dile getirdik ve bunu savunduk. Demokrasiye kapı aralanması için çaba harcadık, ancak bunda etkili olamadık, halkımıza kendimizi iyi anlatamadık. Parçalı ve dağınık bir görüntü verdik. İdeolojik anlamda örgütlü bir toplum yaratma hedefimizden uzak düşmemiz, bu sonuçların alınmasındaki en temel etkendir. Bunun sorumlusu bizleriz.”

SONUÇLAR MEŞRU GÖRÜLEMEZ

AKP-MHP faşizminin uzun yıllar boyunca yarattığı ve maddi temelleri olan örgütlü bir sosyolojinin karşısında Kurdistan siyasetini büyütmek gerekirken, atılan birçok yanlış adımla bunu başaramadıklarını teslim eden Bayındır, siyasetin toplumsallaştırılması ilkesinden uzaklaşmanın, merkezi düzeyde yaşanan parlamenterizmin ve orta sınıflaşmanın tuzaklarından biri olduğunu bildikleri halde bunu aşmakta yetersizlikler yaşadıklarını söyledi.  Faşizm karşısında en büyük direnç kaynağı olan HDP ve temsil ettiği iradenin kapatma ve kumpas davalarıyla bertaraf edilmek istendiğini hatırlatan Bayındır, ancak bütün bu baskılara rağmen ne teslim olunduğunu ne de halkın seçeneksiz bırakıldığının altını çizdi. Ağır faşizm koşulları ile gasp ve hilelere dikkat çeken Bayındır, “Devlet, Kurdistan’da sandıktan çıkan iradeyi çalmıştır. Bu yüzden seçimlerin adil, sonuçların meşru olmadığı görülmelidir“ dedi.

SEÇİM İTTİFAKLARI DEĞİL

HDP’nin bir ittifak partisi olduğunu hatırlatan Bayındır, Emek ve Özgürlük İttifakı ile Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nın birer seçim ittifakı olmadığını belirterek, şunları dile getirdi: “3. Yol stratejimizin temel dinamosu, demokrasi ittifakının genişlemesidir. Toplumun tüm dinamikleriyle ittifak kurmak partimizin temel hedefidir. Hem Kurdistan’da hem Türkiye’de ittifaklarımızı genişletip bir sinerji yaratmak istedik. Seçimlerden önce kurulan bu ittifaklar, aynı zamanda bir toplumsal mücadele ve ulusal birlik ittifakları olarak görülmeli. Emek ve Özgürlük İttifakı’na bir seçim ittifakı olarak bakmadık. İttifak siyasetine bakışımız doğrudur, ancak seçimler sürecinde yaptığımız taktiksel hatalar vardı. Tek liste ile girmesek bile ittifakın bir sinerji yaratacağını düşündük ama yanıldık. İttifak siyaseti pratiğe döküldüğünde yetmezlikler yaşandı ve ortaya çıkan krizleri yönetememe sorunu açığa çıktı. Seçim sonuçları başarısız olunca da özel savaş aparatları bunu fırsata çevirdi ve ittifak ruhunu zedeleyen söylemler içine girdi. Seçim sonuçları üzerinden ittifak siyasetimizin tümden yanlış olduğuna dair yorumları reddediyoruz. Önümüzdeki süreçte ittifak siyasetimizi tam da olması gerektiği gibi toplumsal zeminde büyüteceğiz.”

FAŞİZME KARŞI MÜCADELENİN ÖNCÜSÜ

“Biz düştüğü yerden daha büyük kalkan bir hareketin neferleriyiz” diyerek, umutsuzluğa yer olmadığını, mücadelenin sürdüğünü belirten Bayındır, şöyle konuştu: “Yeni bir döneme girildi. Faşizm kendisini yenileyerek tahkim etmeye devam edecek. Biz başta olmak üzere tüm muhalefeti bir krizin içine hapsederek yerel seçimlere gitmek istiyor. Bunun için yaratmak istediği temel duygu yenilgi psikolojisidir. Oysa seçim sonuçları bir yenilgi değil. Bir takım taktiksel yanlışlardan kaynaklı öyle bir görünüm sergilenmiş olabilir, ancak paradigmamız, mücadelemiz, direnişimiz olduğu yerde duruyor ve yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Umutsuzluğa asla yer olmamalıdır. Daha büyük kalkmanın yolu da eleştiri-özeleştiri süreçlerinin doğru temelde yürütülmesinden geçmektedir. Türkiye’de faşizme karşı mücadelenin bayraktarlığını dün olduğu gibi bugün de Kürt halkı ve demokrasi güçleri yapacaktır. Demokratik mücadelenin anahtarı Kürt halkındadır. Toplumu büyük bir inançla savunmaya devam etmeliyiz. Büyük kazanmak bizim elimizde.”