Buldan: HDP ile yeni dönemi başlatacağız

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "HDP ile yeni dönemi hep birlikte başlatacağız" dedi.

Haftalık olağan Meclis grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisine yönelik saldırılara ve siyasi soykırım operasyonlarına tepki gösterdi.
Buldan'ın konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:
"(...) HDP yoğun bir çalışma takvimiyle gerek siyasetteki etkisini ve gücünü günden güne artırmaya, gerekse de toplumsal umutları her gün daha fazla büyütmeye devam etmektedir. İl eşbaşkanlarımızla yaptığımız toplantılarda, 8 Mart’tan Newroz’a partimizin sahadaki tüm çalışmalarını, yerellerde halkımızın yaşadığı temel sorunları ve mücadelemizi daha fazla büyütme noktasındaki hedef ve planlarımızı geniş bir biçimde ele aldık, tartıştık ve bunu müzakere etme fırsatı bulduk. Yol haritamızı belirlemeye çalıştık. Önümüzdeki hafta da hem Kadın Meclisimizi hem de Parti Meclisimizi toplayarak detaylı bir şekilde bu gelişmeleri tartışmaya devam edeceğiz. "HDP, her yerde büyüyen umut ve değişim için demokratik alternatif olmaya devam edecektir" tespitini bu toplantılarda yaptık. HDP, toplumu içinde bulunduğu çöküşten kurtaracak en önemli çıkış yolu olma gücünü her geçen gün daha fazla büyütmektedir ve değişimin mümkün olduğu inancını her tarafa, yaşamın her alanına yaymaya devam edecektir.  Bundan sonraki çalışmalarımız da aynı kararlılıkla ve cesaretle devam edecektir. Durmadık, durmayacağız! Yorulmadık, yorulmayacağız! Yılmadık, yılmayacağız! Buradan tüm il eşbaşkanlarımıza, yöneticilerimize emeklerinden dolayı şükranlarımı sunuyor, her birini ayrı ayrı selamlıyorum. Çalışmalarında üstün başarılar diliyorum.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

Ekonomi adeta yangın yerine dönüşmüş durumdadır. Halkımızın sofrasındaki yangın her geçen gün daha da büyüyor. Yaşam mücadelesinin geçim mücadelesinin önüne geçtiği bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz. Ekonomide yaşanan felaket öyle iktidarın iddia ettiği gibi geçici bir durum değildir. AKP-MHP kriz ittifakı, iktidarda kaldığı sürece çöküş de ne yazık ki kalıcıdır. Yaptıkları siyasetle halkı çöküşe, hayat pahalılığına, yüksek zamlara, çürük sisteme, çürük domatese, ezik bibere, bayat ekmek kuyruklarına alıştırmaya çalışıyorlar.
Ocak ayından bu yana her şeye yüzde100 zam yapıldı.
Enflasyonun sebebi bizzat kendileridir.
Halk, Saray’ın enflasyon zulmünü iliklerine kadar yaşarken, yeni Tarım Bakanına göre ise aç ve açıkta kimse yok.  Sokağa değil, kendi etrafına bakınca tabii aç insanları değil, tok olanları görür ve yapacağı açıklama da ancak bu olur. Başka bir AKP yöneticisi çıkıyor, “19 yıldır hazırlık yapıyoruz.” diyor. Peki, neyin hazırlığıdır bu? 19 yıldır bu ülkeyi batırmaktan başka bir iş yapmadınız. Bu halklara zulümden başka bir şey vermediniz, acıdan ve krizden başka bu ülkeye hiçbir katkınız olmadı. Daha fazla batırmak için mi hazırlık yapıyorsunuz diye sormak bizim görevimizdir.  Genel Başkanları çıktı çözüm üretmek yerine, “Sabırla koruk helva olur. Sabredeceğiz.” diyerek halka yine acı reçeteyi gösterdi. Her kafadan bir sesin çıktığı bu ekonomi yönetimi, ekonomiyi değil yalanlarla algıyı yönetmeye çalışmaktadır.
Halka sabredin diyenlere bakıyoruz, millet bahçeleri adı altında TOKİ aracılığıyla yandaş müteahhitlerine rant aktarmaya devam ediyorlar. Halk bayat ekmeğe muhtaç edilirken, son 6 ay içinde millet bahçeleri için yandaşa tam 1.4 milyar lira ödedikleri ortaya çıktı. Halka sabredin diyen aynı zihniyetin, Saray'daki israfı bir gün kıstığına tanık olmadık. Durmak yok israfa devam diyorlar! Geçenlerde yine çalgılı, şenlikli, şatafatlı sahurları kamuoyuna yansıdı. Sonra bir telaşla üzerini kapatmaya çalıştılar. İnsanların çöpten sebze meyve artıkları topladığı bir ülkede yaşanan bu tabloyu kınıyoruz.
Son bir yılda 4,5 milyon elektrik ve doğalgaz abonesi faturasını ödeyemedi bu ülkede. Elektrik ve gazların kesildiği bir ülke hale geldik. Sebep; Saray'ın ışıklarının kesintisiz yanıyor olmasıdır, israfın kesintisiz sürüyor olmasıdır. Bunlarda utanma yok, bunlarda sıkılma hiç yok, çünkü bunlarda kızaracak yüz yok! Helvayı kendileri yiyor, koruğu ise halka tavsiye ediyorlar. Biz bu durumu her yerde teşhir etmeye devam edeceğiz. İşte bu denge bozulmadan Türkiye kesinlikle düze çıkmaz. Bunu herkes biliyor ve bunun farkında.  
Planlı bir soygun peşindeler.
Esnafa elektriği en az yüzde 70 indirimle verelim. Yandaş şirketler değil esnaflar kazansın ki fiyat artışları düşsün dedik, demeye devam ediyoruz.
Çiftçiye gübreyi, mazotu, elektriği en az yüzde 70 indirimle verelim. Bu ülkenin bereketli topraklarıyla halkların sofrası birbirine yar olsun dedik. Bu çağrımızı yineliyoruz.
Gıda nakliyesi başta olmak üzere taşımacılık sektöründe çalışanların kullandıkları akaryakıttan bir kuruş vergi alınmasın dedik.
Öğrencilerin Kredi Yurtlar Kurumu borçlarını silelim, gençler en azından bir soluk alsın dedik.
En düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyinde olsun dedik. Asgari ücret 3 ayda bir yenilensin dedik. Emekliler için bayram ikramiyelerini en az 5.000 TL yapalım dedik.
Akaryakıt ve ulaşımdaki ÖTV kaldırılsın dedik.
Talan düzenin sona ereceği düzen 2023’te başlayacak.

İşçisiyle, emekçisiyle, üreticisiyle, çiftçisiyle, emeklisiyle, kadını ve genciyle ezilen bütün kesimlerle yeni bir dönemi birlikte başlatacağız. Toplumun tüm kesimleriyle birlikte hareket eden, ekmek ve demokrasi mücadelesini birlikte yürüten, umudu büyüten HDP’yle bu yeni dönemi hep birlikte başlatacağız.
Ekonomik çöküş demokrasinin çökertilmesi ile başladı.
Kurdukları düzen, darbe ve yolsuzluk sistemidir. Demokrasiyi sıfırladığınızda enflasyon üç hanelere çıkar.

İKTİDARIN KUMPASLARI

Biraz daha geriye gidelim. İki gün sonra 14 Nisan 2009 KCK operasyonlarının 13’üncü yıl dönümüdür. O dönem yine benzer kumpaslarla binlerce siyasetçi ve seçilmiş tutuklanmıştı. O dönem bu operasyonun planlayıcıları kimlerdi peki? Yine AKP ve can ciğer oldukları Cemaat yargısıydı. Peki, bugünkü durum nedir? Cemaatten boşalan yeri başka yapılarla, çetelerle doldurdular. Amaç, demokratik siyaset ve toplumsal muhalefete karşı aynı kumpasları sürdürmektir.  Kumpasları cemaatten kopyaladılar, Kobanî dosyasında aynen yapıştırdılar. Ortada herhangi bir delil yok, belge yok. Buldukları tanıkların çoğu geri çekildi. Siyasetçiler yargılanan değil yargılayan durumdalar, bu ülkenin bütün hukuksuzluklarını Kobanî Kumpas Davası üzerinden ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Hatta bir emniyet müdürleri, “Biz o süreçte olayların durdurulması için HDP’yle görüşmeler yürüttük.” diye ifade verdi. Uydurdukları iki tane gizli tanık ifadesiyle Kobanî Kumpas Davasını sürdürmeye çalışıyorlar.
Bugünkü operasyon Kobanê'ye yönelik insani yardımları hedef almaktadır.
Operasyon kararını verenler suçüstü yakalanmıştır.
Bir başka neden ise 7 Haziran’dır. AKP, 7 Haziran’da kaybetmeseydi, bugünkü 5’li çeteleriyle kurdukları rant sistemini ta o tarihte hayata geçireceklerdi. Yani bu talan düzenlerinin kuruluş süreci 7 Haziran nedeniyle 3 yıl gecikti. Bunun intikamını alıyorlar. Hukuku ve yargıyı, intikamlarının aracı haline getirdiler.

SİYASİ SOYKIRIM SALDIRILARI

Dün sabah da biliyorsunuz partimizin Cizre ilçe binasına aynı kin ve düşmanlık hırsıyla baskın yaptılar. 8 arkadaşımızı gözaltına aldılar. Türkiye’nin 3’üncü büyük ilçe binasını darmadağın ettiler, kapısını kırdılar. Orada ortaya çıkan resim Ukrayna’dan farksızdır. Yerlere atılan resimler, kitaplar; belediye eşbaşkanlarımızın, siyasetçilerimizin, Selahattin Demirtaş’ın fotoğraflarının yerlere atılması, kapıların kırılması görüntüleri Ukrayna’da yaşananlardan farksızdır. Hatta soba borusundaki isi bile elleriyle alıp duvarlara sürdüler. Çünkü bunların elleri de yüzleri de siyasetleri de kirlidir, karanlıktır. Bunların besin kaynağının karanlık olduğunu herkesin bilmesini gerekiyor. Bunu yapanları buradan şiddetle kınıyorum.
Bu kinin, nefretin ve düşmanlığın sebebinin Kürt düşmanlığı olduğunu çok iyi biliyoruz. Cizre Newrozundaki tarihi kitlesellik halk düşmanlarını, barış düşmanlarını çok rahatsız etti. Evet, Newroz’un ortaya çıkardığı halk iradesinden, çözümden ve barıştan rahatsız olan odakların, çetelerin varlığından da haberdarız. İktidarın her gün güç kaybetmesi, bu odakları korkutmaktadır. Bunun farkındayız. Korkmaya devam edin. Bu iktidar gittiğinde adalet önünde hesap vereceğiniz günlerin yakın olduğunu da bilin. Onlara diyorum ki; ne yaparsanız yapın bu halka diz çöktüremeyeceksiniz, bu halka boyun eğdiremezsiniz, bu halkı biat ettiremeyeceksiniz. Halkımızın onurlu direnişini ve mücadelesini durduramayacaksınız. Cizre sizin karanlığınıza teslim olmayacaktır.

'KAYYUMLAR YOLSUZLUK ÇETELERİNİN ÜSSÜDÜR'

Baştan aşağı kokuşmuş, çürümüş bir sistemle karşı karşıyayız. Atadıkları mahkeme başkanı çete üyesi çıkan iktidarın, belediyelerimize atadığı kayyumlar da bir başka yolsuzluk çetesinin üssü haline geldi. Bakın kayyım atadıkları 48 belediyeden 20’sinin kayyımı yolsuzluk veya Cemaat üyesi oldukları nedeniyle ya görevden alındılar ya da görev yerleri değiştirildi. Bazı ilçelerde ise 6 ay içerisinde 3 defa kayyım değiştirmek zorunda kaldılar. En son Mardin Büyükşehir Belediyesi kayyımı merkeze çekildi. Yürütülen yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında onlarca kişi bu kapsamda gözaltına alınıp tutuklandı. İşte bu çürümüş sistemi ayakta tutmak için her türlü hukuksuzluğu yapmaya devam ediyorlar.

CEZAEVLERİNDE ZULÜM

Bu ceberut sistemin kendisini en fazla gösterdiği yerlerden biri de son dönemlerde gündem olan ve içimizde kanayan bir yara olan cezaevleridir. Dışarısını yoksulluk cehennemine çevirenler, cezaevlerini de eş zamanlı olarak tecridin, işkencenin ve ölümlerin kol gezdiği bir yer haline dönüştürdüler. Cezaevlerinden her hafta birden fazla ölüm haberi gelmektedir. En son Manisa Akhisar Cezaevi’nde tutulan 63 yaşındaki tansiyon hastası Mehmet Sevinç hayatını kaybetti. Bu ölümler ne ilktir ne de sondur. Çünkü hasta tutsaklara karşı açıkça düşmanlık hukuku uygulandığını biliyoruz. En son arkadaşlarımız ziyaretine gitti. Aysel Tuğluk arkadaşımızın sağlık durumu kötüye gidiyor. Buna rağmen tahliyesi engelleniyor.  Aysel’in ve diğer arkadaşlarımızın tek suçu barış için siyaset yürütmektir. Onları içeride tutanlar barış düşmanlarıdır. Barış gelirse, rant biter korkusunu yaşayanlardır onları tahliye ettirmeyenler. Hukuku ve insan haklarını ayaklar altına alan bu iktidara sesleniyorum: Kaybettikçe, çöktükçe zulme ve kötülüğe sarıldığınızı çok iyi görüyor ve biliyoruz. Ama unutmayın; zulümle kimse abad olmadı, siz de olmayacaksınız!

GÖRKEMLİ NEWROZ KUTLAMASI

En başta da vurguladığım gibi, ülkenin içinden geçtiği bu zor dönemde tüm sorunların ve sıkıntıların üstesinden gelebileceğimize olan büyük inanç ve kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Newroz meydanlarının coşkusu ve renkliliği nasıl bir ülke, nasıl bir gelecek hayal ettiğimizin göstergesidir. 8 Mart’ın ve Newroz’un ruhu, 1 Mayıs’ın direniş ruhuyla mutlaka birleşecek, halklarımızın ortak yoluna mutlaka dönüşecektir. Bu yolda daha fazla çoğalarak, daha fazla büyüyerek zafere doğru ilerleyeceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Emek ve demokrasi ittifakımızı, barış ve adalet ittifakımızı, halklar ittifakımızı daha da büyüteceğiz ve Türkiye’nin Üçüncü Yol mücadelesine dönüştüreceğiz. Her gün baskıyla, şiddetle, inkârla, işkenceyle, açlıkla, yoksullukla, sömürüyle halklarımıza dayattığınız iradesiz ve onursuz yaşamı, kirli siyasetinizi kabul etmeyen ve boyun eğmeyen milyonlar, ortak mücadeleyle kendi özgür ve eşit geleceğini, onurlu yaşamını mutlaka kuracaktır. Size rağmen kuracaktır. Ne Ukrayna savaşı üzerinden sahte barış havariliğiyle fırsat ve meşruiyet oluşturma çabalarınız, ne de Macaristan hayalleriniz Türkiye gerçekliğinde size iktidar sunmayacaktır.

'BİRLİKTE YÜRÜMENİN ADRESİ HDP'DİR'

Değişim isteyenlerin, gerçek alternatifi görmek isteyenlerin başka fotoğraflara bakmasına gerek yoktur. Meydanlardan yükselen seslere ve halkların birleşen iradesine bakmaları yeterlidir. Kurtuluş buradadır. Kurtuluş Martların, Mayısların, Haziranların halkçı ruhundadır ve bu ruh yeniden dirilmiştir. O yüzden diyoruz ki; herkesin yüzü HDP’ye dönük olsun, birlikte yürümenin adresi HDP olsun, mücadelelerin ortaklaşacağı zemin HDP olsun! HDP’nin Üçüncü Yol mücadelesi ayrımsız herkesin bu ceberut düzenden kurtuluşu için en önemli yoldur. Bu yolda birleşelim, birlikte büyüyelim,  birlikte mesafe alalım ve demokrasi limanına hep birlikte varalım. Yolunuz ve yolumuz açık olsun. Hızır yardımcımız olsun! Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum."