Av. Erdoğan: Devlet, hasta tutsaklardan intikam alıyor

Türk devletinin hasta tutsaklara yönelik zamana yayılmış ölüm politikası uyguladığını söyleyen Av. Yusuf Erdoğan, bu şekilde hasta tutsaklardan intikam alındığını belirtti.

Türk devletinin Kürdistan ve Türkiye'deki cezaevlerinde bulunan hasta tutsaklarla ilgili politikası her geçen daha fazla tutsağın yaşamını yitirmesine yol açıyor. Devletin hasta tutsaklara yönelik düşmanca politikası sonucu, hasta tutsakların yıllarca ağır cezaevi koşullarında tutulmaları yetmiyormuş gibi, tedavileri de aksatılarak yaşamlarını yitirmelerine neden oluyor.

Son bir yıl içerisinde Ahmet Bayar, Celal Şeker, Selahattin Aytek ve geçtiğimiz günlerde Koçer Özdal cezaevinde kaldıkları süreç içerisinde yakalandıkları hastalıklardan dolayı yaşamlarını yitirdiler. Özdal, hastanedeyken ellerindeki kelepçe açılmamış, adeta rehin muamelesi yapılmıştı. Hasta tutsakların durumlarına ilişkin ANF'ye konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Cezaevi Komisyonu Üyesi Av. Yusuf Erdoğan, devletin hasta tutsaklar üzerindeki politikasının rehine politikası olduğunu vurguladı.

BİN 154 HASTA TUTSAK VAR      

İHD'nin 2018 yılı Mart ayı verilerini paylaşan Av. Erdoğan şunları kaydetti: "Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde 402'si ağır olmak üzere 1154 hasta tutsak bulunmaktadır. Şimdi ATK'nin resmi kayıtlarına göre 2017 yılı Şubat ayından bu yana sabit 841 sürekli ve ağır hasta tutsak var.

İHD hapishaneler komisyonu olarak şubemizin de bulunduğu tüm illerde, genel başvurular ve taramalar ile işlem yapıp bu başvurularla ilgili devletin kurumları ile yazışmalar gerçekleştiriyoruz. Bunlar, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, tutsağın bulunduğu kentin cezaevi savcılığı ve bulunduğu cezaevi müdürlükleridir. Ayrıca tutsağın durumunu takip ederek, infazın ertelenmesi noktasında cezaevi dışında da tedavi edilmesi için çalışma yürütüyoruz."

ATK SÜREKLİ 'CEZAEVİNDE KALABİLİR' RAPORU VERİYOR

Hasta tutsakların durumları hakkında başvurdukları devlet kurumlarının takındıkları tavırlara dair de bilgi veren Av. Erdoğan, "Tutsağın kendisi ağır ve sürekli bir hastalığı olduğu yönünde bir tespite vardığı zaman derneğimize raporlarını gönderir. Biz cezaevinde kendisiyle görüşme de gerçekleştiriyoruz. Bunun sonuncunda ondan da yüz yüze başvuru aldıktan sonra yazışmalar yapıyoruz.

Yazışmaları yaptığımız devlet kurumları bazı durumlarda hiç cevap vermiyorlar. Cevap verdiklerinde ise ATK'nin verdiği raporları dikkate alarak, ağır hasta olmasına rağmen tutuklunun sağlık durumunun iyi olduğu yönünde kararlar veriyorlar. ATK'nin verdiği raporların devlet tarafından dikkate alınmaması gerektiğini ve bu raporların yanlı, taraflı olduğunu belirttik. Çünkü ATK sürekli 'hayatını cezaevinde idame ettirebilir' yönünde raporlar veriyor" diye konuştu.

'KAYITSIZ ŞARTIZ TAHLİYE EDİLMELİLER'

Geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Koçer Özdal'ın durumuna da değinen Av. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ağır hasta olmasına, cezaevinde hayatını idame ettirememesine ve birçok sivil toplum kuruluşlarının çağrısına rağmen ölümüne çok az bir zaman kala hastanede tedavisi ile ilgili bir karar verildi.

Devlet bu politikasını sürekli sürdürüyor ve ilgili kurumlar da bu yönde tavır takınıyorlar. Tutsağın ölümüne çok az zaman kala ya tahliyesi yönünde karar veriyorlar ya da hastanede tedavisinin yapılması yönünde bir tavır takınıyorlar. Biz her basın açıklamamızda ve bu konuyla ilgili her çalışmamızda kayıtsız şartsız başta siyasi hasta tutsaklar olmak üzere adli tutsakların da hastalıklarından kaynaklı cezaevlerinde kalmamaları yönünde tahliye kararlarının alınmasını talep ediyoruz."

'TUTSAKLARIN DURUMU KOLLUĞUN İNİSİYATİFİNDE'

Hasta tutsaklar konusunda özellikle savcıların rolüne dikkat çekilmesi gerektiğini savunan Av. Erdoğan, "Hasta tutsaklarla ilgili infaz erteleme talebinde bulunuyoruz ancak infaz erteleme talepleri reddediliyor. Özellikle bu açıdan infaz yasasının değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. İnfaz yasasında toplum açısından, güvenlik açısından bir tehlike arz ediyorsa hasta tutsak olsa dahi savcılık tarafından tahliye veya infaz erteleme konusunda bir karar verilmiyor. Aslında burada inisiyatif savcılarda bile değil" diye konuştu.

Hasta tutsak konusunun, kolluk kuvvetlerinin inisiyatifine bırakıldığını vurgulayan Av. Erdoğan devamla şunları kaydetti: "Çünkü kolluk, hasta tutsak 'Toplum açısından tehlike arz ediyor' gerekçesi ile olumsuz rapor veriyor ve savcılık da bu rapora dayanarak karar veriyor. Geçmişte böyle kararlara çok rastladık. 'Tahliye olursa örgüt propagandası yapabilir, dışarıda tedavisi yapılırsa yaşamını yitirirse gömülmesi durumunda örgüt tarafından propaganda malzemesi olarak kullanılabilir' şeklinde bir düşünceyle hareket ediliyor. Bu konunun sorumluları tamamen siyasi iktidardır. Siyasi iktidara İHD olarak çağrımız, hasta tutsakların kayıtsız şartsız serbest bırakılmasıdır."

'DEVLET, TUTSAKLARDAN İNTİKAM ALIYOR'

Devletin hasta tutsaklara 'Biz sizi ölümün son anında bile rahat bırakmayacağız' politikasını dayattığını söyleyen Av. Erdoğan şu değerlendirmelerde bulundu: "Kelepçeli tedavinin sonuna kadar dayatılması da tamamen bu politikadan kaynaklıdır. Hastanede bile hasta tutsaklara tecrit koşulları dayatılıyor. Bunu intikam alma aracı olarak kullanıyorlar. Hasta tutsaklar açısından ise devletin bu politikası ağırlaştırılmış tecrit olmuş oluyor. Devletin böyle bir politika gütmesinin tek nedeni, siyasi hasta tutsaklardan intikam almaktır."

Dayatılan bu politikanın iki ayağının olduğunu vurgulayan Av. Erdoğan, "Bu politikanın ayaklarından birincisi, siyasi hasta mahpuslardan intikam almaktır. İkincisi ise, dışarıdaki siyasetçilere, 'Eğer bana karşı gelirseniz cezaevi koşullarında sizlere bu ağırlaştırılmış tecridi yaşatırım' mesajını veriyor. Bu ikisinin toplamında da 'Bunlar rehindir' mesajını veriyor" dedi.

HASTA TUTSAKLARA SAHİP ÇIKIN!

Devletin hasta tutsakların durumundan haberdar olduğunu kaydeden Av. Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Hatta kimi cezaevleri bu konuda bizden daha fazla bilgiye sahip. Bu, zamana yayılmış bir ölüm politikasıdır. Hasta tutsaklarla ilgili mesele, sadece devlet kanallarını zorlamakla aşılabilecek bir sorun değildir. Devlet hasta tutsakların ölmesini istiyor. Bu zaten bilinen bir durum.

Bu durumu da maalesef herkes izliyor. Bazı kurumların bu yönde çabaları var. Ama bu tek başına yetmiyor. Buradan kamuoyuna seslenerek, hasta tutsaklara sahip çıkılması gerektiğini belirtiyoruz. Çünkü her gün ölüyorlar ve ağır tecrit koşullarında yaşıyorlar. İnsan onuruna yaraşır bir şekilde bu tutsakların tedavilerinin yapılmasını talep ediyoruz."