Buldan: İmralı tecridi derhal kırılmalı

HDP ve HDK heyeti, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecride dikkat çekmek için Asrın Hukuk Bürosu’nu ziyaret etti. HDP Eş Başkanı Pervin Buldan, Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecridin derhal kırılması gerektiğini belirtti.

HDP eş başkanları Pervin Buldan, Sezai Temelli, HDK Eş Sözcüsü ve HDP Milletvekili Gülistan Koçyiğit, HDP milletvekilleri Erol Katırcıoğlu ve Züleyha Gülüm’den oluşan heyet, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Asrın Hukuk Bürosu’ndaki avukatlarını ziyaret etti. Avukatların ağırlaştırılmış tecride ilişkin hazırladığı raporu alan heyet, ziyaret sonrası kapıda bekleyen basın mensuplarına açıklama yaptı.

KOÇYİĞİT: TARİHE KARA BİR LEKE OLARAK GEÇECEK

İlk konuşmayı yapan HDK Eş Sözcüsü ve HDP Muş Milletvekili Gülistan Koçyiğit, Öcalan’ın 2011 yılından beri avukatlarıyla, 5 Nisan 2015 tarihinden beri ise İmralı Heyeti ile görüştürülmediğini hatırlatarak sözlerine başladı. 11 Eylül 2016 tarihinde bayramda vesilesiyle yapılan aile görüşünden bu yana Öcalan’ın sağlığı ve güvenliği hakkında bilgi sahibi olamadıklarını vurgulayan Koçyiğit, “Tecridi Sayın Öcalan ile anlamak bir yanılgıdır. İmralı’daki tecrit sistemi bugün bütün ülkeye yaygınlaştırılmış durumunda. İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki sistem aslında insanlık tarihine bir kara leke olarak geçecek bir sistemdir” dedi.

'SAYIN ÖCALAN DEMOKRASİ VE BARIŞA BÜYÜK KATKI SUNDU'

Öcalan’ın hem ailesiyle hem avukatları, hem heyetle görüştürülmemesinin bir insanlık ayıbı olduğunun altını çizen Koçyiğit, uygulanan ağırlaştırılmış tecridin de insanlık suçu olduğunu kaydetti. “Biz Sayın Öcalan’ın 2013-2015 yılları arasında Türkiye barışı ve demokrasisine yaptığı hiçbir katkıyı unutmadık” diyen Koçyiğit, şöyle konuştu: “O süreçte eğer herkes birbirine dokunup, birbirini anlama çabası içinde olduysa bu noktada Sayın Öcalan’ın katkısını ve barışa olan duyarlılığını; barış meselesini başak bir meselesi olarak ele almasını asla unutmaması, unutmamamız gerekiyor. Kendi özgürlüğünü asla öncelemeyen, toplumun, halkların, inançların, kadınların özgürlüğünü temel bir özgürlük problemi olarak ortaya koyan ve bütün bunlar çözüldüğü zaman aslında kendinin de özgürleşeceğini ifade eden Sayın Öcalan bugün ne yazık ki artık tecrit bile aşan bir işkence sistemi altında tutulmaktadır. Bize normal olarak dayatılan bu sistemi kabul etmiyoruz; bu anormalliği ve hukuk dışılığı kınıyoruz. Bu hukuk dışılığa karşı da sesimizi yükseltmemiz gerek.”

'TECRİDE KARŞI ÇIKMAK BARIŞA SAHİP ÇIKMAKTIR'

Savaş politikalarından, ülkeyi ablukaya alan siyasete kadar ülkedeki bütün krizlerin İmralı Adası’ndaki tecrit sistemiyle bağlantılı olduğunun altını çizen Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: “İmralı’da uygulanan hukuksuzluğun genelleşmiş halini her birimiz bugün yaşamaktayız. Onun için bu tecride karşı çıkmak bütün yurttaşların görevidir. Bu tecrit karşı çıkmak bu ülkede yaşayan bütün yurttaşlara, insan haklarına, barışa, kardeşliğe sahip çıkmaktır. Çünkü bugün bütün bu kavramlar Sayın Öcalan’ın şahsında yerle bir edinmektedir. Bir düşman hukuku üzerinden bir iklim yaratılmaktadır ve bu düşman hukukunun hiçbirimize ne ülkemize, ne barışımıza , ne de sorunlarımızın çözümüne bir katkısı olmayacak. Onun için de bugünden yarına Türkiye’deki her bir yurttaşın bu tecride Hayır demesi gerekiyor; bu tecrit insanlık ayıbı olarak her geçen gün yüzümüze, yüzümüze vuruyor. Bu tecride karşı çıkmak ve barış, eşitlik, özgürlük mücadelesini yükseltme zamanıdır.”

'KRİZ VE KAOS TECRİTLE BİREBİR BAĞLANTILI'

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da, bugün Asrın Hukuk Bürosu avukatlarıyla görüşüp İmralı tecridine ilişkin hazırlanan raporu aldıklarını aktardı. Öcalan’ın uzun süredir avukatları ve ailesiyle görüştürülmediğini, kendisinden hiçbir irtibatın sağlanamadığını hatırlatan Buldan, barış ve müzakerelerin sona erdirilmesiyle Türkiye ‘de süre gelen kriz ve kaosun birebir tecritle alakalı olduğunu vurguladı. Öcalan’ın Türkiye’nin demokratikleşmesi kadar, Ortadoğu’daki kriz ve kaosların bitmesi için ce çok önemli bir misyon üstlendiğinin altını çizen Buldan, “Sayın Öcalan Türkiye barışı, geleceği ve Kürt sorunun demokratik yönetmelerle çözülmesi konusunda önemli perspektifler ve görüşler sunmuştu. Avukatlarının, ailesinin ve heyetin kendisiyle görüştürülmemesinin bugün Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durumla birebir bağlantılıdır” dedi.

'HÜKÜMET SAVAŞ KONSEPTİNDE ISRARCI'

Avukatların Öcalan ile görüştürülmeme gerekçesi olarak koster ve hava muhalefetinin gösterilmesine tepki gösteren Buldan, “Biz 4 yıl boyunca denizin çok dalgalı olduğunu, karın ve yağmurun şiddetli yağdığı dönemlerde de Sayın Öcalan ile görüşmeler gerçekleştirebiliyorduk. Demek ki bu bir konsepttir; demek ki bu ülkeyi yönetenler savaş konseptini kendilerine esas olarak almışlardır” diye konuştu. Barış konseptini ellerinin tersiyle iten devlet ve hükümetin savaş konseptinde ısrar ettiğini belirten Buldan, hükümete şöyle seslendi: “ Bu mesele sadece Kürtlerin, sadece Sayın Öcalan’ın ailesinin ve avukatlarının meselesi değildir. Çünkü yaşanan savaş sadece Kürtleri etkilemiyor; yaşanan savaştan Türkiye toplumu bir bütün olarak etkileniyor. Atılan bombalar, sıkışan kurşunlar sadece Kürtlerin sofrasına düşmüyor, bu bombalar, bu kurşunlar Türkiye toplumun birebir yaşadığı, mağdur olduğu bir döneme tanıklık ediyor.”

'TECRİT BİR AN ÖNCE KIRILMALIDIR'

İmralı Cezaevi’nde getirildiği 1999 yılından bu yana tecrit altında tutulan Öcalan’ın hiçbir dönem bu kadar ağır koşullarda tutulmadığına dikkat çeken Buldan, bu uygulamanın ahlaki olarak da vicdani olarak da hukuki ve siyasi olarak da kabul edilmez olduğunu vurguladı. Çözüm sürecini anımsatan Buldan, şöyle konuştu: "Sayın Öcalan ve devlet aynı masada oturmuş, 3 yıl boyunca bu ülkenin geleceği açısından görüşmeler yapmıştır. Kamu Güvenliği Müsteşarı ve MİT elemanlarının birlikte bizimle İmralı Adası’na geldiği dönemleri bu hükûmet unutmamalıdır. Ve AKP hükûmeti şunun farkındadır; Sayın Öcalan ağırlaştırılmış tecritle izole edilmeye çalışılmasını Türkiye toplumu ve Kürt halkı asla ve asla kabul etmeyecektir. O yüzden bir an önce Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit durumu kaldırılmalıdır ve barışa, demokrasiye olan ihtiyaçtan kaynaklı görüşmeler bir an önce başlatılmalıdır. Hem avukatların, hem ailenin hem de bizlerin yapmış olduğu başvurular doğrultusunda tecrit bir an önce kırılmalıdır.”

Açıklamanın ardından heyeti İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde olan Cumartesi Anneleri’ni ziyaret etti.