Anaların çağrısı

Cumartesi Annelerinin mücadelesi aynı zamanda yakın tarihin mücadele hafızasıdır. Onların mücadelesi Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin silinmez hafızası haline gelmiştir.

Cumartesi Anneleri 25 Ağustos’ta 700. defa Galatasaray Meydanı’nda toplanacaklar. Yine vefat eden Berfo Ana gibi çocuklarının akıbetini öğrenmek ve çocuklarının kemiklerini bulup bir mezar yeri yapmak isteyeceklerdir. 700 haftadır hiçbir baskıdan yılmadan eylemlerini sürdürüyorlar. Arjantin’deki Plaza de Mayo Anneleri böyle yıllarca kayıp çocuklarını aramışlardır. Kürt, Türk, Türkiye’deki anaların, kardeşlerin, eşlerin sevdiklerini aramaları tarihe geçecek düzeyde uzun ve kararlılıkla sürdürülmektedir. Bu kayıplar bulunmadan, devlet bu konuda özür dilemeden ve bu bedellerin karşılığında özgür ve demokratik bir Türkiye yaratılmadan Türkiye kirlerinden temizlenemeyecektir. Cumartesi Anneleri sadece kayıplarını aramıyor, Türkiye’yi kirlerinden arındırma mücadelesi veriyorlar. Bu tutum ve eylemleriyle Türkiye’nin vicdanı ve ahlakı haline gelmişlerdir.

Cumartesi Anneleri ilk önce 12 Eylül faşizminin kayıplarını aradılar. Sonra buna kirli savaş döneminin kayıpları eklendi. Şimdi AKP iktidarın dönemindeki cinayetler ve katliamların failleri aranmaktadır. Amed’te eylem yapan Cumartesi Anneleri ve Roboskîli aileler esas olarak da AKP iktidarı dönemindeki cinayetlerin faillerini arıyorlar. Cumartesi Annelerinin eylemleri Türkiye gerçeğini her hafta sadece herkese hatırlatmıyor; bu devletin ne kadar kirli ve vicdansız olduğunu gösteriyor.

Cumartesi Anneleri Türkiye’de neden demokrasi mücadelesi verilmesi gerektiğinin en somut kanıtıdır. Türkiye’nin temel gündeminin ve önceliğinin demokrasi olduğunu 700. haftada bir daha göreceğiz. Bu açıdan 700. hafta aynı zamanda demokrasi mücadelesini yükseltme çağrısı olacaktır.

Cumartesi Anneleri 700. haftada, 25 Ağustos’ta herkesi Galatasaray Meydanı’na çağırıyorlar. Bu devlet son 40 yılda o kadar mağduriyet yaratmıştır ki 700. haftada meydan dolacaktır. Kuşkusuz faşist AKP-MHP iktidarı anaların vicdanından, duasından ve toplumun direği olma gerçeğinden korkarak büyük kalabalıkların toplanmasını engelleyecektir. Ancak analar 700. hafta için mağduriyete uğramış herkesi ve demokrasi güçlerini yanlarına çağırıyorsa bu bir emir olarak görülmeli ve herkes o meydana gitmelidir. Anaların çağrısı kadar güçlü bir emir olamaz. Bu nedenle bu çağrıya uyulacağına inanıyoruz.

Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri var oldukça bu toplumun vicdanı ve ahlakı var olmaya devam edecektir. Bu da mücadele demektir. Bu yönüyle analar mücadelenin yıkılmaz sütunlarıdır. Onların varlığı her zaman mücadelenin direği ve ruhu olacaktır. Bu açıdan Cumartesi Anneleri 700 haftadır büyük bir eylem yapmaktadırlar. Her türlü mücadelenin toplumsal vicdan ve ahlak kaynağı olmaktadırlar. Bu yıkılmaz sütunların 700 haftadır süren mücadelesi Türkiye demokratikleşene ve bir daha kayıplar olmayana kadar sürecektir. Çünkü analar çocuklarının kemiklerini ararken, çocuklarını kaybedenlerin ve katledenlerin açığa çıkarılmasını isterken sadece kendileri için mücadele vermiyorlar; başka analar, eşler ve kardeşler benzer acılar çekmesinler diye bu mücadeleyi yürütüyorlar. Yani bu mücadeleyi herkes adına, tüm Türkiye halkları adına vermektedirler.

Bu mücadeleye başlayan anaların bir kısmı yaşamını yitirdi. Berfo Ana şahsında tümünü saygı ve minnetle anıyoruz. 700 hafta önce çocuk olanlar büyüdüler. Şimdi bu mücadelenin esas yürütücüsü oldular. Bizim yanımızdan, 5 nolu zindandan çıkıp kaybedilen, faili meçhulle öldürülen arkadaşlarımızın çocukları şimdi bu meydanda mücadele veriyorlar. Bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürmelidirler. Şehit babaları da böyle bir mücadele içinde olmalarını isterdi. Bu mücadeleyi gördükçe şehitlerimizin rahat uyuyacaklarını düşünüyoruz.

Kaybedilenler, faili meçhulle şehit edilenlerin tümü dava insanlarıydılar. Halkları için mücadele veriyorlardı; gelecek kuşaklar için mücadele veriyorlardı. Bedel ödeyerek gelecek kuşakların özgür ve demokratik yaşamlarını sağlamaya çalışıyorlardı. Bu açıdan onların şehadetleri ve yaşam öyküleri de yaşayan herkes için mücadele gerekçesidir. Mücadelenin sütunları hem bu şehitlerimiz hem de onların kemiklerini ve katillerini arayan analarımızdır. Bu analarımızın, kardeşlerimizin ellerinden bin kere öpüyorum.

Cumartesi Annelerinin mücadelesi aynı zamanda yakın tarihin mücadele hafızasıdır. Onların mücadelesi Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin silinmez hafızası haline gelmiştir. Cumartesi Annelerinin demokratikleşme mücadelesine önemli katkıları olmuştur. 700. hafta bu mücadelenin aynı zamanda muhasebesi olacak ve bu temelde önümüzdeki dönem demokrasi mücadelesinde de yerlerini etkin biçimde alacaklardır.

700. haftada herkesin Galatasaray Meydanı’nda toplanarak Cumartesi Annelerine destek vereceklerine inanıyoruz. Bizlerinde yürekleri o meydanlarda olacaktır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika