Öztürk: Faşist rejimin kabusu olacak bir irade var

Yeşil Sol Parti Milletvekili Berdan Öztürk, Kurdistan’da halkın Erdoğan rejimine karşı tavır aldığını belirterek, “Kürt halkı Erdoğan’a Kurdistan’da geçit vermeyeceğini ortaya koymuştur, dolayısıyla bu faşist rejimin kâbusu olacak bir irade var” dedi.

Kurdistan ve Türkiye’de yapılan seçimler sonrası, Kürt halkının ve Yeşiller Sol Parti’nin oylarında yaşanan düşüş çok tartışıldı. Sanal medyada özellikle HDP ve Yeşil Sol Parti’ye yönelik saldırılar gerçekleştirildi, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın yanlış olduğunu dile getiren, hakarete varan söylemler içerisine girildi. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Yeşil Sol Parti Milletvekili Berdan Öztürk, yaşananları ANF’ye değerlendirdi.

Kurdistan’da yıllardır süregelen bir mücadele geleneği olduğunu söyleyen Öztürk, seçimlerin bu mücadele geleneğinin bir parçası olduğunu belirterek, oy oranlarındaki düşüşü, “Mücadele ayaklarından biri olan seçimlerde hedeflerimize ulaşamadığımızı gösteriyor bize. Yıllardır kararlılıkla ve yılmadan süren bir demokrasi ve özgürlük mücadele söz konusudur. Halkımızın iradesi bu mücadele sonucunda parlamentoya yansıdı. Bağımsız adaylarla meclise girdiğimiz dönemde, Haziran 2015 seçimlerinden zaferle çıkmamızda ve bugün de esas olan bu mücadele geleneğidir. Seçimler de bu geleneğin önemli bir parçasıdır. Dolayısıyla oy oranında yaşanan düşüş mücadele ayaklarından biri olan seçimlerde hedeflerimize ulaşmadığımızı gösteriyor bize” dedi.

UMUDU BÜYÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Seçimlere girilen Yeşil Sol Parti’yi halka tam anlamıyla anlatamadıklarını söyleyen Öztürk, bundan kaynaklı geçersiz oyların ortaya çıktığını dile getirirken, ittifak bileşenlerinin, ittifak ruhuna uygun davranmadığını da sözlerine ekledi. Öztürk, “AKP-MHP iktidarının HDP’yi kapatma ihtimaline karşı Yeşil Sol Parti ile seçime girdik. Kısa sürede yeni partimizi halka tanıtmakta eksiklikler yaşandı, bu durum geçersiz oy olarak da sandığa yansıdı. Birçok yerde oylar çalındı, usulsüzlükler yaşandı, birçok yerde oylarımız MHP’ye, HÜDA-PAR’a yazıldı bunun yanında İttifak bileşenlerimizin ittifak ruhuyla bağdaşmayan söylemlerinin de kısmen bu düşüşte etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Yıllardır aralıksız devam eden baskı ve şiddet politikalarına rağmen ortada yılmayan, mücadeleye kararlılıkla devam edeceğini beyan eden çok net bir irade var. Özellikle Cumhurbaşkanı seçiminde Kürt halkı Erdoğan’a ve temsil ettiği zihniyete Kurdistan’da geçit vermeyeceğini çok açık şekilde ortaya koymuştur. Dolayısıyla bu faşist rejimin kabusu olacak bir irade var ortada, bu da er ya da geç başarıyı getirecek olan önemli bir eşiktir” diye konuştu.

Kürt halkının sahip olduğu kilit rol ve yüksek motivasyonun hem muhalefeti hem de iktidarı korkuttuğunu söyleyen Öztürk, bundan kaynaklı tüm seçim çalışmalarını Kürt halkına düşmanlık üzerine kurulu olduğunu ifade etti. Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü, “Kürt halkının sahip olduğu kilit rol ve yüksek motivasyonu, muhalefet dahil iktidarını kaybetmekten korkan AKP-MHP’yi kaygılandırdı. Siyasetçilere, gazetecilere, hukukçulara, hak savunucularına yönelik saldırının en önemli sebeplerinden biri bu kaygıdır. Bunun için tüm seçim çalışmalarını Kürt düşmanlığı üzerinden yürüttüler, HDP’yi kapatma tehdidiyle halkımızın motivasyonunu kırmaya çalıştılar. Bizlerin buna karşı önlem alarak halkımızı seçeneksiz bırakmadık ve Yeşil Sol Parti ile seçimlere girdik.

Bu durum bizim için ilk değil, bizler bu konuda deneyim sahibiyiz ama seçime az bir süre kala yeni bir partiyle seçime gitmek ve bunu eksiksiz bir şekilde, kısa bir zamanda halka anlatmak konusunda eksikliklerimiz olabilir ki bunun sandığa yansıdığını gördük. Bununla birlikte AKP-MHP iktidarı devletin bütün imkanlarını seferber ederek seçim çalışması yürüttü, İçişleri Bakanlığı adeta seçim çalışmalarımızı engellemek için görevlendirilmişti. Büro açılışlarımız abluka altındaydı, yaptığımız mitinglere gelen halkımız GBT kontrolünden geçiriliyordu. Öyle bir durum ortaya çıktı ki adeta seçim bizler ve devlet arasında geçti. Adil ve eşit olmayan seçim koşullarıyla elde ettiğimiz sonuç hedeflerimizin gerisinde kalmış olsa bile demokrasi ve özgürlük mücadelesi etrafında kenetlenen milyonlar özgür ve eşit yaşamı yeniden inşa etmenin umudunu diri tutmaya devam ediyor. Bu da bizler için en büyük moral ve motivasyon kaynağıdır. Birbirimize yoldaşlık ederek bu umudu büyütmeye devam edeceğiz.”

KÜRT DÜŞMANLIĞI ÜZERİNDEN FAŞİZMİ KALICI HALE GETİRMEYE ÇALIŞTILAR

Emek ve Özgürlük İttifakı'nın bir seçim değil barıştan, demokrasiden yana bir birliktelik olduğunu belirten Öztürk, ittifak ile ilgili şunları dile getirdi: “Bilindiği üzere HDP bir çatı partisi ve bileşenlerden oluşmakta. Bizler Emek ve Özgürlük İttifakı ile birlikte daha geniş bir kesime ulaşarak genişlemeyi hedefledik. Bu ittifak barıştan, demokrasiden, emekten yana farklı oluşumların ortak ilkelerde birleştiği, ülkenin temel sorunlarına çözüm üretmek ve demokratik geleceğini inşa etmeyi amaçlayan bir ittifaktır. Bu seçimlerde Cumhur ve Millet ittifaklarına karşı 3. yolun hayat bulacağını ve uzun erimli bir ittifak olacağını düşünüyoruz. Seçim sürecinde ittifak içindeki kimi partilerin kendini önceleyen, ittifak ruhunu perdeleyen tutumları elbette topluma yansıdı ve bunun sandıkta olumsuz sonuçları oldu. Bizler bu durumu tekrar ele alarak, derinlikli tartışarak, halkımızın bu duruma yönelik eleştirilerini de göz önünde bulundurarak, sorumluluğumuzu da gözeterek yeni bir yol haritası çizeceğiz.”

Tek adam rejiminin Kürt düşmanlığı üzerinden faşizmi kalıcı hale getirmeye çalıştığı değerlendirmesinde bulunan Öztürk, çıkan meclis aritmetiğinin yüzyıllık tekçi ve inkarcı bir zihniyetin AKP-MHP eliyle temsili olduğunu, buna karşı mücadelenin süreceğini belirtti.

Öztürk, HDP ve Yeşil Sol Parti’de başlayan eleştiri-özeleştiri sürecine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Öncelikle il, ilçe ve mahallelerde yapacağımız halk toplantılarıyla, halkımızla birlikte bu süreci değerlendireceğiz. Bu değerlendirmeler sonucunda hatalarımızı, eksikliklerimizi tespit etmeye çalışacağız. Ortaya çıkan sonuca göre sorumluluklarımızı yerine getirerek, halkımızla birlikte alacağımız kararlar sonucunda önümüzdeki sürecin planlamasını yapacağız. Bizler bir halk hareketiyiz, daha önce de belirttiğimiz gibi seçim bizler için bir araçtır, dolayısıyla seçim sonuçları üzerinden bütünlüklü olarak yürüttüğümüz mücadeleye zarar verecek yaklaşımlardan uzak durmalıyız. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi etrafında kenetlenen milyonların olduğunu belirtmiştim. Bizlerin yapması gereken milyonların özgür ve eşit yaşamı inşa etme umuduna yoldaşlık etmektir.”