'Asgari Ücret Tespit Komisyonu adeta lağvedilmiştir'

Asgari ücretin Erdoğan tarafından ve enflasyonun çok altında açıklanmasına tepkiler sürüyor. Masada işçi temsiliyetinin olmadığı vurgulanırken ortaya çıkan tabloda Türk-İş’in sorumluluğu da ifade ediliyor.

Asgari ücret belirleme komisyonu üç toplantı sonucunda anlaşmaya varamayınca AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’i Saray’a çağırdı ve ertesi gün Türk-İş’in masadan çekilmesine rağmen ücret, 8 bin 500 lira olarak açıklandı.

Peki, Erdoğan’ın komisyona müdahale etmesinin yanı sıra bu ücret emekçiler için ne anlama gelecek?

DİSK Yönetim Kurulu Üyesi - Disk/Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Seyit Aslan açıklanan ücretin sefalet zammı olduğunu vurgularken HDP Emek Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse ise işçinin temsilinin bile olmadığı bir masada karar verildiğinin altını çiziyor.

BU RAKAMI KABUL ETMİYORUZ

ANF’ye açıklanan zammı değerlendiren DİSK Yönetim Kurulu Üyesi - Disk/Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Aslan şunları söylüyor: “Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan bu asgari ücret milyonlarca işçi ve emekçinin yeniden sefalet içerisinde yaşaması anlamına geliyor. Öncelikle bunu kabul etmediğimizi belirtmek istiyorum. Cumhurbaşkanı bütün teamülleri aşarak asgari ücret belirleme sürecine dâhil oldu ama böyle bir görevi yok. Asgari ücretin bir komisyonu var ama Türkiye'de tek adam rejiminin sonuçlarını en ağır biçimde yaşıyoruz. Bu nedenle de Asgari Ücret Tespit Komisyonu adeta lağvedilmiş, devre dışı bırakılmıştır ve Cumhurbaşkanı işverenlerle kol kola girerek böyle bir asgari ücreti belirlemiştir. Bunun Türkiye işçi sınıfına ve emekçilerine hiçbir faydası, hiçbir yararı yoktur.”

BU İŞİN TARAFI DEĞİLİZ DEMEK TÜRK-İŞ'İ KURTARMAZ

Seyit Aslan bu yaşanan tablonda her ne kadar masadan çekilse de Türk-İş’in de sorumluluğu olduğunun da altını çiziyor: “Yüksek enflasyon, zam, hayat pahalılığı varken ve de yoksulluk sınırı 26 bin lirayı geçtiği bir dönemde 8 bin 500 lira net diye övünülen asgari ücret bir ay sonra açlık sınırının altında kalacak. Öte yandan başından beri Türk-İş'in sadece toplu iş sözleşmesi masasında pazarlık yapması, diğer konfederasyonları gözetmemesi, emek örgütlerini gözetmemesi işçilerin taleplerini meydanlarda, sokaklarda haykıracak bir örgütlenmeyi sağlamamasından kaynaklı bu işte sorumluluğu vardır. İmza atmamak, masada olmamak onları bu sorumluluktan kurtarmaz. Eğer gerçekten de samimilerse bu konuda biz imza atmadık diyorlarsa yapılacak şey, bütün işçi sınıfıyla birlikte DİSK'iyle Türk-İş’iyle Hak- İş’iyle memur konfederasyonlarıyla sokaklara çıkıp bu ücretin geriye çekilmesi ve yeniden toplu pazarlık masasına oturulmasını da sağlamaktır. Yoksa biz bu işin tarafı değiliz demek Türk-İş'i kurtarmaz.”

ERDOĞAN İŞVEREN İLE YAN YANA KOMİSYONA EL KOYDU

HDP Emek Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse ortaya çıkan fotoğraf meselenin aslına dair çok net bir anlatı sunduğunu ifade ediyor: “Cumhurbaşkanı'nın işverenlerle yan yana olaya el koyması aslında komisyonun varlığını tamamen ortadan kaldırmış durumda. Yani böyle bir komisyon aslında yok. Şimdi o fotoğrafa baktığımızda mevcut iktidarın sermayenin ne kadar yanında olduğunu, onların çıkarlarını ne kadar gözettiğinin görüyoruz. Evvela işçilerin tarafı yok o masada ki biz zaten uzunca bir süredir diyoruz ki asgari ücret toplu sözleşmelerle belirlensin.

Ortaya konulan 8 bin 500 lira açlık sınırının altında kalan bir rakam. Örneğin Türk-İş neden rakamını değiştirdi? Aralık ayına bakıldığında kasımdan sonra açlık sınırının 9 bin liranın üstüne çıktığını herkes biliyordu. Verilen 8 bin 500 lira da açlık sınırının altında bir rakamdır, insanların hayatlarının seçim malzemesi yapılması bu anlamıyla korkunç bir olay. Şimdi milyonlarca emekçiyi, işçiyi, emekliyi, memuru ilgilendiren bir rakam bu, çünkü kamuda ve kamu emeklilerinde de aynı artışlar söz konusu olacak. Asgari ücrete yapılan zam tüm toplumu ilgilendirir çünkü taban fiyattır. Milyonlarca insanın hayatını etkiliyor. Ama artık ortalama fiyat haline getirildi.”

TOPLU SÖZLEŞMELERLE BELİRLENSİN

Haftalardır bir asgari ücret kampanyası yürüttüklerini ifade eden Köse sokaktaki genel kanıyı aktarırken diğer yandan asgari ücretin toplu sözleşmeyle belirlenmesi gerektiğini belirtiyor: “Temas kurduğumuz, görüştüğümüz, dinlediğimiz insanların bu iktidardan hiçbir beklentisinin kalmadığını net biçimde gördük. Herkesin kanaati şuydu ‘asla düzgün bir zam vermeyecekler.’ Ama Cumhurbaşkanı bunu büyük bir müjde gibi sundu ve ardından da şunu ekledi ‘yeniden ileriki süreçlerde değerlendirebiliriz.’ E o zaman bu kurulun ne anlamı kalıyor? Bu kurulla lağvedilsin ve toplu sözleşmelerle belirlensin asgari ücret. Bunun yapılması artık zorunluluk haline geldi. Çünkü bu, yönetmeliklerle belirlenmiş bir komisyon. İşveren, Çalışma Bakanı ve işçi temsilcilerinin oluşturduğu bir kurul. Bu yönetmelik kendiliğinden ortadan kalkmıştır. Bu ülkenin insanları emeğinin bu derece hiçleştirildiği bir dönem yaşıyor. İş gücünün son derece ucuzlatıldığı, çalışma koşullarının en ağır biçimde hayata sokulduğu, hak arama yöntemlerinin de şiddetle yasaklamalarla vesaireyle bastırıldığı bir süreçten geçiyoruz.

Bu ülkede çok büyük bir kesim artık 8 bin 500 liraya çalışacak ama enflasyon rakamlarına baktığımızda bu artış enflasyonun üçte biri oranındadır ve enflasyon asla durdurulamıyor. Çarşı, pazar şu anda el yakıyor. Bütün işçi, emekçi kesimleri yaşamlarından büyük ödünler vererek yaşamaya çalışıyor, bunun elbette ki seçimlere dönük yansımaları olacaktır önümüzdeki süreçte.”